Hükümet adım attığında Türklere dönüp ‘taviz veriliyor’ eleştirisi yapıyor.
Süreç yavaşladığında örgüte dönüp ‘amaç çözüm değil seni oyalama’ diyor.
Her hal ve şartta endişeli ve karamsar…
Son on aydır şehit haberinin gelmemesi onu mutlu etmeye yetmiyor.
Örgütün ‘eylemsizlik kararı alması’ onda karşılık bulmuyor.
Otuz yıldır ‘düşük yoğunluklu savaşta’ dile getirmediği kaygıları, çözüm sürecinde söylüyor.
Yüzyıllık sorun, yüz günde çözülsün istiyor.
Murat Karayılan bir önceki kongrede Öcalan’ın isteği ile o koltuğa oturtulmuştu.
Öcalan’ın bu talebi örgüt içinde ciddi rahatsızlık yaratmış ancak daha sonra absorbe edilmişti.
Öcalan’ın son dönemde geri çekilme dahil bazı konulardan rahatsız olduğu biliniyor.
Ocak ayından bu yana süren mektuplaşmalar, PKK’nın yeniden yapılanmasıyla sonuçlandı.
Murat Karayılan bir önceki kongrede Öcalan’ın isteği ile o koltuğa oturtulmuştu.
Öcalan’ın bu talebi örgüt içinde ciddi rahatsızlık yaratmış ancak daha sonra absorbe edilmişti.
Öcalan’ın son dönemde geri çekilme dahil bazı konulardan rahatsız olduğu biliniyor.
Ocak ayından bu yana süren mektuplaşmalar, PKK’nın yeniden yapılanmasıyla sonuçlandı.
Özellikle Mısır-Suriye hattında yaşananlar örgüt için yeni bir denklem anlamına geliyor.
Bu arada İran’la PJAK’ın ‘eylemsizlik’ anlaşmasının Temmuz ayı içinde son bulacak olması önemli bir gelişme.
Bu bağlamda İran’a yakın durduğu iddia edilen Cemil Bayık’ın örgütün başına getirilmesi ciddi mesaj taşıyor.
Generaller, sadece Mursiyi devirmekle kalmadı ülkelerine de büyük kötülük yaptılar.
Tahrir’de Mübarek’i deviren demokrasi filizinin büyümesine izin verilmedi.
Tüm düşmanları toplanıp Mısır’a bir kötülük yapmak isteselerdi ancak bunu yapabilirlerdi.
Artçı şokları, tutuklamalar, basını susturma, sivillere kurşun sıkma ve cadı avıyla devam edeceği anlaşılan darbe Mısır’ı uzun sureliğine ‘tarihin dışına itebilir’.
YENİ SYKES-PİCOT DÜZENİNİ KİM TAYİN EDECEK?
Birinci dünya savaşı sonrasında bölgenin haritalarını İngiliz ve Fransız generalleri belirledi.
Emperyalizmin çıkarlarını korumak için bu haritalarda türlü tedbirler alınıp, tuzaklar kuruldu.
Son dokuz aydır şehit haberinin gelmemesinin yarattığı büyük bir umut ve beklenti var.
Sürece karşı çıkanlar dahi bu durumdan mutlu ve memnunlar…
ANAR’ın Haziran anketinde sürece destek verenlerin oranı % 60.8 olarak bulundu.
Ocak ayından bu yana sürece destek artarak devam ediyor.
Halkın sürece dair pek az bilgisi olmasına rağmen bu destek oldukça anlamlı ve değerli.
Doğru bir iletişim stratejisiyle bu destek daha yukarılara çıkabilir.
Bunca mesafe alındıktan sonra sürecin geri dönmesi hükümetin intiharı demek.
Önce yaşananları kısaca hatırlayalım…
21 Mart’ta Öcalan ‘silahlı mücadele döneminin son bulduğunu’ ilan etti.
Mayıs ayında PKK yurt dışına çekilme kararı aldı.
Sürecin karşılıklı adımlarla yürüyeceğini daha önce de söylemiştik.
Birinci aşamada daha çok örgütün yapması gereken ödevler var.
İkinci aşamada ise devletin sorumlulukları bulunuyor.
Birinci aşamadaki örgütün adımlarından sonra şimdi sıra ikinci perdede.
Ülke tarihinde görülmemiş olaylar yaşanırken, olağanüstü bir psikoloji hakim.
Böyle zamanlar duyguların ayakta olduğu, sözün değerinin olmadığı anlardır.
En yalın ifadesiyle bir toplumsal kilitlenme hali yaşıyoruz.
Bırakın karşılıklı konuşmayı, kimse kimseyi dinlemiyor bile.
Fakat ‘diyalog ve demokrasi’den başka bir çözüm yolu da bulunmuyor.
DEMOKRASİNİN KENDİSİYLE İMTİHANIYaşanan alt üst oluşa bakıldığında çoğu kimse oldukça karamsar.
Ben ise bu olayları ‘yeni Türkiye’nin inşası için bir fırsat olarak görüyorum.
İlk dört gün boyunca olayın doğru okunamaması, hadiselerin kontrolden çıkmasına yol açtı.
Hükümet çevrelerinde yapılan özeleştirilerde bu açık biçimde ifade ediliyor.
Sorunun boyutlarının anlaşılamaması, hadiseleri bir toplumsal krize dönüştürdü.
Park bahçeler müdürlüğü düzeyinde çözülebilecek bir problem ülkeyi ve gündemi esir aldı.
KRİZ YÖNETİMİ YAPILAMIYOR…Kriz yönetiminde ciddi sorun olduğu kapalı kapılar ardında açıkca kabul ediliyor.
Geçmişte de yaşandığı gibi hükümet bu defa da kriz yönetiminde başarılı bir sınav veremedi.
Birçok olayda ‘yanlış karar verilip, en sonunda doğru olan yapılıyor’.