Eylemin zamanlaması, yeri ve yapılış biçimi oldukça dikkat çekici. Eylemin profesyonelce yapılması, gözlerin Ortadoğu’ya çevrilmesine neden oluyor.
Ankara’da ABD Büyükelçiliği’ne yapılan saldırının çoklu mesajı var.
İsrail savaş uçaklarının Suriye’yi vurmasından ve Patriot füze bataryalarının konuşlandırılmasından iki gün sonra gerçekleşmesi olaya yeni boyutlar ekliyor.
Bunun yanında hedefin doğrudan Türkiye değil de ABD Büyükelçiliği’nin seçilmesi ise bir anlamda ABD üzerinden Türkiye’ye mesaj veriyor...
EYLEMİN MESAJI NE?
Tayyip Bey’in, ‘gemilere gönderecek subay kalmadı’ ifadesi sanırım yeterince manidar…
Kabine revizyonunun yapılacağı gün Köşkte gerçekleşen üçlü zirvede bu konu ele alındı.
Zirvede Orgeneral Necdet Özel, ordunun psikolojisini ve meselenin hassasiyetini anlattı.
Bu gelişmelerden sonra Donanma Komutanı’nın istifası gözleri bir kez daha TSK’ya çevirdi.
Belli ki zirvede istifa konusu ve mevcut süreç konuşuldu, Başbakan açıklamalarıyla ön aldı.
Kuvvet komutanı olacak bir ismin bu görevi beklemeyip ayrılmasını doğru okumak gerekiyor
Konu ‘ordu içinde çok sayıda subay var, o görevi yapacak birileri bulunur’la geçiştirilemez.
Başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin katillerin bulunacağına dair sözler vermelerine rağmen olayda arpa boyu yol alınamadı.
Gelinen noktada bırakın katillerin bulunmasını dava zaman aşımına uğramak üzere…
Cinayet dosyası, Güldal Mumcu’nun ‘İçimden Geçen Zaman’ kitabıyla yeniden açıldı.
Suikasta dair şüpheleri ve soru işaretlerini alt alta dizen kitap, derin karanlığa ışık tutuyor.
‘Ulusalcı’ kanat, Aygün’ün CHP ilkelerini yok saydığını öne sürerken, partide ilan edilmemiş bir iç kanama yaşanıyor.
Dün, Tunceli vekili Hüseyin Aygün’le konuyla ilgili ayrıntılı bir görüşme yaptım...
Hüseyin Aygün, çok rahattı ve kendinden emin bir tavırla konuştu.
Öncelikle Aygün, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile yakında görüşeceklerini ve olayın detaylarını Genel Başkana anlatacağını söyledi.
Aygün, iddia edildiği gibi parti içinde bir ‘çatlama’ olmadığını belirtirken, bunun bir ‘siyaset farkı değil, görüş farkı’ olduğunun altını çizdi.
SHP’NİN PARİS KRİZİ: ÖNCE ATTI SONRA, SEÇİM İTTİFAKI YAPTI!
11 Ocak Cuma günü ‘Devlet Heyetinin’ dört saat süren görüşmesinden iki gün sonra geçekleşen ziyarette Abdullah Öcalan, ‘sürecin çok hassas olduğunu herkesin bunun farkında olması gerektiğini’ söyledi.
MİT’in başlattığı sürece ‘güvendiğini ve samimi’ bulduğunu ifade eden Öcalan, ‘Sakine Cansız suikastını gerçekleştirenlerin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik soruşturmanın perde arkasındaki güçlerle aynı’ olduğunun altını çizdi.
Pazartesi günü Mehmet Öcalan’la görüşen Abdullah Öcalan'la yaklaşık elli dakika süren görüşmede ‘Paris suikastı, Karataş Karakolu saldırısı, Diyarbakır’daki cenazeler’ başta olmak üzere birçok görüşlerini açıkladı.
Ankara’daki güvenilir kaynaklar Abdullah Öcalan’ın İmralı’da devem eden görüşmelerden ‘ihtiyatlı olmakla birlikte ümitli’ olduğunun altını çizerlerken, Öcalan’ın ısrarla ‘sabotaj konusuna’ dikkat çektiğini belirttiler.
Tartışmada iki önemli soru var. Birincisi ‘kim’, ikincisi ise ‘neden’ yapıldığı?
Kim sorusunu, salt özne anlamında değil ‘çözüm kimin işine gelmez’ yorumuyla sormak tartışmayı daha doğru yere götürür…
Suikastın sembolik değeri ve taşıdığı mesaj ise ‘NEDEN’ sorusuna verilen cevapta gizli.
Ne denilmek istendiği yakında İmralı’dan yapılacak açıklamalarla daha iyi anlaşılacak.
Bir önceki yazımda da belirttim, yeri gelmişken bir kez daha ifade edeyim…
Kulis bilgilerine bakılırsa kamuoyuna yansıyanlardan çok daha ileri noktadayız.
En sert açıklamaların yapıldığı zamanlarda asla olmaz denen görüşmeler yapılıyor…
Her zamankinin aksine bu defa süreci yöneten aktörler, daha realist ve daha ümitliler…
Gelinen bu noktayı anlayabilmek için kısa bir hafıza tazelemekte fayda var.
İmralı konusunda stratejine değişikliğine yol açan temel gelişme 26 Eylül 2012 tarihinde Başbakan Erdoğan'ın katıldığı Kanal 7 yayınından hemen önce yaşandı…
Yayından birkaç dakika önce kabine üyesi etkili bir isim AK Parti Genel Merkezine gelerek Başbakanla kısa bir görüşme yaptı ve Öcalan'nın mektubunu iletti.
'Devletin ve PKK'nın içindeki bazı gruplar sizi ve beni tasfiye etmek istiyorlar, izin verin çözüme katkı sunayım' notunu alan Başbakan, 'Ada'yla görüşmeler yeniden başlayabilir' tarihi açıklamasını yaptı…