Paylaş
Generaller, sadece Mursiyi devirmekle kalmadı ülkelerine de büyük kötülük yaptılar.
Tahrir’de Mübarek’i deviren demokrasi filizinin büyümesine izin verilmedi.
Tüm düşmanları toplanıp Mısır’a bir kötülük yapmak isteselerdi ancak bunu yapabilirlerdi.
Artçı şokları, tutuklamalar, basını susturma, sivillere kurşun sıkma ve cadı avıyla devam edeceği anlaşılan darbe Mısır’ı uzun sureliğine ‘tarihin dışına itebilir’.
YENİ SYKES-PİCOT DÜZENİNİ KİM TAYİN EDECEK?
Birinci dünya savaşı sonrasında bölgenin haritalarını İngiliz ve Fransız generalleri belirledi.
Emperyalizmin çıkarlarını korumak için bu haritalarda türlü tedbirler alınıp, tuzaklar kuruldu.
Halklar, ülkeler, kültürler cetvelle bölünüp, suni sınırlar konuldu.
Sykes-Picot düzenin yarattığı sorunlar bölgeyi bir barut fıçısına çevirdi.
Bu düzen yüzyıllık sorunlara ve bitmeyen savaşlara neden oldu.
Arap Baharıyla, halklar kendi kaderlerini tayin etmeye çalışırken yeni düzen arayışı hızlandı.
Yeni düzenin yarartığı belirsizlikler içinde bölgedeki işbirlikçilerini kaybetmek istemeyen emperyalistler örtülü biçimde süreci sabote etmeye başladılar.
Aslında yaşanan temel sıkıntı Ortadoğu’daki yeni düzenin nasıl olacağı sorunudur.
Dün olduğu gibi bugün de bölgedeki düzeni tayin etmeye çalışanlar, halkların kaderine ipotek koymak istiyorlar.
SOĞUK SAVAŞIN BİTMESİNİN ARAP BAHARIYLA NE İLİŞKİSİ VAR?
1989’da Berlin Duvarının yıkılmasıyla, soğuk savaş dönemi son buldu.
SSCB dağılırken, özgürlük ve demokrasi rüzgarları esmeye başladı.
Dünyada bunlar olurken Ortadoğu’da ne mi oldu dersiniz?
Bütün dünya bundan etkilenirken Arap ülkeleri bu dalganın dışında kaldılar.
Diktatörler çağı son bulurken, malesef Ortadoğuda daha kalıcı hale geldi.
Saddam, Mübarek, Kaddafi, Esad, Tarık Bin Ali saltanatlarına devam ettiler.
Arap Baharı bir anlamda hürriyet rüzgarlarının 20 yıl gecikmeyle bu topraklara esmesiydi.
1990’larda bu süreci ıskalayan halklar şimdi kendi kaderlerine sahip çıkmak istiyorlar.
Ancak özellikle Batının iki yüzlü politikaları nedeniyle bu süreç oldukça sancılı geçiyor.
S.Arabistan’da diktatörle çalışan irade, Mursi’nin reformları geciktirmesini eleştiriyor.
İKTİDAR SANDIKLA MI DEĞİŞECEK, SİLAHLA MI?
Yaşananlar iktidarın silahla mı, sandıkla mı değişeceğini sorusunu yeniden gündeme getirdi.
Hür seçimlerle iktidara gelmiş iktidara bir yıl dayanabilen ordu çareyi darbe yapmakta buldu.
Sonuçları üzerinden bakıldığında dahi İhvan’ın iktidarı silahta değil, sandıkta araması önemli.
İslamifobiden şikayet edenler, müslüman demokrat bir yapının oluşmasına moral desteği vermiyorlar.
MISIR, CEZAYİR OLUR MU?
Mısır özelinde tartışılan konu İslami hareketlerin sert biçimde bastırılmasıyla radikal geri dönüşlere kapı aralanması kaygısı var.
Ordunun uzlaşmaya yanaşmaması, eski fay hatlarını tetikleyip, ülkeyi kan gölüne çevirebilir.
1990’ların başında Cezayir’de benzer durum yaşanmış ve İslami Selamet’e darbe yapılmıştı.
Mısır’ın Cezayir olup olmayacağı, Batının darbe karşısında alacağı tavır belirleyecek.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Darbenin nereye evrileceğini zaman gösterecek.
Ancak ülkesini darbeyle koruyacağını düşünen ordu, daha büyük sorunlara yol açtı.
Şuan için Mısır’ın en ihtiyaç duyduğu sözcük uzlaşma.
Olan bitene bakıldığında malesef ülke hızla iç savaşa sürükleniyor.
Mısır’da yaşanacak bir iç savaş ise topyekün Ortadoğuyu ateş topuna çevirecektir.
Ortadoğunun karışması ise tüm dünyayı içine alacak başka bir istikrarsızlığa neden olacaktır.
Paylaş