Önce kahvaltı yapılır, ardından da soru-yanıt bölümüne geçilir. Açıklamaları ile siyasetin gündemini değiştiren, oyun kuran, oyun bozan, gündem yaratan bir siyasetçi. Bahçeli bu toplantılara özel olarak hazırlanır. Yine hazırlıklıydı, hem dosyalarıyla hem fotoğraflarla, hem de özel mesajlarla.
DARBENİN BEYİN TAKIMI NEREDE?
Önce basın toplantısındaki bölümle başlayalım. MHP Genel Başkanı, FETÖ ile mücadeleyi değerlendirirken “FETÖ’nün sekizinci ayağından ses yok. Suyun gözünden içmek lazımdır. Suyun gözünden içmek için ‘yurtta sulh konseyi’nden yakalamak lazım. ‘Yurtta sulh konseyi’ni telaffuz dahi eden yok. Bu işin beli olan konseyi çıkarmak lazım. Başı nerede görülüyorsa orada ezilmeli” dedi.
Bahçeli zaman zaman bu uyarısını tekrarlamış, “Siyasi ayak nerede” sorusunu yöneltmişti. Bu kez konseye vurgu yaptı.
Toplantıdan sonra biraz sordum soruşturdum. Birazdan size Bahçeli’nin kimleri kastettiğini anlatacağım. Ama önce ‘yurtta sulh konseyi’ni hatırlatayım. Kamuoyu varlığından o korkunç gecede okunan sözde darbe bildirisinden haberdar olmuştu. Sonrasında ‘Çatı İddianamesi’nde konseyin 38 isimden oluştuğu ortaya çıkmıştı. İsimleri, rütbeleri liste halinde kamuoyuyla da paylaşılmıştı.
Bahçeli’ye yakın isimlerle konuştum. Özü şu: Darbenin beyninin, bu listenin ötesinde hâlâ açığa çıkarılmamış isimlerden oluştuğunu düşünüyorlar. Bürokratlar ve siyasetçiler. Aklıma gelen soruyu kaynağıma hemen sordum. Hangi parti, hangi siyasetçiler? MHP’li kaynağım, “Her partiden olabilir, söylemlere, işbirliklerine bakmak lazım” dedi.
SİYASETİN KOLEKSİYONERİSİYAH-BEYAZ MUSTANG
MHP
Erdoğan: DEAŞ’ı yenmek için PYD/YPG terör örgütüne ihtiyacınız yok. Biz daha önce de yaparız demiştik, şimdi de yaparız diyoruz.
Trump: Tamam, siz yapın. Bolton hatta mı?
Bolton: Buradayım.
Trump: Çalışmalara başlayın.
14 Aralık Cuma akşamı ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki tarihi konuşmanın ayrıntılarını 21 Aralık günü Hürriyet gazetesinden duyurmuştuk. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile 2018 yılını değerlendirmek için buluştu. Tahmin edeceğiniz gibi ana gündem maddesi tarihi telefon görüşmesiyle ortaya çıkan ABD’nin Suriye’den çekilmesi ve Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyon hazırlığıydı. Bu madde ile ilgili ana başlıkları toplayacağız.
DEAŞ İÇİN EN GÜNEYE Mİ İNİLECEK?
Ankara’nın elindeki bilgiye göre Suriye’de kalan DEAŞ’lı sayısı 2 bin. Teröristler Ebu Kemal’de. Bahsettiğimiz alan Akçakale’ye 300-350 km uzakta. Suriye ile Irak’ın birleştiği noktada. Yani sınırımıza göre en az 300 km derinde, güneyde. Gündemdeki sorulara gelince:
- Türkiye DEAŞ ile mücadele için o derinliğe inecek mi?
Masada uluslararası gündemin en sıcak maddesi Suriye.
ABD Başkanı Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a DEAŞ ile mücadele ve Suriye konusunu soruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2.5 yıldır dile getirdiği tezleri yine anlatıyor. Dün Hürriyet gazetesinin manşetinde yer alan haberde tarihi görüşmenin ayrıntılarına yer vermiştik. Trump, “Bolton (Ulusal Güvenlik Danışmanı) hatta mısın?” sorusunu yöneltiyor. Bolton, “Hattayım” yanıtını veriyor, Trump, “Çalışmaya başlayın” diyor. Çalışmanın “ABD’nin Suriye’den çekilme çalışması” olduğunu dünya kamuoyu sonradan öğreniyor.
Bazı görüşmeler tarihidir, işte bu o tarihi görüşmelerden biri. O anın fotoğrafı ABD tarafında var mı ya da sızar mı bilmiyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden fotoğraf edinemedim ama o görüşmede kimlerin bulunduğunu öğrendim. Liderler doğal olarak tercümanlarının yanı sıra kurmayları, yani A takımı ile telefon görüşmelerine giriyorlar. Trump’ın “Bolton hatta mı?” sorusundan ise Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın da görüşmeye konferans ile dahil edildiğini anlayabiliyoruz. Külliyede ise masanın etrafında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yine A Takımı var. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İletişim Ofisi Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi İbrahim Kalın.
KILIÇDAROĞLU İLE YENİ YIL SOHBETİ
ARALIK ayının son günlerinde Ankara’da siyasiler genelde bitmekte olan yılın değerlendirilmesi ve yeni senenin projeleri için medya temsilcileri ile buluşur. Gelecek hafta MHP Genel Başkanı Bahçeli ile konuşacağız, bu hafta ise CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile bir araya geldik. Sohbetten yerel seçimlerle ilgili gelişmeleri sıralayayım.
İZMİR’E KADIN ADAY BULUNAMADI
İlk kez bu cümlenin ötesine geçerek “harekâtın birkaç gün sonra başlayacağını” açıkladı. “Neden şimdi, ne değişti” sorularını üst düzey kaynaklarıma yönelttim. Kaynaklarım, “ABD ile tüm temas trafiğine rağmen taleplerimizin yerine gelmediği, üstelik olumsuz yönde tırmandırıldığı görülüyor” yorumunu yaptılar. Ardından da Türkiye’yi sabrının son noktasına getiren gelişmelere dikkat çektiler.
- Adım adım bir devletçik kuruluyor. ABD, ihtilaflı küçük devletleri yöneteceğini düşünüyor.
- YPG’ye ABD’den silah sevkıyatı tüm uyarılara rağmen sürdü. Son dönemde tanksavar ve füzesavar yardımı yapıyorlar. Suriye ve Irak’taki ABD üslerinden de teröristlere silah veriliyor.
- Teröristlere askeri ve siyasi eğitim veriyorlar.
- Hava ve kara için gözlem noktaları kuruldu.
DEAŞ ile mücadelenin tamamen göstermelik olduğunu yineleyen kaynaklarım, ABD’nin amacının teröristleri anayasa görüşmelerine güçlü bir şekilde oturtmak olduğuna dikkat çekiyor ve “Rejimle de uzlaşma sağlayarak, Fırat’ın doğusunda devletçik oluşturmayı hedefliyorlar” diyorlar. Operasyon, Türkiye açısından işte tüm bu sebepler nedeniyle zorunlu görülüyor.
FİKRİ TAKİP
TREN FACİASI
Kaç kötü olay “kaza” kelimesi ile tanımlanır?
Can ya da mal yitimine neden olan her kötü olay sadece “kaza” mıdır?
Kaza denilip geçilebilir mi? Ders çıkarmak için bir ülke, kurumları ve vatandaşları ile kaç kaza geçirmeli ya da yaşamalıdır?
Her kademede ihmali olanların ortaya çıkarılıp yargılanması, liyakat, denetim, eğitim, mutlaka kültür (mesela trafik kültürü) “kaza” sayısını azaltmaz mı?
Bu soruları sormamın nedenini tahmin ediyorsunuz, tren kazası... Ben ona iki “kaza” daha ekleyeceğim. Üçü de sarstı beni.
30 Kasım 2018: Başkentte bir kamyonetin kasa kapağı, kaldırımda yürüyen genç kızımız İrem Kütük’ü öldürdü.
6 Aralık 2018: Başkentin ortasında otobüs şoförü, “Işık sarıdan kırmızıya geçerken yetişirim” dedi ve değerli öğretmenimiz Gülsen Berçin’i öldürdü.
13 Aralık 2018: Yüksek hızlı tren kılavuz trenle çarpıştı. 9 vatandaşımız öldü.
Konumuz Ankara etrafında başlayan, sonra büyüyen “Millet İttifakı düğümü”. Yola referandumdaki havayı yakalamak için çıktılar. İşbirliği ile “yerel seçimlerde” başarı yakalayacaklarını söylediler. Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener’in bir araya gelmesi, “Yerelde ittifak yok” diyen AK Parti ile MHP’nin yeniden buluşmasına ve süratle işbirliği yapmasına neden oldu. Atı alan Üsküdar’ı geçti, Cumhur İttifakı’nın adaylarının büyük kısmı açıklandı, çalışmalara bile başladılar. Ancak CHP ile İYİ Parti bu satırların yazıldığı saate kadar hâlâ uzlaşamamıştı. Hatırlayacaksınız, düğüme “Ankara” adını koymuştuk.
MANSUR YAVAŞ TRAFİĞİ
Meral Akşener’in olmazsa olmazı Ankara idi. (Hürriyet gazetesi Ankara bürosuna yaptığı ziyarette Mansur Yavaş’ı aday göstermek istediğini açıklamıştı.)
Kılıçdaroğlu da her sohbetinde aklında ve gönlünde “Mansur Yavaş” isminin olduğunu söyledi.
Mansur Yavaş, İYİ Parti’den aday olmak istemedi.
İYİ Parti ve Meral Akşener, “Tamam, Yavaş CHP’nin adayı olsun, biz destekleyelim” dediler.
Mansur Yavaş geçen perşembe günü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan randevu istedi.
Kılıçdaroğlu
Hatırlayacaksınız, ilk kez kasım ayında bu sütunda Türkiye’nin Kaşıkçı cinayetini uluslararası yargıya taşımak için hazırlık yaptığını yazmıştık. Bunun da BM İnsan Hakları Komisyonu’na devlet başvurusuyla olabileceğini ifade etmiştik.
Bu süreçte ceset bulunamadı, Suudiler sessizliğe büründü, olayın tüm boyutları ile aydınlatılması için yeni bir adım atmadılar. Türkiye ise cinayetin aydınlatılması için kararlılığını sürdürdüğünü her fırsatta açıkladı. Bu süreçte dikkat çeken açıklama Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’den geldi; “uluslararası soruşturmaya ihtiyaç olduğunu” söyledi.
İşte o soruşturma için Türkiye dosyasını hazırladı. Adalet Bakanlığı tarafından çok kapsamlı bir şekilde hazırlanan dosyanın ayrıntılarını bakan Abdulhamit Gül açıkladı. Gül, “Tüm hazırlığımızı tamamladık. Dünya örnekleriyle çalıştık, içtihat ve benzer örneklerle beraber hazırlığımızı hukuki olarak yaptık. Elimizde böyle bir imkân var. Türkiye olarak böyle bir talepte bulunabiliriz. Önümüzde bir seçenek olarak duruyor” dedi.
Türkiye hem uluslararası kamuoyuna hem de Suudi Arabistan’a olayın aydınlatılması gerektiğini, aydınlatılması için Suudi yetkililerle ortak çalışmak istediğini söylemişti. Ancak Suudiler o aşamaya geçmedi, ortak çalışmadı. Türkiye bu sebeple başvuru dosyasını hazırladı. Başvurunun yapılıp yapılmayacağına, ne zaman yapılacağına ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti en üst seviyede ilgili kurumlarıyla bir değerlendirme yaparak karar verecek.
KİMMİŞ BU ‘BAZILARI’
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, geçen salı günü havaalanında yaptığı açıklamada “Bazıları rahat durmaz, onlara bu fırsatı vermemek için cumhur ittifakını çok sıkı tutmamız lazım” demişti. O sözler, doğal olarak “Kim bu bazıları?” sorusunu gündeme getirmişti. Cumhur ittifakının bozulmasını isteyen bazı çevreler, iki partinin içinde de karşı olanlar gibi ihtimaller konuşulmaya başlanmıştı. O açıklamadan bir gün önce öğrendiğim görüşmeye atfen çarşamba günkü yazımda “Kim bu bazıları? Referandum sürecinde ve yeni sistemin ilk seçiminde millet ittifakının arkasında, yanında görünerek AK Parti yönetimini hayal kırıklığına uğratanlar mı? Hatta acaba bazıları arasında o dönemin “olası başrol ismi” de mi var? Kulislerde bazı görüşmelerden bahsediliyor” ifadesini kullanmıştım.
GÜL’ÜN KILIÇDAROĞLU VE KARAMOLLAOĞLU GÖRÜŞMESİ
İki parti kamuoyu yoklamaları, son seçim sonuçları, diğer partilerin olası işbirliği doğrultusunda hassas bir çalışma yürütüyor. MHP’li üst düzey bir isim, “Bu çerçevede, hesaplamalar doğrultusunda bazı illerde her iki partiden de aday geri çekmeler olabilir” yorumunu yaptı. Peki nasıl?
Duyumumu aktarayım. Mesela MHP, Erzurum ve Denizli’de büyükşehire aday göstermekten vazgeçti. Benzer adımlar AK Parti’den de gelebilir. MHP’nin özellikle istediği, jest beklediği iller Mersin, Adana, Manisa ve Osmaniye. Iğdır’a ise stratejik bakılıyor. MHP, Iğdır’ı masaya “Türkiye’nin doğudaki en uç noktası, stratejik önemi büyük. Terör örgütünün konuşlanmasına izin verilmemeli. 2014 yerel seçiminden MHP ikinci parti olarak çıktı” teziyle koyuyor. Kısa sürede iller netleşecek. Zaten bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan da Ankara’ya iner inmez söyledi. Ancak bir cümlesi daha vardı, altı çizilmesi gereken.
KULİSLER ‘BAZILARINI’ BİLİYOR İSE...
Erdoğan, dün havaalanında yaptığı açıklamada, “Bazıları rahat durmaz, onlara bu fırsatı vermemek için cumhur ittifakını çok sıkı tutmamız lazım” dedi. Kim bu bazıları? Referandum sürecinde ve yeni sistemin ilk seçiminde millet ittifakının arkasında, yanında görünerek AK Parti yönetimini hayal kırıklığına uğratanlar mı? Hatta acaba bazıları arasında o dönemin “olası başrol ismi” de mi var? Kulislerde bazı görüşmelerden bahsediliyor diyerek bu bölüme nokta koyayım.
ANKARA DÜĞÜMÜ
Millet ittifakında düğüm Ankara demiştim. CHP’nin bakış açısı net: “Ankara CHP’de olmalı, ama illa Ankara İYİ Parti’de olursa başka büyükşehir verilmez.” CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Almanya’ya gitmeden önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile yüz yüze görüşmüştü. O tarihten beri iki partinin heyetleri henüz uzlaşamadı. İYİ Parti açısından soru şu: “Ankara olmazsa kaç il İYİ Parti’ye verilecek?” Görüşmeler sürüyor. Sorunu Kılıçdaroğlu ile Akşener’in yapacağı görüşme ile çözmeleri bekleniyor.
SAADET KİMSEYE SÜRPRİZ OLMASIN
Yanlış okumadınız. SP Genel Başkanı