“Galatasaray ne yaptı?” derseniz söyleyeceğim tek şey; ciddiyet. Geçen haftadan ders almış, rakibe saygı duyan ama ısıran görüntü, sonucunu doğru dakikada verdi. Gol öyle bir dakikada geldi ki, Galatasaray rahatlarken Samsunspor’un planları değişti.
Fakat G.Saray tek golde kalınca Samsun maçtan kopmadı ve yakaladığı tek fırsatı değerlendirdi. Bu dakikadan sonra takımının gerçeklerini gören ve doğru değişiklikler yapan bir Fatih Hoca vardı. Peki Fatih Hoca ne yaptı?
- Bütün hücum oyuncularını oyuna aldı.
- Takımın daha iyi performans vereceği sisteme geri dönüş yaptı.
Sonucunda ceza alanında az gözüken ya da tek adamla gol arayan Galatasaray, daha fazla ceza sahası içinde gözükmeye pozisyonlar bulmaya başladı. Kısaca Fatih Hoca hem sistemini hem de doğru oyuncuları bulduğu bir maça damgasını vurdu.
DEĞİŞENLER
- Selçuk, buluştuğu topları daha etkili ve olumlu kullandı.
Beşiktaş’ta, Maccabi karşısında atan gerekeni daha maçın başında gerçekleştirip, işini yaptı. Tutması gerekenler de iyi mücadele etti ama bu mücadelenin sadece rakip forvetlerle olmadığı ortada. Kendi orta sahasındaki sorunlarla da boğuştular. Çünkü maçta atanlar ve tutanlar görevlerini yaptılar ama sıkıntı yaşanan bölümlerde oynatması gerekenlerde problem devam ediyor.
· SORUN: Eskişehirspor maçındaki kötü oyunun sebebi orta sahada topa sahip olamamak ve rakibin baskısı karşısında fazlaca hata yapmaktı.
· ÖNLEM: Carvalhal orta sahada yaşanan sıkıntıyı Fernandes ve Necip’in yanına Aurelio’yu monte ederek gidermeyi düşündü.
· SONUÇ: Kalabalık bir orta saha var ama görüntüde. Adam paylaşmadaki problem, rakibin defansın üstüne rahat gelmesini engellemedi.
· ÇÖZÜM: Önde oynamak zorunda kalan Maccabi defansının zaafından yararlanarak orta sahayı kullanmadan Almeida’ya uzun pas atmak.
Maçta, Beşiktaş adına atanlar ve tutanlar görevlerini yaptılar ama sıkıntı yaşanan bölümlerde oynatması gerekenlerde problem devam ediyor.
Ama hiçbir zaman Fatih hocanın Galatasaray’ı gibi akılda kalıcı ve heyecan verici olmadı. İşte o Fatih hoca aynı heyecanı tekrar yaşatmak için geri geldi. Hocanın oyun felsefesinde topa sahip olmak en önemli ve birinci düşüncedir. Galatasaray’ın bunu yapabilmesi için;
- Melo’nun defanstan topu alıp oyunu başlatması,
- Selçuk’un orta sahada topu iyi dağıtması,
- Baros’un topu mutlaka iyi saklaması ve servis yapması gerekir.
Bunlardan biri olmazsa Galatasaray sıkıntı yaşar. Birde karşıda İstanbul BŞB gibi sabırlı, sistemi oturmuş ve hızlı oyunu iyi oynayan bir rakip varsa çok daha dikkatli olmak lazım.
İstanbul BŞB’nin yıllardır oynadığı ve rakipleri düşürdüğü tuzak oyun her zaman işe yarıyor. Futbolda kendi alanını savunmak daha kolay gibi gözükse de baskı yiyince hata yapmamak ancak bu işi çok çalışmak ya da uzun süreli oynamakla olur.
G.Saray’ın defoları
Şampiyonlar Ligi günlerinin, Süper Kupa maçının tekrar hatırlanmasına ve güzel günlerin yad edilmesini sağlayan G.Saray’ın büyüklüğünü ortaya koyan önemli bir hazırlık maçıydı. Bütün bunların ışığında eski günlerini hatırlatan bir G.Saray da sahadaydı. G.Saray’ın şimdiye kadar oynadığı maçlarda öne çıkan 2 önemli özelliği var.
1- Maçları İnter, Liverpool ve Real Madrid gibi çok önemli takımlarla oynanmış olması.
2- Önemli maçlarda takımın konsantresinin ve oyununun çok farklı olması.
Y.H.T Eboue
Galatasaray joker oyunculardan kurulu çok esnek bir takım oldu. Fatih Hoca bu konuda çok memnundur. Bu oyunculardan biri de son transfer Eboue. Hoca hem hızı hem de teknik kapasitesini göz önünde bulundurarak önde şans verdi. Görülen o ki Ujfalusi ve Eboue bu sene sağ kenarda çok iş yapar. G.Saray adına önemli özellikleri;
1- Topu öne,çabuk oynaması ve taşıması.
2- Final paslarında sakin kalması ve isabeti.
Galatasaray maça başlangıç yaptığı 20. dakikaya kadar pozisyon hataları, pas yapamama ve uyumsuzlukların göze battığı bir bölüm oynadı. Maçta birkaç pozisyon olsa da maç başladı ve bitti aslında.
Değişmeyen sıkıntı
Galatasaray, Fatih Hoca geldikten sonra daha ofansif oynamayı düşünen ve bunu uygulamaya çalışan bir takım oldu. Fakat bu bir anda olmayacağı için problemler farklı maçlarda farklı şekilde ortaya çıkıyor. O yüzden iyi rakiplerle oynamak doğru bir karar.
Galatasaray defansı önde oynarken arkasına ve arasına atılan neredeyse her top Muslera ile karşı karşıya kaldı. Benzer problemi geçtiğimiz yıllarda orta alanda karşılayan olmadığı için yaşayan Galatasaray şimdi aynı sıkıntıyı defansı önde oynadığı için atılan orta uzun paslarda yaşıyor. Çaresi ise defansın topu atan adama değil de koşuyu yapana konsantre olmasının yanında, önde ve orta sahada oynayan oyuncuların rakiplerin bu topları rahatça atmalarına izin vermemesi.
Doğru rakip
Olympiakos hem kaliteli hemde oturmuş hazır bir takım. Dolayısı ile Galatasaray’ın eksiklerini ve ihtiyaçlarını göstermesi açısından doğru bir rakipti. Peki Olympiakos ne gösterdi.
1 Gökhan Zan’ın forma şansının zor olduğu.
ARDA NE KAZANDI?
1) Artık fazla konuşulmayacağı, eleştirilmeyeceği bir ülkeye ve takıma gitti. Kafası daha rahat edecektir.
2) Sosyal yaşam açısından rahat hareket edebileceği ve sakin bir yaşam süreceği bir ülkeye gitti.
3) Futbolcu olmanın hazzını, güzelliğini çok farklı şekilde anlayacak ve kısa süreli mutluluk yaşayacaktır.
4) İstediği arabaya binecek, istediği gibi rahatça giyinecek ve bunu kimse konuşup yorumlamayacaktır.
ARDA NE KAYBETTİ?
1) Artık şampiyonluğa oynamayacak ve Avrupa kupalarına her sene katılamayacak bir takıma gitti.
Fakat Trabzonspor bir zamanlar yaşadığımız klasik Türk takımı heyecanı ve hatası ile maça başladı. Çünkü yıllarca sanki maç 15 dakikaymış gibi bütün enerjiyi harcayarak oynayıp, kalan bölümde hep rakibin oyunun seyrederek yenildik.
Maçın ilk yarım saati bunun çarpıcı bir örneğiydi aslında. Trabzonspor heyecanlı, baskılı ve her şeyini verdiği ilk çeyrekte golü yerken, daha sakin kaldığı, pas yaptığı ve acele etmediği sonraki bölümde golü buldu. Yani biz futbol oynamayı biliyoruz ama stratejik oynamayı bilmiyoruz.
Mesela taçtan gol yiyen bizden başka takımlar zor bulunur.
Mesela korner atarken kontra yiyip gol yiyen takım nadirdir.
Maçın ilk yarısı iki takım adına değişen rollere sahne oldu. Bu sefer savunan Benfica’ydı. Ama değişen rollerde bir önceki maça göre Benfica kendi sahasını daha iyi savundu ve iyi pas yaptı. Benfica ilk yarıda etkili gözüktü. Nedeni;
1-Trabzon, Benfica’nın pas alışverişini kesemedi. Özellikle Vitsel-Aimar arasındaki pas trafiğinin arasına girememek Trabzon’u oyuna bir türlü sokamadı.
2-Pawel’in önde top tutamaması ve aralara koşular yapacak Burak-Henrique ikilisinin ceza sahasının yakınlarında etkili olamamasının sebebiydi.