Bordo mavililerin ilk yarım saatte, bırakın oyuna hakim olmayı, oyunun içine bile girememesinin ana sebebi, Ankaragücü orta sahasının kalabalıklığı ve istekli oyunuydu. Buna Trabzonspor’un yaşadığı sıkıntılar da katkıda bulundu. Golü yemeye kadar giden bu sıkıntıları şöyle özetlemek mümkün:
1- Startı veren ve vitesi yükselten Colman-Zokora ikilisinin baskıda verimli olamaması sonucu topa sahip olunamadı.
2- Adrian ve Pawel’in olmaları gereken yerin uzağında, orta sahaya kadar gelip top almaları ve pozisyonun uzağında kalmaları.
3- Cech’in olmaması sonucu sol tarafın sadece Volkan’ın üzerinden etkin hale getirilmeye çalışılması, ama olmaması.
4- Burak’ın serbest ve geriden geldiğinde çok daha etkin, çok daha tehlikeli olduğu ispatlı iken, en önde ve stoperlerin kucağında oynaması.
‘DAVET’E İCABET
* MAÇTA Ankaragücü’nün attığı gollerden sonra gösterdiği reaksiyon Trabzonspor’u oyuna davet etti. Gollerden hemen sonra oyun değişmeye ve bordo mavililler lehine dönmeye başladı. Fakat oyunun dönmesinde baş aktör Trabzonspor’dan daha çok Ankaragücü’nün attığı golü koruma düşüncesi ile rakibi kendi ceza alanına daha yakın ve kolay davet etmiş olmasıydı. Gol öncesinde Pawel’i, Adrian’ı, Volkan’ı hatta Burak’ı kaleden uzak tutan Ankaragücü, skoru koruma düşüncesini farklı yorumlayınca golleri yemesi kaçınılmaz oldu.
KAZANDI AMA...
Bu durumda sahaya çıkabilecek en iyi kadro ancak bu kadar olurdu. E bir de Mesut gibi fenomen bir oyuncunun olmaması millilere bir Türk yardımı oldu. Ama mantalite ve sistem farkı kendini ortaya koydu.
DÖRT PAS İKİ GOL
Alman takımının attığı 2 golde toplam pas sayısı 4. Neuer’in iki golün başlangıcındaki uzun paslarıyla başlayan atakları, verilen final pasları ile bitiren Alman takımı neden önlem alınması ve durdurulması zor bir takım olduğunun cevabını verdi.
ALMANYA MESUT
Alman Milli Takımı’nın çok adamla sahamıza geldiği ve çok pas yaptığı anlarda yaşadığı en büyük sıkıntı Mesut gibi son pası atabilecek adam eksikliğiydi. Mesut’un yokluğunda gol pozisyonu üretmede sıkıntı yaşayacağı belli olan Alman takımını 2 pasla geldiği kontraatak golü rahatlattı. Mesut oynamış olsa Almanya maçı daha ilk yarıda bitirirdi.
EMRE OLMAYINCA
Milli Takımımız’ın maçın genelinde kendi alanından çıkamamasının, oyuna hakim olamamasının yani mahkum oynamasının sebebi Emre Belözoğlu’nun yokluğudur. Kalitemizi ortaya çıkarabilecek yegane oyuncunun yokluğu kötü oyunumuzun ana sebebiydi.
SIKINTIMIZ VAR
Deplasmanda neler olacağının cevabını birini İstanbul’da oynadığı, diğerinde eksik kaldığı maçlardan dolayı görememiştik. Dolayısıyla deplasmandaki Galatasaray’ı gördüğümüz ilk maçtı.
TAŞLAR OTURUYOR...
Galatasaray’da her geçen hafta sistemin bir parçası yerini bulmaya devam ediyor. Bu buluşmaların sonucu oyundaki gelişim sonuca daha fazla etki ediyor. Neler bu değişimin sebebi;
ìUjfalusi’nin defansın göbeğinde oynamaya başlaması ile defansı dengeli ve sakin hale getirmesi.
îMelo’nun oyunu iyi başlatması ve gelen rakibi ilk karşılayan olması sonucu defansın çok rahatlatması.
ïSelçuk’un hücum bölgesindeki pas dağılımında etkin rol alması ve duran topları sonuca direkt etki etmesi.
ñEngin’in düzelen imajı ile birlikte paralel giden oyun anlayışının orta sahaya yardımı ile topa hakim olunması.
ÇABUK HÜCUM VE KAZIM
Trabzonspor’un maçın başında bu denli baskı yemesi ve oyunu bu kadar kabul etmesi ilk çeyrekte son buldu. Fakat maçın dengelendiği anlar aslında oyunun dengesinin Lille lehine döndüğü anlardı. Maçın geneline bakınca Trabzonspor’un oynadığı oyunun karşılığı olarak yenilmemesi iyi sonuç.
TAKTİK INTER’DEN
Trabzonspor’un oyun anlayışı, Inter maçının oyun anlayışının tekrarı gibiydi.Tabii üstüne koymak zorunda olduğundan çabuk hücum yapma isteği de vardı. Ama bu sadece istek boyutunda kaldı. Çünkü;
1-Alanzinho aldığı topları ya kaptırdı, ya yana ya da geriye oynayarak atakları bitirdi.
2-Henrique önde zaman zaman top tutsa da yeterli yardımı alamayınca hep geri oynadı.
3-Zokora ve Colman oyunu başlatabilecekleri zamanı ve alanı bulamayınca Trabzon hapsoldu.
4-Lille defansı önde oynadı ama Trabzonspor bunu avantaja çevirecek çabuklukta oynamadı.
BURAK OLSAYDI
Ama asıl halledilmesi gereken ve Galatasaray’ın en çarpıcı eksiği inanılmaz yavaş ve durarak yapılan hatta yapılmayan hücumlar. Galatasaray orta sahası yakalanan çabuk hücumlarda top kimin ayağında ise kaderine terk ediyor. Pozisyona girmek adına bırakın sürpriz bir koşu yapmayı, gol atmak isteğini gösteren bir hareket bile nadir oluyor.
· Sonuç: Pozisyona üretkenliği sınırlanan ve beklenen adam üzerine sonuçlanan ataklar.
· Çözüm: Madem yeterince destek yok o zaman direkt ikinci bir forvet oyuncusu.
G.Saray bu sorununu çözerse gol ortalamasını ve oyunu yukarılara çeker.
Riera tamam ama
Riera’nın oynadığı ya da oyunda kaldığı sürece Galatasaray’da yaptığı işler benim için hep olumlu. Fizik açısından hala açığı olsa da kalitesi, topları akılcı ve doğru seçimlerle kullanması Galatasaray’ın oyununa artı katıyor. Kısaca sol kanat sıkıntısı ileriki haftalarda olmaz. Kazım ise uzatmaları oynayan ikinci baharını yaşayan bir futbolcu havasında. Kuvvetli ve yetenekli olması tamam da kullanamadıktan sonra bir önemi yok. Oyun disiplinine çok uyduğunu söylemek mümkün değil.
Evet ama yetmez
Galatasaray maçın başındaki bölüm hariç etkili oynarken;
Umut’ları tükenmiş ve çabuk pes etmiş bu görüntünün sebebi sonuçlar kadar yapılan transferlerin sonuç vermemesi de denilebilir. Trabzonspor taraftarının Umut’u artık Toulouse’da.
Şeffaf orta saha
ZOKORA, Sapara, Alanzinho ve Volkan’dan oluşan bir orta sahanın biraz iyi top yapan Karabük karşısında sadece görüntü olarak orada bulunması, rakibin çok kolay defans ve kaleci ile karşı karşıya kalmasına sebep oldu. Alanzinho ve Volkan ne öne pozisyona destek vermede ne de geriye yardımda varlar. Zokora ve Sapara ise rakibe refakat ya da seyir pozisyonunda olunca Karabükspor en rahat, en etkili maç başlangıçlarından birini yaptı.
Alışık olmayınca...
KARABÜKSPOR o kadar rahattı ki defans bloğunu neredeyse orta saha çizgisine kurdu. Trabzon deplasmanına gelen hiçbir takım bu kadar önde oynamadığı için olsa gerek, Trabzon hücumcuları ilk yarı hazırlıksız yakalandı. Bu kadar önde oynamanın davetkar tarafını fazlaca ofsayta düşerek değerlendiremeyen Burak yine de Trabzon’un maçta yaptığı iyi ne varsa hepsinin içindeydi. Daha doğrusu Burak iyiyse Trabzon farklı, Burak yoksa Trabzon kayıp.
Tolga ve Burak
MAÇIN yıldızı elbette ki Burak Yılmaz. Ama Trabzon’un maçın başında problem yaşadığı ve oyundan kopabileceği anlarda hep Tolga vardı. Tolga’yı hayranlıkla izliyorum. Bir kaleci hiç beklemediği ve hazırlıksız yakalandığı anda aldığı kaleyi bu kadar mı iyi korur. Kaldı ki kaleciler oynadıkça form tutar. Ama Tolga neredeyse oynama ihtimali sıfır iken şimdi ligin en formda kalecisi oldu.
Cernat ve Emenike’cik