Hakan Ünsal

Değişmeyen kader

26 Ağustos 2013
BU kadar yüksek tempolu bir maçı sezonun başında seyretmenin en büyük etkisi sanırım izleyiciyi statlara çekmek olacaktır.

Yıllardır konuştuğumuz Premier Lig’deki tempo, heyecan ve maç zevkinin nefis bir örneğini gösterdi iki takım. Böyle oynayan iki takıma futbol adına teşekkür etmek lazım. Diğer taraftan ise Galatasaray’ın böyle bir baskı altında oynaması Şampiyonlar Ligi’ndeki maçları öncesi nefis bir antreman oldu. Bu yüksek tempo ve üst düzey mücadele oyundaki 3 karaktere ayrı bir ilgi ile bakmaya sebep oldu.

Birincisi: Sneijder.İkincisi: Chedjou.Üçüncüsü: Hakem.

Sneijder’in baskı yiyen Galatasaray’a nasıl liderlik edeceğine, Bursaspor’un önde oynayıp arkada bıraktığı boşluklara koşu yapan Burak’ı nasıl kullanacağına ve kora kor mücadelede ayakta kalıp kalamayacağına vereceğimiz cevaplar, bu ciddi testi geçip geçmediğinin de belli olacağı andı. Cevap mı? Bence ilk yarıda her üçünden de geçti. Chedjou ise ilk yarısı genelinde G.Saray yarı alanında geçen maçta sakin kalması, zeki olması ve hislerini kullanması gereken ön plandaki adamdı.

Fatih hoca etkisi

TERİM’in Drogba’yı oyundan almasının iki sebebi var. İlki oyunun hakimiyetini almak için orta sahaya Emre takviyesi yaptı. İkincisi skoru korumak ve Burak’ın hızını kullanarak Bursa defansının arkasındaki alandan yararlanmaktı. Peki düşünülen bunlarken gerçekleşen tam tersi oldu. Fatih Hoca mahkum oynadığı maçlarda rakip baskısını kırmak için savunmaya takviye yapmak yerine hücum hattını yenilemeyi seçen bir teknik adam. Drogba değişikliği hem zamanlama olarak hem de düşünce olarak yanlıştı. Zaten yanlışını Umut ile telafi etmeye çalıştı. Drogba’nın oyununu bırakın varlığı rakip için tehlike iken Daum’un hamlesi dikkat çekiciydi. Tek forvet Pinto’nun yanına Enes tercihi sonucunu verdi.

MAÇIN İYİSİ

Son yıllarda Türkiye’ye gelen en kalite defans Civelli ile Batalla.

MAÇIN KÖTÜSÜ

Yazının Devamını Oku

Burak'tığı yerden...

20 Ağustos 2013
Demek ki neymiş. Bu takım çift forvet ile yani Burak Yılmaz ile oynamalıymış.

İlk yarıda, geçen maçların kırgınlığı ve kırıklığını yaşayan Burak, buna rağmen ofansif renklilik ve etkinlik katan yegane oyuncuydu. Drogba ve Sneijder’in işini kolaylaştıran ve çok iyi alternatifler sunan Burak ilk yarıda iyi görünen isimdi. Maçın genelinde bu üçlünün neler yaptığını seyrettik. Bir de Burak’sız Drogba-Sneijder’in etkinliğinin ne kadar düştüğünü geçen maçlardan hatırlayın. Bence Fatih Hoca’nın Burak’sız oynama lüksü yok. Hele birde yabancı sınırlaması varken, Burak gibi zaten az bulunan yerli oyunculara göre mücevher sayılacak bir oyuncuyu her zaman moral-motivasyon olarak hazır tutmak lazım.
Galatasaray adına ilk yarıda olumsuz tek görüntü golü erken bulduktan sonra tempoyu düşürmesi ve buna rağmen girilen pozisyonları değerlendirememesiydi.
Selçuk-Melo-Hamit üçlü orta sahası kenarları bırakıp orta bölgeyi iyi kapatma işini yapınca, boş kalan kanatları Hakan ve Eboue iyi kullandı. Önlerinde Amrabat-Hamit oynarken bu kadar etkili olamayan bu iki bek önleri boş olunca ve koşu yollarını kapatan olmayınca bu alanı etkili kullandı.

Bravo SelçukSelçuk ise bu sezon hazırlık maçları dahil farklı görüntü çiziyor.Daha doğrusu eski günlerine geri dönüyor. İlk sezonunda toplu ve topsuz çok fazla ceza sahasına koşu yapan, böylece hem çok gol atan hem de attıran Selçuk yine o etkili oyununa döneceğinin sinyallerini veriyor. Gördüğü her fırsatta gol pozisyonunun bir şekilde içinde olmak için öne koşu yapan Selçuk bu iş için en doğru adam. Çünkü Melo ve Hamit oyunun defansif yönünde daha iyiler.
İkinci yarı ise yine gol, yine düşen tempo ve değişik olarak bu sefer Gaziantep golü geldi. Fatih Hoca skoru koruma amaçlı değişimler yaptı. Bu da Gaziantep’in daha rahat G.Saray’ın üstüne gelmesini sağladı. Yani birbirine benzeyen iki yarı oynadı Galatasaray. Sonuçta bol pozisyonlu, az gollü iyi başlangıç oldu.
Maçın dersi ise şuydu: Oyunu hiçbir zaman son bölüme bırakmayacaksın.

MAÇIN İYİSİ

Yazının Devamını Oku

Kupa da kaleciler de süper...

12 Ağustos 2013
BÜYÜK derbi, büyük beklenti ama birbirini kontrol eden iki takım olunca her ikisinin de bir kıvılcıma ihtiyacı oldu.

Her iki taraftan birinin atacağı gol maçı bambaşka hale çevirirdi. Ama her iki kaleci müthiş maç çıkardı. Bruno Alves’in atılması bile çok fazla birşey değiştirmedi. Galatasaray’da Chedjou’nun olmayışı en dikkat çeken tercihti. Biz Chedjou için tam bir test olacak derken, Fatih Hoca daha sezonun başında olası kötü bir durumda oyuncusunun imajının zedelenme riskini almak istemedi. Bir yandan da rakibi iyi tanıyan ve aynı dili konuşan iki oyuncuyu oynatarak daha az riskli bir ikiliyi oynatmak istedi.
F.Bahçe’nin Sow-Webo ve Kuyt gibi 3 etkili hücumcusu olmasına rağmen kontra oyunu tercih etmesi Galatasaray’ın işine geldi. Zaten topa sahip olmayı beceren Galatasaray birde rakip kendi alanını kalabalık savununca otomatikman Fenerbahçe alanına yerleşti. Fakat sorun yeterince atak organizasyonuna destek verilmemesi idi. Selçuk ve Amrabat nispeten daha fazla Drogba-Sneijder’e yakın oynarken geri dönüşlerde eksik yakalanmama düşüncesi bu oyuncuları ceza alanı içine koşu yapma ve pozisyona girme düşüncelerini engelledi.

HÜCUMU DÜŞÜNEN SELÇUK İNAN

FAKAT ikinci yarı rakip 10 kişi kaldıktan sonra uzun zamandır görmediğimiz kadar hücumu düşünen bir Selçuk vardı. Gökhan ve Amrabat bekletileri karşıladı. Maçın genelinde her iki takımda da bulunan risk almama düşüncesi G.Saray’da rakip 10 kişi kaldıktan sonra bile devam etti. Kaza golüne uğramama telaşı oyuna da yansıdı ve maç uzadı. G.Saray oyunu acele etmeden oynayarak ve uzatmaya taşıyınca haliyle avantajlı duruma geçti ve beklenen gol Drogba ile geldi.
Süper Kupa bize gösterdi ki Galatasaray nispeten daha hazır ve daha organize. Bu da normal çünki Fenerbahçe yeni hocası ile daha yolun çok başında.

FENERBAHÇE’YE ALEX’iN ZEKASI LAZIM...

OYUNUN geneline bakınca maçın yıldızı Mert ve Muslera oldu. Adeta tek başlarına rakip forvetlere izin vermeyerek net pozisyonları çıkardılar. Her iki takımda birbirinin hata yapmasını beklerken, gelen fırsatlarda ya Mert yada Muslera devredeydi. Fakat Fenerbahçe için adeta bağıran büyük eksik Alex’in aklı, kalitesi ve organize yeteneği. Halbuki 3 forvetle oynayan Fenerbahçe, hücum organizasyonunda hiç sorun yaşamaması lazım. Ama Alex gibi zekaların beyni hep farklı çalışır ve her zaman ekstra işler yapar.

Yazının Devamını Oku

Daha iyiye...

5 Ağustos 2013
Emirates Cup gibi turnuvaları sadece özel maç kapsamında değerlendirmek doğru olmaz.

Bu turnuvalara katılan takımların isimleri ve prestiji olayı başka yerlere taşır. Dolayısı ile her takım bu turnuvalara çağırılmadığı için davet edilen takımların bir anlamda başarısı tescillenmiş olur. Galatasaray uzun yıllar sonra davet edildiyse son iki sezonki başarısı yüzündendir.
Sarı kırmızılıların maçın ilk yarısında Arsenal karşısında etkin olmayan görüntüsünün altında tek bir sebep vardı. Selçuk. Galatasaray adına topa ve oyuna hakim olmanın temel taşı olan Selçuk İnan olmayınca Cimbom kontrolsüz oynadı. Defans ile hücum bağlantısını kurmakta zorlanan sarı kırmızılı oyuncular çare olarak ya uzun topu yada Amrabat’ın süratini kullanmayı düşündü. Ama her ikisi de bu seviyede işe yaramayacaği gibi Galatasaray’ın da kullanmadığı yöntemlerdi.

Semih’in dönüşüDefansın daha toparlanmış görüntüsünde ise Semih’in geri dönmüş olmasının yanında, Arsenal’e karşı iyi konsantre olamanın da etkisi büyüktü. Lig için sorun olmaz ama Şampiyonlar Ligi için defans Organizasyonu yeterli değil.
İkinci yarı ise daha istekli bir Galatasaray vardı. Drogba tecrübesi ve Selçuk’un yokluğunda Sneijder’in ayakları iş yaptı. Bu ikilinin icraatı ise penaltı çıkarmak oldu. Galatasaray yerini ve gücünü hatırlayınca oyunu dengelemeyi başardı. İkinci yarı kazanmak için oynadığını gösteren Galatasaray bunun karşılığını hem gol hem de bu prestijli kupayı alarak gördü.

TURNUVA KARNESİ

1-Oyuncuların kendi seviyesini görmesini sağladı.

Yazının Devamını Oku

SONUCA ODAKLI

4 Ağustos 2013
G.Saray’ın önde Burak’sız ya da tek forvet olarak neler yapabileceğini görme şansını veren bir maçtı.

Aslında “Tek forvet olur mu?” sorusunun cevabı için iki sezon öncesine gitmek lazım. İki sezon önce Galatasaray sezona Elmander ile tek forvet olarak başlamış ama ne önde çoğalabilme işini iyi yapabilmiş, ne pozisyona girmeyi normal yapabilmiş ne de gol sayısını aşağıda kalmaktan kurtaramamıştı. Dahası Galatasaray oyun olarak yavaş, geride ve heyecansız bir takım görüntüsü vermişti.
Bugün Drogba ile bile tek forveti oynamak Galatasaray için çok zor. Çünkü Drogba’ya devamlı ve etkili destek verecek kanat adamları yok Galatasaray’ın. O yüzden Burak oynamalı. Hatta mecbur Burak’a Galatasaray.

ZOR WESLEY ZORASLINDA işi temelinde bozan oyuncu Sneijder. Galatasaray önde çift forvet oynamak zorunda ama bu sefer Sneijder’a yer açmak için orta sahadan eksilmek zorunda. Bu zorluk derecesi yüksek maçlarda mümkün değil. Sneijder bir orta saha oyuncusu gibi oynatılabilir. Bu çok daha zor çünkü ofansif bir oyuncu ve geri dönüşlerde sıkıntı yaşatır. Yine orta sahada eksik kalınır. İşin garibi ofansif karakteri olan bu oyuncu topla oynamayı sevdiği için geriye kadar gelip top alıyor ama kendini rakip kaleden uzaklaştırıyor Beklentilerin büyük olduğu ve oynamak zorunda olan bir oyuncu ama bu sene Fatih Hoca’yı çok zorlayacak.

CHEDJOU-UYUM-ÇÖZÜM
YABANCI bir ülkeye giden oyuncu için takıma, ortama, şartlara ve o kültüre alışmak zaman ister. Bu bazen kısa bazen hep sürebilir. Fakat oyuncunun kalitesi ve karakteri saha içinde önemli sinyaller verir. Bu anlamda Chedjou için şunu kesin söyleyebilirim bir lider değil. Dany, Semih ve Gökhan’dan kalite olarak iyi olabilir ama defansa yön verecek, yönetecek ve liderlik yapacak bir tarzı yok. Ama zeki ve akıllı bir partnerin yanında çok iyi oynar. Eğer tersini düşünsem ya da tersi olmuş olsaydı Dany bu kadar hatalar yapan bir oyuncu olmazdı.

Yazının Devamını Oku

Daha var...

30 Temmuz 2013
G.SARAY uzun yıllar sonra ilk defa bir sezona bu kadar rahat ve önünü görerek hazırlanıyor.

Rakipleri, yeni takım kurma ve UEFA ile ilgili sorunlarla uğraşırken G.Saray geçen yılın şampiyonu olarak Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılmanın avantajı ve oturmuş kadrosunun olması gibi artılarla sezona başlıyor. Fakat yapılan program belli ki oyuncuları yavaş yavaş forma sokma üzerine kurulu. Zira bugün G.Saray’da formda diyebileceğimiz oyuncu yok. Sneijder ve Amrabat için istekli diyebiliriz. Umut içinse bu tabiri kullanmak ayıp olur.
Uzun süre ara verdiği Avrupa yarışına geçtiğimiz yıl çok etkili bir dönüş yapan G.Saray önemli oyuncularını satmayıp, yabancı kontenjanına rağmen ciddi eksiklerini tamamlayarak geçen sene koyduğu çıtayı yukarılara çıkarmakta ne kadar ciddi olduğunu da gösterdi. Galatasay, ligin favorisi olmanın ve Devler Ligi’nde en az koyduğu çıtaya ulaşmak zorunda olmasının baskısını ve rakip direncini yaşayacaktır.
Galatasaray’ın ilk ciddi rakibi Napoli karşısında oynadığı oyun bu sezon ligde ortaya koyacağına çok yakındı. Topa sahip, oyuna hakim ama etkili kontraataklara cezalandırılmaya açık. G.Saray’ın Pandev’den yediği gol ve verilen pozisyonlar bu sene yaşanacak sıkıntıyı özetleyen anlardı. Fakat dikkatimi çeken görüntü ise, G.Saray’ın sezona rahat ve sorunsuz hazırlanıyor olmasının takımda biraz gevşeklik oluşturduğu idi.

UFA VE AKLI

CİMBOM bu sene her zamankinden daha fazla Ujfalusi’yi ya da onun oyun zekasını arayacak. Çünki ‘Ufa’ sadece bir defans oyuncusu değil aynı zamanda bir lider. Tabii ner takım İtalyanlar gibi defans yapıp iyi kontra yapamaz. Doğru ama bu sizin beklentilere cevap verebilmeniz için yine de en az problem ya da zaaf ile oynama zorunluluğunu gölgelemez. Cimbom’un asıl durumunu ciddi değerlendirebileceğimiz maçları Emirates Stadı’nda. Ama şu bir gerçek ki Galatasaray artık Arsenal, Porto ve Napoli gibi Avrupa’nın önemli takımların seviyesinde onlarla kafa kafaya oynamaya ve bu seviyede devamlı var olmaya hazır.

Yazının Devamını Oku

Harikalar Diyarı'nda final

19 Mayıs 2013
G.Saray’ın evinde oynadığı maçlar içinde başlangıç olarak en light olanıydı.

 

Yazının Devamını Oku

Hak eden kazandı

13 Mayıs 2013
GALATASARAY için en önemli iş sakin oynamak ve oyunda kalmaktı. Çünkü sakin oynadığı sürece oyunun kontrolü ilerleyen dakikalarda eline geçecekti.

Kaldı ki oyuna başlangıcı da bu paralelde oldu. Maçın temposunun artmasına izin vermeden ama Fenerbahçe’ye de kontrolü bırakmadan. İlk yarıda maç Galatasaray yarı alanında oynansa da öne geçtiği ana kadar hata yapmayan Cimbom savunması oyunun temposunu fazlaca düşürmenin cezasını iki golle gördü. Galatasaray kendi stratejisinin karşılığını golle aldı ama Fenerbahçe’nin baskılı oyununa direnç koyamayınca faulle karışık goller yedi. Sarı kırmızılılar adına ilk yarıda en büyük problem kendi sahasından çıkarken ya da kendi alanında top çevirirken kaptırılan toplar oldu.
İlk yarıda Galatasaray ne yaptı:
1- Oyunu kendi alanında kabul etti ve alan kapatmaya çalıştı.
2- Sakin oynamaya çalıştı ama bunu abarttı ve sahasına hapsoldu.
3- Üç hücumcu ile oynamasına rağmen pozisyon üretmekte zorlandı.
4- Elmander ne hücumda ne de orta sahada etkin olamadı ve kayboldu.
5- Geriye çok yaslanma sonucu konsantrasyon kaybı ve pozisyon hatası yaptı.

Yazının Devamını Oku