Yaşım 40 ve ismimin açıklanmasını istemiyorum. 2019’da biriyle tanıştım, her şey çok güzeldi ve 2020’de zar zor evlendik. Benim 3, onun 2’nci evliliği. 18 ve 20 yaşlarında iki çocuğum var, onlar babalarında. Yaşım 40 ve ismimin açıklanmasını istemiyorum. 2019’da biriyle tanıştım, her şey çok güzeldi ve 2020’de zar zor evlendik. Benim 3, onun 2’nci evliliği. 18 ve 20 yaşlarında iki çocuğum var, onlar babalarında. Benden nefret ediyorlar çünkü babaları beni kötülüyor. “Anneniz kötü kadın, o kötü yolda” diye karalıyor. Sırf çocuklarım böyle bir düşünceden çıksın, öyle olmadığımı anlasınlar diye 2’nci evliliğimi yaptım. Ama olmadı. Adam kumarbaz çıktı. Resmi bir evliliğimiz yoktu, fazla beklemeden ondan ayrıldım. Sonra şimdiki eşimle tanıştım. Ona da çocuklarımın düşüncesinden oolayı evlenmek istediğimi söyledim. Başta kabul etti, sonradan vazgeçti. Öyle ya da böyle onu ikna ettim ve evlendik. 1 buçuk yılda tükendim abla. Kendisi madde bağımlısı, arkadaşları desen öyle... Üzerine biraz gitsem, “Ben öyle bir şey yapmıyorum” diyor. Kabul etmiyor ama gözümle gördüm. Normalde çok iyi bir insandır. İyi anlaşıyoruz ama bu durumu beni çok üzüyor. Böyle bir evlilik nasıl yürütülür bilmiyorum. Çünkü bu tarz şeyler maddi manevi insanı bitirir. 15 yaşında güzeller güzeli bir kızı var. Babasının bu hallerini bilmiyor, bilmesin de. Benim ailemle de aram iyi değil. İlk eşimden boşandığım için bazı sorunlar yaşadık. 2’nci evliliğim de yürümeyince, ailemle kopukluklar oldu. Çalışan bir insanım. Ayaklarımın üzerinde duran birisiyim. İsteğim, beni seven, sayan birisiyle evlenmekti. Kalan hayatımda saygı görmekti. Ama nereden bilirdim ki eşimin madde bağımlısı olacağını? Yardım edip yol gösterir misiniz? Ne yapmalıyım? ◊ Rumuz: Beklentim
YANIT
Sevgili kızım, sana açıklarken, birçok okuruma da belirtmiş olayım... Ben eğer özellikle “ismimi yazın”, demedikten sonra, hiç kimsenin kimliğini, adresini burada yayınlamıyorum.
Dikkat edersen hep rumuz kullanırım. İçin rahat olsun.
Bu arada senin sorunun pek çok boşanmış kadının sorunu kızım. Özellikle de çocukların varsa, babaları da bu boşanmadan dolayı kendini küçük düşmüş hissediyorsa, böyle gerginlikler yaşanabiliyor.
Ama tabii bu ortamda olan yine çocuklara oluyor.
Babaları tarafından kötülenen, çirkin iftiralarla nitelendirilen anneleri yüzünden, o çocukların nasıl bir çöküntü yaşadığının elbette farkında bile değiller.
Son 2 haftadır hayatımın en kötü günlerini yaşıyorum. 1 yıldır evliyiz ve çocuğumuz yok.
Eşim 5 vakit namazındadır. Şimdiye kadar kayıtsız güvendiğim, sadık olduğunu sandığım bir insandı.
Geçenlerde telefonunda yabancı bir kadınla mesajlarını yakaladım, şoke oldum.
Kadının sayfasındaki erotik bir pozuna “İnanılmazsın” diye yorum yapmış ve kadına özel mesaj atmış. Kadın cevap olarak öpücük emoji’si göndermiş.
Eşim de “Lütfen konuşalım, seninle konuşmak istiyorum” gibi arka arkaya mesajlar atmış. Kadın cevap vermemiş. Kadın Norveç’te, kısacası bir yabancı. Kadın cevap yazsa ilerleyecek bu sohbet.
Ama ilerleyememiş. Ben o sırada işteydim. Bana “Neden yaptım bilmiyorum, sen bunu görmesen de ben çoktan yaptığım şey için pişman olmuştum. Bir anlık bir şeydi, aldatma değil bu. Bir amacı yoktu, zaten kadın yabancıydı” diye açıklama yapıyor.
En çok ağırıma giden de “Onu fiziksel olarak beğendim, o yüzden yazdım” demesiydi.
Sevgili Güzin Abla, ben 30 yaşındayım. Evli bir kadına aşık oldum. O da bana aşık. Ama ne yazık ki ne yapacağımı bilmiyorum. Defalarca vazgeçmek istedim ama olmadı, o da yapamadı...
Eşiyle sevgi, aşk anlamında bir şey yok aralarında, biliyorum.
O da ayrılmak istiyor ama eşi bu konuda zorluk yaratıyor. Yani o aslında her şeyi bırakıp bana gelmek istiyor. Ben bekâr bir erkeğim. Hiç evlenmedim ama bu durumu da kabul edemiyorum. Evli olduğu için bazı şeyler ister istemez zoruma gidiyor ama ne yapacağımı da bilmiyorum. Lütfen bana yardım edin.
◊ Rumuz: Zoruma gidiyor
YANIT
Sevgili oğlum, hem böyle bir ilişkiye girmişsiniz, hem bu kadına aşık olduğunu söylüyorsun, hem onu yuvasını yıkacak duruma getirmişsin.
Bir de “ben bu durumu kabullenemiyorum, onun evli olması zoruma gidiyor” diyorsun. Bu nasıl şey?
25 yaşındayken ilk defa âşık oldum. Ben gencecik mühendis bir kadın, o da uzun boylu, yakışıklı, bankada çalışan bir mühendis...
Sosyal medyada tanıştık, ilk görüşmede birbirimizden çok etkilendik.
İstanbul’da tek yaşıyordum. İlk başlarda evime çikolatalar gönderiyor, sosyal medyada birlikte fotoğraflarımızı paylaşıyor, daha önce hiç yapmadığını söylediği şeyler yapıyordu.
Devamlı arar, iş çıkışı yanıma gelirdi.
Sonra beraber kalmaya başladık. Tatile de gittik, her şeyi de yaptık açıkçası.
Evimde öyle güzel bir hayat kurduk ki kendimize, sıcacık bir yuvamız oldu.
Bu genç adam bana 3 ayda evlenme teklif etti. 5 ayda nişanlandık.
Annem, 43 yaşında bir ev hanımı. Babamla 23 yıldır süren bir evlilikleri var. Hiçbir zaman sevgi dolu bir evlilik olduğunu düşünmedim ama birbirlerine her zaman saygıları ve bağları vardı. Büyük tartışmalar olurdu fakat asla şiddet yaşanmadı.
Hatta anneme 5 yıl önce rahim ağzı kanseri teşhisi konuldu. Başarılı bir ameliyat geçirdi. 1 yıl önce de ufak çaplı bir psikolojik rahatsızlık atlattı. Babam her durumda yanında durdu, destek olmaya çalıştı. Sanırım duygusal anlamda yeterli destek sağlayamamış.
Son zamanlarda annemde şüpheli davranışlar seziyordum ama ne olduğunu kestiremiyordum.
Telefonla daha fazla zaman geçiriyor, en yakın arkadaşının babası olan şahısla mesajlaşırken ekranı gizlemeye çalışıyor, hatta o kişiyle mesajlaşmasına rağmen başka birisiyle mesajlaştığını söylüyordu.
1 hafta önce sohbetlerini sildiğini fark edince şüphelerim iyice arttı. “Ben abartıyorumdur” diyerek göz ardı ettim. Sonuçta kaç yıllık aile hukukumuz olduğu insanlardı.
Ta ki 2 gün önce telefonuna gelen bildirimi görene kadar...
Annemin 10 yıllık en yakın arkadaşının babasından sevgi sözcükleriyle dolu bir mesaj geldi. Dün akşam telefonuna bakabileceğim bir fırsat aradım, ufak bir şans elde ettim. Galerisine bakınca yine o kişiden geldiğine emin olduğum yine sevgi ve özlem içerikli şiirleri, yazıları buldum.
Olay 1: Adapazarı Katlı Pazar Yeri’nde bulunan dönercilerin önünde 12 yaşlarındaki bir çocuk annesini bir anda sebebi bilinmeyen bir tartışma sonunda 3 yerinden bıçakladı. Kanlar içinde kalan kadın çevredekilerin ihbarı ile olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Olay 2: Datça, Hızırşah Mahallesi’nde psikolojik sorunları olduğu ileri sürülen üniversite öğrencisi, iddiaya göre annesiyle tartıştı. Tartışma sırasında annesine saldıran genç, önce boğmaya çalıştı. Ardından baygınlık geçiren annesini mutfaktan aldığı bıçak ile 15 yerinden yaralayıp öldürdü.
Olay 3: Ordu’nun Korgan ilçesinde 14 yaşındaki çocuk, tartıştığı annesi, anneannesi ve ağabeyini tabancayla vurarak öldürdü, babasını ise ağır yaraladı. Çocuğun annesinin kendisine psikolojik baskı yaptığından yakındığı ve tartışma sonunda babasının beylik tabancasını alarak ailesine doğrulttuğu anlaşıldı.
Bu inanılmaz kan dondurucu olaylar ister istemez, son zamanlarda bana gelen ve giderek sayıları artan çocuk mektuplarını düşündürdü. Bir süreden beri ailelerinden psikolojik veya fiziksel şiddet gördüklerini yazan çocuklarla karşılaşıyorum.
Özellikle de annelerinden yakınıyor bu çocuklar... “Acaba abartıyorlar” diye düşünmedim diyemem. Ama şu olaylar bana çocukların gerçek anlamda bir bunalım geçirdiklerini, ciddi psikolojik baskı altında olduklarını düşündürdü. Ve acilen okullardaki rehber öğretmenlerin ya da pedagogların bu duruma el atmaları gerektiğini fark ettim.
Anne babalarla, mutlaka sık sık görüşülmeli, çocuğun ruhsal sağlığı ele alınmalı. Eğer evde gerçekten çocuğa yönelik bir şiddet, bir baskı varsa, bunun giderilmesi için yetkililer gerekeni yapmalı.
İşte bu amaçla bana gelen birkaç çocuk mektubunu sizinle paylaşmak istedim.
Küçük yaşta ailemin zoruyla bir evlilik yaptım. Bir kızım bir de oğlum oldu. Eski eşimin içkisi, dayağı ayrıca annesinin de hakaretleriyle uzun zaman geçirdim. Sokağa atıldım, aç kaldım, soğukta oturdum. 16 yaşında hem hamile kaldım hem de bunlara dayandım.
Babam felçliydi, arayanım soranım olmadı. Boşanmak istedim, kızım için katlandım. Belki yanlış yaptım. Ama sonra oğlum oldu. Çocuklarına da bana da sevgisini göstermedi. Bir zaman sonra boşanmak için evden kaçtım.
Kuzenlerim baskı yaptı, içkiyi bıraktı. Sonraysa psikolojik baskısı başladı. Ne yapmak istesem önüme set çekti. Yine de lise diplomamı aldım. Ehliyet de aldım ve üniversiteyi kazandım. Ve bu süreçte yataklarımızı ayırdık. Ben büyümüştüm ve onu artık istemedim. Defalarca boşanmaya kalkıştım, ailem engel oldu. 30 yılın sonunda boşanmaya ikna ettim. O süreçte de biriyle internetten yazışıyordum. İnternetteki kişi, kendisini başka soyadı, meslek ve zengin biri gibi tanıttı. “Emlakçıyım” dedi. O arada ben, psikolojik olarak berbat haldeydim.
Oğlum, PC başında ömür geçiriyordu. Kızım ayrı terane... Okumadılar; kızım lise, oğlum ortaokul mezunu. Babalarından çektiğimin üstüne, onların da bu durumu bitirdi beni.
İnternetten tanıştığım adam da benden 10 yaş küçüktü. Ama olgun ve akıllı geldi bana. Ona inandım, inanmak istedim. O dönem, evime hırsız girdi. Bana, “bankada kasam var” dedi. Ona iki bilezik ve takı setimi verdim. Boşanmaya az bir zaman kalmışken, dairemi sattım. Onun parasını da bankaya koydu. Bir ev tuttu, şu an yanındayım.
Ailem beni başka bir yerde sanıyor. Onca zaman içinde benden kimliğini hep sakladı ama hissetim.
Bir sabah peşine düştüm. Gerçek kimliğini gördüm. Bir okulda güvenlikmiş. Anlattı sonra “Başında seninle eğlencesine konuştum. Buralara geleceğini bilmiyordum. Sonra itiraf etmek zorlaştı. Kalbini kırmak istemiyordum.” Bütün gelirim onun elinde. Uyandım ama çok geç oldu. Kalbimde sevgisi var, kafamda ise yalanları... Yüzüne vurarak yaşanmayacak biliyorum. Paramı ve takılarımı alacağım inşallah. Çıkmazdayım. Bu arada bana maddi manevi yardımı oldu. Nafakasız boşandığımda maddi destek verdi. Benimle evlenmeyi düşünüyor. Şu akılsız kızına akıl ver
Hayvanlarla ilgili yazılarınıza istinaden, yaşadığım bir anıyı sizinle paylaşıyorum. Bir gün ofisime doğru yürüyordum.
Bahçelievler’in merkezinden geçerken bir şey dikkatimi çekti. Bir güvercinin ayak bileğine bir karış uzunluğunda demir bir kapı menteşesi bağlanmıştı.
Biraz düşündüm. Ne yani, bu virüs ortamında güvercin pisliğinin olduğu yerlere elimi mi sürecektim?
Yine de tereddüt etmeden, güvercine doğru bir adım attım. Diğer güvercinler uçtu. Bu da uçmaya hazırdı.
Sakince yaklaştım, menteşeye elim değer değmez uçtu. 20 metre kadar gidip tekrar geri geldi. O kadar bitkin, o kadar yorgundu ki kanatları, yere düştü. Nefes alışverişi çok ama çok hızlıydı. Artık takati kalmamıştı. Bu şekilde yaşamaya da katlanamıyordu.
İp çok sağlam ve naylondandı. Bileği nerdeyse kangren olmak üzereydi. Kuşa yavaş yavaş yaklaştım. Ama yine uçtu.
Bir binanın klimasının üstüne konmaya çalıştı ama orada da duramadı ve hemen alttaki yola indi. Bu arada burası çok işlek bir cadde olduğundan gelip geçen de çoktu. 50 yaşlarında bir adam “Ben onu yakalarım” dedi ve yavaşça yaklaşıp birden üstüne atlayıp yakaladı. Mucize gibiydi.
Hemen kuşun bacaklarını tutup, yan taraftaki restorandan aldığım makasla ipi kesmeyi başardım. İp, kuşun ayak bileğinin derisine gömülmüştü. Yara yapmış, bileği şişirmiş ve kuşu neredeyse sakatlamıştı. Belki de 1 aydır bu demir bileğindeydi. Ardından ofise geçtim. Birkaç müvekkil adayıyla görüştüm. Sonra eve geldim.