Sevgili Güzin Abla, dünya genelinde çok kötü günlere şahitlik ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Savaşın zulmünü, hastalığın acımasızlığını, ekonomik zorlukları izliyoruz.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, bizim gibi merhametli insanların sırtında, bizden başka kimsesi olmayan mağdur hayvanların sorumluluk yükü var.
Senin de üyesi olduğun, Türkiye’nin, belki de dünyanın ilk hayvan koruma derneği olan HAYKOD’a gönül verenler olarak, 67 yıldır, şiddete maruz kalmış, sakatlanmış, hastalanmış, tedavi ettirilmek yerine görmezden gelinmiş, açlıkla, susuzlukla cezalandırılmış, görünümü sebebiyle “tehlikeli” diye yasaklanmış, yargılanmadan ölüme mahkum edilmiş, en büyük ihtiyaç olan sevgiden mahrum edilmiş, bir köşede ölüme kavuşmayı dileyen yüzlerce hayvana kucak açıp himayemizde yaşatmaya çalışıyoruz.
Güzin Abla, senin de bildiğin gibi, Erkök ailesi 50 yıl önce HAYKOD’la tanıştığında, barınak korkunç bir yangın geçirmiş, 600 hayvan yanarak ölmüş, geride kalan, 50 yaralı hayvanın da imhasına karar verilmiş, devletin önde gelenleri ve ülkenin en zengin kişileri tarafından kurulan dernek iflas etmiş, hayvanları koruma misyonu terk edilmişti.
Babam takıntılı bir şekilde sevdiğim genci istemiyor
Merhaba Güzin Abla, ben yurtdışında yaşayan, 22 yaşında bir kızım. Bir süre önce evliliği düşünebileceğim biriyle tanıştım. Kendisi 29 yaşında, onun ailesi Türkiye’de yaşıyor benim ailemin tümü yurtdışında.
Önceleri sadece arkadaştık ama birbirimizi daha iyi tanıdıkça aramızdaki bağın daha güçlü olduğunu hissettik ve evlenmeye karar verdik.
Bu konudan ailelerimizin de haberi var. Babam dışında herkes bu evliliği onaylıyor.
Kendisini annemle tanıştırdım, fakat babam sevgilimle tanışmayı kabul bile etmedi, “karşıma bile çıkmasın” diyor. Sebebini sorduğumda ise “sebebi yok, istemiyorum o kadar” diyor.
Ne yapabilirim?
◊ Rumuz: Baba engeli
İki üniversite okumamı sorun yapıyor
Bir ömür boyu yolumuzu aydınlatan, hayatı, insanları ve dünyayı sevmeyi öğreten, geleceğe umutla ve güvenle bakmamızı sağlayan, bizleri güçlü kılan yüce varlıklar olan annelerin kıymeti; evlatları için bir saatin 60 dakikası değil 61 dakikası, bir günün 24 saati değil 25 saati, dünyanın 4 mevsimi değil 5 mevsimi, yılın 12 ayı değil 13 ayı, bir haftanın 7 günü değil, 8 günü bilinmelidir.
Çünkü insan için hayat, anneyle başlar. Aileyi bir arada tutan en önemli unsurdur anne. Bizler için anne, şefkat, sevgi ve huzurdur. En mutlu anlarımızda sıcacık bir yuvamız, en darda kaldığımız anlarda tek teselli kaynağımız ve sığındığımız limanlardır annelerimiz. Bir başka deyişle, cennet annelerin ayakları altındadır.
Annelerin evlatlarına aşıladığı insani değerlerin, ömür boyu yol gösterici olduğu, herkesin bildiği bir gerçektir.
Ailenin temeli de olan anneler, yetiştirdikleri dürüst, sağlıklı, ilkeli ve özgüvenli evlatlarla toplumun şekillenmesinin baş mimarıdır.
Beni doğurup dünyaya getiren merhum annem, babamla hayatı paylaşıp onu da mutlu eden biriydi.
Gençliğinde çok çile çekmiş olmasına rağmen, geçmişe dönük acılarını evlatlarına hiç yansıtmamıştı. Bazen yanık bir türküde veya şarkıda gözyaşlarını gizlice hep içine döktü. 3 kardeştik ve ablamı 30 yaşında bir trafik kazasında kaybettiğimizde, o gizli gözyaşları artık açığa çıktı.
“Ağlama artık” diye teselli etmek isteyenlere, “Evlat acısı unutulur mu” cevabını verirdi. Evlatların annelerine karşı duyduğu sevgi ve şefkatin daha yücesi, annelerin kalbinde onlara sel olur akardı.
Merhaba Güzin Abla, ben Almanya’da yaşıyorum. Sevgilim ise Türkiye’de. Yaklaşık 7 senedir birlikteyiz...
Sevdiğim adamla internet üzerinden tanıştık. Aileme ilk kez 2019 yılında ilişkimi anlatmak istedim. Ancak sevgilimin adını bile sormadan onunla tanışmayı reddettiler. Daha da kötüsü ondan ayrılmamı istediler...
Geçtiğimiz sene şansımı tekrar deneyip ailemle konuşmak istedim. Ama hiçbir şekilde bu ilişkiye onay vermiyorlar. Sevdiğim adamın, Almanya’ya yerleşmek için beni kullandığını düşünüyorlar.
Onun dili ve belli bir mesleği olmadığı için benim ona bakmak zorunda kalacağımı bildikleri için evlenmemize izin vermiyorlar.
Benim Türkiye’ye gitmeme de razı değiller. Türkiye’de zorluk çekeceğimi söylüyorlar.
Sevdiğim adam ise ‘her şeyi bırak yanıma gel’ diyor.
Çok zor durumdayım abla. Bir yandan canımdan çok sevdiğim ailem, diğer yandan hayatımın geri kalanını yanında geçirmek istediğim ve delicesine âşık olduğum adam...
Sizce ne yapmam gerekiyor?
Merhaba Güzin Abla, ben ailemin baskısından o kadar bıktım ki ne yapacağımı bilmiyorum. Annemle asla anne-kız ilişkisi yaşayamadım. Hatta bir kere bile annemle oturup dertleşemedim, onu sevdiğimi söylemedim, onu öpemedim.
Aslında ergenlik döneminden geçiyorum, bir genç kız olarak her zamankinden daha fazla annemin desteğine ihtiyacım var. Ama bırakın destek olmayı, hep benim önüme çıkıp her şeyime engel oluyor.
O kadar baskıcı ve beni öyle zorluyor ki, örneğin yazın kısa kollu tişört giymemi istemiyor, hiçbir arkadaşımla vakit geçirmeme izin vermiyor. Bu devirde tüm arkadaşlarım hem gündüz hem de gece geziyorlar...
Ben geceyi geçtim gündüz bile dışarı çıkıp arkadaşlarımla buluşamıyorum, onlarla gezemiyorum.
Sürekli evdeyim ve evi temizlemek zorundayım, yoksa kızıyor.
Ben de genç bir insanım ve gezmek dolaşmak istiyorum ama izin verilmiyor.
Bir de benim bir sevdiğim var; o da benimle vakit geçirmek istiyor ama annem izin vermediği için onunla da buluşamıyorum.
Sevgili ablacığım, sizinle kanser hikâyemi paylaşmak istedim... Benden habersiz ve izinsiz mememe adeta bir gecekondu gibi yerleşen kötü kitleyi doktorum vücudumdan attı çok şükür. Şimdi sıra verdiği zararları telafi etmekte...
Geçen yıl bugün hayatıma iznim olmadan dahil olan o davetsiz misafiri sonunda vücudumdan ve hayatımdan çıkardı sevgili doktorum Prof. Dr. Necati Özen. Onunla sarsıcı bir şekilde tanışmam sonrasında aylarca devam eden yorucu bir tedavi süreci geldi. Şu an 3 aylık periyodik kontrollerimle devam ediyoruz. Şükür yolunda gidiyor her şey...
Elbette kanserle tanıştıktan sonra çok zor günler geçirdim, çok acı çektim. Bugün hayata yeniden gülümsüyorsam, bu büyük bir mücadelenin ve yaşama bağlılığımın sonucudur...
Sevdiklerimin desteği, duaları ve doktorlarıma olan büyük inancımın da sonucu elbette.
Bugün ise yeni hayatımın yıldönümü.
Açıkçası bu yeni hayattaki 1. yaşım.
Her zaman yaşamı sevdim ama artık daha da çok seviyor ve her anından daha çok keyif almaya çalışıyorum.
Merhaba Güzin Abla çok zor durumdayım, çocuğuma bakamaz oldum. Evde sürekli huzursuzluk, kavga var... Ne yapacağımı bilmiyorum, eşime güvenemiyorum.
4 yıllık evliyim, 5 aylık bir kızım var. Doğum yaptıktan sonra annemin evine gittim.
Eşim 20 gün yanımda kaldı sonra evimize döndü.
Ondan 1 hafta sonra da ben evimize gittim. Ama bu süreçte tartışmalarımız oldu, bebeğime de tek başına bakamayınca annemin yanına döndüm.
Bu süreçte eşim internet üzerinden bir kızla tanışmış. Onu günde 10 kez aramış.
Sonra başka kızlarla da görüşmüş. O kızlarla arkadaşlarının evinde buluşmuşlar. “Cinsellik olmadı aramızda” diye yeminler etti, ama ben inanmadım.
Ben bu ayının başında geldim yanına, tesadüfen telefonuna bakarken öğrendim tüm bunları. Başta inkar etti, yeminler etti. Sonra kızlara ulaştım. Onlar her şeyi anlatınca kendi de itiraf etmek zorunda kaldı.
Sevgili Güzin Abla, ben 25 yaşında bekar bir kızım. Bundan aylar önce internetten biriyle tanıştım. Birbirimizi sevdik, sonra yanıma geldi, yüz yüze görüştük.
Evlenecektik... Fakat onun aklına bazı sorular takıldı, kararsız kaldı. Böyle yapınca ayrılmak istedim ve ayrıldık. İki gün sonra pişman oldum tekrar barıştık...
Fakat bir hafta sonra bu sefer o ayrılık kararı aldı. Aradan aylar geçti, o “unutamadım seni” diye mesaj atınca tekrar konuşmaya başladık.
Ancak yine ilişkimizi yürütemedik ve ayrıldık...
Ayrıldıktan birkaç ay sonra onunla tekrar görüşebilmek için kimliğimi gizleyerek internette yeni bir hesap açtım.
Mesajlarıma cevap verdi. Bir süre konuştuktan sonra ona kimliğimi itiraf ettim. Beni affetti ama artık benimle bir ilişki istemediğini söyledi.
Çok ağrıma gitti, laf olsun diye ‘istersen çevremden birini sana ayarlayayım’ dedim.
“Sen bilirsin” diye yanıt verince daha da zoruma gitti ve onu bir kız arkadaşımla tanıştırdım.