Merhaba, Türkiye’nin pek çok bölgesinden faytonculuk faaliyetlerinin kaldırıldığı haberleri geliyor. Ancak İstanbul Adalar’da atların esareti devam ediyor. Adalar ilçesinde bu kararı alabilecek kurum İstanbul Büyükşehir Belediyesi.
Ruam hastalığı nedeniyle 81 atın itlaf edilmesi sonrası Adalar’da 3 ay boyunca faytonların durdurulması kararı alındı. Tebligatın faytonculara ulaşmasıyla atlar ahırlara çekilmiş.
Fakat bu durum da atlara fayda sağlamıyor. Atların 3 ay boyunca ahırlarda kapalı tutulması onlara büyük zarar verebilir.
Büyükada’da yıllardır fayton işkencesi altında olan atları bu kez de ruam hastalığı vurdu. Sahilde ada gezginlerinin fayton sefası sürerken, insanlara da bulaşabilen ruam hastalığı tespit edilen 81 at, iğneyle uyutulduktan sonra ormanlık alana açılan dev mezara gömüldü. Tedavisi olmayan ruam hastalığı nedeniyle Büyükada’da hayvan giriş-çıkışı durduruldu.
Günler önce ormanlık alana kazılan iki büyük çukur, atları bekleyen itlaf hazırlığının habercisiydi. Güvenlik gerekçesiyle bölgeye girişler kapatılırken, polis ekipleri geniş önlem aldı. Atlar gömülmeden önce kazılan çukurlara sönmemiş kireç döküldü.
Ancak şu bir gerçek ki, ruamdan ölmeyenler de kötü bakım ve adaların yollarının eğimi yüzünden ölecek.
2019’un ilk günü 9 atın öldüğü ahır yangınında yaralanan atlara müdahale eden İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fatma Alev Kaymaz, “Adada asla at kalmasın. Bir atın katlanabileceği eğim yüzde 8 ile 10 arasındadır. Adalarda yüzde 45’lere varan eğim var. Bu yüzden çok zorlanıyorlar ve ağrı çekiyorlar” demişti.
Bu nedenle faytonların geçici olarak değil, tümüyle kaldırılması gerekiyor. Lütfen bu konuda biz hayvanseverlere destek olun.
Sevgili Güzin Abla, sizi uzun zamandan beri takip ediyorum. Ben 27 yaşında genç bir kadınım. İki sene önce beni sevdiğini sandığım biriyle nişanlandım ancak düğünüme 1 ay kala terk edildim. O 1 ay sonra başkasıyla nişanlandı ve hemen evlendi.
Zaten benimle nişanlıyken onunla görüşüyormuş. Bana nişanlı olduğumuz dönemde hiç iyi davranmamıştı. Hep beni sıkıyor ve eziyet ediyordu.
Sebebi belliydi; biliyordum aldattığını ama delilim yoktu.
Ayrılmaktan ziyade ayrıldığım insan tarafından namusum ile vuruldum. Oysa eli elime demedi çünkü farklı şehirlerde yaşıyorduk. Nişanlıyken yanıma bile gelmedi çünkü sevdiği ben değil başkasıymış...
Ufak bir köyde yaşıyordum. Şimdi nişanlımdan ayrıldığım için herkes bana hayat kadınıymışım gibi davranıyor. Komşumuz bile yüzüme tükürdü. Oysa o tüküren komşumuzun kızı da İstanbul’da hemşire ve onun nasıl bir hayat yaşadığını bilmiyorlar.
Ben onlara karşı saygımı bozmadım yine de. İnsanlar çok acımasız oluyor, düşmeye gör, bir tekme de onlar vuruyor.
Buradan erkeklere sesleniyorum; ne olur sevmediğiniz kadını kandırıp yarı yolda bırakmayın. Bunun vebali büyük ve ağır oluyor. Erkekler kadınlara sahip çıkın, onlar da size eş olsun. Ayrıldığıma hiç üzülmedim ama sözden ağır şey yok, çevremdekilerin dediği o haksız lafları unutamıyorum. Söyleyin ne yapabilirim?
◊
Merhaba Güzin Abla, ben 16 yaşında bir genç kızım... Annem ve ablam başta olmak üzere çevremdeki birçok kişi bana değer veriyor. Buna rağmen onları sevemiyorum.
Küçüklüğümden beri hep hata yaptım, yanlış olduğunu bile bile devam ediyorum hata yapmaya... Kendimi bu yüzden sevemiyorum...
Çoğu zaman düşünmeden konuşuyor ve hareket ediyorum. Bu daha da fazla hata yapmama neden oluyor.
Dış görünüşümü de beğenmiyorum, kendimi sevmediğim için etrafımdaki insanları çok fazla kırıyor, üzüyorum. Etrafımdakiler bana doğru yolu gösterseler de onları dinlemek istemiyorum...
Şu ana kadar kendimle ilgili sorunları kimseye anlatmadım; kendimi sorunlu biri olarak görüyorum ve üzülüyorum. Hiçbir şeyi sevmemek çok kötü. Sadece insanlar için değil, hayvanları da sevemiyorum; daha da doğrusu hiçbir şeye değer veremiyorum.
Bana yardım eder misin lütfen? Ben de diğer insanlar gibi hayata mutlu bakmak ve kendime değer vermek istiyorum.
◊ Rumuz: Çığlık
YANIT
Sevgili Güzin Abla, küçüklüğümden beri köşenizi takip ediyorum ve bu alışkanlığımı çok sevdiğim anneciğimden edindim.
Bu yeni yıla girerken ise dünyanın en özel insanı olduğunu düşündüğüm anneciğim 55 yaşına basıyor. Öğütleriniz herkese ders niteliğinde ama ben bu sefer bir evladın annesine olan hayranlığını, sizin aracılığınızla dile getirmek ve ona unutamayacağı bir yaş günü hediyesi vermek istiyorum.
Benim annem ünlü biri değil ama inanın ki çevresindeki herkes ona hayran. O fakiriyle cebindeki son kuruşu paylaşa-bilecek, zenginin olduğu ortamda mütevazılığı ile herkesi şaşırtabilecek, büyük küçük demeden herkesin yaş seviyesine inebilecek biri.
Düşünün ki hayatındaki en büyük arzusu bir huzurevi açmak. Tanısın tanımasın yaşlılara karşı öyle bir şefkati ve sabrı var ki onun...
Tüm aile büyüklerimizin hasta bakımları bir yana bırakın, gittiği şehirlerde uğramadan dönmediği yerdir onun huzurevi. Sadece maddi yardım yapmaz.
Eğer ki oradan bir büyüğünün kalbine dokunabilirse, birinin bile yüzünü güldürebilirse esas mutluluk odur onun için...
Biliyor musunuz, çok uzun zamana kadar kıskandım ben annemi. Başta abimden, tüm sevdiklerimden, onu seven herkesten. Hep korktum birini benden daha çok severse diye. Başkalarına vakit ayırmaktan bana vakti kalmayınca hep kızdım ona. Öyle çok haksızlık ettim ki.
Sevgili Ablacığım, ben iki yıl önce birini tanıdım, onu çok sevdim. Evlenmeye karar verdik. Ailem bu evliliğe karşı çıktı, çünkü damat adayına güvenmiyorlardı. “Bundan sana koca olmaz, ne olur vazgeç” dediler. Ama ben dinlemedim, birkaç ay içinde evlendik...
İnan ki o güne kadar sevdiğim adam bana kul köle oluyordu, ailesi de öyle. Ama düğünden sonra, eşim bana kendi ailemi görmeyi yasakladı. Yasağa rağmen ailemi görmeye gittim, o zaman da beni öldüresiye dövdü.
Ben o zamanlar üniversiteye gidiyordum, eşim ve ailesi “okulu bırakıp evinin kadını olacaksın” dediler.
Evli kaldığım süre içinde her gün eşimden nedenli nedensiz dayak yedim.
Ayrıca eşimin bir başka kadınla ilişkisi olduğunu öğrendim. Meğer alkolik ve kumarcıymış da. Bir yıllık evliliğim süresince ailemle hiçbir irtibatım olmadı.
Telefonumu bile elimden aldılar.
Sonunda dayanamadım, “yapamıyorum” dediğim zaman eşim beni öldürmeye çalıştı, bıçakla saldırdı.
Merhaba Ablacığım, ben 29 yaşında genç bir kadınım. 3 kız çocuğum var. Eşimle severek evlendik, evleneli 8 yıl oldu. İki yıl ailemden uzaktaydım ama daha sonra onlarla aynı şehre taşındım. Eşimle yeni bir ev tutana kadar ilk 6 ay annemlerde kaldık.
Bir süre sonra eşimle kız kardeşim arasında bir şeyler olduğunu hissettim. Meğer onlar sevgili olmuşlar. Ama yakınlaşmaları sırasında bir süre cinsellik olmamış.
Ama kız kardeşim 18 yaşında ve eşim kadar bilinçli değil. Eşim, kız kardeşimi onunla olması için ikna etmiş. İkisinden de en büyük darbeyi yedim...
Üstüne üstlük kız kardeşim hamile kalmış. Zaten ilişkilerini bu şekilde öğrendik. Kardeşimin bu çocuğu doğurmasının bir yolunu aradık. Zaman yoktu, çocuk büyüyordu. Sonuçta bir yol bulamayıp bebeğe kıymak zorunda kaldılar.
Ben Allah yolunda ve çok inançlı bir kadınım. Hamileyken doktorlar bebeğimin sakat doğabileceğini söylediler ama yine de onu doğurdum. Şükürler olsun sapasağlam doğdu çocuğum. Ama onların başka şansı yoktu. Başka canlar da yanacaktı ve çocuğu aldırdılar. Ama bu olayın acısı bitmiyor içimde.
Eşim bu yaşananlardan dolay çok pişman, kendini daha çok Allah’a verdi. Kendini affettirmek için zamanının büyük kısmını namaz ve ibadetle geçiriyor. Bense canım çok yansa da, hem ona hem de kız kardeşime destek olmaya çalışıyorum.
Şu an eşimin yanındayım, olayı aşmaya çalışıyoruz ama hepimiz çok üzgünüz. O, sebep olduklarına ve bir masum canın kıyılmasına, bizse güvendiğimiz, örnek gösterilen bir damadın, bir kocanın ve en önemlisi de benim için her şeyi göze almış bir erkeğin bunları nasıl yaptığının acısı içindeyiz. Ve bu öyle bir şey ki ne kimseye anlatılabiliyor, ne paylaşılabiliyor, ne de bir çıkar yol bulabiliyorum. Sen söyle ne yapmalıyım, ablacığım.
Merhaba Güzin Abla, ben 60 yaşındayım... Ama 40-45 yaşında gibi gözüküyorum... Bundan 1 ay önce biriyle tanıştım, o 24 yaşlarında güzel bir kız.
İkimiz de birbirimizden elektrik aldık ve buluşuyoruz. Yanımda mutlu olduğunu ve bana güvendiğini kalpten gelerek söylüyor. Beni çok sevdiğini her fırsatta dile getiriyor...
Günlerden bir gün onu pahalı bir otele götürdüm.
Çok ileri gitmeden yakınlaştık... İrademe hakim oldum.
O çok ısrar etti ama ben kıyamadım. “İleride daha münasip zamanda olur” deyip onu ikna ettim.
Ama o çok istiyor, “bana sen sahip ol, ilk erkeğim sensin” diyor. Ben de şaşırdım... Şimdi benim ne yapmam gerekiyor? Şimdiden teşekkür ederim.
◊ Rumuz: Hep aynı sevgi ve aşk
YANIT
Merhaba Güzin ablacığım, köşende yazılan mektupları ağzım açık, şaşkınlıkla okurken bir gün benim de sana yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Ben 34 yaşında 3 çocuk annesiyim. 14 senelik evliyim... En büyük oğlum 12 yaşında, onun küçüğü kızım 3 yaşında... En küçüğü de henüz 9 aylık bir bebek...
3 yaşındaki kızım doğduğundan beri eşim ayrı odada yatıyor. Benimle beraber olmak istediğinde yanıma geliyor, sonra tekrar uyumak için ayrı odaya gidiyor. Bu durum benim çok çok zoruma gidiyor, kendimi kötü hissediyorum.
Nedenini sorduğumda “alıştım ben buraya, senin odanda bebeğin yanında uyuyamıyorum” diyor.
Ben kolay kolay kavga etmem en sonunda patladım ve “böyle olmaz ayrılalım” dedim... Ama adam beni dikkate bile almıyor, hiç iyi değilim Güzin Abla.
3 yaşındaki kızım daha annesiyle babasının aynı yatakta uyuduğunu görmedi. O çocukların odasında yattığı için kızım ve bebeğim de benimle kalıyor. Ben de artık bana dokunmasına izin vermiyorum. Lütfen bana yardım et lütfen Güzin Abla.
◊ Rumuz: Zoruma gidiyor
YANIT
Sevgili kızım, elbette eşinin bu tutumu seni zorluyordur. Seni rencide etmesi normal. Çünkü bir erkeğin eşinin odasında yatmayıp sadece seks için yanına gelmesi, kadını ruhen yaralar, ona ağır gelebilir. Bu durumda sevilmediği, sadece cinselliği bir görev gibi yerine getirmeye zorlandığı düşüncesi onu rahatsız edebilir.