Haziran seçimlerine adaylık için iktidar partisinden peş peşe istifaların geldiği, “Şeffaflık Paketi”nin de rafa kaldırıldığını öğrendiğimiz günlerde Sanver ile buluştuk.
Sanver, 2007 yılında sahada izlediği AKP, CHP ve MHP’nin seçim kampanyalarını iki ciltlik bir doktora tezine dönüştürmüş.
Bunun için tam altı yıl uğraşmış.
Henüz türkçeye çevrilmemiş olan kitabında, partilerin şarkılarından, gazetelere verdikleri ilanlara, gönüllülerin nasıl motive olduklarına kadar sayısız şeyi mercek altına almış.
Mesela AKP’nin seçim şarkılarının CHP’nin şarkılarına göre çok daha eğlenceli, gazete ilanlarında kullandığı dilin ise daha anlaşılır olduğu ortaya çıkmış.
Alanında Avrupa’nın en büyük fuarı olan İF Wedding Fashion (Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı) nedeniyle önceki gün İzmir’deydim.
Ünlü modacı Atıl Kutoğlu’nun defilesiyle kapılarını 9. kez açan fuar, fuarcılık sektörünün doğup geliştiği İzmir’in önemli markalarından biri haline dönüşmüş.
İzmir artık “gelinliğin başkenti” diye anılıyor.
Sabahın erken saatlerinde gezdiğim fuarda Türk’ten fazla yabancı vardı desem abartı değil.
Farsçadan, İtalyancaya, Arapçadan, Fransızcaya onlarca lisanın konuşulduğu fuar aynı zamanda bu yıl altıncısı yapılan “Gelinlik Tasarım” yarışmasıyla genç moda tasarımcıları için bir umut kapısı.
Zira gelinlik sektörünün yüzde 70’i İzmir’de.
Fuarcılığa 1936 yılında KültürPark’ta İzmir Enternasyonal Fuarı ile adımını atan şehir önümüzdeki ay yeni bir fuar alanına kavuşuyor.
Güvenli olmayan bir ortamdan söz ediyoruz. Örneğin önceki günkü gazetelerdeki “Odatv’ye virüsler Truva atıyla girdi” başlığı böyle bir saldırıya işaret ediyordu. Bilirkişi raporunda suç unsuru teşkil eden dosyalar virüs aracılığıyla Odatv bilgisayarına kopyalanmış. “Truva Atı” siber saldırıyı gerçekleştiren sanal birlikler. Siber saldırıya dünyadan örnek istiyorsanız Sony’nin başına gelenleri gösterebilirim. Sony, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’u aşağılayan bir film yaptığı gerekçesiyle “siber saldırıya” uğramış ve şirketin bilgisayarından film senaryoları dahil sayısız gibi belge sızdırılmıştı.
Amerikan siber güvenlik kuruluşu Arbor Networks’ün araştırmasına göre, siber saldırılar 10 yılda 50 kat artmış. Saldırılardan geçenlerde Instagram ve Facebook da nasibini almıştı. Dolayısıyla siber saldırılara karşı güvenlik duvarı oluşturan ve en önemlisi bilgileri koruyan yazılım teknolojileri altın çağını yaşıyor. Dünyada çoğunlukla Amerikan ve İsrail teknoloji şirketlerinin elinde olan 7-8 milyar dolarlık bir pazardan söz ediyoruz.
LABRİS PAZARDA
İşte bu pazarda dünyada kendine yer bulmaya çalışan bir
Türkiye’nin güzelliklerini sayarken İstanbul’un hepsini bir araya getirdiğini söylediniz.
Hayatı simgeleyen dört element, hava, toprak, su, ateşin İstanbul’da nasıl birbirlerine uyumlu olduklarını, nasıl iç içe geçmiş olduklarını sizi dinlerken daha iyi fark ettik.
Güneşin yani ateş topunun suyla büyük bir sevgiyle kucaklaştığı başka bir şehir var mıdır yeryüzünde?
Üç imparatorluğu başkentlik yapmış İstanbul tarihi, arkeolojik ve kültürel mirasıyla da biricik.
Ne ki bunca güzelliği, bunca tarihi göz göre göre kaybediyoruz.
Haliç üzerindeki “Boynuzlu Köprü” sadece Mimar Sinan’ın şaheseri Süleymaniye Caminin siluetini bozmakla kalmadı.
Harvard Üniversitesi Öğretim üyesi tarihçi Profesör Cemal Kafadar bakın ne demişti?
Panelde Ernst&Young Başkan Yardımcısı Beth Brooke-Marciniak “Gay olmaktan gurur duyuyorum” diye konuştu.
ERTUĞRUL Özkök’ün gözünden kaçmamış.
Bu eşitsizliğin nasıl giderileceği Davos’ta konuşuldu. Christine Lagarde, Mark Carney, Winnie Byanyima, Klaus Kleinfeld, Sir Martin Sorrell gibi isimlerin katıldığı oturumda kadınlar müthiş fark attı.
DAVOS’ta bu yıl “eşitsizliğin” (85 kişinin mal varlığının 3.4 milyar kişinin mal varlığına eşit olması meselesinin) çok konuşulacağını yazmıştım.
Nitekim, katıldığım oturumlar içersinde en hoşuma gideni de konuyla ilgili “Kimin için daha zengin bir dünya” oturumu oldu.
IMF Başkanı Christine Lagarde, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, Oxfam uluslararası direktörü Winnie Byanyima, Alcoa’nın CEO’su Klaus Kleinfeld, WPP CEO’su Sir Martin Sorrell gibi isimlerin katıldığı oturumda kadınlar müthiş fark attı.
Eşitsizliğe karşı pratik çözümleri rakamlarıyla ortaya koyarak.
Sönmez, ayrıca ‘Küresel Değişim Haritaları’ diye bir teknolojinin de arkasındaki isim.
DÜN sabah Kongre Merkezi’nin kalabalık koridorlarında koşuştururken Hintli bir iş insanının arkadaşına “Günümüzde tek şey geçerli. Teknoloji, teknoloji, teknoloji” dediğini duydum.
Napoleon’un “para, para, para” deyişi “teknoloji, teknoloji, teknolojiye” dönüşmüş durumda.
Dünya Ekonomik Forumu’nda (DEF) bu yıl dijital ekonomi başta teknolojiyle ilgili sayısız oturum var.
Teknolojiyle dünyanın daha iyiye gideceğine inananlar çoğunlukta.
Bu konuya yeniden döneceğim.
Türk iş insanlarının başkanı olduğu çalışma gruplarına İngiltere’deki işleri nedeniyle Murat Ülker katılamayınca ‘Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu’nun masası boş kaldı. Son dakika başka masada yer bulamayan Ali Kibar imdada yetişti.
DAVOS dün tam anlamıyla Türk iş dünyasının çıkarmasına tanık oldu.
Türkiye’nin G-20 Başkanlığı nedeniyle iş dünyasının sesi olarak oluşturulan B-20 çalışma gruplarının toplantısı dün sabah İsviçre saatiyle 07.30 başladı.
Gün ağarmadan Kongre Merkezi’ne ulaşanlar arasında kimler vardı?