AŞIRI ŞİŞİRİLEN BALON MUHAKKAK PATLAR
1980’lerde Banker Kastelli, 1990’larda Titan Saadet Zinciri, 2000’lerde Jet Fadıl, şimdilerde Thodex, Çiftlik Bank... Ve en son “Seçil Erzan.” Önümüzde bunca örnek varken o ya da bu şekilde saadet zincirlerinin günümüzde hâlâ varlığını sürdürmesi çok enteresan değil mi? Sorumu ekonomist, Doç. Dr. Oğuz Demir yanıtlıyor: “Aslında değil. Çünkü bunun altında; bir, kısa zamanda kolay para kazanma arzusu, tamahkarlık yatıyor. İki, finansal okuryazarlık seviyemiz sanıldığından çok düşük.”
BÜYÜK HÜSRANLAR YAŞANIYOR
Şöyle devam ediyor: “Biz, Türk toplumu olarak son yıllarda ‘ani’ zenginlikleri çok sık görür olduk. ‘2 sen önce hiçbir şeyi yoktu, şimdi havuzlu villası, arabası var.’ Peki, bu kişiler nasıl bu kadar zengin oldu? Start-up’ı vardı, fenomendi, borsadan ya da kriptodan kazandı ve benzeri. Sürekli bir ‘başarı’ hikâyesi pompalanıyor. ‘Mark Zuckerberg ya da Elon Musk evinin garajında başladı bu işlere’ gibi. Zenginlik artık o kadar ‘kolay’ ki... Böyle olunca da ‘Ben de kolayca zengin olabilirim’ algısı oluştu çoğumuzda. Bu sebeple daha kolay kanıyoruz. Hele de bir şekilde kriptodan, borsadan ya da saadet zinciri gibi bir yapıdan para kazanıldıysa... Bunun sürdürülebilir olduğuna inanılıyor. Bir bakıyorsun başta ‘Biraz para kazanır ana paramı çekerim’ diyen kişi günün sonunda hem elindekinin hepsini kaybetmiş hem de sisteme birçok ‘kurban’ bulmuş. Eğer biri (kariyeri ne kadar parlak olursa olsun) size piyasanın çok üstünde, ‘garantili’ bir yüksek getiri vaat ediyorsa şüphe edin! Ve unutmayın aşırı şişirilen balon muhakkak patlar. Bu iş kripto da böyle borsada da ponzide de. İlk başta elbette kazanabilirsiniz ama devamlılığı yok. Para çıkışı başladığı an ‘çat’ diye büyük düşüşler yaşanıyor. Büyük hayallerle girenler büyük hüsranlar yaşıyor.”
Oğuz Demir
DOĞRU ŞİRKET VE DOĞRU ÜRÜN BOYKOT EDİLMELİ
İsrail’e uygulanan boykot gerçekten işe yarıyor mu? Bu soruma Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı, Avukat Mehmet Bülent Deniz şu yanıtı veriyor: “Yarıyor mu değil yarıyor. 25 yıldır, 10 farklı boykot yönettim inanın bu kadar güçlüsünü görmedim. Halkın ciddi bir desteği var. 2012’den Fransa’nın Ermeni soykırımı iddialarını senatoya getirdiği yılı hatırla. O zaman boykot çağrısında bulunduğumuz firmaların ticaret hacminde yüzde 20’lik düşüşler yaşandı. Bir benzeri bugün İsrail için geçerli. Ancak burada en önemli kriter; bir, doğru şirketi ya da ürünü boykot etmek ve iki, doğru şekilde boykot etmek. Boykotun başarılı olması için sürdürülebilir olması şart. Zira süresi uzadıkça boykotun devam ettirilmesi zorlaşır. Bu tarz kitlesel boykotlar için uzun vadeli bir yol haritası şart.”
New York’ta protesto
ABUK SUBUK LİSTELER VAR
Piyasada listeler dolaşıyor. O listeleri soruyorum araya girerek. “Çoğu abuk subuk” diyor, “Yanlış ülkeler de hedefte. Çünkü bir ürünün gerçek menşeini tespit etmek zordur. Örneğin Endonezya’dan kumaş, Çin’den düğme alıyor, Türkiye’de üretip, İsrail’e ihraç ediyorsun. Bu ürünün milliyeti ne? Bu sebeple Tüketici Birliği Federasyonu olarak harekete geçtik. Her gün İsrail ile ‘direkt’ bağlantılı bir ürün açıklıyoruz.”
İÇ PİYASA GÖZETİLMELİ
Listeye önce Türkiye için bir ‘ihraç’ kalemi olan Duracell sonra muadilleri olan TEVA ilaç ve son olarak da Visa ve Mastercard girmiş. Bu noktada yerli ve milli ödeme sistemi TROY’a olan talep ise haziran ayına göre 3 katına çıkmış. Bu sefer araya Deniz giriyor ve diyor ki: “Bir malı boykot edecekseniz o ürünün yerine konacak başka bir ürün muhakkak olmalı. Ayrıca iç piyasa dengeleri ve yerli girişimci de göz önünde bulundurulmalı.”
ADİL OLUNMALI
DUYGU SÖMÜRÜSÜYLE PARA KAZANMA DERDİNDELER
Mehmet Ali Gümüş hem hukukçu hem de oyuncu. Yani film-TV sektörünün de içinden biri. Antakyalı. 7,7 büyüklüğündeki deprem 10 ili birden vurduğunda İstanbul’da idi ancak sonra hemen bölgeye gitti. Ailesi o depremden kurtuldu ama en yakınlarını, arkadaşlarını, çocukluğunu, geçmişini... Toprağın altına koydu. O günden bu yana da Hatay için çalışıyor. Orada film çekildiği ve itirazlar olduğunu duyunca hemen kendisini aradım: “Ben, sete gitmedim ancak yönetmenin paylaşımları üzerine depremin filmi yapıldığı hem de bir enkazda çekildiği bilgisine sahip oldum. Sonra bir baktım; yapımcı ve oyuncular ‘7.5 aydır bu filme hazırlanıyoruz’, minvalinde röportajlar vermişler. Detaylar ortaya çıktıkça ‘Pes’ dedim. Yani düşün, içinde insanların hayatını kaybettiği, bazılarının günlerce yardım beklediği bir enkazın üzerinde film çekiliyor. Bizim acılarımız onların dekoru olmuş” diyor.
CENAZELERİMİZİN ÜZERİNE SET KURDULAR
Filmin özellikle de Hatay’ın
HENÜZ CEZA ALMADILAR TEDBİREN CEZAEVİNDELER
- Herkes aynı soruyu soruyor: Dilan ve Engin Polat çifti ne kadar ceza aldı?
Henüz ceza almadılar. Şu an için tedbiren, delil karartma şüphesi görüldüğü için, savcılık tutuklamaya sevk etti.
Feyza Altun
- Peki ne kadar ceza alırlar?
Ne kadar ceza alacaklarını söylemek için henüz erken. İddianame yazılmalı, ki ben yakında yazılacağını düşünüyorum, önce tespit edilen suçları bir görelim. Sulh Ceza Hakimliği tutanağından gördüğümüz kadarı ile “suç işlemek amacı ile örgüt kurmak”, “vergi usul kanunu” ve “7258 sayılı (yasadışı bahis) yasanın ilgili maddelerine muhalefet”, “mal varlıklarını yurt dışına çıkarmak” ile “mal varlığı değerlerinin gayri meşru kaynağını gizlemek” üzerine şüpheler var. Sulh Ceza Hâkimi de tüm bunları, ki suç işlemek amacı ile örgüt kurmak katalog bir suçtur, bir tutuklama nedeni olarak görmüş.
SORUŞTURMA GENİŞLEYEBİLİR
Bugün, kanser farkındalığı bölümündeki son yazımı ise “kansersiz yaşam mümkün mü?” sorusuna ayırmak istiyorum.
Daha en başından ne yiyelim ne içelim ne kadar hareket edelim de kansere yakalanma ihtimalimiz sıfır ya da sıfıra yakın olsun? Ve dahası erken teşhis neden önemli? Buyurunuz yanıtı.
OTOBÜSÜN ARKASINDAN KOŞUN, MERDİVEN ÇIKIN
Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, ABD’nin en büyük tıbbi uzmanlık kuruluşu olan American College of Physicians’ın 1923’ten beri verdiği “mastership” ustalık ödülüne layık görüldü bu yıl. Canı gönülden tebrik ediyorum hocamızı ve soruyorum: “Kanser, sadece ailesinde olanı değil genetikten yatkın olmayanı da yakalanıyor. Dış etkenlerin payı ne?” Çok önemli 2 tüyo veriyor Prof. Dr. Turhal:
1-ALKOLÜ HAYATININIZDAN ÇIKARIN
KANSER TEDAVİSİNDE UMUT HEP VAR
Germ hücreli tümör, yumurtalık- rahim- testis- mide kanseri ve diğer katı tümör tiplerine sahip, 44 kanser hastasına, Kovid aşılarından da tanıdığımız bir mRNA aşısı olan CARVac ile T hücrelerini aktive eden ve CAR-T adı verilen tedavi, kombine edilerek verildi. 27 kişi üzerindeki ilk sonuçlara göre- aşı, dozu derece arttırılarak verilince- hastaların yüzde 59’unda tümörler en az yüzde 30 oranda küçüldü, yüzde 95’inde ise tümör büyümesi tamamen durdu.
Kongreye katılan Tıbbi Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Deniz Tural diyor ki: “Bu, önemli bir çalışma ancak daha faz 3 ve sonrasında da onay süreçleri var. Bu da en az 2-3 yıl demek. Aşı, kamuoyunda heyecan yaratsa da henüz kullanılacak aşamada değil. Ama şu mümkün; immünoterapiler, gen analizi ile hedefe yönelik tedaviler, spesifik olarak kanser hücrelerinin hedeflendiği antikor kemoterapileri ya da bunların kombine edildiği tedavi türleri ile kanser bir noktada ‘ölümcül’ bir hastalık olmaktan çıkıp, ‘kronik’ bir hastalık olmaya doğru gidiyor. İnan bu söylediğim uzak değil ve umut hep var.” 3 MADDEDE ÇIĞIR AÇACAK YENİ GELİŞMELER
İşte Prof. Dr. Deniz Tural’ın derlediği ve umut veren çalışmalardan üçü:
1. MESANE KANSERİ
Enfortumab
TÜRK HEKİMLER CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA GÖGSÜMÜZÜ KABARTTI Bu yıl Madrid’te yaklaşık 40 bin kişiyi ağırlayan Avrupa Onkoloji Kongresi’ne sadece dünyanın en iyi hekim ve biliminsanları değil, amacı en iyi tedaviyi, en yüksek fayda ile hastaya ulaştırmak isteyen klinisyen, araştırmacı, hasta hakları savunucuları (Türkiye’den tek bir dernek; Genç Birikim Derneği vardı) ve sağlık sektörü temsilcileri de katıldı. 4 gün süren oturumlarda yıllardır devam eden bazı klinik çalışmaların uzun dönem- yeni çalışmaların da ilk sonuçları açıklandı. Ama önce Türk biliminsanlarına özel bir başlık açmak istiyorum. Çünkü kanser tedavilerinde çığır açacak bu çalışmaların araştırmacıları arasında ülkemizden çok sayıda isim var. Bu, gurur verici olduğu kadar Türkiye’den birçok hastanın yeni nesil ilaç, tedavi ve yöntemlerden faydalanabilmesine de kapı açmış durumda. Zira 5-10 yıl öncesine kadar bu ‘klinik’ çalışmalara sadece Avrupa’dan hasta kabul ediliyordu. Bu durum komşumuz Ermenistan’ı fazlaca üzmüş olacak ki heyet liderleri sunumunu “Neden Türkiye’ye bu imkânlar tanınıyor da bize değil?” üzerine yaptı. Ne diyeyim? Umarım tüm hastalar tez zamanda şifa bulur ama gelin ulu önder Atatürk’ün şu sözünü hatırlatayım: “Beni, Türk hekimlerine emanet ediniz!”
‘TERZİ İŞİ’ TEDAVİLER KANSERDE ÇIĞIR AÇIYOR
Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Özlem Sönmez kongredeki Türk hocalarımızdandı. Bu yıl, ‘kişiselleştirilmiş tedavi’ yöntemlerinin başarısı hakkında daha net sonuçlar elde edildiğini söylüyor. Ne demek kişiselleştirilmiş tedavi? Şöyle yanıtlıyor: “Eskiden hemen hemen herkese tek tedavi; ki bu sıklıkla kemoterapiydi- uygulanıyordu. Ama şimdi ‘terzi işi’ diyebileceğimiz kişiye, hastalığına göre yeni tedaviler var. Aynı anne, babadan doğmamıza rağmen kaşımız, gözümüz nasıl kardeşimizden farklı ise aynı teşhisi alan hastaların da tedavisi farklı artık. Tedavinin nasıl yapılacağı ise Next Generation Sequencing (NGS) yeni nesil dizileme testleri ile belirleniyor. Bu kongrede öğrendik ki halk arasında ‘geç kalınmış’ diye bilinen, evre 4- metastatik (organlara da sıçrayan) akciğer, safra yolu, üregenital kanserler başta, tedavi başlangıcı ve tedavi değişikliği öncesinde, ‘yeni nesil dizileme’ testleri yapılan ve tedavisi de testlerin sonuçlarına göre ‘kişiselleştirilen’ hastaların, sağ kalım oranı net şekilde (yüzde 90 üzeri) yükselmiş.”
6 AY ÖMÜR BİÇİLEN HASTALAR 7 YILDIR HAYATTA
“İmmünoterapilerin (bağışıklık sisteminin kansere karşı savaşmasına yardımcı olan bir tedavi) uzun dönem sonuçları da çok başarılı. Oldukça agresif seyirli olan ve bu sebeple 3-6 ay arası ömür biçilen, metastatik malign melanom- cilt kanseri hastalardan immünoterapiye cevap veren ve 2 yıllık tedavisi tamamlanan hastaların yüzde 93’ünün, 7 yıl sonunda hala hayatta olduğu kanıtlandı. İleri evre mesane ve idrar yolu kanserlerinde ise -kemoterapiye oranla- immünoterapi ve hedefe yönelik tedavilerin sağ kalım üstünlüğünün 3 yıla yakın olduğu açıklandı. Ki o sırada tüm salon, sen de oradaydın, araştırmacıları ayakta alkışladı.”
VARAN 1 - AS BAYRAKLARI AS
İstanbul, Kurtuluş’ta oturduğum ‘butik’ sitede yaklaşık 300 daire var. Ve abartısız her daire ve ortak bahçe Türk bayrakları ile Cumhuriyetimizin 100. yılına yaraşır şekilde süslenmişti. Komşularla ortak bahçede buluştuk. İstiklal ve ardından İzmir marşımız ile coşku doruğa ulaştı. Ne güzel bir sabahtı!
VARAN 2 - SONER ARICA İLE SAHNEDE 100. YIL COŞKUSU
Öğlen ise İstanbul Erkek Lisesiler Vakfının, Haliç Kongre Merkezindeki “100. Yıl” kutlamasına katıldık. Kırmızı- beyazları çektik, aldık elimize bayraklarımızı. Yüzlerdeki gurur ve umudu görmeliydiniz.
HEPİMİZİN MARŞI
Oğlum, Kerem okul korosundaydı. Sahneye, 100. yıla özel bir ‘Cumhuriyet Marşı’ besteleyen Soner Arıca ile çıktılar.