İlk 10 dakika Trabzonspor’u çıkarmadı. Bu süreçte pamuklara sarılması gereken Arda Güler gibi bir yetenek devreye girince Batshuai’nin golü geldi. Arda’nın enfes çalımı ve pası, golü güzelleştiren en önemli etkendi. Golden sonra Trabzonspor biraz oyunu ileri itme çabasında gözüktü. Özellikle 30. dakikadan sonra oyunda dengeyi kurdu. Bu zaman diliminde kısmen de olsa karşılıklı pozisyonlara giren, ceza sahası içerisinde topla buluşan iki takım görünür gibi oldu. İki takım da açık oynadı. Rahat oynadı. Belki aman aman gol pozisyonu ve gol görmesek de futbolcuların top oynama isteği, topun daha fazla oyunda kalmasını sağlayan bir ilk yarı izlettirdi bize.
VISCA VE ÖMÜR YOK GİBİYDİ
Golden sonra Fenerbahçe’nin Valencia ve Batshuai ile, Trabzonspor’un da Larsen ve Hamsik ile yakaladığı pozisyonlar vardı. İlk yarı Fenerbahçe adına etkisiz olan Rossi idi. Trabzon adına da Visca ve Abdülkadir Ömür yok gibiydi. Beşli savunma ve Siopis-Doğucan’la iki önlibero oyununun Trabzon için uygun olmadığı gole kadar belli oldu.
UĞURCAN TEK BAŞINA DUVAR ÖRDÜ
İkinci yarıya iki takım da aynı oyun anlayışıyla çıktı. 56. dakikadan sonra Fenerbahçe’nin üst üste dört korner kullandığı sekansta Uğurcan tek başına kaleye duvar ördü. Akabinde Zajc’ın büyük pay sahibi olduğu Peres’in golü adeta ‘geliyorum’ dedi. 62. dakikada Bjelica yanlış taktik ve oyun anlayışını fark etmiş olacak ki bir dört değişiklik birden yaptı. Fakat bunun da bir faydası olmadı. 71. dakikada Valencia klas bir gol attı.
MAÇIN EN İYİLERİ ARDA VE ZAJC'TI
Bu dakikadan sonra Trabzonlulara ‘keşke Trezeguet oyunun başından beri sahada olsaydı’ dedirten bir zaman dilimi vardı ki, bir de buna kaleci İrfan Can’ın hataları ve hatalarını telafi eden kurtarışları eklenince bordo mavililer gole yaklaştı. Nitekim beklenen gol de Trezeguet’nin penaltı vuruşuyla geldi. Rahat ve stresten uzak Fenerbahçe 3 puan alarak matematiksel olarak ümitlerin solmasına izin vermedi. Maçın en iyileri Zajc ve Arda Güler idi.
GELECEĞİN YILDIZ ADAYI
Aslında şu ana kadarki performansı göz önüne alındığında bu tür büyük maçları yönetmeye her zaman aday bir isimdi. Ama gelin görün ki yapay zeka kendisini ancak 34. haftada böyle bir maça layık gördü!
VAR HAKEMİ HAKAN CEYLAN'DI
Her iki takımın 4. kez maçını yöneten Bitigen’in ekibinde VAR hakemi olarak Hakan Ceylan görev yaptı. Bitigen’in maçtaki performansına gelince... 1-2 tane faul ve fena hareketleri farklı yorumladı. Özellikle ilk yarıda vermesi gereken 1-2 sarı kartı es geçti. Sarı kartları geç gösterme stratejisiyle başladığı için böyle yapmış da olabilir. Ama genel olarak gösterdiği sarı kartlar yerindeydi. Oyun kontrolü, oyuncularla iletişimi ve vücut dili çok ama çok iyiydi. Bu tür maçları yönetebilecek bir hakem olduğunu net olarak gösterdi.
KRİTİK POZİSYONLARDA DOĞRU KARAR
Maç içerisinde spesifik olarak 2 pozisyon vardı, 2’sinde de doğru karar verdi. 54. dakikada Fenerbahçe ceza alanındaki Samet-Umut pozisyonunda penaltıyı gerektirecek bir müdahale yoktu, devam kararı doğru. 79. dakikada Trabzonspor lehine verdiği penaltıda Ferdi’nin Trezeguet’ye yaptığı kontrolsüz hareketi net olarak tespit etmesini sağlayan unsur, pozisyona yakınlığı, görüş açısı ve önünün açık olmasıydı. Doğru pozisyon alması kararının doğru olmasını sağladı.
Başakşehir ile oynadığı son 6 Süper Ligi maçında 3 galibiyet, 3 beraberlik alarak hiç yenilmeyen lider Galatasaray, en yakın rakibi Fenerbahçe’nin bir gün önce Giresun’da yaşadığı puan kaybının getirdiği ekstra motivasyonla sahaya çıktı. Okan Buruk, takımla kimyası tutmayan Adekugbe’nin yerine genç Kazımcan’la başladı oyuna. Sakatlığı nedeniyle oynamayan Syzsyz Başakşehir adına çok önemli bir eksikti.
G.SARAY YiNE iŞTAHLI BAŞLADI
Galatasaray, yine oyuna arzulu, iştahlı ve direkt skoru yakalamak adına ne gerekirse onu yaparak başladı. Mertens’in 4. ve 5. dakikalardaki 3 şut denemesi, Torreira’nın 14. dakikada ceza sahası içinden yaptığı vuruş, duran topları ön direğe kullanıp İcardi’nin topu arkaya aktarma düşünceleri ve Oliveira’nın 16. dakikada vurduğu kafa şutu, Galatasaray’ın sahip olduğu hırsın sahaya yansımalarıydı. Sarı kırmızılıların ilk 20 dakikada ulaştığı şut sayısı 8’di. Bununla birlikte rakip yarı alanda pres de uyguladı.
iLK YARIDA 13 ŞUT ATIP 18 ORTA YAPTI
Açıkçası ilk yarıda Başakşehir oynamadı değil, Galatasaray oynatmadı. Oynamasına izin vermedi. Başakşehir, üzerine gelen Galatasaray’ın arkada boşalttığı alanlardan yararlanmak istedi. Fakat bunu ilk kez ancak 25. dakikada Deniz’in uzaktan şutu ile yapabildiler. Sonrasında Aleksic ve Serdar’la pozisyonlara girmiş olsalar da ilk yarıda son vuruşlara kadar her şeyi mükemmel yapan bir Galatasaray izledi. Sarı kırmızılıların oyunu bu kadar domine ettiği ve pozisyon bulduğu maçta golü penaltıdan bulması gecenin ilginç notu oldu. İlk yarıda 13 şut çekip 18 orta yapan ve 19 kez rakip ceza sahasında topla buluşan Galatasaray’ın en iyileri Boey ve Kazımcan’dı.
HAVA TOPLARINDA %100 BAŞARI
Sarı kırmızılıların bu yarıda hava topları ve ikili mücadelelerde yüzde 100’e yakın başarı sağlamaları da bir başka dikkat çeken önemli istatistikti.
İkinci yarı her iki takımın daha fazla gol pozisyonu ürettiği bir bölüm oldu. Emre Belözoğlu’nun Aleksic-Adnan Januzaj değişikliği, Başakşehir’in Galatasaray’ın üstüne gitmesini sağladı.
Şenol Güneş’in Beşiktaş’ı, öncelikle ikincilik olmak üzere ‘şampiyonluk neden olmasın’ düşüncesiyle çıktı Galatasaray karşısına. Galatasaray ise yenilmediği ve özellikle de 3 puan aldığı takdirde şampiyonluk yarışının en önemli virajını dönecekti. İki takım da beklenen kadrolarla sahaya çıktı.
BENZER TAKTiKLERLE OYNADILAR
Birbirlerine benzer taktiklerle oynayan iki takımın maçında özellikle orta sahada sert mücadeleler izledik ilk yarıda. İlk 20 dakikada Galatasaray, Beşiktaş’ın kanat oyuncularını çıkarmayıp geriye doğru iten bir oyun ortaya koydu. 20. dakikaya kadan gol pozisyonu olmayan maçın ilk tehlikeli pozisyonunda da golü buldular.
iCARDi HATAYI AFFETMEDi
Oliveira’nın şık pasında Masuaku’dan sıyrılan Rashica ortaladı, Colley hamle yapmakta gecikince İcardi bir anda öne doğru deplase olup tam bir golcü vuruşuyla Galatasaray’ı 1-0 öne geçirdi. Bu dakikadan sonra Beşiktaş daha baskılı oynadı ve bu kez rakibin kanatlarını çıkarmayıp geriye iten takım oldu. İlk gol pozisyonunu 30. dakikada Cenk ile bulan Beşiktaş’ın, 35. dakikada attığı golde 1.91’lik Colley’in 1.66’lık Torreira ile eşleşmesi ve Saiss’in kafayla fileleri havalandırması maçın en ilginç enstantanesi oldu. Saiss-Oliveira eşleşmesi de garipti. Gedson’un ikili mücadelelerde yıldızlaştığı ilk yarıda Beşiktaş 6 şutun 1’inde isabet sağlarken, Galatasaray tek şutunda golü buldu.
iKiNCi YARI MAÇ DEĞiŞTi
İkinci yarı, gol pozisyonlarının artmasıyla maçın çehresi değişti. Özellikle Beşiktaş çok farklı bir görüntüdeydi bu devrede. Aboubakar ile 2, Cenk ile 1 kez yakalanan pozisyonlar golün habercisiydi. Kısmen Muslera’nın ama daha çok Oliveira’nın çevre kontrolü zafiyetinden topu çalan Amir Beşiktaş’ın ikinci golünü attı.
KARŞILIKLI HAMLELER
Bu uzatma dakikaları hangi kriterlere göre, neden eklendi, biri bana anlatsın lütfen! Karagümrüklü Lawrence Nicholas oyunda kaldığı 73 dakika içinde 3 kez sarı kartlık hareket yaptı ancak maçı tek sarı kartla bitirdi. Şimdi gelelim, tartışmalı pozisyonlara...
DAKİKA 3: KEREM'İN GOLÜ ÖNCESİ FAUL VAR
Galatasaray'ın attığı ilk gol öncesi sağdan yapılan ortada Oliveira topa müdahale etmek isterken Karagümrüklü Biraschi’yi bozuyor. Faul verilmesi gerekiyordu.
DAKİKA 23: PENALTI YOK, DEVAM KARARI DOĞRU
Nicolo Zaniolo’nun penaltı beklediği pozisyonda Karagümrük kalecisi Batuhan net biçimde topa temas ediyor, penaltı yok. Hakemin devam kararı doğru.
DAKİKA 42: PENALTIYA VAR KARIŞMAMALIYDI
Galatasaray'ın kazandığı penaltıda Lawrence Nicholas topa diziyle müdahale etmek isterken, dirseğinin alt kısmıyla istemsizce dokundu. Bence penaltı ama yoruma açık bir pozisyon olduğu için VAR’ın müdahil olmaması gerekiyordu. Bu, hakemin görüp değerlendirmesi gereken bir pozisyondu.
Mertens’in yokluğunda İcardi’nin bu oyuncuyu çok aradığına ve performansının düştüğüne şahit olmuştuk. Bu kez İcardi’siz Mertens’in ne yapacağını merak ediyorduk. Aynı şekilde İcardi’nin yerine ilk 11 oynayan Zaniolo’nun kanat oyuncuları Kerem ve Mertens’le iletişiminin nasıl olacağı da merak konusuydu. Galatasaray ilk atağında Kerem; Rashica ve Boey’in katkılarıyla golü buldu. Karagümrük uzun toplarla oynayıp özellikle Lobjanidze’nin süratinden faydalanmak istedi. Nitekim Diagne ile aradığı golü buldu. Hemen ardından Muslera’nın hatasında Lobjanidze topu kapıp Borini’ye aktardı; Toreira da müdahalede geç kalınca Karagümrük ikinci golü attı.
İLK YARIDAKİ OYUN ÇOK KEYİFLİYDİ
Galatasaraylılar “Ne oluyor?” demeye kalmadan, yine Borini ile üçüncü golü kalelerinde gördüler. Galatasaray ilk yarının son anlarında Oliveira’nın penaltısıyla farkı 1’e indirdi. Öyle bir ilk 45 dakika izledik ki, rüzgarın aniden yön değiştirmesi gibi, topun bir o kalede bir bu kalede koşuşturduğu, gol pozisyonlarıyla dolu ve filelerin 5 kez havalandığı, çok keyifli bir mücadeleye tanık oldu.
ZANIOLO SIRTI DÖNÜK OYNAYAMIYOR
İkinci yarıya doğal olarak Galatasaray baskılı başladı. Bu da riski beraberinde getirdi. Zaniolo arkası dönük oynayabilen bir golcü değil. İcardi’nin bu özelliği zaten aralarındaki farkı gösteren en önemli faktör. Mertens yokken İcardi’nin performansı ne kadar düşüyorsa, İcardi’nin yokluğunda da Mertens’in performansı bir o kadar düşük gözüktü.
ICARDI PENALTIDA LAUBALİYDİ
60. dakikaya kadar Beşiktaş derbisi öncelikli iken, bu dakikadan sonra Karagümrük maçının önemi ön sırayı aldı ve Okan Buruk; Zaniolo-İcardi değişikliği yaptı. 63’te kazanılan penaltıda İcardi sanırım karşılıksız sevginin getirdiği laubalilik olsa gerek; kötü bir vuruşla penaltıyı kaçırdı. Galatasaray baskıyı öyle bir kurdu ve adım adım artırdı ki, beraberlik golünün gelmesi kaçınılmaz olmuştu ve nitekim geldi.
80. DAKİKAYA KADAR TEK KALE MAÇ
Bir gün önce oynanan Alanya-G. Saray maçının sonucundan sonra Fenerbahçe, Başakşehir karşısında puan bıraktığında belki matematiksel değil ama psikolojik olarak nokta koyacağı maçlardan bir tanesini oynadı. Başakşehir’de cezalı Emre hoca ile birlikte Okaka ve Serdar yoktu. Fenerbahçe de 5-6 eksikle Başakşehir karşısına çıktı. Bu maçta Başakşehir sezon boyunca alışagelmiş kendi alanında ve rakip alanda pas yapan özelliğinden vazgeçip özellikle ilk 10-15 dakika 3. bölgede baskı yapıp kaptığı toplarla diklemesine oynayıp skora gitmeyi hedefledi. 15. dakikadan sonra F.Bahçe oyunu yavaş yavaş rakip sahaya yıkmaya çalıştığı dakikalarda ilk pozisyonuna girdi. Arda’nın verdiği pasta Valencia’nın volesi auta gitti.
EN KÖTÜLERDE 3 iSiM ÖNE ÇIKTI
İlk 25 dakikasında temposuz bir maç izledik. 30. dakikada Samet’in Fenerbahçe takımının defans oyuncusuna yakışmayacak bir hatası Başakşehir’in 1-0 öne geçmesini sağladı. Bu dakikadan sonra Deniz’in şutunda İrfan Can Eğribayat’ın kurtarışı ve akabinde İrfan Can’ın ‘al da at’ dediği pozisyonda Rossi’nin amatörce vuruşu vardı.
İlk yarı itibari ile şampiyonluk yolunda maçları kazanması gereken Fenerbahçe genel anlamda tüm takım olarak kötüydü. Özellikle Rossi, Samet ve Oosterwolde takımın en kötüleri arasında yer aldı.
iLK YARI 0 iSABETLi ŞUT, 1 FAUL
İlk yarı tek isabetli şutu dahi yoktu Fenerbahçe’nin. Ve düşünün ki toplam 7 faulün sadece 1 tanesini Fenerbahçe yapmış. Dolayısıyla ilk devre itibariyle sanki şampiyonluğa oynayan takım değil de sezon bitse de gitsek havasında bir Fenerbahçe gördük.
ARDA GÜLER ÇOK MU KÖTÜYDÜ?
Son 2 hafta yaptığı değişikliklerle skoru lehine çeviren Jesus 3 değişiklik yaparak 2. yarıya başladı. İlk yarının en kötülerinden Oosterwolde ve Rossi’nin yerine Alioski ve Emre Mor girdi. Arda ilk yarı çok mu kötüydü anlamadım. Kanat veya 2. forvet olarak o mevkide oynatırsan gerekli verimi alamayacağını Jesus da görmüş oldu. Akabinde Crespo ve Mert Hakan değişikliğini yaparak son kozlarını oynadı ve risk aldı Jesus. Arao bloklar arasını kapatamayıp Başakşehir’in geçişinin daha rahat hale gelmesini sağladı.
Bu tür maçlardan uzak kalan Suat Arslanboğa’nın performansı disiplin cezalarında tutarsızlık gösterdi. Ferdi’nin ortasında Lima’nın koluna gelen top; burada hakem takdiri penaltı verse de vermese de VAR karışamazdı. Ama pozisyona baktığımda kendi adıma penaltı değil.
Sezonun 30. haftasında 10. maçına çıkan kadronun 44 yaşındaki deneyimli hakemi bu sezon ilk defa F.Bahçe maçı yönetti. Süper Lig’de en son maçını 1 ay önce yönetti. Bu notları neden yazdığımı soracaksanız... Şirazesi kayan hakem atamaları ve standardı olmayan tayinler, yapay zekaya karşı hakemler adına güveni sıfıra indirdi. 3 günde 1 görev alan, fahiş hatalar yapıp ceza almadan giden, son 7 haftada 6 kez düdük çalan ve evinde nedensiz bekleyen hakemler olduğu sürece ödül ve ceza sisteminde adaleti hiçe sayan computer zekalar dikkatten kaçmıyor. Klavyelere basan parmaklar güce karşı koyamıyorsa adalet sonunda aciz kalır.
LİMA O SIRADA KOLUNU KAÇIRABİLİR MİYDİ?
· Pozısyonlara gelirsek. Bu tür maçlardan uzak kalan Suat Arslanboğa’nın performansı disiplin cezalarında tutarsızlık gösterdi.
· DK. 25: Ferdi’nin ortasında Lima’nın koluna gelen top; burada hakem takdiri... Penaltı verse de vermese de VAR karışamazdı. Lima kolunu kaçırabilir miydi sorulara akla gelebilir. Ama pozisyona baktığımda kendi adıma penaltı değil,
· DK. 45+1 Oosterwolde’nin Ömer Ali’ye müdahalesinde kırmızı kart için gerekecek şiddet ve yoğunluk gözükmediğinden kırmızı kartla değerlendirilmemesini doğru buluyorum.
2. SARI ÖMER ALİ’DEKİ GİBİ NET OLMALI