×
İkinci yarıda ‘sıfır tolerans’ uygulamasında başarılı olamadı. Sarı kart gören oyuncuların abartılı itirazlarına kayıtsız kaldı. Özellikle Charisis’in hareketi buna net bir örnekti. Sarı kartı olan Manaj’a, son dakikada Necip’e yaptığı müdahale sonrası ikinci sarı kartı gösterme konusunda takdir hakkını kullanıp kartsız geçiştirdi pozisyonu.
DAKiKA 38: Gedson risk alarak rakibine arkadan kayarak geliyor ve ayağının dış kısmıyla müdahalede bulunuyor. Tabanı gelmiyor. Kırmızı kart beklentisi doğdu fakat sarı kart doğruydu.
DAKiKA 44: Manaj’ın sarı kart gördüğü pozisyonda Colley, yüzüne bir darbe varmış gibi kendini yere attı. Bu pozisyonda Colley’e de sarı kart çıkmalıydı.
DAKiKA 45+4: Jackson Muleka’ya yapılan müdahale penaltı değil, devam kararı doğru.
iSMAiL’iN HER iKi SARI KARTI DOĞRU
Günün diğer maçında da Arda Kardeşler sıfır toleransın rafa kalktığını bize gösterdi.
DAKİKA 7: Dzeko’ya yapılan müdahalede F.Bahçelilerin kırmızı kart beklentisi vardı fakat oyunun ve topun yönü bariz gol şans kriterlerini yerine getirmediği için sarı kart kararı doğruydu.
DAKİKA 63: Sowe’a ceza sahası önünde yapılan müdahalede hakem Arda Kardeşler’in ‘devam’ kararı doğruydu.
Bunların arasında en çok merak edilen, Manchester United’dan gelen Fred’di. Futbol şehri Samsunspor taraftarlarının coşkulu desteğiyle maça hızlı başladı. 10. dakikadan sonra Fenerbahçe baskı kurarak kanatları kullandı. Samsun sol tarafta Fofana’yı kullanıp Bola, Laura ve Ntchcam ile ani kontralarla sonuca gitmek istedi.
HERKES DZEKO’YU ARADI
İlk yarıda Fenerbahçe’de Dzeko odaklı bir oyun vardı. Tadic, Cengiz ve Mert Hakan her top aldıklarında Dzeko’yu aradılar ve topu onunla buluşturmak istediler. Bazı pozisyonlarda Cengiz ve Dzeko’nun Roma yıllarından uyumu göze çarptı. İlk yarıda Tadic’in oyuna ağırlığını koyduğu her an Dzeko daha etkili pozisyonlar yakaladı. Fenerbahçe adına ilk yarının gizli kahramanı İsmail’di. Görünen o ki İsmail hoca, İsmail’den bu sezon kolay vazgeçmeyecek.
FRED, VALENCiA’YI HATIRLATTI
İkinci yarının başında Fred, kaçırdığı gol pozisyonunda Valencia’yı hatırlattı. Fenerbahçe’nin geçen sezon savunmanın arkasına atılan uzun toplarda yaşadığı zaaf hâlâ mevcut. Önlem alınması gerekiyor.
ÇOK ÇEŞiTLi VE KALiTELi AYAKLAR
Sarı lacivertliler hücum bölgesinde çok çeşitli ve kaliteli ayaklara sahip. Fenerbahçe’nin golü Edin Dzeko ile bu şekilde bulacağı o kadar belliydi ki, zaten ilk yarı bunun göstergesiydi. Sezon boyunca Cengiz Ünder-Ünder Dzeko ikilisi bu tür gollere çok fazla imza atacak gibi gözüküyor.
BAMBAŞKA BiR iRFAN CAN
Sezonun ilk lig maçında yeni transferler arasında Szymanski, Dzeko ve Tadic Fenerbahçe taraftarının en çok merak ettiği futbolculardı. 3. dakikada Dzeko’nun baskıyla kazandığı topu Tadic’e aktarması ve sonrasında Sırp futbolcunun akıl dolu pasıyla filelere göndermesi gerçekten çok klastı. 18. dakikada Szymanski’nin şapka çıkartılacak ara pasını Dzeko’nun gole çevirmesi Fenerbahçe’nin coşkusunu ve arzusunu artırdı. Bu sezon Dzeko-Szymanski-Tadic üçlüsünün iletişimi ve oyunu Fenerbahçe’yi farklı bir futbol anlayışına taşıyacak.
ALTAY VE DEFANS HATALIYDI
Maxim’in oyundan atılmak için elinden geleni yaparak kırmızı kart görmesi maçın tadını kaçırdı. Taraftar fark daha da açılacak beklentisinde içindeyken ilk yarının son dakikasında 10 kişilik Gaziantep sürpriz bir gol atarak devreyi 2-1 bitirdi. Bu golde kaleci Altay kadar, duran topta adam paylaşımını sağlıklı şekilde yapamayan defans oyuncuları da hatalıydı.
RAKiBi ABLUKA ALTINA ALAMADI
Fenerbahçe’nin daha atak başlamasının beklendiği ikinci yarının başında Tadic penaltıyı kaçırınca Fenerbahçe’de bir tedirginlik oluşmaya başladı. Gaziantep’in gücü olmamasına rağmen, 80. dakikaya kadar Fenrebahçe’nin yoğun temposu ve rakibi abluka altına alan bir oyunu yoktu.
TARAFTARA ‘ACABA’ DEDiRTTiLER
80. dakikada Dzeko’nun vuruşunda direğe takılan Fenerbahçe, oyunu rakip ceza sahasına yığar gibi gözükse de, ilk yarıdan farklı bir görüntüdeydi. Bu bölümdeki görüntüler, aklı geçen sezonda kalan Fenerbahçe taraftarlarına “Acaba” dedirtti.
SORU iŞARETLERi OLUŞTU
Geçen sezonun yükünü çeken ve performansı üst seviyede olan Abdülkadir Bitigen sezona kötü bir başlangıç yaptı. Maç boyunca gösterdiği ve göstermediği kartlar içinde doğru olduğu kadar hataları da vardı. Verdiği iki penaltıyı yardım ile verdi, ilk penaltı da yine yardım ile yanlış bir şekilde iptal edildi. Şimdi gelelim pozisyonlara...
Maxim’in atılması doğru karar
20. dakikada Maxim’in itirazdan gördüğü ilk sarı kart doğruydu. Pozisyon öncesindeki Gaziantep atağında Mert Hakan tarafından Maxim’e yapılan müdahalenin faul olması bir futbolcuya o denli itiraz hakkı vermez. 23. dakikada Maxim’in Szymanski’ye yaptığı faulde aslında kolunu kullanıp rakibinin kafasına vurması bile sarı kartlık bir hareket. Sonrasında 4. hakem Mert Güzenge’ye doğru alkışlayarak protestosu ve Güzenge’nin hakemi uyarıp 2. sarı karttan ihraç verdirmesi doğru. Bu arada su molası verildiği sırada Gaziantep Teknik Direktörü Erdal Güneş’in protesto için kartını yere fırlatması hakem ekibinin gözünden kaçtı.
İlk penaltının iptal edilmesi yanlış
İlk VAR’ın neden çağırdığını ve monitöre giden Abdülkadir Bitigen’in penaltıyı neden iptal ettiğini anlamadım çünkü Gaziantepli savunma oyuncusu topa kayarken kolları açık bir şekilde geliyor. Avucunun içi veya dirseğini kullanarak destek oluşturmuyor. Verilen penaltı doğruydu. VAR’ın çağırması ve sonrasında iptal kararı yanlış.
Verilen penaltıda karar doğru
51. dakikada Gradel vücudunu genişletiyor ve topa koluyla müdahale ediyor. VAR’ın Abdulkadir Bitigen’i çağırması ve ardından penaltı kararı verilmesi doğru. İlk yarıda VAR’ın çağırması ne kadar yanlış ise bu pozisyonda çağırması bir o kadar doğru. Ama işte kafalarda soru işareti oluşuyor bu iki pozisyondaki VAR müdahaleleri.
Ferdi’nin ayağa basması kart gerektirmez
Harcanan milyon Euro’ların karşılığında futbol adına beklentileri yükselten son şampiyon Galatasaray, ilk gerçek sınavını Kayseri deplasmanında verdi. Zaha, Bakambu ve Kerem Demirbay en çok merak edilen yeni transferlerdi. Kayserispor ise iki yıldır transfer tahtası kapalı olan bir takım. Buna rağmen geçen sezonun flaş ekiplerinden biriydi Çağdaş Atan yönetiminde.
YEDEKLER BiLE KAFAYA OYNAR
Galatasaray öyle bir kadro kurdu ki, bu maçta yedek kulübesinde oturan oyunculardan oluşan takım bile ligde kafaya oynar. Kayserispor karşısında özellikle Torreira’nın eksikliği hissedildi. Okan Buruk’un ekibi ilk 15 dakika baskı kursa da Kayserispor dengeyi kurmayı bildi.
İlk yarıya Kerem Aktürkoğlu’nun top kayıpları ve iki takımın tehlike yaratan şutları damga vurdu. Buruk ikinci yarıda yaptığı değişikliklerle skor üretmek istese de, Kayserispor belli bölümlerde sonuca gidecek pozisyonlar buldu. Bu maç gösterdi ki, Galatasaray Torreira’sız olmaz. Ve top rakip ceza sahasına gidiyorsa, İcardi orada maçın her saniyesinde bulunmalı.
HALiL UMUT MELER iYiYDi
Geçen sezon zor maçların hakemi Halil Umut Meler iyi bir müsabaka yönetti. Tek eleştirim, ikinci yarıdaki uzatmayı az vermesiydi. Maç içinde gösterdiği sarı kartlar doğruydu.
Barış Alper’in sarı kart gördüğü pozisyon sınırda bir pozisyon; ayağının ucu geliyor, taban tam oturmuyor. Ve temas anında topuk çimden ayrılmıyor. Yoğunluk, şiddet ve acımasızlık gibi kriterler ciddi faullü oyun kapsamında önemli. Burada kırmızı kart verseydi, VAR karışamazdı.
SIFIR TOLERANS ‘SIFIR’ ÇEKTi!
Konumları ne olursa olsun, hangi kulvarda olursa olsun bu iki takımın kendi aralarındaki maçları her zaman büyük heyecana sahne oldu. Belki klişe bir söz olacak ama; gazozuna dahi oynansa, derbi her zaman derbidir. Okan Buruk rotasyonlu bir kadroyla derbiye çıktı. Orta sahada Oliveira’nın yerine Berkan’ın oynaması, Fenerbahçe ataklarına karşı Torreira’yı bu bölgede yalnız bırakmama düşüncesinin ürünüydü. Jorge Jesus ise tam tersine orta sahada tüm yükü Arao’ya bindirmişti. Şampiyon takımı yenme amaçlı bir ilk 11 seçmişti. Derbilerde genelde 3’lü savunmayı tercih eden Jesus, Trabzon maçının ardından dün de 4’lü defansa devam dedi.
iKi TAKIM DA AÇIK OYNADI
Kaybedecek fazla bir şey olmayınca iki takım da açık futbol oynadı. Orta saha üstünlüğü Galatasaray’daydı. Hal böyle olunca sarı kırmızılı daha fazla gol pozisyonu üretti. Fenerbahçe, rakibi karşılayan ve kaptığı toplarla kontrataklarla sonuca gitmek istedi. Galatasaray’ın boş bıraktığı alanlardan yararlanmak istedi. İlk maçta Galatasaray’ın kendisine karşı uyguladığı taktik ile sonuca gitmek istedi ama Batshuayi-Valencia ikili ile bağlantıyı kuracak orta sahaya sahip değildi.
REHAVETTEN ESER YOKTU
30. dakikada kafa toplarının akabinde bir anda topu önünde bulan Zaniolo ok gibi fırlayıp sol ayağıyla güçlü bir vuruş yaptı ve Galatasaray’ı 1-0 öne geçirdi. İlk yarıda Barış Alper ve Zaniolo ağır Fenerbahçe savunmacılarının yanından vızır vızır geçip gitti. Oyuncuların ortaya koyduğu performans Okan Buruk’un rotasyon yapmakta ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Fenerbahçe’nin rakip ceza sahasına girme girişimleri oldu ancak pozisyon üretemedi. İsabetli şutu yoktu. İlk yarıda topla oynamada Fenerbahçe yüzde 53’e 47 üstün olsa şut, rakip ceza alanında topla buluşma ve gol beklentisi gibi verilerde üstünlük Galatasaray’da idi.
MAÇIN ADAMI ZANiOLO iDi
İkinci yarıda Jesus; Rossi-Osayi değişikliği yaparak Ferdi’yi sola kaydırdı. Galatasaray ise sanki mağlupmuş gibi ön alanda baskıyla başladı bu bölüme. Açık söylemek gerekirse Galatasaray’ın oyunu ve oyuncuları ile Fenerbahçe’nin oyunu ve oyuncuları arasında gömlek ve sıklet farkı var. Sanki Fenerbahçe şampiyon gelmiş, Galatasaray prestij için oynuyor gibiydi!
BiR TEBRiK DE JORGE JESUS’A!
G.Saray final maçlarının takımı. Her şey o 90 dakikaya bağlı ise o maçı sindirebilen usta ayaklara sahip. Ankaragücü orta sahayı kalabalık tuttu, pas bağlantılarını kesmek amacıyla oynamaktan ziyade oynatmayı hedeflemiş başkent ekibi.
Okan Buruk çıkardığı kadro ile istikrardan yana olduğunu gösterdi. G.Saray’ın 6 as oyuncusu kart sınırındaydı. G.Saray son 3 maçtır gol yemeden başkente geldi. Cumhuriyetin 100. yılında Ankara’da şampiyonluk turu atmak için çıkılmış maçtı.
Okan Buruk’un 30 yıl önce aynı gün oyuncu olarak kupayı kaldırdığı, dün aynı takımda teknik adam olarak şampiyonluk istediği bir maçtı. Hafta sonu Bundesliga’da yaşanan örnekler bu haftaki her maç farklı bir bakış açısı ve seyredilebilirlik getirmiş olabilir. Ankaragücü-G.Saray maçı hafta sonu oynanacak derbinin ısısının ayarını belirleyecekti. G.Saray kimseye bağlı kalmadan kendi göbeğini kendi kesecekti. F.Bahçe taraftarının kulağı başkentte ama sarı kırmızılıların gözü de kulağı da sahadaydı.
G.SARAY YAŞAMADI
Beşiktaş ve F.Bahçe’nin son maç veya bir önceki maçlarda şampiyonluk kaybetmesine şahit olundu. Fakat G.Saray için bu durum yaşanmadı. Takımların sahaya Kurtlar Vadisi müziği ile çıkmaları da ilginçti.
CEZA SAHASI iÇiNDE TAM BiR HAYALET ADAM: MAURO iCARDi
G.Saray soldan, sağdan baskı ile erken gol atıp fişi çekmek istedi. Nitekim Rashica’nın ortasında İcardi tek vuruşla golü gtirdi. Ceza sahasında bu adam tam bir hayalet. ‘İcardi nerede?’, ‘Nereye gitti?’, ‘Şimdi buradaydı!’ diye isyan ettirecek bir forvet, bir golcü.
İlk yarı itibari ile Tolunay Kafkas’ın maç öncesi hesabı tutmadı. Pas bağlantılarını tutmak için orta sahayı kalabalık tutmuştu. Oysa G.Saray kanatları kullanarak bu düşüncesini bertaraf etti. 15. dakikada Muslera, gole geçit vermedi, akabinde Taylan-Milson organizasyonu golü getirdi ve maç yeniden başladı. 24 yaşındaki Arda’nın İcardi ile sınavıydı bu maç. Bu eşleşme maçın kilidiydi. Milson enerjisi ve hareketliliği ile defansının dengesini zaman zaman bozdu. Taylan farklı bir motivasyonla oynadı. G.Saray’ın 2. golünde İcardi’nin yine becerisi ve Arda’nın acemiliği vardı. Ceza sahasında bu adam; GHOSTMAN (Hayalet adam). Zahid’in şutunda direk ilk yarının berabere bitmesini engelledi.
Galatasaray’da Zaniolo’nun cezalı olması fazla etki etmedi ama Sivasspor’da Murat Paluli, Ziya, Goutas, Erdoğan Yeşilyurt, Ulvestad ve Yatabare’nin olmaması büyük sıkıntı yarattı. Galatasaray’da futbolcular ile taraftarların oluşturduğu sinerji ilk 10 dakika Sivas’ı adeta sahasına hapsetti. Kerem çok istekli başladı. Oliveira iyiydi. Nitekim Kerem’in çevre kontrolündeki başarısı sonrası İcardi’ye attığı pas ilk golü getirdi. Galatasaray ilk yarının tamamında 3. bölgede baskı kurdu. Başarılı derinlemesine paslar attı ve kanatları çok efektif kullandı. İcardi, ceza sahası içinde kendisini savunan futbolcular için tam bir kâbus! Hayalet gibi, bir anda yok olup bir anda bitiveriyor.
SON ÜÇ MAÇIN KOPYASIYDI
İlk yarı Galatasaray yakaladığı hızlı ataklarda geçiş oyununda da başarılıydı. Kerem kanattan ziyade İcardi’ye yakın oynadı. Bu ikilinin uyumu iyiydi. Galatasaray her oyuncusuyla takım halinde iyi gözüktü ama Oliveira, Kerem, Torreira ve İcardi ilk yarı itibari ile öne çıkan oyunculardı. İlk 45 dakikada final paslarındaki başarı oranı düşük olması skorun 1-0’da kalmasında önemli sebepti. Son üç maçın kopyasını oynayan Galatasaray rakibe pozisyon vermedi. Baskı kurdu. Torreira Galatasaray için kilit oyuncu. Formu ve formsuzluğu önemli etken. Topla oynamadaki yüzde 71’e 29, isabetli pastaki 259’a 78, rakip yarı sahada isabetli pasta 107’ye 27’lik üstünlük ve rakip ceza alanında 11 kez topla buluşma ilk yarının özetiydi aslında.
HAYALET GOLCÜ iCARDi
İkinci yarıya Sivas iki değişiklikle başladı. Galatasaray ise iyi oyundan ziyade kazanma odaklı anlayışla sahadaydı. Sarı kırmızılıların maç kazanma arzusu ve hırsı son maçlar itibariyle strese yol açıyor. Bu da bazı futbolcuların haddinden fazla itirazcı olmasına yol açıyor.
İkinci golü bulup rahatlamak çabasında olan Galatasaray, kimsenin beklemediği bir anda Boye’nin ortasında ‘hayalet golcü’ İcardi’nin bir anda bitiverip kafayı vurması ve kaleci Ali Şaşal’ın hata yapmasıyla aradığını buldu. Bu maçta Sivas’ın gücü yoktu. Galatasaray’da ise kazanma hırsının yol açtığı stres çoktu. Sarı kırmızılılarda İcardi ve Torreira iyi olunca skor ve galibiyetler de geliyor. 2 hatta 3 kişilik oynayan Torreira olduğu sürece Galatasaray maçları, rakipleriyle 11’e 11 oynamıyor.
KAPTAN MUSLERA’YI KIZDIRDILAR
Bu arada ilk yarıda Torreira’ya verdiği bir pas sonrası kendisini protesto eden taraftarlara reaksiyon gösteren Muslera’nın maçtan sonra direkt içeri koşup sahadaki kutlamalara katılmaması gecenin bir başka önemli detayı oldu.