İşte bir TEM gişesi...
Aynı gişede sıkışan iki araç...
Birbirlerine girmişler...
Fotoğrafa defalarca baktım...
Ama önce şu sözü yazmak istedim:
“Bu dünyada sizi ateşle hemhal eden Allah, öbür dünyada ateşlerden korusun...”
Şimdi hikâyeye geçebiliriz...
Akşama doğru ormandan dönüyorlardı. Bir ay boyunca çıkan orman yangınlarında alevlerle savaşırken bitkin düşmüşlerdi.
Yine 29 Eylül günü Urla’nın Balıklıova Mahallesi’nden bir yangın ihbarı aldılar.
Bu anı DHA İzmir Muhabiri şöyle anlatıyor:
“Saat 19.00 sıralarında gelen ihbar üzerine bölgeye hareket eden orman ekipleri, gece sabaha kadar mücadele etti ve yangını kontrol altına alıp söndürdü. Ertesi gün bölgede soğutma çalışmaları yapıldı. 17 hektar ağaçlık, 3 hektar da tarım arazisinin zarar gördüğü yangınla gece boyu mücadele eden orman ekipleri dönüşümlü olarak dinlendiği alana geldiklerinde...”
İŞTE PAYLAŞIM HARİTASI
1) Görüyor musunuz?
TÜRK BAYRAĞI: Türkiye’nin sınırlarını korumak için kurduğu tampon bölge... Yani yayılma, işgal derdi yok... Tam tersine hastaneler, evler, okullar kurmuş. Su sistemlerini tamir etmiş.
ABD BAYRAĞI: Dikkat edin, ABD bayrağı nerede? Bugün PKK/YPG’nin olduğu bölgede. Hamisi, koruyucusu yani...
RUS BAYRAĞI: Rusya da bir tek yere yoğunlaşmış... Suriye’nin Doğu Akdeniz’e açılan limanlarını almış. Hani tarih derslerinde okuruz ya, “Rusya’nın sıcak denizlere açılma hayali”... İşte Tartus Limanı odur. Hem de sonsuza kadar kiralamış durumda. Karşılığında Esad’a yaşama garantisi vermiş. Koruyor...
İSRAİL BAYRAĞI: O zaten belli, Golan tepeleri... Oradan hemen sonra İran bayrağı var. Ama araya Rusya girmiş... Ne acıdır ki...
Bu Suriye haritasında bir tek bayrak yok. O da Suriye bayrağı... Olsa da Rusya korumasında...
Önce New York’ta bize yaptığı açıklamalar ve sonra Soçi dönüşünde söyledikleri...
Takvimi biraz geri sarınca, Erdoğan’ın söyledikleri zaten her düzeydeki görüşmelerde, dosyalar halinde gündeme getirilmişti.
MİT Başkanı Hakan Fidan; her görüşmesinde PKK/YPG dosyasını masaya koymuştu. Erdoğan’ın işaret ettiği ve benim de zaman zaman fotoğraflarıyla yazdığım Beyaz Saray görevlisi McGurk’ün “organize işleri” o dosyalarda zaten vardı...
Kimi zaman, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu rahatsızlığı iletti...
Çavuşoğlu “Stratejik dost böyle olur mu?” diye kapalı kapılar ardındaki toplantılarda sordu...
Dönemin ABD Büyükelçisi Serdar Kılıç her ortamda bu gerçeği dile getirdi.
Hani haberlerde şöyle okuruz ya:
“Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ikili görüşmede ABD’li mevkidaşına Türkiye’nin hassasiyetlerini iletti...”
Yılların deniz uçağı pilotu: Hakan Osanmaz.
Yine bulutlara doğru yükseliyor. Bir çevre denetlemesi daha...
Onun adını çevrenin “gökyüzü bekçisi” koydum...
Çünkü yalnızca İzmit Körfezi’nde yüzlerce gemiyi, denizi kirletirken yakaladı.
Milyonlarca lira ceza kesti.
Körfez’i karadan kirleten işletmelerin belası oldu.
Şimdi hepsi arıtma taktırdı.
İşte bu yüzden ona çevrenin
1. Önlerinde bitmeyen kuyrukların olduğu dev vitrinler gitmiş... Evet...
Frank Sinatra eğer bu New York’u görüyorsa; mezarında ters dönüyordur...
New York’un ışıltısı solmuş...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la gittiğimiz New York’ta karşılaştığım gerçek buydu...
Yani...
Cumhurbaşkanı’nın, “Biden dürüst davranmıyor” diyerek Türkiye-ABD ilişkilerindeki olumsuz tabloyu doğrudan ortaya koyduğunu hatırlarsak...
Erdoğan’ın, “Bush’la, Obama’yla, Trump’la iyi çalıştık ama Biden’la iyi başladık diyemem” sözünü düşünürsek...
Özetle:
İLİŞKİLER SAĞLIKLI DEĞİL
“Türk-Amerikan ilişkilerinde sağlıklı bir sürecin işlediğini doğrusu söyleyemem. Niye? F-35’leri aldık, 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık ve bu F-35’ler bize teslim edilmedi. Amerika önce bunu bir defa halletmeli. Bize S-400 konusunu bahane edip F-35’leri vermemek her şeyden önce bir defa devletler arası ilişkilerde ne diplomasi noktasında ne de münasebetler noktasında bir kimlik ortaya koymadır. Amerika’nın önce bunu bir defa düzeltmesi lazım.
S-400’DEN GERİ ADIM YOK
Tabii uluslararası hukuka dayalı olarak ne yapılması gerekiyorsa yapacağız. Bize sürekli S-400’ü dayatmalarını bir defa bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bizim için S-400 işi bitmiştir. Buradan geri adım atmamız da mümkün değil. Amerika’nın bunu uluslararası diplomaside, ilişkilerde doğru bir yere oturtması gerekir. Ama şu ana kadar bunu oturtamadılar.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’nin F-35’ler için ödediği 1 milyar doları hatırlatması ve ardından uluslararası hukuka vurgu yapması çok önemli bir ayrıntı. Elbette gerekirse Türkiye ödediği paranın hukuken peşine düşecektir. Nitekim bu noktadan sonra Cumhurbaşkanı bir uyarı daha yapıyor:
“Biz Türkiye olarak dürüst davranıyoruz, duruşumuz dürüsttür ama Amerika maalesef dürüst davranmadı, davranmıyor. Bizim şu anda Amerika ile zaten 20 milyar dolar civarında bir ticaret hacmimiz var. Bu ticaret hacmimizin artmasını biz arzu ediyoruz, ederiz de… Savunma sanayiine yönelik de biz adımlarımızı atıyoruz ve atmaya da devam edeceğiz.”
ESKİ TÜRKİYE YOK
Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün bunları söylerken ABD’nin Türkiye ile geçmişte kurduğu ilişki modelinin de artık yürümeyeceğini açıkça vurguluyor. Yani “ben verirsem alırsın, vermezsem beklersin” sözünü kabul edecek bir eski Türkiye yok. İşte Cumhurbaşkanı’nın bu gerçeği vurgulayan sözleri: