Yaşam tarzı tercihlerinin erkek üreme sistemi üzerindeki etkilerinin araştırıldığı çalışmada fiziksel olarak efor gerektiren işlerde çalışan ve düzenli olarak ağır cisimleri kaldıran erkeklerin sperm sayılarının ve testosteron seviyelerinin daha yüksek olabildiği gösterilmiştir. Elbette çalışma sınırlı sayıda katılımcı ile gerçekleştirildiğinden ağır işlerde çalışan her erkeğin sperm değerlerinin ve testosteron seviyelerinin daha yüksek olacağı genellemesi yapılamaz. Yine de hareketli bir yaşamın sunduğu avantajların da göz ardı edilmesi mümkün değil. Gelin birlikte aktif bir yaşamın erkekler üzerindeki etkilerini bir kez daha hatırlayalım.
Düzenli Egzersiz Sperm Kalitesini Artırabilir
Hareketsiz bir yaşam tarzı benimseyen genç erkeklerle aktif bir yaşantı sürenler arasında sperm kalitesi özelinde belirgin farklılıklar bulunuyor. Nitekim bu söylem bilimsel çalışmalarla da desteklenmiş durumda. Haftada ortalama 15 saat egzersiz yapan erkeklerin sperm sayılarının haftada 5 saatten az egzersiz yapanlara göre %73 oranında daha fazla olduğu yönünde verilere sahibiz. Evet, egzersizin sperm sayısı üzerinde yarattığı çok ciddi bir farklılık söz konusu. Bu noktada unutulmaması gereken, aşırı yoğunluklu egzersizlerden kaçınılmasının önemli olduğu. Aşırı yoğunluklu egzersizlerin uzun süre devam etmesi ile sperm sayılarının ve erkeklik hormonu seviyelerinin düşebildiği biliniyor. Dolayısıyla sağlıklı kalabilmek, sperm kalitesini desteklemek için sporda da dengenin tutturulması gerekiyor.
Sertleşme probleminin başlı başına bir sağlık sorunundan ziyade farklı hastalıkların belirtisi olarak ortaya çıkan bir semptom olarak değerlendirilmesi gerekir. Damar sağlığını ve kan akışını etkileyip damar fonksiyonlarına zarar veren herhangi bir hastalık neticesinde sertleşme sorunu ile karşılaşılabilir. Diyabet, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve kolesterol sonucunda sertleşme sorunu görülme riskinin artıyor olmasının ardında bu gerçek vardır.
Kolesterol kanda bulunan mumsu bir maddedir. Dokuların oluşturulmasında ve hormonların üretiminde görev yapar. Kolesterolün ideal orandan fazla olması ise sağlık için önemli tehditleri beraberinde getirir. Yüksek kolesterol neticesinde arterlerin daralabildiği, kan akışının yavaşlayabildiği bilinmektedir. Kolesterolün birikmesi ateroskleroz olarak adlandırılır ve en basit tanımla damar sertleşmesidir. Yüksek kolesterol nedeniyle oluşan plakların damarların iç kısmında birikmesi, damarların daralıp elastikiyetlerinin azalması ile karakterizedir. Ateroskleroz aynı zamanda sertleşme problemi nedenlerindendir.
Yapılan bilimsel çalışmalar sertleşme sorunu ve yüksek kolesterol arasında bağlantı bulunduğunu ortaya koymakla birlikte bağlantının ardındaki mekanizmanın tam olarak anlaşılamadığı ifade edilebilir.
Azospermi temel olarak iki ayrı durum sonucu gündeme gelir. Bu durumlardan ilki testislerde sperm üretiminin olması ancak üretilen spermlerin meniyi oluşturan diğer sıvılarla birleşememesi ve/veya vücut dışarısına atılamamasıdır. Tıkanıklığa bağlı azospermi olarak adlandırdığımız bu türün görüldüğü erkeklerden sperm toplama teknikleri ile spermler toplanabilir. Bu erkeklerin yardımcı üreme teknikleri ile çocuk sahibi olma ihtimalleri son derece yüksektir.
Azosperminin bir diğer türü tıkanıklığa bağlı olmayan yani non-obstrüktif azospermidir. Non-obstrüktif azospermi hastalarının menisinde sperm bulunmamasının nedeni testislerde sperm üretiminin gerçekleşmemesidir. Testislerde sperm üretiminin yapılamamasının ardında farklı nedenler bulunabilir. Sperm üretimini tetikleyen hormonların salınımındaki problemler de testislere alınan travmalar da kalıtsal hastalıklar da tıkanıklığa bağlı olmayan azospermiye neden olabilir. Yapılan hormon testleri sonucunda yeterli oranda erkeklik hormonu üretiminin varlığı tespit edilen ancak menisinde sperm bulunmayan hastalara Mikro TESE cerrahisi gerçekleştirilebilir. Mikro TESE için uygun olmayan belirli hasta grupları da bulunur. Y kromozomunun incelenmesi ile operasyon kararı verilebilir.
Tıkanıklığa Bağlı Olmayan Azospermi Tedavisinde Altın Standart: Mikro TESE
Özetle penis içerisindeki sertleşmeyi sağlayan tüp yapılarına silikon protezlerin veya şişirilebilir silindirlerin yerleştirilmesi yoluyla gerçekleştirildiği ifade edilebilen penil protez cerrahisi ile ileri derecede sertleşme sorunu yaşayan hastalarımızın tedavisini başarıyla tamamlayabiliyoruz. Tedavi son derece başarılı olmakla birlikte bazı soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Son dönemde penis büyütme ameliyatlarının daha çok tercih edilmesi ile “Penis protezleri penis uzunluğunu artırır mı?” sorusu gündeme yerleşiyor. Bu haftaki köşe yazımda çok merak edilen bu sorunun yanıtını sizlerle paylaşacağım.
Penis Protezlerinin Amacı Sertleşme Fonksiyonunun Geri Kazandırılmasıdır
Penis protez ameliyatı hastaların ileri derecede sertleşme problemlerinin giderilmesi amacıyla yapılır. Penis içinde bulunan tüp yapılarına yerleştiren penis implantları penis uzunluğunun dikkate değer ölçüde artmasına neden olmaz. Penis protezi ameliyatı uygulanırken penis uzunluğunun artırılması değil korunması hedeflenir. İmplant seçimi sırasında da hastanın penis boyutları değerlendirilir ve bu doğrultuda uygun olan bir implantın penis içine yerleştirilmesi sağlanır.
Antioksidanlar ve Oksidatif Stres
Antioksidanlar ve hücrelere zarar veren serbest radikaller arasındaki denge bozulduğunda ortaya oksidatif stres çıkar. Serbest radikaller farklı sayılarda elektrona sahip oksijen içeren moleküllerdir. Elektron sayıları eşit olmadığından kolaylıkla reaksiyona girebilirler. Dolayısıyla vücudumuzda sağlıklı veya sağlıksız, öngörülemeyen bir dizi kimyasal süreci başlatabilirler. Yapılan bilimsel çalışmalar oksidatif stresin erkek kaynaklı kısırlığa yol açabildiğini göstermektedir. Yine de oksidatif stresin önlenmesi ya da etkilerinin minimize edilmesinin mümkün olduğu unutulmamalıdır. Serbest radikallerin düşmanı, vücudumuzun ise dostu olan antioksidanlar serbest radikallerin etkilerini nötralize eder, bağışıklık fonksiyonlarını geliştirir ve sağlığın korunmasına katkıda bulunur. Bu süreçte sperm sağlığına iyi geldikleri de bilinmektedir. Nitekim mikrocerrahi ile varikosel ameliyatı sonrasında sperm kalitesini artırmak adına hastalarımıza güçlü antioksidan takviyeleri veririz. Antioksidanlarla ilgili bu temel bilgi, bu maddelerin faydalı olduğunu gösterse de farklı türleri olduğunun ve her türünün farklı faydalar sunduğunun bilinmesi önemlidir. Özellikle sperm sağlığı söz konusu olduğunda, sperm sağlığına katkı sunan antioksidanları yakından tanımak gerekir.
CoQ10, C Vitamini, Selenyum ve L’Karnitin…
Varikosel teşhisi konan tüm erkeklerde operasyon gerekli olmasa da çocuk sahibi olmak isteyen, ağrı sorunu yaşayan ve gençlik döneminde teşhis koyulan hastalar için varikosel ameliyatı tercihten ziyade bir zorunluluk olarak öne çıkar. Günümüzde varikosel tedavisinde altın standart mikrocerrahi ile varikoselektomi operasyonudur. Sonuçları son derece başarılı, hastalarımızın sperm parametrelerinde anlamlı değişimler elde edebiliyoruz. Ancak bilinmesi gereken salt cerrahi başarının sperm kalitesini yeterli oranda artıramayacağı. Hastaların post-operatif dönemde benimsedikleri alışkanlıklar ameliyat başarısında önemli bir etkiye sahip. Bu haftaki köşe yazımda varikosel ameliyatı sonrası yaşam tarzında yapılması gereken değişimler ile ilgili bilgi bulabilirsiniz. Faydalı olması dileğiyle…
Damar Sağlığını İyileştirmeye Odaklanmalısınız
Varikosel, toplardamarların varisleşmesidir. Hâliyle temelinde damar sağlığının bozulması neticesinde ortaya çıkan bir hastalık olarak değerlendirilmelidir. Mikrocerrahi varikoselektomi operasyonu sayesinde varisleşen ve hatta varisleşme ihtimali olan damarlar kapatılsa da ameliyattan sonra öncelik damar sağlığını iyileştirmek olmalıdır. Bu söylem bize varikosel tedavisi sonrası hastaların dikkat etmesi gerekenlerin kapsamına dair bilgi verir.
Uzatma ve Kalınlaştırma Aynı Operasyonda
Penis büyütme operasyonlarının ilk aşamasında, hastaların karın bölgesinden penis kalınlaştırma sırasında cilt altına enjekte edilecek olan yağ dokusunu alıyoruz. Yağ dokusu önce bir süre bekletiliyor ve bu süre sonunda suyundan ayrılarak enjeksiyon öncesi inceltme işlemine hazır hâle geliyor. Daha sonra penisin uzunluğunu artırmak adına penisi karın duvarına bağlayan suspansatuvar ligament bağını yaklaşık %80 oranında kesiyoruz. Bu yöntem sayesinde penisin vücut içerisinde kalan kısmını büyük ölçüde serbest bırakarak penis uzunluğunda kalıcı bir artış elde edebiliyoruz. Akabinde penis kalınlaştırma aşaması devreye giriyor. Operasyon başlangıcında hastalarımızdan aldığımız yağ dokularını özel işlemlerden geçirerek inceltiyor ve penis cildi altına enjekte ediyoruz. Böylece tek bir anestezi ile hastalarımızın hem penis boyunu uzatıyor hem de kalınlığını artırabiliyoruz. Spinal anestezi ile gerçekleştirilen ve 1-2 saat süren operasyon sonrası hastaların bir gün hastanede kalmaları gerekiyor. Bir gün hastanede kalındıktan sonra seyahat edilmesinde bir sakınca bulunmuyor.
Başarılı Sonuçlar İçin Hastalara Önemli Görevler Düşüyor
Arteriyel Yetmezlik Kaynaklı Sertleşme Problemi ve PRP Tedavisi
Fizyolojik kökenli sertleşme problemi karşımıza iki temel şekilde çıkar. Arteriyel yetmezlik sertleşme probleminde temel sorun ereksiyon için temel gereklilik olan penis kanlanmasında sorun olmasıdır. Penis içerisinde yer alan ve sertleşmeyi sağlayan tüp yapılarının içerisine kan dolmadığında, diğer bir deyişle atardamarlar yeterli oranda kanı penise iletemediğinde penis cinsel ilişki için ideal sertliğe kavuşamaz. Venöz yetmezlik söz konusu olduğunda ise penis yeterli sertliğe ulaşılırken tüp yapılarındaki kan toplardamarlardaki kapakçık fonksiyonlarının bozulması nedeniyle cinsel ilişki sonuna kadar sertliğini koruyamaz. Sertleşme sorununa yol açan bu iki ayrı nedenin doğru teşhis edilmesi kritik derecede önemlidir çünkü nedenler tedavi süreçlerini şekillendirir. PRP tedavisi penis kanlanmasında hafif ve orta düzeyde sorun olduğunda gündeme gelen bir tedavi yöntemidir. Tedavinin temel amacı tüp yapılarına kan taşıyan penis atardamarlarının fonksiyonlarını iyileştirerek ve peniste yeni kılcal damarların oluşması tetiklenerek penis kanlanmasının artırılmasıdır.
Hasta Seçiminin Doğruluğu Tedavi Sonuçlarını Etkiler
PRP ile sertleşme sorunu tedavisinde dikkat çekici oranda başarılı sonuçlar alınabilir, nitekim kendi hastalarımızda da pozitif sonuçları deneyimleyebiliyoruz. Ancak her zaman olduğu gibi tedavi başarısında hasta seçiminin doğruluğunun önemli bir payının olduğunun unutulmaması gerekiyor. Penil renkli doppler ultrasonografi sonucunda hafif ve orta düzeyde arteriyel yetmezlik teşhis edilen, kronik hastalıkları bulunmayan ya da kontrol altına alınmış olan, penisinde sinir hasarı sorunu yaşanmayan hastalar P-Shot için uygun aday olarak nitelendirilirler. Tüm bu unsurlar önemli olmakla birlikte hastaların yaşam tarzı alışkanlıklarının da değerlendirilmesi faydalı olacaktır. Arteriyel yetmezlik kaynaklı sertleşme problemi nihayetinde damarsal bir problemdir. Damar sağlığına zarar veren hareketsizlik, sigara kullanımı ve yanlış beslenme gibi alışkanlıkların bırakılması PRP ile sertleşme problemi tedavisinin başarısında önemli bir belirleyici hâline gelecektir.