Evren Işık

Varikosel ve erkek kısırlığı arasındaki bağlantı

9 Ekim 2023
Varikosel; erkek kısırlığının son derece yaygın görülen, aynı zamanda geri döndürülebilen nedenlerinden biridir. En basit tanımıyla, testisleri çevreleyen skrotum adlı torbadaki toplardamalarların varisleşmesi durumudur. Erken yaşta ortaya çıktığında ve/veya tedavi edilmediğinde spermlerin kalitesi ve fonksiyonları üzerinde belirgin bir düşüşe neden olabilir. Testislerin ısısını artıran ve normalden daha fazla kirli kana maruz kalmasına yol açan varikoselin, oksidatif stresi artırdığı yönünde genel bir görüş birliği mevcuttur. Bu haftaki köşe yazımda varikosel ve erkek kısırlığı arasındaki bağlantıyı ele alacağım. Faydalı olması dileğiyle…

Varikosel ve erkek kısırlığı arasındaki bağlantı elli yılı aşkındır gündemde. Varikosel hastası olan bazı erkeklerin doğal yollarla çocuk sahibi olabilmesi ve varikoselektomi sonrası sperm kalitesinde elde edilen değerli gelişmeler, varikoselin etki mekanizmasının gündemde kalmasının nedenleri arasında gösterilebiliyor. Yapılan bilimsel çalışmalar da bu etki mekanizmasını anlamaya yönelik ilerliyor. Gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, varikosel ve erkek kaynaklı kısırlık arasındaki bağlantıdan oksidatif stresin sorumlu olduğuna dair veriler elde edilmiş olmakla birlikte bu bağlantıyı açıklayan tek bir teorinin varlığından bahsedilemiyor. Dolayısıyla varikosel teşhisi konan erkeklerde tedavi kararı verilirken çok yönlü düşünülmesi ve hastaların bireysel ihtiyaçlarının değerlendirilmesi gerekiyor.

Varikosel Tedavisi Ne Zaman Gerekli?

Varikosel tedavisinde altın standart mikrocerrahi varikoselektomi operasyonudur. Mikrocerrahi operasyonlarında deneyimli üroloji ve androloji uzmanlarınca gerçekleştirilmesi gereken ameliyat sırasında hem varisleşen hem de varisleşme ihtimali olan damarlar bağlanabiliyor. Böylece varikoselin nüksetme ihtimali minimize edilebiliyor. Unutulmaması gereken ise varikosel teşhisi konan her hastaya mikrocerrahi varikosel ameliyatının önerilmeyebileceği. Operasyon için belli başlı şartların karşılanması gerekiyor.

Varikosel erken yaşlarda, ergenlikte görüldüğünde cerrahi operasyon tercihten ziyade bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. İlerleyen yıllarda çocuk sahibi olunabilmesini sağlamak amacıyla, sperm analizi yapılamasa dahi, ergenlik dönemindeki hastaların testis boyutları değerlendirilerek ameliyat kararı verilebiliyor.

Yazının Devamını Oku

Erken boşalma ne zaman gündeme gelir?

2 Ekim 2023
Erken boşalma olarak da adlandırılan prematür ejakülasyon, dünya genelinde en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Cinsel ilişkiye girmeden ya da cinsel ilişki başladıktan hemen sonra, kontrolsüz bir şekilde boşalma durumu olarak kısaca tanımlanabilir. Fakat erken boşalma ile ilgili bilinmesi gerekenler bunlarla sınırlı değildir. Bu haftaki köşe yazımda erken boşalma hakkında önemli bilgiler paylaşacağım, faydalı olmasını dilerim.

Erken Boşalmadan Bahsedilebilmesi İçin Aranan Şartlar

Uluslararası kılavuzlar erken boşalmayı cinsel ilişkiye girdikten sonra ilk 1 dakika içerisinde, kontrol dışı ve tekrarlayan şekilde gerçekleşen boşalma olarak tanımlar. Bu tanımda altı çizilmesi gereken üç temel kriter bir aradadır. İlk kriter cinsel ilişkinin süresi ile ilgilidir ve bu kriter farklı şekillerde de ele alınabilir. Prematür ejakülasyon, yaygın olarak cinsel ilişkinin 1 dakika içerisinde sonlanması şeklinde ifade edilse de bu süre farklı uzmanlarca 1-2 dakika şeklinde de belirtilebilir. Üstelik bu noktada partnerin cinsel hazza ulaşmasının da önemli bir değişken olduğunun unutulmaması önemlidir. Nitekim erken boşalma, temelinde hastanın partnerinin cinsel hazza ulaşamaması ve/veya erkeğin boşalma süresinden memnun olmaması ile de ilişkilidir. Dolayısıyla süre kriteri bir anlamda sübjektif nitelik taşıyabilir.

Erken boşalmadan bahsedilebilmesi için erkeğin boşalma eylemini kontrol edememesi bir diğer kriterdir. Kişinin kontrollü olarak ya da isteyerek erken boşalması, cinsel işlev bozukluğu olarak tanımlanmaz.

Erken boşalmanın varlığından bahsedilebilmesi için bir diğer önemli şart ise tekrarlayan şekilde görülmesidir. Zaman zaman her erkek cinsel performans düşüklüğü yaşayabilir, stresten ya da yorgunluktan erken boşalabilir. Mevcut bir cinsel işlev bozukluğu olarak değerlendirilen erken boşalma, dönemsel yaşanan sorunlardan farklı olarak sürekli görülür. Kronikleşen erken boşalma birçok açıdan hem erkeği hem partnerini hem de çiftlerin ilişkisini etkiler. Önemli olan bu sorunu tanımlamak, varlığı hâlinde tıbbi destek almaktır.

Yazının Devamını Oku

Prezervatif %100 korur mu? Cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenebilmesi için şart!

18 Eylül 2023
Son yıllarda korunmasız cinsel ilişkinin yol açabildiği sorunlarla ilgili farkındalıkta genel bir artış var. Her ne kadar genellikle etkili bir doğum kontrol yöntemi olarak öne çıksa da prezervatif cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da efektif bir koruma sunuyor. İstenmeyen gebeliklerin ve hem kadınların hem de erkeklerin genel sağlığını tehdit eden cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi söz konusu olduğunda da hâliyle prezervatif kullanımı tercihten ziyade bir gereklilik olarak değerlendiriliyor. Bu haftaki köşe yazımda prezervatif kullanımının koruyuculuğu hakkında bilgi bulabilirsiniz, faydalı olması dileğiyle.

İstenmeyen Gebeliklere Karşı %98 Dolaylarında Koruma Sunar

Prezervatif kullanımı, dünya genelinde en yaygın tercih edilen doğum kontrol yöntemlerinin başında geliyor. Doğru bir şekilde ve doğru zamanda kullanıldığında prezervatifin koruyuculuk oranının %98 dolaylarına yükseldiği biliniyor. Etki mekanizması son derece basit, ejakülasyonun kadın üreme sistemine erişmesini engelliyor. Böylece spermler ile yumurta hücrelerinin birleşmesi fiziksel anlamda önlenmiş oluyor. Ancak tüm etkisinin ortaya çıkabilmesi için doğru kullanılması şart. Üstelik kullanım zamanı da oldukça belirleyici. Bu noktada kısaca precum sıvısından bahsetmemiz gerekiyor.

Cinsel ilişki sırasında uyarılma gerçekleştiğinde penisten precum ya da pre-ejakülat adı verilen bir sıvı geliyor. Erkek üreme sistemindeki bezler tarafından üretilen bu sıvının miktarı kişiden kişiye ve hissedilen cinsel hazzın yoğunluğuna göre değişiklik gösterebiliyor. Precum sıvısının farklı işlevleri var ve içerisinde sperm bulunması mümkün. Nitekim yapılan bazı bilimsel çalışmalarda erkeklerin %40’ında, precum içerisinde sperm bulunduğu gösterilmiştir. Ve evet, precumda sperm bulunuyorsa gebelik ihtimali de vardır. Bu nedenle geri çekilmenin bir korunma yöntemi olarak denenmemesi, istenmeyen gebeliklerin önlenmesi adına önemlidir. Precum sıvısı gelmeden prezervatifin kullanılması ile potansiyel riskin minimize edilmesi mümkündür.



Yazının Devamını Oku

Cinsel performansı artırmak mümkün mü?

9 Eylül 2023
Cinsel olarak aktif olunan döneme girildiği andan itibaren birçok erkek, performansını yükseltmenin yollarını arıyor.

Ne yazık ki bazı durumlarda kulaktan dolma bilgiler doğrultusunda hareket edilmesi de söz konusu olabiliyor. Bu noktada son derece önemli olan, göz ardı edilmemesi gereken basit bir gerçek var. Evet, cinsel performans artırılabiliyor ancak hedeflenen performansa ulaşılabilmesi için bilinçli hareket edilmesi gerekiyor. Bu haftaki köşe yazımda cinsel performansın yükseltilmesi amacıyla denenebilecek sağlıklı yöntemler hakkında bilgi bulabilirsiniz, faydalı olması dileğiyle.

Cinsel performansı düşüren nedenler öğrenilmeli

Cinsel performans ile ilgili kriterler kişiden kişiye değişebilmekle birlikte, cinsel ilişkiden temel beklentilerin doğru şekillendirilmesinde fayda var. Cinsel ilişkinin çiftler için tatmin edici olması en önemli gereklilik. Karşılıklı tatminin yaşanabilmesi için penisin ideal sertliğe ulaşıp sertliğini sürdürmesi ve ilişkinin 1 dakikadan erken sonlanmaması önem taşıyor. Sertleşme problemi de erken boşalma da performansı etkileyen, çiftler arasındaki özel ilişkiye zarar verebilen ve aynı zamanda nedenlerinin bilinmesi gereken cinsel işlev bozuklukları. Benzer sorunları sürekli olarak yaşayan erkeklerin üroloji ve androloji uzmanlarınca değerlendirilmesi oldukça kritik. Ancak bu sayede cinsel işlev bozukluklarının ardındaki nedenlerin teşhis edilmesi ve uygun tedavi planlamasının yapılması mümkün olabiliyor.

Kardiyovasküler egzersizler ihmal edilmemeli

Yazının Devamını Oku

Erkeklik hormonu neden bu kadar önemli?

30 Ağustos 2023
Testosteron olarak da adlandırılan erkeklik hormonu, erkeklerde primer cinsiyet hormonudur. Kadınlarda da az miktarda bulunan bu hormonun, erkeklerin hem psikolojik hem de fizyolojik sağlığında kritik öneme sahibi olduğu bilinir. Ergenlik döneminde penisin ve testislerin gelişiminde, sesin kalınlaşmasında, vücut kıllanmasında görev yapan erkeklik hormonu aynı zamanda sperm üretiminde, kırmızı kan hücrelerinin yapımında, kas kitlesinin güçlü kalmasında, kemik yoğunluğunun ve cinsel isteğin regülasyonunda rol oynamaktadır. Yaşın ilerlemesi ile birlikte erkeklik hormonunun salınımının azalması yaygın bir durum olsa da farklı sağlık sorunları nedeniyle de erkeklik hormonu üretiminin azalması mümkün olabilmektedir. Bu haftaki köşe yazımda erkeklerin sağlığı ve yaşam kalitesi üzerinde önemli etkilere sahip olan erkeklik hormonu hakkında bilgi bulabilirsiniz.

Erkeklik Hormonu Seviyeleri Gün İçinde Dahi Değişir

Erkeklik hormonu seviyesi yalnızca yaşın ilerlemesi ile değil, gün içerisinde de azalır. Sabahları saat 8.00’de maksimum değerlerine ulaşırken akşamları 20.00 dolaylarında minimum seviyeye iner, daha sonra ise yeniden yükselmeye başlar. Sabah ve akşam saatlerinde yaşanan hormon seviyelerindeki fark, genç erkeklerde yaşlı erkeklere oranla daha yüksek olur.




Sağlıklı Yaşam Alışkanlıkları Erkeklik Hormonu Seviyesini Yükseltebilir

Yazının Devamını Oku

Cinsellik ile ilgili merak edilenler

26 Ağustos 2023
Öncelikle bu konu bir tabu, özellikle de bazı toplumlar için. Erkeklik kavramının ve bu kavrama yüklenen anlamların merkezinde yer alan penis boyu, erkeklerde güç ile özdeşleşmiştir. Temelde elbette ki böyle bir genelleme yapılması doğru değil. Yine de penis boyu ile cinsiyet rolleri, öz güven, cinsel performans ve benlik algısı ile ilgili endişeler arasında sıkı bir bağ bulunduğu gerçeği yadsınamaz. Oysaki penis boyu, her erkekte farklılık gösterebilir ve genetik faktörlerden etnik kökene, vücut yapısından yaşa kadar birçok farklı unsurdan etkilenebilir. Hâliyle, birçok farklı soru işaretinin kesişiminde yer alır. Bu haftaki köşe yazımda hem ergenlik dönemindeki hem de yetişkin erkekler arasında tabulaştırılan penis boyu hakkında en çok merak edilen, bir o kadar da önemli olan konulara dair bilgi bulabilirsiniz.

İdeal Penis Boyu Ne Kadar?

“İdeal penis boyu ne kadar?” sorusu ile sıklıkla karşılaşıyoruz. Ancak bu soruya kesin bir yanıt vermek çok da mümkün değil. Penis boyu hakkında ideal değerlerden bahsederken minimum değerlere odaklanmak çok daha doğru bir yaklaşım hâline geliyor. Örneğin ereksiyon hâlindeyken penis uzunluğu 9,3 cm ve altındaysa, ayaktayken idrar yapılamıyorsa ve cinsel işlevlerde bir sorun yaşanıyorsa penis uzunluğunun idealin altında olduğu söylenebilir. Bu değerlerin üzerinde penis boyuna sahip olan, cinsel işlev bozukluğu bulunmayan ve ayakta idrar yaparken sorun yaşamayan erkeklerin genel anlamda penis boyu ile ilgili bir sorunu olmadığı genellemesi yapılabilir. Fakat bu genelleme, her erkek için mutlak geçerlilikte değildir.

Penis boyu erkekler üzerinde performans kaygısına neden olabilir, cinsel hazzı etkileyebilir ve bazı erkeklerde cinsellikten kaçınmaya varan psikolojik sorunları beraberinde getirebilir. Dolayısıyla işlevini yerine getiren boyuttaki bir penis dahi, erkeklerin benlik algısını zedeleyebilir. Penis boyu genel olarak uzunluk kriterine göre değerlendirilse de çap ölçüsünün de bu noktada dikkate alınması önemlidir. Nitekim penis inceliği göz ardı edilen ve cinsel hazzı uzunluğa kıyasla daha fazla etkileyebilen bir parametredir. Günümüzde gelişip çeşitlenen tedavi yöntemleri sayesinde hem penis boyunun hem kalınlığının artırılması mümkündür.

Penis Boyu, Birçok Farklı Faktörden Etkilenir

Yazının Devamını Oku

Sperm nasıl üretilir?

15 Ağustos 2023
Erkekler gamet adı verilen milyonlarca sperm hücresi üretirler. Erkek üreme sisteminin temel fonksiyonu olan sperm üretimi, spermatogenez olarak adlandırılır ve genellikle erkekler ergenlik dönemine girdiği zaman başlar. Genetik anomalilerden, hormonlardaki sorunlardan, enfeksiyonlardan, testislere alınan travmalardan, toksinlere maruziyetten ve bazı tedavilerden etkilenebilen sperm üretim süreci oldukça hassas bir doğaya sahiptir. Sperm üretim döngüsünün sorunsuz ilerleyebilmesi için sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesi ve aynı zamanda düzenli ejakülasyon gerekir. Bu haftaki köşe yazımda “Sperm nasıl üretilir?” hakkında detayları aktaracağım ama öncesinde gelin, erkek üreme hücrelerini birlikte tanıyalım.

Sperm Nedir?

Üremenin gerçekleşmesi için gerekli genetik bilgileri taşıyan erkek üreme hücreleri, sperm olarak adlandırılır. Her bir sperm, normal şartlarda 23 adet kromozom içerir. Kadınların üreme hücresi olan yumurtayı döllemesi hâlinde sperm, doğacak çocuğun birçok temel özelliğini belirler. Tüm bu önemli fonksiyonlarına rağmen, spermler erkek vücudundaki en küçük hücrelerdir ve yaklaşık 0,05 milimetre uzunluğa sahiptir.

Spermler testislerde üretilir, testisler erkek üreme sisteminin geri kalanına ana sperm iletim kanalı olarak bilinen vas deferans ile bağlıdır. Testislerin içinde seminifer tübül adı verilen sarmal yapılar bulunur. Testislerin üst kısmında, üretilen spermlerin depolanıp olgunlaştığı epididim yer alır. Epididimde olgunlaşan spermler hafif kasılmalar sayesinde vas deferansa ulaşır ve daha sonra prostat bezinin hemen üstünde konumlanan ampullaya gelir. Burada önce seminal vezikül salgılarıyla, daha sonra üretraya doğru ilerleyerek prostat sıvılarıyla birleşerek meniye dönüşür. Spermlerin meniyi oluşturan diğer sıvılarla birleştiği tüm bu yolculuk, temelde üç ayrı hormona bağlıdır.



Yazının Devamını Oku

Varikoselin sık görülen belirtileri ve nedenleri nedir?

4 Ağustos 2023
Varikosel, erkek kısırlığının teşhis edilebilen ve geriye döndürülebilen nedenlerinden biridir. En basit şekliyle, testis torbasındaki toplardamarların varisleşmesi durumudur. Büyük çoğunlukla sol testisi etkiler, sağ testisi etkilemesi durumunda nedenlerinin belirlenmesi için kapsamlı tetkiklere ihtiyaç duyulur. Görülme sıklığı göz ardı edilemeyecek kadar fazla olduğundan ve ergenlik dönemindeki erkekleri de etkileyebildiğinden, varikosel hakkındaki farkındalığın yükselmesi son derece önemlidir.

Skrotumdaki varisleşme, bacakta oluşan varislere çok benzer ve meydana gelmesi hâlinde testislere daha fazla zararlı ajanın ulaşmasına, böylelikle testis ısısının artıp testislerin fonksiyonlarının zarar görmesine neden olur. Tedavisinde altın standart, mikrocerrahi varikoselektomi olarak adlandırılan ve hem varisleşen hem de varisleşme ihtimali bulunan toplardamarların kapatıldığı ameliyattır. Mikrocerrahi varikoselektomi operasyonunun temel amacı, testislere ulaşan zararlı ajanların ve kirli kanın engellenip testis ısısının ideal seviyeye döndürülmesidir. Başarı oranı son derece yüksek olmakla birlikte bu ameliyatta zamanlama önemlidir. Dolayısıyla ne zaman bir üroloji ve androloji uzmanına danışılması gerektiği bilinmelidir. Bu haftaki köşe yazımda varikoselin sık görülen belirtileri ve varikosel nedenleri hakkında bilgi paylaşacağım, faydalı olmasını umarım.

Varikoselin En Sık Görülen Belirtileri

Varikosel tipik olarak asemptomatiktir. Ancak zaman içerisinde somut semptomlara yol açabilir. Skrotum toplardamarlarındaki varisleşme ilerlediğinde testislerde damarlar belirginleşebilir, ağırlık kaldırıldığında artan skrotal şişlik, fiziksel aktivitedeki artışla şiddetlenen ağrı ve ilerleyen dönemde de testis ısısının artmasına bağlı olarak sperm kalitesinde azalma en sık görülen belirtilere örnek gösterilebilir. Bazı hastalarda varikoselden etkilenen testiste küçülme meydana gelebilir. Nitekim testislerinden biri diğerine oranla daha küçük olan, ergenlik dönemindeki erkeklerin, üroloji ve androloji uzmanlarının değerlendirmesine başvurması tavsiye edilmektedir.

Varikosel, erkek üreme sağlığını etkileyen çeşitli problemlere yol açabilen bir hastalıktır. Skrotal sıcaklığın yükselmesi, spermlerin gelişimini ve olgunlaşmasını negatif yönde etkileyebilir. Testislerin çevresinde kan pıhtıları oluşturabilir, mikroskobik düzeyde testis kütlesini azaltabilir, tek taraflı meydana gelse dahi diğer testisi de etkileyebilir ve erkek kısırlığına yol açacak ölçüde sperm kalitesini düşürebilir.

Yazının Devamını Oku