Paylaş
Herkeste aynı soru: Bu tek hasta kaç günde kaç vakaya dönüşecek?
Tahmin yapabiliriz ama kesinlikle bilmek mümkün değil.
Ama önümüzde başka ülkelere ait ciddi veriler var.
New York Times gazetesi dün Amerika Birleşik Devletleri’ne ait çok titiz bir çalışma yapmış.
Koronavirüs vakalarının ülkedeki haritasını çıkarmış.
Bugüne kadar 37 ayrı bölgede vaka saptanmış.
O haritadan gördüğümüze göre virüs ülkede homojen olarak yayılmıyor.
Boston ve New York gibi nüfusu kalabalık yerlerde çok daha hızlı gelişiyor.
*
New York, İstanbul’a benzeyen bir metropol.
Gelin virüs böyle bir metropolde nasıl ilerlemiş bakalım.
Şehirde ilk virüs vakası 1 Mart günü tespit edilmiş.
Yani bundan 11 gün önce...
Kaynağa inilince görünen şu:
Bu ilk kişi Westchester County denilen bölgede yaşayan biriymiş.
Ve kendisinde koronavirüs teşhisi konmadan önce kalabalık yerlerde birçok insanla teması olmuş.
*
Bu tek kişiden başlayan New York yayılma hızı şöyle:
Görülen ilk vakanın bulunduğu bölgede 10 gün içinde tespit edilen vaka 100 kişi olmuş.
Aynı 10 gün içinde New York’taki vaka sayısı ise 173’e ulaşmış.
Ölenlerin hemen hepsi 60 ya da üzeri kişilermiş.
ASTERİX 3 YIL ÖNCE MASKELİ KORONAVİRÜSÜ NASIL BİLDİ
Le Figaro gazetesi geçen hafta ilginç bir haber verdi.
Dünyanın en ünlü çizgi romanlarından Asterix’in 2017 yılında yayınlanan bir sayısında Roma’da yarışa katılan arabalardan birinin sürücüsünün adı “Coronavirüs”müş.
Gerçekten ilginç.
Asterix, Fransızların dedeleri olan Galyalılardan.
Roma işgaline karşı savaşan bir kahraman.
Roma İmparatoru Sezar, arenada yapılacak bir araba yarışında en güvendiği yarışçısı olan Coronavirüs’ü yarıştırır.
Üstelik çizgi romanda ilginç bir şey daha var. Coronavirüs yüzünde maskeyle yarışıyor.
Peki Asterix’i çizenler bu kelimeyi bilerek mi kullandılar?
Tabii ki... Çünkü o dönemde koronavirüs türü biliniyordu.
Corona kelimesi taç anlamına geliyor.
Bu virüs mikroskop altında taç gibi göründüğü için koronavirüs denmiş.
TARTIŞMA 1
İLK VİRÜSÜMÜZ BİZE DE FURBİZİA BULAŞTIRIR MI
“Furbizia” da ne, yeni bir virüs mü diyeceksiniz...
Virüs değil ama çok önemli bir şey.
İtalyanların, kendi karakterlerini anlatmak için en çok kullandığı kelimelerden biri.
“Bürokratik veya kanuni bir engeli aşmak için kenarından dolanmak” anlamına geliyor.
Şimdi Milano bölgesi kapalı şehir ilan edildi ya, hem Amerikan basını hem İtalya şunu tartışıyor:
Acaba İtalyanlar “furbizia” yapıp bu yasağı aşarlar mı?
Orası Akdeniz ülkesi... Gelen bilgilere bakılırsa kafeler, restoranlar yine doluymuş...
Tabii bir de bu furbizia denen alışkanlık bize de bulaşır mı?
TARTIŞMA 2
‘FURBİZİA’NIN TÜRKÇE KARŞILIĞINI ÖZAL BULMUŞTU
TÜRKİYE’nin batısı ve Akdeniz Bölgesi de sokakta yaşamayı seven bölgeler.
Üstelik de bizim de “furbizia” anlamına gelen bir deyimimiz var.
Hatırlayın rahmetli Turgut Özal bulmuştu:
“Benim vatandaşım işini bilir...”
Diyeceğim salgınla mücadelede bu “furbizia” işi çok mühim ve bize de bulaşabilir.
28 ŞUBAT SERGİSİ VE HAYAT TARZI ÜZERİNE GELEN BİR TELEFON
Dün, tanıdığım bir kadından telefon geldi.
“28 Şubat sergisi yazınızı okudum. Orada hayat tarzının ve ötekileştirmenin ne kadar kötü olduğunu anlatıyorsunuz. Katılıyorum. Ama ben de son 2 günde bizzat gözlemlediğim bir şeyi anlatmak istiyorum. İki gün içinde Türkiye’de üç ayrı yere uçtum. Güvenlik aramalarında tam tesettürlü kadınların üzerindeki paltolar çıkarılmıyor. Başı açık kadınların üzerindeki ceketler bile çıkarılıyor. Bu da hayat tarzı konusunda bir ayrımcılık değil mi...”
Ben çok uçan bir insanım. Doğrusu ben kendi payıma böyle ayrımcı bir uygulamaya rastlamadım.
Ama yine de havaalanlarının güvenlik bölümlerine ve İçişleri Bakanı’na bu tür şikâyetler gelip gelmediğini sormak isterim.
İLGİNÇ BİR SORU:
DÜNÜN en ilginç haberi Fransa’dan geldi.
Cannes Film Festivali’nin sigortasını yapan Circle Group son anda karar değiştirmiş.
Şirket daha önce bir salgın hastalık dolayısıyla festivalin ertelenmesi halinde 10 gün önceden haber verildiği takdirde zararı sigorta etmeyi kabul etmişti.
Ancak Fransız hükümeti 1000 kişiden fazla toplantıları yasaklayınca, sigorta şirketi de bu teklifini geri almış. Festival yönetimi bunu büyük bir sorun olarak görmüyor.
Çünkü kendilerini destekleyen çok güçlü fonlar var ve bunlar bir yıl boyunca hiçbir gelir gelmese bile zararı karşılayacak güvenceleri veriyormuş. Bu karar, bütün dünyadaki büyük organizasyonlar için çok önemli bir sorunu gündeme getirdi.
Bugünden sonrası için artık hangi şirket böyle sigortasız bir toplantıyı göze alır bilemem.
NURSELİ İDİZ’İN EN GÜZEL FOTOĞRAFI
NURSELİ İdiz’in bu fotoğrafını dün gazetelerde gördüm.
Nişantaşı’nda yürürken çekilmiş.
Fotoğraf o kadar hoşuma gitti ki...
Son derece berrak bir cilt... Samimi ve çok sıcak bir bakış...
Yüzüne sükûnet gelmiş... Demek ki 50’li yaşlarını çok güzel taşımaya başlamış.
Son yıllarda onu daha çok hüzünlü bir yalnızlık ve hırçınlık içinde görmeye alışmıştık.
Bu fotoğraf eğer benim gördüğümü anlatıyorsa... Belli ki o dönemi atlatmış.
Bu sükûnet onu çok iyi bir yeni kariyere götürebilir...
Paylaş