Yani Copyright Hürriyet bir haber bu...
* * *
Konu belki bazılarınız için bugünlerde lüks gibi görünebilir. Ama bütün dünyada milyonlarca insan evine kapandı.
Dünyanın en ünlü opera ve bale kurumları gösterilerini dijital ve bedava olarak bütün dünyanın hizmetine açtı.
Yani istediğiniz takdirde Bolşoy’da “Fındıkkıran” balesini hem canlı yayında veya onu izleyen 24 saat içinde YouTube üzerinden seyredebiliyorsunuz.
* * *
Her gece dünyanın en ünlü üç gösteri merkezinden bir gösteri izliyorum. Seçtiğim yerler ise şunlar:
Her hafta 5 gelin ve 5 kayınvalide masaya oturuyor.
Her akşam içlerinden birinin gelini yemek hazırlıyor...
Ötekiler de tadıp puan veriyor.
* * *
Pazartesi akşamı çok ilginç bir durumla karşılaştım.
Gelin Ağrılı bir ailenin kızı. Kayınvalide ve eşi Karslı ve Erzurumlu...
Muhafazakâr bir aile...
Bolşoy Tiyatrosu da gösterimlerini ve arşivini bedava olarak dünyaya açtı.
Gösterileri YouTube üzerinden canlı yayınlıyor, sonra 24 saat kullanıma açık tutuyor.
Bu sayede olağanüstü bir “Uyuyan Güzel” balesi seyrettim.
* * *
Karantina günlerinin ilk tarihi sonucu sanat ve kültürün tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar devasa kitlelere ulaşması oldu. Bu mükemmel gösteriyi seyrederken, geleceği düşündüm.
Peki bizi başka neler bekliyor?
* * *
Bildiğimiz, psikanalizin kurucusu...
* * *
Şu günlerde çevremde birçok insan 23 Mart günü yayına konulan “Freud” dizisini konuşuyor.
Fotoğrafı o dizinin son bölümündeki bir sahnesinden ekran üzerinde ben çektim.
Bu kare bana böyle çırılçıplak yatan bir başka erkeği hatırlattı.
Ama size önce kısaca “Freud” dizisinden söz edeyim.
* * *
Mademki disiplinsizliğinizle eve girmeyi reddeden Türkiye’nin sembolü oldunuz...
Oturun karşıma...
Sizin şahsınızda bütün Türkiye’ye New Orleans’ı anlatacağım.
Daha doğrusu New Orleans’ın “second line” ahalisini...
New Orleans cenazelerinde mezarlığa giden yolda iki saf oluşur.
Birincisi resmi saftır.
Aile ve yakınları, arkadaşlar siyah kostümleri içinde yürürler.
İzmir’in Karşıyaka’sı ve İstanbul’un Bebek sahili...
Bu iki yerin ahalisi sokaktan çekilmiyor...
* * *
Oysa artık çok iyi biliyoruz ki virüsün hızını yavaşlatmak hayati derecede önemli...
Ve bunu yavaşlatmanın en etkili yolu sosyal izolasyon...
* * *
Peki neden direniyor Karşıyaka ve Bebek?
Bunun sırrı
Bella Italia’yı anlatan bir andır bu...
Bir zamanlar, hayatın volta attığı bu ülkenin sokaklarında şimdi ölüm devriye geziyor...
* * *
Geçen gün televizyonda Prof. Melih Us’un söylediği bir söze takıldım.
“Düne kadar İtalya ve Çin’den gelen on binlerce rakamı inceledim. Orada, rakamların arasında saklanmış öyle bir şey var ki gözlerimi açtı, kulaklarımı dikleştirdi...”
* * *
Dün Prof.
Allah sıralı ve gecinden versin, sayımız hiç de fena değilmiş yani.
Hem de ne isimler: Rauf Tamer, Doğan Hızlan, Sedat Ergin, Melih Aşık, Emin Çölaşan, Emre Kongar, Necati Doğru, Rahmi Turan, Yavuz Donat, Mehmet Barlas, Uğur Dündar, Ertuğrul Özkök, Saygı Öztürk, Ayşenur Arslan, Ali Sirmen, Hıncal Uluç, Alev Coşkun, Güneri Cıvaoğlu...
(Sedat Ergin henüz 63 yaşında ama o da yanlışlıkla listeye girmiş.)
* * *
Bugünlerde muzurluğum ve hınzırlığım üzerimde...
Bakınca aklıma nedense o uçak fıkrası geldi...
Yani maazallah hepimiz bir uçakta olsak ve o uçak düşse...