Onun hapiste olması Türkiye için bir utançtı...
Ona hapis cezası veren bir yargıyı savunmak mümkün değildi...
O karar, en fanatik insanın bile vicdanına sığamayacak bir karardı.
*
Neydi suçu...
Bir eğlence programına bağlanıp “Çocuklar ölmesin” demek...
Ne bir örgüt propagandası, ne bir örgüt ismi...
Sadece iki-üç cümle...
Sonra geçen hafta Paris’teyken Le Monde gazetesinde yayınlanan uzun bir yazıda okudum.
Önceki gün yine o benzer haberler gelmeye başladı.
*
Suriye’de İdlib civarında canımı çok sıkan olaylar oluyor.
Rus ve Suriye rejim kuvvetleri İdlib’de saldırıya geçti.
O bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 12 gözlem kulesi var.
Önceki hafta bu gözlem kulelerinden biri rejim kuvvetleri tarafından vuruldu.
Yaralanan askerlerimiz oldu.
Özellikle, geceleri evden kaçıp dışarıdan gizlice seyrettiğim “Mogambo ve Kübana” üzerine bir çalışma yapıyorum.
Bornovalı Nuri ismine o sırada takıldım.
Takılmama neden olan da Yeni Asır gazetesinden bir meslektaşımın, 2011 yılında onunla yaptığı bir mülakattı.
Bana göre Türk basın tarihinin en güzel mülakatlarından biridir.
Gazeteci gazetecinin kurdudur. Bu mülakatı ilk okuduğumda biraz da kıskanmıştım yani...
O günlerde genel yayın yönetmeni olsam, hiç kompleks yapmam, bir pazar günü tak diye manşete koyardım.
Nasip bu güneymiş.
İstanbul’u kimin yöneteceğine mi karar vereceğiz?
Yoksa Türkiye’yi kimin yöneteceğine mi?
*
Sorunun cevabı açık...
İstanbul’u kimin yöneteceğine...
*
Ama öyle görünüyor ki, bazılarımızın kafasında sanki 23 Haziran günü Türkiye’nin rejimini değiştirecek bir oylama olacakmış gibi esintiler var...
Bir kere bu yanlış fikri kafamızdan çıkaralım.
Şimdi gelin hep birlikte bir oyun oynayalım...
Bakalım 23 Haziran’da her şey herkes için güzel olacak mı...
*
Geçen pazartesi günü Ipsos araştırma şirketinin İstanbul’daki merkezindeydim. Ipsos, Fransa’daki öğrencilik yıllarımdan bildiğim bir araştırma şirketi.
Bugün dünyanın en büyüklerinden...
*
Fransa’daki büyük siyasi araştırmaları onlar yaparlardı. Ancak Türkiye’de siyasi araştırma işine pek girmiyorlar.
Daha çok tüketici davranışları, piyasa araştırmaları ve Türkiye’nin profili üzerine çalışıyorlar.
Madem moraller iyi...
Ben de 23 Haziran’a kadar size güzel ve eğlenceli şeyler yazayım.
SESSİZ MEZARLAR MELODİK KABİRLER
Önceki günün en güzel yazılarından birini New York Times’ta okudum...
Yazı bir mezarlık üzerineydi...
Ama içinde o kadar ilginç bilgiler vardı ki...
Madem 7 üye tekrar kararı verirken tek kelime edemeyip mezar sessizliğine bürünmüş, biz de Viyana’daki bir mezarlıktan gelen harikulade seslere kulak verelim.
Yer Viyana Merkez Mezarlığı
1969 yılından beri oy kullanan bir vatandaşım ve hayatımda ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum.
*
Yüksek Seçim Kurulu’nun kararını öğrendiğim an Türkiye’de gece yaşananlarla bütün irtibatımı kestim...
Ne İmamoğlu’nun konuşmalarını, ne de AK Parti’den gelen açıklamaları izledim...
Bir tür meditasyon yaptım...
*
Gözümün önünde, bütün askeri darbelere, ara rejimlere rağmen 1950 yılından beri, yani 70 yıldır hassasiyetle, ihtirasla koruduğumuz bir sandık ve seçim sistemi var...
*
Karşılıklı iki daire görüyoruz ve ikisinin de kapıları aynı anda açılıyor. Birinden sempatik mi sempatik genç bir kadınla genç bir erkek çıkıyor...
Genç kadının saçlarının bir kısmı maviye, bir kısmı kırmızıya boyanmış.
İki renge birlikte bakarsan ve biraz da zorlarsan “punk” diyebilirsin.
Sırf mavisine bakar ve daha da zorlarsan, “Mavi En Sıcak Renktir” filminin Adele’i de diyebilirsin...
*
Evliler mi?
Bilmiyoruz ki...