Erman Toroğlu

Demirören'e

27 Mart 2013
FUTBOL Federasyonu Başkanımız Yıldırım Demirören kükrüyor ve diyor ki, “Bana teşekkür etmeniz lazım.” Ben de kendisine diyorum ki, “Sayın Futbol Federasyonu Başkanı, size teşekkür ediyorum ve ne olursunuz gidin” diyorum.

Eğer giderseniz teşekkürlerim katbekat artacak. Çünkü bu grupta oynadığımız futbol, sonuçlar ortada... Yani Milli Takım. Türkiye’deki maçlarda hakemler ve yönettikleri maçlar ortada, artık daha fazla ısrara gerek yok...”
Dün berabere kaldığımız Macaristan çok iyi bir takım olsa, çıksa bizle çatır çatır berabere kalsa, oynadığı futbolla bizi ezse, her şeyi kabul edeceğim. Ama bu Macaristan takımının eti belli, budu belli. Romanya için de farklı şeyler söylemeyeceğim. Hollanda’yı zaten saymıyorum, ayıp olur. O zaman siz neden bahsediyorsunuz, Sayın Yıldırım Demirören! Şunu söyleyebilirsiniz. “Bütün bunlar benim suçum mu, kabahatim mi? Yıllardır Türk futbolunda bu sorunlar yok mu?” Ben de soruyorum. Siz bütün bunları temizlediğinizi kabul etmiyor musunuz zaten? Ama temizleme tekniğiniz kurallara göre olmadı. Bence adalete göre de olmadı. Deterjanla temizlemeye kalktınız. Sakın bu cümlelerin ağır olduğunu zannetmeyin. Brezilya’daki finallere gidemememiz çok kötü sonuçlar doğurur. Daha da kötüsü Türk futbolu bundan sonra çekilecek kuralarda devamlı torba düşmeye başladı. Korkuyorum bir gün bizi koyacak torba bulamayacaklar. Kurayı açıktan çekecekler.

HEPSİ BECKENBAUER

İSTERSENİZ biraz da maça girelim. Macaristan üstümüze gelmiyor. Tam bizim istediğimiz gibi. Öyle de böyle de gol atmamız lazım. Ama Burak’ın müzmin hastalığı yine sahneye çıkıyor. Nedir o hastalık? Ofsayta düşme. 3 defa düşüyor, bayrak kalkıyor, ama o yardımcılara kızıyor. Sonra bir defa düşmüyor golünü atıyor. Macaristan’a beraberlik lazım. Biraz hücuma çıkmaya başlıyorlar gol iadeli tahattütlü geliyor. Çünkü bizim bütün defans oyuncularımızın hepsi Beckenbauer. Topa basacaklar, arkadan oyun kuracaklar. Ama şunu unutuyorlar, oynadıkları yer defans. Yani, çok kestirmeden topu ceza alanından dışarıya defedeceksin. Ama onlar gel beri gel beri yapıyorlar. Sonunda da golü yiyoruz.

DAVA BİTERSE GİDERİZ!

MİLLİ Takım’da Alper oynadığı sürede oldukça iyi işler yaptı. Ama o şunu unuttu. Bir büyük takımda oynamıyordu, Eskişehirspor’un futbolcusuydu. Onun için de kemendi yedi.
Öyle görünüyor ki Brezilya’ya gidemeyeceğiz. Nasıl gidelim ki? Türk futbolu zaten Yargıtay’da. Davaya sıra gelip karar verirlerse belki 5 sene sonraki Dünya Kupası’na gideriz. Tahmin ediyorum o zamana kadar karar çıkar. Sakın kimse hakeme sallamasın. Daha iyisi Şam’da kayısı. Bizimkilerin şeftali olduğu yerde.

Yazının Devamını Oku

Gözbebekleri

18 Mart 2013
FENERBAHÇE kendisi için çok kolay olabilecek maçı zora soktu...

Antalyaspor temposuz oyunla ve topla işi eveleyip geveledi... Antalyaspor neredeyse 30 tane pas yapıyor kat ettiği mesafe 5 metre. Zannediyorum Barcelona’ya özeniyorlar ama onlar her paslaşmadan sonra gol pozisyonuna giriyorlar araya atılan paslarla... Emre oyundan çıktıktan sonra F.Bahçe’de oyunu idare eden kalmadı. Sahada takımın lideri yoktu. Yardımlaşmadılar mı yardımlaştılar ama bu Antalyaspor’a kadar oynadılar. Daha fazlasını yapmak isteseler yaparlar mıydı, bence yaparlardı. Kafi gördüler...

Volkan güven vermiyor

Kaleci Volkan yine güven vermiyor, her zamanki gibi... Salih iyi bir kumaş ama bayağı bir eksiği var. Herşeyden önce güçlenmesi lazım. Dayanıklılığının artması lazım ama bakıyorum bu genç oyuncuyu herkes pompalamaya başladı. O sakın bunlara aldanmasın. Avrupa kupasından sonra ‘ben yoruldum onun için de bu kadar oynadım, bu kadar mücadele ettim’ bahanesinin arkasına F.Bahçe saklanabilir; ama sarı lacivertlilerin bu kadrosuyla böyle oynamaması gerekir. Madem yedek kulüben güçlü hiçbir bahaneye sığınamazsın. Düşünün bugün F.Bahçe takımının yedeklerinin hepsi Antalyaspor’da banko oynarlar. O zaman konuşmaya hakkın yok, fakat Türkiye’de bu işler böyle. Kazanınca haklısın.

Penaltının babası!

Hakem için maalesef iyi şeyler yazamayacağım. Maç başlıyor Musa’ya sarı kart gösteriyor yüzde yüz yanlış. Kuyt’a yardımcı hakemin gözü önünde dirseği yapıştırıyorlar, kesin kırmızı kart, pozisyonu gören ve değerlendiren yok. 80. dakikada Egemen’in bir Antalyalı’ya değil aynı andan iki Antalyasporlu futbolcuya yaptığı hareket penaltı değil, penaltının babası! 90 artı 2 oynanıyor, Egemen yine rakibi havada dağıtıyor ama Egemen’in lehine faul. Peki bütün bunlara düdük çalamayan hakem Hüseyin Göçek neden bunları göremiyor. Hangi maçtan sonraydı bilemem ama bir kaç yıl önce Aziz Yıldırım yine bir hakem koridor muhabbetinde Hüseyin Göçek’e neden penaltılarının verilmediğini sormuştu o da “Ben gördüğümü çalarım” demişti. Yıldırım da ona “Ben senin gördüğün gözünbebeğinin...” diye cevap vermişti. Demek ki bu işlerden çıkan sonuç şu: “Gözbebekleri bazen görüyor, bazen görmüyor.”

Yazının Devamını Oku

Kaleci Cenk bu takıma 3 numara küçük

17 Mart 2013
BEŞİKTAŞ, Fenerbahçe’yi yenince sezon sonundaki sıralamada ilk 2 için büyük bir şans yakalamıştı. Ama sonrasında oynadığı maçlar ve dün akşamki sonuç bence o ihtimali ortadan kaldırdı. Kaleciler için şöyle derler ve doğrudur: “Bir kaleci yarım takımdır.”

Bunun değişik misallerini çok yakınlarda gördük... İşte Galatasaray’ın Schalke maçı. Beşiktaş için şu cümleyi de kullanabiliriz: “Cenk kaleci olarak Beşiktaş’a ‘3’ numara küçük geliyor.” Yan toplarda Kararsız Kasım’ı oynuyor, önce çıkıyor, sonra kendi bölgesine geri dönüyor. Ondan sonra ‘tam yol’ gol yiyor. Bazı pozisyonlarda da kalçasını bırakıp sırt üstü yere düşüyor. Kaleci dediğin ayakta kalır, ellerini de kaldırır ve kaleyi kapatır.

Toraman stoper oynar

Beşiktaş her topa koşarak her rakiple mücadele ederek kazanıyordu. Göründüğü kadarıyla o çok koşanlar, kendilerinin çabucak usta olduklarını zannetmişler. Bazı şeyleri de anlatmak mümkün değil. Eğer rakibi önce bozmaya gideceksen veya beraberliğe razıysan veya deplasmanda çok zor bir maç oynuyorsan, İbrahim Toraman’ı ön libero oynat.
Yüzde yüz yeneceğim diyorsan, yani kazanmaya mecbursan Toraman’ın oynayacağı tek yer stoper. Sakın Beşiktaş iki topum direkten döndü diye hayıflanmasın, maçın tamamında oyuna da topa da hakim olan, istediğini yapan taraf Kasımpaşa’ydı. Tartışmasız bir galibiyet elde ettiler.

Çakır çözemedi

Cüneyt Çakır’a da fazla iş düşmedi. Yalnız onun da bir şeye dikkat etmesi lazım. Topu kapıp çabuk hücuma çıkmaya kalkan bir futbolcu rakip takımın bir oyuncusu tarafından, sırf tehlikeli hücum başlamasın diye devamlı taktik faul yapıyorsa bunu çözecek de hakemdir.
Dün de bunu Kasımpaşalılar çokça yaptı. Yedirdiler de. Hakem burada sahneye çıkıp gerektiği yerde sarı kartını kullanmalı. Ve bunu izah etmeli...

Yazının Devamını Oku

Vatan, millet!

15 Mart 2013
GALATASARAY da Fenerbahçe de bir üst tura geçtiler, tebrikler.

Futblda hep deriz, “Neticeye bakalım haticeye değil”. Ama arada sırada haticeye bakmazsanız hatice sizi bir sonraki turda yarıda bırakır. Hem Galatasaray hem Fenerbahçe, özellikle ikinci yarıda oynadıkları futbolla sınıfta kaldılar. Televizyon başındakiler, ahlarla vahlarla, bağırarak ve sinir olarak 90 dakikayı bitirdi. Diyeceksiniz ki “başıraya giden yolda bunlar olacak”, tamam ben de kabul oluyorum, olacak da bu kademedeki maçlarda değil...
Önce kötüden başlayalım sonra iyiye gidelim: Fenerbahçe’de kaleci Volkan’ın kilosu, hareketleri, formu ve gittiği yol ciddi şekilde tartışılmalı ve önemli bir alternatif bulunmalı. İki, Bekir iyi bir santraf; elinden geldiği kadar mücadele ediyor. Ama öyle yerlerde öyle işler yapıyor ki kritik maçlarda can yakıyor. At topu taca gel yerini al. Ama işte!.. Cristian iyi şeyler yapıyor fakat tam değil, yarım kalıyor. Sakın kimse onda Alex’i aramasın. En basit bir Salih... Salih oyuna girmiş, top sürüyor boş alana çıkıp rakip eksiltip Salih’in daha rahat top kullanmasını sağlayacakken onun üstüne gidip ayağından top alıp kullanmaya kalkıyor. Öyle veya böyle Fenerbahçe’nin fizik gücü iyi değil.
Mehmet Topal’ın sakatlığı Fenerbahçe’nin hayrına oluyor. Çünkü dün gece Salih, belki de Fenerbahçe’nin en faydalı oyuncularından biri. Kesinlikle üzerinde ısrar edilmeli. Bu genç oyuncunun bir hatası var: Bazen oyunu seyrediyor; oyunun akışına kendisini kaptırıyor. Rakip teknik adam da Aykut Kocaman’a yardım etti. Serbest güreşçi Horvatht’ı oyundan geç çıkartarak. Hem Fatih Terim, hem Aykut Kocaman dün son oyuncu değişikliklerinde geç kaldılar. Demek ki onlar da oyunun gidişine, akışına kendilerini kaptırıyorlar.
Aslında Fenerbahçe’nin seyircisiz oynama cezası sarı lacivertlilerin hayrına oldu! Çünkü rakip takım seyircili maçlarda daha bir coşkuyla oynayan yapıya sahip. Artı seyirci olsaydı bu zaman zaman yiyeceği baskıyla takımının da aleyhine olurdu. Allah, hakem iyi maç yönetti. Çok rahattı. Güvenliydi. Hiç telaş yapmadan lezzetli bir yemek yer gibi maç yönetti.
Şikeyle uğraşan, UEFA’ya yalan beyan veren kulüplerle uğraşan Türk futbolunun bu sonuçlara ihtiyacı vardı. Hatalarımızı görürsek daha iyisini yapabiliriz. Vatan-millet dersek çıkmaz sokağa gireriz.
NOT: Kim ne derse desin futbolda şu cümle geçerlidir... Kazanan daima haklıdır.

Yazının Devamını Oku

Teşekkürler Muslera

13 Mart 2013
NE Sneijder ne Drogba... Muslera’dır Muslera. Enteresan bir maç oldu. Schalke iyi başladı golü de buldu.

Sonra sahneye Hamit çıktı ve bütün dengeleri değiştiren bir gol attı. Çünkü bu gol Schalke’nin bütün kimyasını bozdu. Neden? Çünkü Schalke 2’yi de atsa, yiyeceği bir golle turu kaybedecek. Bu dakikadan sonra ilk yarının bitimine kadar mükemmel bir G.Saray vardı. Türkiye’deki Galatasaray’dan çok iyi iş yapan bir G.Saray… Burak’ın attığı gol de güzel ama biraz top stoplarına ve ofsaytlara dikkat etmesi lazım... 
İkinci yarı başlıyor. Her şey G.Saray lehine. Schalke’nin gardı düştü. Boşa çıkıp biraz top yapsan, havlu atacaklar ama senin bu maçlar için aldığın Drogba da Sneijder de yaşayan ölü gibiler. G.Saray 3 topu üst üste yapamıyor. Kalede bir kaleci var. Mükemmele yakın. Ancak maalesef, ona yardım eden futbolcu adedi çok az. Neredeyse tek başına mücadele ediyor. İşin daha enteresanı, maç göstere göstere gidiyor hala Fatih Terim’den ses yok, hareket yok. Belki de şunu göstermek istiyor, “Alın işte Snejder’iniz de bu, Drogba’nız da bu...” Belki Sneijder’i değiştirmek için 15 dakika geç kalıyor. Bakınız, böyle maçlarda 15 dakika yarım asıra bedeldir. Bir iki dakika gecikirsen, treni kaçırırsın.

Hataları göreceksin

BİR Amrabat giriyor. Kendi çapında iyi işler yapıyor. Bu sıralar G.Saray biraz pas yapsa, Schalke’nin arka tarafı bizim Eminönü Meydanı gibi. Ama yapamıyor. Sarı kırmızılılar, ilk yarının son 30 dakikasını Avrupalı gibi oynadı. Maçın diğer tarafında ise, Türkiye’deki G.Saray vardı. Top kornerden geliyor, hiçbir G.Saraylı rakibin yanında değil, golü yiyorlar. Ama bunun günahı yalnız onlarda değil. Türkiye Ligi’nin kalitesizliğinde.
Bence 5. dakikada Burak’a yapılan hareket net penaltı. Rakibin attığı golden önce Drogba’ya yaptıkları hareket de faul. Çünkü, aynı hakem maç içinde benzer pozisyonların daha hafiflerini faul düdüğü ile durdurdu. Sonuca gelelim. Öyle veya böyle turu geçen G.Saray’ı tebrik etmek lazım ama kazandığı zaman da hatalarını göreceksin. Göreceksin ki, bir sonraki turu geçebilesin. Muslera’ya da ayrı bir teşekkür gerekir. Hem iyi bir kaleci, hem de iyi bir sporcu olduğu için.

Yazının Devamını Oku

Filmin sonunu biliyorum

11 Mart 2013
FENERBAHÇE için güzel sonuç. Psikolojik olarak da rahatladılar, sezon sonuna kadar şampiyonluk mücadelesine de varız dediler.

Artık şu bir gerçek, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş “Varlar, yaşamalılar. Diğerleri figüran olmalı.” Bu iyice şekillendi. Çünkü küçüklerde buna razılar. Şike olayında zaten bunu gördük. Dün gece yaşanan olay Türk futbolunun nerelerden nereye geldiğinin aynası. İlk yarı bitiyor skor 1-1. Aziz Yıldırım her zaman olduğu gibi hakemlerin yolunu kesiyor, ‘Hepinizi bitiririm’ diyor. Takımlar ikinci yarıya çıkıyorlar, ilk yarı pozisyonları ortadan kesen Özkalfa, ‘Özusta’ bir şekilde Sow’un Bursa kalecine yaptığı faulü görmezden geliyor ve skor 2-1. Zaten bundan sonra Bursa’nın gardı düşüyor ve maç 4-1 sona eriyor...

HEPSİ HİKAYE

BURSASPOR mücadele etmeye çalıştı, nereye kadar? Sabaha kadar etse ne olacak? Yardımcının gole itirazı var. Ama ‘Özusta’ ısrarlı. Çünkü Fener’e koltuk çıkmazsa yanacak. Nasıl olsa dün gece kimsenin haberi olmadan gece yarısı operasyonuyla futbol federasyonu da Galatasaray’a destek çıktı. Haftaya cumartesi oynayacağı lig maçını pazara aldı. İşte Türkiye’deki futbol bu. Fenerbahçe iyi mücadele etmiş, Kuyt çok koşmuş... Çift santraforla oynarlarsa daha etkili olurlarmış. Hepsi hikaye. Biz yine de milletin tadını bozmayalım. Fenerbahçeli futbolcuları tebrik edelim, onlar ellerinden geldiği kadar mücadele etti. Çok çalıştılar ve birbirlerine yardım ettiler.

Bursalı oyuncular da ilahların müsade ettiği kadar mücadele etmeye çalıştı. 5 tane gol seyrettik, maç bitti önümüze bakalım. Hani klasik laf var ya, ‘önümüzdeki maçlara bakalım’da olduğu gibi. Siz bakmaya devam edin, ben zaten filmin sonunu biliyorum.

Yazının Devamını Oku

Keyif alan var mı?

10 Mart 2013
HAKEMLER açısından ortalık dumanlı. Hem yurt içinde hem yurt dışında.

MHK Başkanı Zekeriya Alp, Fenerbahçe maçından önce talihsizce ve acemice bir beyanat veriyor. O maçtan sonra da F.Bahçe haklı olarak bu beyanata tavır koyuyor. Sonra sen ve ekibin Trabzonspor-Beşiktaş maçına Fırat Aydınus’u veriyorsun. Aydınus FIFA hakemi. Bu maçı kaldırır. Ama böyle bir ortamda Aydınus’un bu maça verilmesi yanlış.
Neden? Trabzonsporlu yöneticiler ne diyorlar, “Eskiden Beşiktaşlı’yım diyen hakemi bu maça niçin veriyorsun?” Peki bütün bu olanlar hakem Fırat Aydınus’u etkiler mi, bence köküne kadar etkiler. Ne oldu? Zaten kötü olan maç, doğru düzgün pozisyonu olmayan maç. İlk yarıda Fernandes’in Serkan’a yaptığı hareket net penaltı. Ama Aydınus penaltıyı çalamadı, yani zararı Beşiktaş’ta. Zekeriya Kardeşim; bu işleri anlamaya başladı ama geç kaldı. Bu paragrafı da böyle bitirelim, bu işler ince işler sonra adamı şişler...

F.Bahçe galibiyeti bozmuş

F.BAHÇE maçı Beşiktaşlı oyuncuların kimyalarını bozmuş. Sebebi sezon başından beri istikrarla takım olarak mücadele eden siyah beyazlılar dün gece o mücadeleyi veremediler. Trabzonspor da son oynadığı 3 maça göre daha derli toplu bir oyun gösterdi. Beşiktaş, Trabzon’u hücumda ve orta sahada hiçbir şekilde hücum pres yapmadan karşılamak istedi. O zaman da çok enerji sarfetti. Devamlı uzun bir alanda gidip geldiler. Ve oyun gereği orta alana Trabzonspor hakim oldu. Fazla pozisyon var mı, yok. Heyecan var mı, o da yok. Şöyle keyifli maç ne zaman yazacağız bilemiyorum. Hani öyle şeyler yazalım ki, sütun yetmesin sayfa yetmesin gazeteden yeter artık desinler... Ama ne yazdıracağız diye cımbızla oyunun içinde hareketler arıyoruz. Düşünüyorum da bu kadar paraları niye futbola yatırıyoruz. Aslında bu bindiğimiz dalı kesmekten başka bir şey değil. İşi köpürtmemiz lazım. Kaynatmamız lazım. Ne ile ateşle odunla... Allah aşkına dün akşamki maçı seyredip de ben çok keyif aldım diyen biri var mı? Veya stada gelip bilet alıp, “helal olsun bilet parasına” diyen?

Yazının Devamını Oku

O penaltıyı Terim'le Aysal bile vermezdi

9 Mart 2013
Düdük, Ünal Aysal'da, Fatih Terim'de veya Fildişili'de olsaydı, o penaltıyı çalar mıydı? Kesinlikle hayır. Bu hakemin yönettiği maçta, rakibini yenemiyorsanız Boğaz Köprüsü’nden atlayın!

TÜRKİYE Ligi’nde G.Saray ile diğerleri arasındaki puan farkı, sarı kırmızılılar iyi olduğu için değil, diğerleri kötü olduğu için açıldı ama dün gece şapka düştü, kel göründü. Bunun nedeni de çok basit. F.Bahçe, Çek Cumhuriyeti’nde mükemmel futbol oynayıp galip gelince Galatasaraylı oyuncuların kimyası bozulmuş.
Diyeceksiniz ki, “Toplar direkten döndü, gol kaçırdık...”
Beyler… Beyler, hayatta şans güçlüden yanadır. Sen, sağlam ve güçlü olursan, her şeyi yenersin. Peki, Galatasaray neden böyle?
Sarı kırmızılılar sezon başından beri iyi futbol oynamıyor. Futbolu bir kenara bırakın, takımın komutanı sudan bir sebeple takımın başında yok. Komutan ihraç olmuş. Peki o zaman imamın bilmem ne yaptığı yerde, cemaat ne yaparmış? Gökhan Zan’ın yaptığını! Peki bütün bunlara rağmen bu takımın yönetimi ne yaparmış? Federasyon Başkanı ile yemek yermiş, teknik direktörünü kurtarmak için, Tahkim’e gidermiş.

‘Pozisyonda Emmanuel Eboue varsa herkes kuşkuyla yaklaşıyor’

PEKİ o zaman bütün bu olayların olduğu yerde, soruyorum size, sevgili okuyucular Drogba’nın pozisyonunda düdük hakemde olmasaydı, Aysal'da olsaydı, Terim’de olsaydı veya pozisyonun muhatabı Drogba’nın elinde olsaydı, o penaltıyı çalar mıydı? Kesinlikle hayır. Böyle bir niyetteki ve zihniyetteki hakemin yönettiği maçta, sen rakibini yenemiyorsan hep beraber gidin ikinci Boğaz Köprüsü’nden el ele tutuşup aşağı atlayın. (Bu hakemi geçen yılki F.Bahçe-Kayseri Türkiye Kupası Finali’nden çok iyi hatırlıyorum?!)
Vlemnickx’in gol attığı pozisyonda, Eboue’ye faul yapılıyor mu? Pozisyonun içinde Eboue varsa, artık herkes şüpheyle bakıyor. Çünkü Eboue, ulu orta çimde yere atlıyor, ahlar vahlar içinde bağırıyor. Burak’a golcü diyorlar. İyi golcü, atılacak golleri atar, kaçırılacak golleri de kaçırır. İyi kaleci, yenilecek golleri yer, yenilmeyecek golleri yemez. İkisinde de daha iyisini yaparsan, çok başarılı, yani süper olursun veya yıldız... Ben Burak için hala çok başarılı cümlesini kullanamıyorum ama Muslera için iyi kalecidir diyorum.

Yazının Devamını Oku