Paylaş
Bunun değişik misallerini çok yakınlarda gördük... İşte Galatasaray’ın Schalke maçı. Beşiktaş için şu cümleyi de kullanabiliriz: “Cenk kaleci olarak Beşiktaş’a ‘3’ numara küçük geliyor.” Yan toplarda Kararsız Kasım’ı oynuyor, önce çıkıyor, sonra kendi bölgesine geri dönüyor. Ondan sonra ‘tam yol’ gol yiyor. Bazı pozisyonlarda da kalçasını bırakıp sırt üstü yere düşüyor. Kaleci dediğin ayakta kalır, ellerini de kaldırır ve kaleyi kapatır.
Toraman stoper oynar
Beşiktaş her topa koşarak her rakiple mücadele ederek kazanıyordu. Göründüğü kadarıyla o çok koşanlar, kendilerinin çabucak usta olduklarını zannetmişler. Bazı şeyleri de anlatmak mümkün değil. Eğer rakibi önce bozmaya gideceksen veya beraberliğe razıysan veya deplasmanda çok zor bir maç oynuyorsan, İbrahim Toraman’ı ön libero oynat.
Yüzde yüz yeneceğim diyorsan, yani kazanmaya mecbursan Toraman’ın oynayacağı tek yer stoper. Sakın Beşiktaş iki topum direkten döndü diye hayıflanmasın, maçın tamamında oyuna da topa da hakim olan, istediğini yapan taraf Kasımpaşa’ydı. Tartışmasız bir galibiyet elde ettiler.
Çakır çözemedi
Cüneyt Çakır’a da fazla iş düşmedi. Yalnız onun da bir şeye dikkat etmesi lazım. Topu kapıp çabuk hücuma çıkmaya kalkan bir futbolcu rakip takımın bir oyuncusu tarafından, sırf tehlikeli hücum başlamasın diye devamlı taktik faul yapıyorsa bunu çözecek de hakemdir.
Dün de bunu Kasımpaşalılar çokça yaptı. Yedirdiler de. Hakem burada sahneye çıkıp gerektiği yerde sarı kartını kullanmalı. Ve bunu izah etmeli...
Paylaş