Paylaş
Futblda hep deriz, “Neticeye bakalım haticeye değil”. Ama arada sırada haticeye bakmazsanız hatice sizi bir sonraki turda yarıda bırakır. Hem Galatasaray hem Fenerbahçe, özellikle ikinci yarıda oynadıkları futbolla sınıfta kaldılar. Televizyon başındakiler, ahlarla vahlarla, bağırarak ve sinir olarak 90 dakikayı bitirdi. Diyeceksiniz ki “başıraya giden yolda bunlar olacak”, tamam ben de kabul oluyorum, olacak da bu kademedeki maçlarda değil...
Önce kötüden başlayalım sonra iyiye gidelim: Fenerbahçe’de kaleci Volkan’ın kilosu, hareketleri, formu ve gittiği yol ciddi şekilde tartışılmalı ve önemli bir alternatif bulunmalı. İki, Bekir iyi bir santraf; elinden geldiği kadar mücadele ediyor. Ama öyle yerlerde öyle işler yapıyor ki kritik maçlarda can yakıyor. At topu taca gel yerini al. Ama işte!.. Cristian iyi şeyler yapıyor fakat tam değil, yarım kalıyor. Sakın kimse onda Alex’i aramasın. En basit bir Salih... Salih oyuna girmiş, top sürüyor boş alana çıkıp rakip eksiltip Salih’in daha rahat top kullanmasını sağlayacakken onun üstüne gidip ayağından top alıp kullanmaya kalkıyor. Öyle veya böyle Fenerbahçe’nin fizik gücü iyi değil.
Mehmet Topal’ın sakatlığı Fenerbahçe’nin hayrına oluyor. Çünkü dün gece Salih, belki de Fenerbahçe’nin en faydalı oyuncularından biri. Kesinlikle üzerinde ısrar edilmeli. Bu genç oyuncunun bir hatası var: Bazen oyunu seyrediyor; oyunun akışına kendisini kaptırıyor. Rakip teknik adam da Aykut Kocaman’a yardım etti. Serbest güreşçi Horvatht’ı oyundan geç çıkartarak. Hem Fatih Terim, hem Aykut Kocaman dün son oyuncu değişikliklerinde geç kaldılar. Demek ki onlar da oyunun gidişine, akışına kendilerini kaptırıyorlar.
Aslında Fenerbahçe’nin seyircisiz oynama cezası sarı lacivertlilerin hayrına oldu! Çünkü rakip takım seyircili maçlarda daha bir coşkuyla oynayan yapıya sahip. Artı seyirci olsaydı bu zaman zaman yiyeceği baskıyla takımının da aleyhine olurdu. Allah, hakem iyi maç yönetti. Çok rahattı. Güvenliydi. Hiç telaş yapmadan lezzetli bir yemek yer gibi maç yönetti.
Şikeyle uğraşan, UEFA’ya yalan beyan veren kulüplerle uğraşan Türk futbolunun bu sonuçlara ihtiyacı vardı. Hatalarımızı görürsek daha iyisini yapabiliriz. Vatan-millet dersek çıkmaz sokağa gireriz.
NOT: Kim ne derse desin futbolda şu cümle geçerlidir... Kazanan daima haklıdır.
Paylaş