İmparatorların bol olduğu yerde krallar da ortaya çıkıyor. Hakemlerin sezon başında disiplin konusunda gittikleri yol, doğru yol... Yıllardır, yapmadıkları, yapamadıkları yola girdiler.. Bu kadar imparatorun çok olduğu yerde nihayet hakemler kral olmaya karar verdiler...
Kendilerini alkışlayanlara, kendilerini küçük düşürenlere, yani
Ogün'lere
Erhan Albayrak'lara sarıları, kırmızıları göstermeye başladılar.
Yarın sıra
Mondragon'lara da gelecek...
Hatta eli, kolu, dili çok oynadığı için
Fatih'in kenara aldığı
Bülent'e yaptığı espiri de bence haftanın olayıydı...
Rakibinden darbe alan ve ağzının içine canlı canlı dikiş atılan
Bülent'e
Fatih, yine canlı yayında
‘‘Allah be gördün mü sonunda senin de ağzını diktirdim’’ dedi...
Ama bu arada zavallı
Yattara, Yılnur Önen tarafından 2.80 yere yatırılarak infaz edildi..
Senelerdir, hakemler hakkında bazı değerlendirmeler yapıyorum...
Hiç öyle arkalarından, perde arkasından konuşmuyorum...
Hatta bazıları, avukat kanalıyla
‘‘Müvekkilim hakkında, küçük düşürücü, aşağılayıcı cümleler kullanıyorsunuz’’ diye yaprak yaprak metinler de gönderiyor.
Aslında diyorum ki, bu işi kabiliyetli adamlar yapsın, diğerleri ısrar etmesin...
Trabzon'un Fenerbahçe ile hayati bir maçı var...
Hüseyin'in atılması da yanlış,
Yattara'nın atılması da yanlış... Belki de bu oyuncular maç başına para alıyorlar... Siz böyle sudan kararlarla takımlarla oynayamazsınız...
Ama
Erhan Albayrak'ın dünkü gazetelerde yeralan beyanatını hayretler içinde okuyorum... Hakemle ikinci sarı kartı tartışıp,
‘‘haksızdı’’ diyor... Olabilir teknik bir karar. Yeri gelince en ağır şekilde eleştiriyoruz... Peki birinci gördüğün sarı karttan neden bahsetmiyorsun... Niye camiadan özür dilemiyorsun...
Dikkat edin, geçen yıl Beşiktaş maçında
Fatih'in
İbrahim'i paspas gibi çiğnemesiyle Fenerbahçe yarıştan koptu. Sen daha ilk maçta, hem de haksız olarak yardımcı hakeme fırça atarak, takımını 10 kişi bıraktın...
Aslında Fenerbahçe'nin en büyük sorunu, sizin kafadaki adamlar...
Bunların önü kesilirse, sarı lacivertliler başarılı olurlar...
Hakemlerin de sezon başında disiplin konusunda gittikleri yol, doğru yol... Yıllardır, yapmadıkları, yapamadıkları yol..
Ne zaman İstanbulspor, Ankaragücü, Samsunspor ve Malatya şampiyon olur, ne zaman Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray küme düşerlerse, işte o zaman Türkiye'de futbol oynanıyor arkadaş denecek...Yani bunları hakemler değil, takımlar belirleyecek... Sevgili hakemler, şamar oğlanı olacağınıza, kral olun... Ne dersiniz, yakışmaz mı?
En son örnek Mehmet Yozgatlı
FUTBOLCULUKTAN sonra hakemlik yapıyorum... Tiflis'te bir maç yönettim. İki futbolcu inanılmaz dikkatimi çekti. Bunu dost toplantılarında söyledim. O zaman Trabzon muhabiri olan
Zeki Çol da Trabzonsporlulara söylemiş. Benden küçük olan ama aynı mahallede büyüdüğümüz ve aynı okulda okuduğumuz Trabzon başkanı
Sadri Şener beni aradı.
‘‘İki futbolcudan bahsediyormuşsun, bunlar bizde oynar mı?’’ dedi. Aramızdaki hukuktan dolayı ben de takıldım,
‘‘Sadri sende oynamazlar, Ajax'ta, Milan'da oynarlar’’ dedim, güldü, tamam diyerek telefonu kapattı. Ve o iki oyuncuyu aldı... Bunlar
Arçil ile
Şota idi...
Rıdvan bizzat
Aziz Yıldırım'a diyor ki,
‘‘Şu futbolcuyu alın...’’
Yıldırım seyretmek için
Oğuz Çetin'i yolluyor!
Aykut Kocaman diyor ki,
Mehmet Yozgatlı'yı alın, Fenerbahçe'ye fayda sağlar. Onlar almıyorlar. Yine yıllar önce Balkan Gençler Şampiyonası için Romanya'da hakem olarak görev yaptım. Bizim milli takım da oradaydı. Aralarında
Hakan Şükür,
Abdullah Ercan gibi oyuncular vardı.
Abdullah o zaman Beyoğlu Yeni Çarşı'da oynuyordu. Genç Milli Takım Teknik Direktörü
Serpil Hamdi Tüzün, yardımcısı ise PTT'den
Feridun Köse idi...
Milli takım ile birlikte ben de idmana çıkıp top oynuyordum.
Abdullah'ı çok beğenmiştim. Hatta bir ara da dedim ki,
‘‘Ankaragücü'nde oynarmısın?’’ neden olmasın abi'' diye cevap verdi ve
‘‘Kulübüm herhalde fazla zorluk çıkarmaz’’ dedi.
Hakan'ı da beğeniyordum ama o zaman Sakaryaspor'da oynuyordu ve vitrine çıkmıştı.
Ankaragücü'nden bir yöneticiye
Abdullah'dan bahsederek, almalarını tavsiye ettim.
‘‘Olur Erman'cığım seyredelim’’ dedi. Sonra da Abdullah, buralara geldi.
İşte burada bir şey çok önemli. Eğer futbol oynamış, dikkatli bir gözleyici
‘‘Bunu alın’’ diyorsa alın...
‘‘Seyredin’’ diyorsa, seyredin. Bu ayrıntıyı iyi süzmek lazım. Sizin eski futbolcularınız alın diyorsa alın. Oynatmazsanız da kiraya verirsiniz veya satarsınız. Ama bunların içinde hep kişilik savaşı var.
İşte Türkiye'deki yöneticiği mozayiği... Neden transferde hata yapılıyor. Paralar boşa harcanıyor. Neden taşlar yerli yerine oturmuyor... Canlı, sıcak ve hakiki örnekler...
Yanlış adres
KALECİ Rüştü olsaydı, İstanbulspor maçı değişir miydi...
Cevabı kesin hayır...
Birinci golde bile,
Enke'nin yaptığı doğruydu... Çünkü
Luciano ile
Ümit'in arasından
Balili mavi tren gibi geçti koptu. Artık çıkacaksın kalenden. İsrailli de aşırdı. Bir tek, arkadaşının kendisine verdiği pası rakibe kaptırırken hatalıydı... Onun sonrasında da yaptığı haraketler, yine profesyonelce ve akıllıcaydı...
Fenerbahçe seyircisi, yanlış adrese gidiyor...
Bu
Luciano ile
Ümit Özat yan yana oynamadılar, oynayamazlar...
Daum’un oyun sistemi eğer buysa,
Luciano ile
Ümit Özat yan yana oynayamaz...
Aslında Fenerbahçe takımının öyle çok bilinmeyenli bir kadrosu yok...
Hiç oyuncu alınmadan bile, şu eldeki kadro biraz dikkatli sahaya sürülürse, şampiyonluğa rahat oynar.
Yutkunmak lazım
PARA veriyorlar, zaman veriyorlar, tesis yapıyorlar... Ama bir şeyler ters gidiyor... Acaba yönetim kurulu içinde birisinin ayağı düztaban mı?
Yani Fenerbahçe'de bir terslik var...
Bu takımın pazar günü İstanbulspor'a 3-0 yenilmesi önemli birşey değil. Takımına inanıyorsan, ilk yarım saatte oynadığı futbolla 2-0 geriye de düşse, 90 dakikaya çıkarabilir diyorsan, ortada bir sorun yok.
Bu Fenerbahçe, 2-3 oyuncuyla kesin olarak şampiyonluğa oynar...
Çünkü o ışık var...
Ama
Ali Şen ile kavganın zamanlamasını iyi yapacaksın...
O'nun hedefi
Aziz Yıldırım'ın kellesi...
Kavga zarar verir
Sen de başkan olarak onun açtığı çukura doğru yürürsen, bu kavga Fenerbahçe'ye zarar verir.
Şu andaki görüntü, ikinizin de Fenerbahçe'yi düşünmediği, şahsi egolar uğruna bu kulübü kullandığınızı gösteriyor.
Yazık. Sende bir Futbol Şubesi Sorumlusu 5-6 ay çalıştı.
Harcadığı paranın 150 bin dolar olduğunu söylüyorsun
Ne zaman?.. Tam lig başlayacak... İstanbulspor maçından önce bunu söylüyorsun...
Peki... O da çıksa,
‘‘Benim yasal harcadıklarım bunlar... Bir de açıklayamayacaklarım, ama ikimizin de çok iyi bildiği ödemeleri!...’’ dese ne yapacaksın?
Niye bitirmedin?
Aynı
Sadettin Saran, ‘‘Sayın başkan, ben istemediğim halde, 'Bescastnih'in işini niye bitirmedin... Mutlak al gel' diye sen beni aramadın mı? Oğuz ile ikiniz ısrar ettiniz, ben de zaman daraldığı için aldım, geldim... Ondan sonra da Bescastnih transferini benim üzerime yıktınız. Ben de Fenerbahçe zarar görmesin diye sustum. Sonra seyirciyi üzerime gönderdiniz...’’ diye devam etse, iyi mi olacak...
Herkesin konuşmadan evvel iki üç kere yutkunması lazım... Eğer yutkusalar, söyledikleri beş cümlenin dördünü söylemezler...
Futbolun dili
HOLLANDALI alıyorsun, Alman alıyorsun, Arjantinli alıyorsun... Hepsi ayrı dilden konuşuyor...
Futbolun dili birdir diyene katılmıyorum...
Onbir kişiden iki üç kişi böyle olursa, tamam...
İşi halledebilirsin...
Ama bunun adedi artarsa, işte Fenerbahçe gibi olursun...
Galatasaray'ın diyarbakır karşısındaki
De Boer, Tamas, Mondragon üçgeni de aynı sıkıntıyı yaşadı...
Diyarbakır, kaçırmasa ilk yarı 4-0 olacak...
Sonunda doğruyu buluyoruz ama gecikiyoruz...
Bir ara Yugoslav hayranlığı vardı...
Şimdi kaç tane takımımızı yabancı teknik direktör çalıştırıyor, bir bakın bakalım... Yerli futbolcu ve teknik direktör adedini süratla artırmaya mecburuz. Bunu da zorlayacak müessese Federesyon...