İyi de görüntüye bakar mısınız?
Dili olsa da söylese...
Her taraf ot basmış ağaçlar adeta “boğuluyoruz!” diye haykırıyorlar da yetkililer; başta Park Bahçeler Müdürlüğü duymuyor mu, görmüyor mu?
Bırakın siz bu çam ağaçlarını kökleyip başka yere taşımayı, bu yerin bakımının acele yapılması gerekiyor; her an yangın da çıkabilir.
Peki o 50 kadar ağaç söküldükten sonra boş kalan alan ne olacak?
Çevresine bakarsak çok güzel apartmanlar var!
OTLAR TEMİZLENMELİ
Bunun üzerine 31 Mayıs’ta “Feribot Geri Dönüyor” başlığıyla yine bu sütunlarda yazmıştım. Mahalli gazetelerimiz de, internet olsun basılı medyada olsun feribotun yeniden seferlere başlayacağıyla ilgili haberleri yapmışlardı.
Sonra ne oldu? “Feribot geri dönemedi!” Hâlbuki açıklamalara inanmış “Feribot geri dönüyor” diye yazmıştık...
İDO kıvırdı, basın yalancı mı çıkmış oldu?
*
Çok değil, İDO feribot seferleri önemli bir değişiklik olmazsa 18 Haziran’da başlaması gerekiyordu. Sözde İDO yetkililerin Bandırma Ticaret Odası Başkanı Adem Yılmaz’a verdiği bilgiye göre bakıma alınan Adnan Menderes feribotu 18 Haziran’a yetişmezse Kurban Bayramı öncesi 23 Haziran’da seferlerin gerçekleşmesi planlanıyordu.
Kent merkezinde bulunun iskeleden Gestaş’a ait arabalı vapurlar her gün Erdek-Paşalimanı-Avşa- Ekinlik ve Marmara arasında yolcu ve araç taşırlar. Gestaş yanında özel bir firma teknesi de Erdek-Marmara ve Tekirdağ arası yolcu ve araç taşır. Bu her iki deniz aracının taşıdığı küçük araçların yanında kamyon ve TIR’lar iskeleye gidiş ve gelişleri sırasında kent merkezinde çay bahçeleri yakınında 8 katlı Neyire Sıtkı Devlet Hastanesi’ne yanından adeta sürtünerek geçerler. Bu sırada bu alan hemen her saat tatilcilerin yoğun gezinti alanıdır. Kamyon ve TIR’lar insanlarla iç içe...
Trafik keşmekeşi yanında egzoz kokusu ve gürültü nedeniyle çevre kirliliği yaşanır.
Ağır tonajlı kamyonların Hükümet Caddesi’nde iskeleye geliş ve gidişleri sırasında bazı günler kaldırım ve orta refüj arasında sıkışıp kaldıkları görülür ki, siz böyle anlarda trafiğin ne hale geldiğini düşünün. Tabii bu gibi durumlarda sadece araç trafiği keşmekeşi yaşanmıyor; caddenin her iki yanında bulunan esnaflar da etkileniyor. Hastane önünde ambulansa park edecek alan kalmıyor. Erdek girişi de oto terminal yanı kamyon ve TIR garajı olmuş...
Erdek... Sözde “Şirin Erdek!”
Nerede kaldı şirinliği?
1990 yılında sadece 1 ay için İstanbul’a gelen Moriwaki 30 yıldan beri ülkemizde yaşıyor. Bandırma’ya “Depreme Hazır Mıyız” konulu seminer için gelen Moriwaki, Türkiye’ye sadece 1 ay için gelmesine rağmen nasıl olmuş da 30 yıldan beri ülkemizde kalmış? Bunda en önemli hususun iki ülke halkının sosyal ve kültür benzerliklerinin olmasıymış...
*
Moriwaki’ye göre birçok benzerliklerin yanında bir tanesi mesela, iki ülke halkının da evlerine ayakkabılarını çıkartıp terlikle girmeleri, ikincisi de Japonlar da olduğu gibi Türklerin de yaşlı insanlara saygı göstermeleriydi... Zaten Türkiye yabancılar gözüyle nasıl görülüyor bilmek isteniyorsa onlara sormak lazım. 30 yıldan beri Türkiye’de ikamet eden deprem uzmanı Japon Yüksek Mimar Yüksek İnşaat Mühendisi Moriwaki Yoshinori artık bizden biri olmuş sayılır. Ona ben yabancı diyemem. İki ülke arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri ondan daha doğru öğrenebiliriz. Zaten sürekli seminer ve panellerde konuşan tam bir Atatürk hayranı bizden biri olan Yoshinori de bunu yapıyor.
*
Değişik il ve ilçelerde düzenlenen seminerlerde depremle ilgili tecrübesini izleyenlere aktarıyor. Bandırma ile ilgili çok fazla teferruata girmedi. Hâlbuki ben böyle bir açıklama bekliyordum. Mesela 1953 yılında Gönen - Yenice depremi 7.2 şiddetinde meydana gelmişti, 10 yaşımdaydım ve Bandırma’da çok sallanmıştı. Gönen’e gittik ve yıkıntıyı görmüştüm... Bir akrabamızın bahçesine kurulan çadırdaydık ve aralıklarla hala sallanıyorduk...
*
3 yıldan beri deniz otobüsüne razı olduk. Ancak onlar güzel ve rüzgârsız havaların deniz araçlarıydı. Bir gün lodos bir gün poyraz fark etmiyor ve feribotların sefer yapabildiği rüzgârlı havalarda deniz otobüsü seferleri iptal olabiliyor. Ancak feribot seferleri şarttı...
BU KONUYU 5 KEZ YAZDIM
Bu gerçek bugün de geçerli. 3 yıldan beri defalarca yazdım. Sadece geçen yıl “Bandırma gemisiz kaldı”, “Feribotsuz kaldık”, “Gemisi olmayan Bandırma” “Feribot seferleri ne zaman” ve “Kış geldi iptaller başladı” başlığıyla aynı konu hakkında 5 kez yazmışım.
Son yazım 30 Aralık 2022 tarihindeydi. “Kış geldi iptaller başladı” başlıktaki yazımda deniz otobüslerinin Marmara’nın sert rüzgârlarına karşı çok yetersiz olduğunu vurgulamış feribotun şart olduğunu belirtmiştim.
İDO feribot seferleri önemli bir değişiklik olmazsa 18 Haziran’da başlaması gerekiyor. Bakıma alınan Adnan Menderes feribotu bugüne yetişmezse Kurban Bayramı öncesi 23 Haziran’da gerçekleşmesi planlanıyor. Sefer tarifesinin; İstanbul Yenikapı’dan cuma günü Bandırma’ya, Bandırma’dan da pazar günü İstanbul-Yenikapı’ya dönüş olarak planlandığını sanıyorum.
ÜCRETLER ŞU ŞEKİLDE
Ücrete gelince; şu anda deniz otobüsü tam bilet ücreti 322 lira ama hareket günü yaklaştıkça mesela 422 lira oluyor ki bana göre çok saçma; böyle tarife mi olur? Bir kişi son gün talep ettiyse neden 100 lira farklı olsun. Bu tarife şekli hava yollarında da uygulanıyormuş. Hâlbuki mümkün mü? Belki parası erken almaya müsait değil! Hem İDO bir deniz yolu ulaşımı, uçak ise havayolu ulaşımı... Şart mı havayolları tarifesine tabi olmak?
Hele Cumalıkızık... 700 yıldan beri yaşayan tarih Cumalıkızık geçen yıl Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından “2022 Yılı Dünyanın En İyi Turizm Geliştirme Köyü” programına seçildi. Sivrihisar ise tarih ve kültürel yapısıyla her sene tarih meraklısı birçok turistin ziyaret ettiği bir adres ve günümüze kadar kültürünü koruduğu için görülmeye değer bir bölge olmuş.
Tabi tüm bu özellikleri yapıların özenle korunması sayesinde gerçekleştiği ortada.
16 yıl önce terk edildikten sonra mal sahibi olan Mal Müdürlüğü bile ilgilenmeyince giderek harabe haline gelen Pertevniyal Bandırma Hastanesi anlaşmaya göre Bandırma 17 Eylül Üniversitesi ve belediye tarafından restore edilecekti... Binanın bir bölümü üniversite tarafından kullanılacak, kalan bölümünü ise kent müzesine dönüştürülecekti... İşte bugün gidin görün; enkaz haline nasıl gelmiş tarihi yapı...
*
1928 yılında hizmete açılan Pertevniyal Bandırma Hastanesi o yıllarda Türkiye’nin ilk 10 hastanesi arasındaydı. 15 yıl önceydi; Bandırma ve çevresine hizmet veren tarihi Pertevniyal Bandırma Hastanesi, yeni adıyla Devlet Hastanesi yeni yerine taşınması sonunda tarihi bina ortada kalmıştı...
Şimdi ise yine aynı konuyla ilgili Bandırma Kent Konseyi Başkanı Serdar Polat önceki gün yaptığı açıklamada, Kuş Cenneti Milli Parkı’nın ziyaretçilere kapalı olmasının özellikle bölge turizmini etkilediğini ve artık hizmete girmesinin gerektiğini söyledi.
*
Evet; sözde 2022 yılında bitecekti ama yıl 2023, yenileme hâlâ devam ediyor...
Tabelada yazdığı gibi yenileme ilk 2020 yılında başlamıştı. Bitim süresinin 20 Haziran 2022 olarak belirlenen Bandırma (Manyas) Kuş Cenneti Milli Park Müzesi bu tarihte bitmedi; daha doğrusu bitirilemedi...
Eğer bitseydi geçen yıl ve bu yıl Uluslararası Bandırma Kuş Cenneti Festivali’nde hizmete girebilecekti.
Bilmeyen de sanacak ki çok sayıda siteler veya çok sayıda önemli yapılar yapılıyor ve yapılacak işler o kadar çok ki, 2-3 senede bitecek gibi değil!
Onlarca ilçe, köy ve mahalle...
Evi barkı yerle bir olan, bir anda enkaz altında kalan insanlar, hayvanlar ve şimdilik 45 bin cana mal olan depremde asrın felaketini yaşıyoruz.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’ni de (7.4 Gölcük, İzmit) yaşamıştık. Resmi raporlara göre 17 bin 480 ölü 23 bin 781 yaralanma oldu.
285 bin 211 ev, 42 bin 902 işyeri hasar gördü.
MESAJLAR VERİYORDU
Bu deprem İzmit’e 225 kilometre uzakta olan Bandırma’da da şiddetli bir şekilde hissedilmiş, halk sokaklarda sabahlamıştı.
“Uzakta” dedim ama alt tarafı 2 saatlik yol. Mesafe hiç de uzak değil...