3 Kasım 2011
GEÇEN kurban bayramında ülke genelinde “günübirlik” kasaplardan 3 bin 232 kişi hastanelik olurken, Ankara’da da 293 kişi acile koşmuştu.
Rakamlar değişmiyor her sene aynı manzara.
Nasıl ki, seçim yaklaştığında okey masasında ülkeyi kurtaran siyatçilerimiz, milli maçlarda milyonlarca atrenörümüz oluyorsa, kurban bayramında da ülkemiz insanı kasaplığa heves salıyor.
Çıkın sokağa, bayramın ilk günü mutlaka bir günübirlik kasap görürsünüz. Kendinden emin, geçer kurbanın başına, “Şimdi” diye başlar... Sonra da ne satır bırakır ne masat.
FOTOĞRAFA BAKIN NE KADAR MUTLU
Sonuç hep aynı, bilinçsizce yapılan kesimlerle binlerce hayvana yapılan eziyetin yanısıra binlerce kişi hastanelik. Diğer yandan da hep merak etmişimdir, kendini kesip de hastaneye koşanlar acaba bir daha kurban kesmeye yeltenir mi? Gerçi fotoğraftaki kurbanzedenin yüz ifadesine bakarsanız bu işten gayet mutlu gözüküyor.
KESMEKLE BİTMİYOR Kİ
“Usta kasaplar hiç kendini kesmiyor mu?” peki. Elbette bu tür kazalar da yaşanıyor. Ama iş sadece kesmekle de bitmiyor ki.
Yazının Devamını Oku 20 Ekim 2011
İlk nöbetindir devralırsın nöbeti, çıkarsın kulübeye. Sen tek kelime bile edemeden nöbet arkadaşınla, derin bir sessizlik çöker ortalığa.
Karanlıkta kollamaya başlarsın etrafını, gözün uçsuz bucaksız arazide, aklın geride bıraktıklarında.
“Nereye geldim. Ne yapıyorum burada?” diye sorarsın.
Korkmuyorsundur karanlıktan, sessizlikten ama; elinde, namluya sürülmeye hazır kurşunuyla tuttuğun bir kalaşnikof varsa garip bir ürperti gelir üstüne.
İzmir’deysen, Aydın’daysan, Antalya’daysan, Ankara’daysan ya da Kıbrıs’ta askersen eğer atarsın tedirginliği üzerinden. Güvenli bildiğin bir yerdesindir çünkü.
Fakat, nice “tertip”in o anda güvenli olmayan yerlerde olduğunu, her an ölüm sessizliğini tiz bir ıslık sesiyle yırtarak gelecek sinsi bir kurşuna karşı tetikte beklediğini bilirsin...
Tetikte olsa da asker çoğu zaman nafile, çünkü adı üstünde sinsi bir kurşundur bu. Kim bilir o sinsi kurşunlar o an kaç devreni bulmaktadır, kaç ana yüreğine ateş düşürmektedir. Tarifi olmayan bir sıkıntı, bir huzursuzluk çöker üstüne.
Hemen her gün şehit düşen kardeşlerinin haberini aldıkça, her nöbette huzursuzluğun artar her gün katlanarak. Tıpkı bu gece de nöbet kulübelerinde yerini alacak binlerce askerin, tıpkı çocuğuyla birlikte şafak sayan, gecelerdir uyku nedir bilmeyen asker anne babalarının huzursuzluğu gibi.
İşimiz yerel habercilik, yerel gündem, kent sorunları.
Ancak, dün sabah aldığımız ve hepimize “Yeter artık” dedirten acı haberle birlikte terör sadece “ulusal gündem”in konusu değildir.
Terör artık her sokağın, her ilçenin de derdidir. Kumrular Sokak’taki simitçinin de kaygısıdır, Arjantin Caddesi’nde soluklanan gencin de koyu acısıdır.
Yerel halkın, ulusal yasıdır artık 19 Ekim.
Yazının Devamını Oku 13 Ekim 2011
SON yıllarda büyük kentlerde nice yeşil alanların, nice tarihi binaların, nice doğal güzelliklerin rant uğruna bir kalemde harcandığına o kadar çok şahit oluyoruz ki, Ankara’nın en güzel yerinde, şehrin neredeyse tamamına hakim bir terasın öğrenci yemekhanesi olarak kullanılacağını duyunca inanmakta güçlük çektim.
Willy Brandt Sokak’ta SHP’nin genel merkez olarak kullandığı, geçtiğimiz günlerde de Çankaya Belediyesi’nin Yol-İş Sendikası’ndan protokol yaparak kiraladığı sekiz katlı binadan bahsediyorum.
Atatürk Gençlik Merkezi adıyla gençlere hizmet vermek amacıyla yeniden düzenlenen binada 300 kız öğrenci kalabilecek. Belediye Başkanı Bülent Tanık, üniversite rektörlerine binayı tanıtmak için düzenlediği akşam yemeğine bizi de davet etti.
SEKİZ KATLI BİNAÇankaya’nın göbeğinde sekiz katlı bir binadan rant sağlamak yerine belediyenin neden böyle bir hizmete giriştiğini düşünürken, yemek için teras katına çıktık.
Ankara’da böyle bir manzaraya sahip restoran sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, bırakın binanın diğer sekiz katının rantını, sadece bu kattan bile ciddi bir gelir kaynağı sağlanabilirdi.
AFİYET OLSUNBaşkent’te, öğrenciliği dört yıl devlet yurdunda geçmiş birisi olarak, “Bu kadar da değil, herhalde öğrenciye bu terası vermezler” diye düşündüm önce. Sonra, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Eser Atak’a “Bu katı belediye mi kullanacak” diye sordum. Atak da, “Hayır, bu katta öğrenciler yemek yiyecek, yemekhane olacak” deyince de şaşkınlığım bir kez daha artarken, bize de Ankara’nın en şanslı öğrencilerine “Afiyet olsun” demek düştü.
Rektörün kentine isyanı
GENÇLİK merkezinin taşıdığı önemin yanısıra, Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği davet başka bir açıdan da önemliydi. Kent yönetiminde özlediğimiz katılımcı demokrasi adına, Ankara’daki üniversite rektörleri bir belediye başkanıyla bir araya gelme imkanı bulmuştu.
Yazının Devamını Oku 6 Ekim 2011
DİSNEYLAND projesinin rafa kalktığını Amerika’dan duyuran Belediye Başkanı Melih Gökçek, şimdi de yeni bir proje ortaya attı: “Türkiye’nin Hollywood’u Ankara.”
Washington’a giderken uçakta “Aşk Tesadüfleri Sever” filmini izlediğini ve çok hoşuna gittiğini belirten Gökçek, “Ankara’yı gösteriyor. İnsan kentini görünce hoşuna gidiyor. Bizim filmlerin hepsi İstanbul’da geçer. Biz bunu Ankara’ya çekeceğiz” dedi.
Bu ifadelerin ardından Türkiye’nin Hollywood’u diye nitelediği dev bir projeyi Ankara’ya kazandıracaklarını açıklayan Gökçek, projeye ilişkin bir sürü detay vermesine karşın “Yer olarak ise şu anda aklımda birşey yok” ifadesini kullandı.
Yıllardır her yer değiştirdiğinde arsa spekülatörlerine büyük paralar kazandıran, Ankara’ya ise kaybettiren bir Disneyland projesi görmüş Başkentli olarak bazı sorular kafamıza takıldı.
SPEKÜLATÖR İHTİMALİ Mİ?
Açık platformlar, birkaç milyon metrekarelik araziler üzerine kurulacak dev plato, Türkiye’nin Hollywood’u olacak gibi ifadeler, projenin uzun zamandır planlandığını düşündürüyor.
Peki birkaç milyon metrekarelik araziler düşünürken, nasıl olur da projenin yeri belli olmaz. Geriye, bu kez arsa spekülatörlerine karşı önlem alındığı ihtimali kalıyor. Ancak, Başkan Gökçek, bununla ilgili bir not düşebilirdi. Ya da, “Yer konusunda henüz bir fikrim yok” yerine “Yeri düşündük, ancak açıklamayacağım” diyebilirdi.
1 SAAT 58 DAKİKA
Eğer gerçekten bu kadar ayrıntı düşünülürken, “birkaç milyon metrekarelik” arazinin yeri düşünülmediyse, bu kez, “Proje fikri acaba Gökçek’e ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ filmini izlerken mi geldi?” sorusu ortaya çıkıyor. Demek ki, 1 saat 58 dakikalık filmi bir yandan izleyen Gökçek, bir yandan da kafasında “Türkiye’nin Hollywood’unu yaratmış.” Öyleyse, “Birkaç milyon metrekare arazi” lafını duyan Ankara’nın Soros’ları avuçlarınızı boş yere ovuşturmayın. Çünkü; “Ankara tesadüfleri sever.”
Yazının Devamını Oku 29 Eylül 2011
YIL 1992 Ankara trafiğindeki araç sayısı 202 bin. 1994’te Melih Gökçek’in Belediye Başkanı seçildiği yıl, Ankara trafiğindeki araç sayısı da 350 bine yükselmişti.
1995’te Akay Kavşağı projesi ortaya atıldı. Meslek odaları itiraz etti, Mahkeme projeyi iptal etti, Danıştay da iptal kararını onadı. Buna rağmen kavşak yapıldı, 2009’da az daha kapanıyordu. Bu arada trafikteki araç sayısı 400 bine ulaştı. 1996’dan 2002 yılına kadar Ankara’nın çeşitli bölgelerine tam 30 adet köprü ve kavşak yapıldı. Bu arada 1999’da Melih Gökçek bir kez daha Belediye Başkanı seçildi.
2002’ye gelindiğinde Konya yolu 70 Gün Köprüsü’yle Çetin Emeç Bulvarı Ceyhun Atıf Kansu alt geçidi yapıldı. 70 günde bitirildiği için 70 gün Alt Geçidi ismi verildi. Geride bıraktığımız yaz ayında su basınca mahsur kalan vatandaşlar balık adamlar tarafından kurtarıldı.
OTOMOBİL SAYISI KATLANIYOR
Köprü ve kavşak yapımının devam ettiği 2003 yılı, iki inşaatla kapatıldı. 2004’te Konya Yolu?Türkeş, Çetin Emeç Bulvarı Türkocağı Caddesi ve İnönü Bulvarı Genelkurmay Başkanlığı önü alt geçitleri yapıldı. Konya Yolu Fen Lisesi önündeki alt geçit 60 günde bitirildi. Eskişehir Yolu Ümitköy Köprüsü de aynı yıl yapıldı. 1996’da 450 bin olan araç sayısı sekiz yılda ikiye katlandı, 900 bin oldu. 2004’te Melih Gökçek Belediye Başkanı seçildi. 2005’e gelindiğinde trafikteki araç sayısı bir milyona ulaştı. İki yıl, kavşak ve köprüsüz geçildi. 2007 yılında da Kuğulu alt geçitleri yapıldı.
40 GEÇİT MÜJDESİ
2008’de Sincan-Ayaş Yolu Fatih Kavşağı ile Konya Yolu Kepekli ve Öveçler 4. Cadde köprüleri yapıldı. Ayaş Yolu Otoyol ve Gimat Kavşağı Anadolu Bulvarı alt geçitleri de aynı yıl bitirildi. Meşhur Gar önü alt geçidi 35 günde bitirildi. Gökçek, “Ben bile hayret ettim” dedi ve 40 alt geçidin daha müjdesini verdi. Araç sayısı 1 milyon 193 bine ulaştı.
2009’da Öveçler’e üç köprü birden yapıldı. Samsun Yolu Mamak Köprüsü ve Sincan TCDD Demiryolu alt geçidi de bu yıl bitirildi. Trafik konusunun hobisi olduğunu anlatan Gökçek, alt üst geçitlerin şemasını önce kendisinin çizdiğini, mimarların detay çalışmasını yaptığını açıkladı. Trafikteki araç sayısı 1 milyon 294 bin oldu. Melih Gökçek Belediye Başkanı seçildi.
UKOME’NİN GÜZELLİĞİ
2010’un 28 Ekim’inde UKOME otobanlardan ilçelere yolcu taşıyan midibüslerin ayakta yolcu almasına izin verdi. Elmadağ Otobüs İşletmeleri Kooperatif Başkanı Özgür Durak, “UKOME bize güzellik yaptı” dedi.
Ve 2011...
UKOME’nin “güzelliğinden” altı ay sonra Akyurt’ta kaza oldu, bir üniversite öğrencisi yaşamını yitirdi. Çoğunluğu ayakta olmak üzere 38 kişi yaralandı.
ARTIK PLANLIYIZ
9 Mart’ta kar yağınca yollar tıkandı. Eskişehir Yolu, bir geceliğine otopark oldu. Akşam aracını bırakanlar, sabah almaya geldi. Gökçek, “17 yıllık başkanım ben böyle kar görmedim” dedi. “Yollar tuzlandı mı” diye soran bir takipçisine de twitter’dan “Yollar tuzlu, tatsan mı acaba” yanıtını verdi.
Haziranda yağmur yağdı. 70 Gün Alt Geçidi kanala döndü, üç araba mahsur kaldı. Vatandaşları balık adamlar kurtardı. Gökçek, “Normal bir yağış değil, bu duruma hiçbir altyapı dayanmaz” dedi. Vatandaşlara da trafiğe çıkmayın önerisinde bulundu. Bu arada araç sayısı bir milyon 300 bini geçti.
Ve 17 yıl sonra, kavşak ve köprü yapılacak yol kalmadı Ankara’da. Büyükşehir Belediyesi de Ulaşım Ana Planı için bir bilene danıştı, Gazi Üniversitesi’yle işbirliği yaptı. Sonuç olarak Plansız Ankara’nın artık bir planı var. Hayırlı uğurlu olsun.
Yazının Devamını Oku 27 Haziran 2008
ANKARA’da yıllardır bir amblem tartışmasıdır giderken, mahkeme bu belirsizliğe son noktayı koydu ama şimdi de başka bir belirsizlik ortaya çıktı. Mahkeme kararında Büyükşehir Belediyesi’nin atakuleli camili ambleminin Ankara’nın tarihi ve kültürel değerlerini yansıtmadığı belirtilerek, amblemin kullanılamayacağı ifade edilmişti. Belediye Başkanı Melih Gökçek, mahkeme kararıyla, bu amblemi kullanmaktan vazgeçse de, henüz yeni amblemle ilgili net bir adım atmış değil. Yani Başkent Ankara şu anda amblemi olmayan bir kent.
Bu sıkıntıyı günlerdir dile getiren Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ise, Gökçek’in yapmadığını yapıp danışmanlarına 100’ün üzerinde Ankara amblemi hazırlatmış. Bunları bir katalog haline getiren Aygün, "Dileyen gelir bakar, uzlaşılırsa bunlardan biri Ankara’nın amblemi olur" diyor.
Ankara’nın şu anda dünyada amblemsiz tek başkent olduğunu söyleyen Aygün, "Yurt dışından bir heyet gelse amblemimiz yok" diyerek ilginç bir detaya da dikkat çekiyor.
176 bin üyesi bulunan Ankara Ticaret Odası adına üzerine düşeni yaptıklarını kaydeden Aygün, "Biz bu konuda iddialı değiliz. Kentimizin belediye başkanı, valisi bakarlar, konuşulur, ortak bir görüşe varılırsa bu amblemlerden birini kullanabiliriz. Biz de ATO logomuzun yanına gururla koyarız" ifadelerini de kullanıyor.
Hastalığı bilirim yavruları bilmem
KUĞULUPARK’a şu günlerde yolu düşenler, parkın yeni sakinleriyle karşılaşınca şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Kuğu ve ördeklerin arasında dolaşan iki yeni yavru kaz dikkatleri üzerinde topluyor.
Biz de parkta bu minik yavrulara rastlayınca kazların durumuyla ilgili Çankaya Belediyesi veterineri Alparslan İnan’dan bilgi almak istedik. Ancak, İnan’ın yavru kazlardan habersiz olduğunu öğrendik.
"Kazlar, parka yeni gelen Paşa’nın yavruları mı?" sorusunu yönelttiğimiz İnan şu yanıtı verdi:
"Olabilir de olmayabilir de, şu sıra yumurtaların çatlaması gerekiyordu. Yüzde 95 onun yavrularıdır. Ama, olmayabilir de. Benim şu anda pek bir bilgim yok. Onlar hastalanmadığı sürece pek bir bilgim olmuyor."
Yazının Devamını Oku 20 Haziran 2008
ODTÜ Rektörlüğünü bırakan Prof. Dr. Ural Akbulut, hafta içinde gazetecilerle veda yemeğinde buluştu. Son günlerde Melih Gökçek’le yaşadığı su tartışmalarıyla gündeme gelen Akbulut’a yöneltilen ilk soru tabi ki su konusundaydı. Sorulara oldukça hazırlıklı olduğu gözlenen Akbulut, "Arkadaşlar, sohbet ortamında bir yemek olmasını istiyorum. O yüzden bu konulara girmeyelim" dese de, Ankara’nın suyuyla ilgili konuşmaktan kendini alamadı.
ODTÜ Rektörü olarak Ankara halkına karşı sorumluluk duygusu taşıdığını ve önüne gelen tahlil sonuçlarını olumlu ya da olumsuz açıklamak zorunda olduğunu anlatan Akbulut, "Ben daha önceki açıklamalarımda arseniğin Kızılırmak suyunda tespit edildiğini, henüz şebeke suyunda limitin üstünde arsenik görülmediğini vurgulamıştım. Ancak bazı basın yayın organlarında bu biraz farklı yansıtılmış" dedi.
Her an Ankara’da su konusunun takipçisi olacakları mesajını da veren Akbulut, "Gönlünde belediye başkanlığı var" iddialarını da kesin bir dille yalanladı. Aslında, Akbulut gazetecilere daha birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
Akbulut’un ’of the record’, yani yazılmamak üzere bizlerle yaptığı bu sohbetteki açıklamalarını, kendi isteği doğrultusunda haberleştirmedik. Ama arsenik ile ilgili olarak bilim çevrelerince yıllardır dillendirilen ilginç bir iddiayı da sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Akbulut’un aktardığı bu iddiaya göre, Fransız Devrimi Generali Napolyon belirli bir süre içinde yiyecek ve içeçeğine karıştırılan arsenik ile yavaş yavaş öldürülmüş.
Napolyon’a verildiği öne sürülen arseniğin hangi limitlerde olduğu bilinmiyor ama, resmi kurumların açıklamaları Ankara suyundaki arseniğin şimdilik Dünya Sağlık Örgütü limitlerinin çok altında olduğunu söylüyor.
Durmak yok koşmaya devam
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi bürokratları, geçtiğimiz hafta dostluk maçında buluştu. Etimesgut Şehir Stadı’nda UEFA standartlarındaki ölçülere sahip olan stad, bürokratları bir hayli yordu. Futbolculara özenen bürokratlar, maçın başında büyük sahada deparlar atmaya kalkınca birer birer kesildiler. 13’erden 26 kişi oynayan bürokratlar zaman zaman birbirlerine "Durmak yok, koşmaya devam" şeklinde seslenip motive etmeye çalışsa da, pek faydası olmadı.
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi bürokratları, geçtiğimiz hafta dostluk maçında buluştu.
Etimesgut Şehir Stadı’nda UEFA standartlarındaki ölçülere sahip olan stad, bürokratları bir hayli yordu.
Futbolculara özenen bürokratlar, maçın başında büyük sahada deparlar atmaya kalkınca birer birer kesildiler.
13’erden 26 kişi oynayan bürokratlar zaman zaman birbirlerine "Durmak yok, koşmaya devam" şeklinde seslenip motive etmeye çalışsa da, pek faydası olmadı.
Etimesgut BelediyeBaşkanı Serhat Kemal Yılmaz’ın izlemeye geldiği maçta oynayan bürokratların hepsini sayamasak da, ANFAGenel Müdürü Ferhat Ertürk, Başkent Doğalgaz AŞGenel Müdürü Veysel Karani Demir, Belediye Meclisi AKPGrup Başkanvekili Ayhan Yılmaz, AKPAnkara İl Başkanı Halis Bilge göze batan isimlerdi.
Paşa için bir kez daha
KUĞULUPARK’taki dişi kuğular için Çankırı’dan getirilen ancak, bulunduğu ortama uyum sağlayamadığı için diğer kuğulardan tel örgüyle ayrılan ’Paşa’ya bir şans daha verildi. Çankaya Belediyesi ekipleri, geçtiğimiz günlerde tel örgüyü kaldırıp Paşa’yı diğer kuğuların arasına saldı. Çankaya Belediyesi yetkilileri, Paşa’nın diğer kuğulara uyum sağlamasını ümit ettiklerini söylediler.
Yazının Devamını Oku 6 Haziran 2008
ANKARA’daki tüm gazeteciler bilir. Sayfalarca istihbarat faksları doldurur büroları. Her siyasinin, bürokratın günlük programları, gezileri basın kurumlarına önceden duyurulur. Bu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek için de böyledir. Gökçek’in gezileri ve programları tüm kurumlara önceden duyurulur.
Ancak son günlerde bu konuda bir istisna yaşandı. Gökçek’in önceki gün başlayan Kosova gezisi basın kuruluşlarına duyurulmadı.
Büyükşehir Belediyesi, sessiz sedasız Kosova’ya taşınırken, Belediye Başkanı Melih Gökçek de eşi Nevin Gökçek’in yeğeni Anıl Orhan’ın ölümü nedeniyle geziye bir gün gecikmeli katıldı.
Çarşamba sabahı kafile, havaalanından hareket etmek üzereyken Orhan’ın ölüm haberini alan Gökçek hemen eşinin memleketi Akçakoca’ya hareket etti. Akçakoca’da Anıl Orhan için düzenlenen cenaze namazına katılan Gökçek dün sabah da Kosova’ya geçti. Gezinin içeriğini ve hangi amaçla düzenlendiğini öğrenmeye çalışırken, ilginç bir ayrıntı gözümüze çarptı.
Büyükşehir Belediyesi’nin Belediye Meclisi kararıyla, İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarının onayıyla düzenlediği geziye yalnızca SES TV ve İhlas Haber Ajansı (İHA) davet edilmişti.
Bundan önceki son gezi olan KKTC’ye 37 kişilik bir gazeteci grubunu çağıran Büyükşehir Belediyesi’nin Kosova’ya yalnızca İHA ve SES TV’yi davet etmesinin nedenini anlamaya çalışırken, aklımıza KKTC dönüşü yaşananlar geldi.
KKTC’de düzenlenen Lefkoşa’da Ankara günleri dönüşünde uçakta, Meclis üyeleri Yavuz Taşpınar’la Ayhan Yılmaz arasında gergin bir diyaloğa şahit olmuştuk.
Taşpınar, kendisine şaka yapan Yılmaz’a, "Sen kimsin lan otur yerine?" diye çıkışmıştı. Sonradan aldığımız bilgilere göre, uçakta olanlar basına yansıyınca, Gökçek çok sinirlenmiş.
Kosova’ya gelince... Gökçek, Kosova’da Priştine, Prizsen ve Mamuşa’da yetkililerle temaslarda bulunacak. Anne tarafı Prizren’li olan Gökçek, bugüne kadar dört kez Kosova’ya ziyaret planlamış. Ancak her seferinde son anda bir aksilik çıkmış.
Gökçek’in elinde oyuncak oldular
GAR kavşağının açılışını törenle gerçekleştiren Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, açılışın ardından Meclis üyeleri ve bürokratlarını zorla lunaparkta dönen bir alete bindirdi. "Ben de bineceğim, ben de bineceğim" diyerek yanındakileri ikna etmeye çalışan Gökçek, bürokratlarını zorla hem koltukları dönen hem de koltukların bağlı olduğu kolları dönen oyuncağa bindirdi.
Alete binen Büyükşehir Belediyesi AKP Grup Başkan Vekili Ayhan Yılmaz, Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Ali Gökşin, Belko Genel Müdürü Celalettin Kaygusuz ve Zabıta Daire Başkanı Mehmet Ercan makina çalışmaya başlayınca Gökçek’i aşağıda gördüler. Gökşin’in kartvizitleri etrafa saçılırken, Gökçek eşi Nevin Gökçek’le aşağıdan bürokratlarını katıla katıla gülerek izledi. Yukarıdan çığlıkların duyulması üzerine, bürokratların daha fazla acı çekmesine dayanamayan Nevin Gökçek, duruma müdahale etti ve eşinin eğlencisini sonlandırdı.
Yazının Devamını Oku