Dr. Gündüz Tezmen

Şeker hastalığı gözleri etkileyebilir

4 Temmuz 2002
<B>GÖRME </B>kaybına neden olan etkenlerin başında şeker hastalığı gelir. Şeker hastalarında sık olarak görülen göz sorunları başlıca 3 tane. Bunlardan biri, gözün duyarlı tabakası olan retinanın hasara uğraması demek olan retinopati, diğeri, göz tansiyonu olarak da adlandırılan glokom, sonuncusu ise göz merceğinin saydamlığını kaybetmesi demek olan katarakt sorunudur.

DİYABETİK RETİNOPAİ Gözün arka kısmında yer alan ve ışığa duyarlı hücrelerden oluşmuş retina tabakası, bu hücrelere bağlı sinir lifleri aracılığıyla görüntüyü beyne iletir.

Şeker hastalığında, retina damarları hasarlanmaya başlar, sıklıkla kanamalara yol açar. Kanama nedeniyle önce gözde yüzen görüntüler ortaya çıkar, kanama çoğalınca görüntü birden yok olur. Retinada oluşan beslenme bozuklukları ve kanamalar, burada doku hasarlarına ve kalıcı körlüklere neden olabilir.

GLOKOM Göz tansiyonu olarak da bilinen glokom, gözün ön kısmında bulunan sıvının basıncının artması demektir. Sürekli yüksek basınç, göz sinirini hasara uğratarak görme kaybına yol açabilir.

Şeker hastalığının varlığı glokom görülme sıklığını iki katına çıkarır.

KATARAKT Gözün ön kısmında yer alan saydam merceğin bulanıklaşarak buzlu cam görüntüsü alması demek olan katarak da ileri yaşlarda görülebilen bir hastalık olmakla beraber diyabet hastalarında çok genç yaşlarda ve iki misli daha sık olarak görülebilmektedir. Şeker hastalığı mevcut kataraktın çok daha hızlı koyulaşmasına yol açar.

ÖNLEMLER

Şeker hastalarının görme kaybını önlemeleri için şu önlemleri almaları gerekiyor;

Kan şekerinizi normal sınırda tutun. Kan şekerini düşürmek, görme kaybı yaratan sorunların yüzde 76 oranında daha az görülmesini sağlar.

Tansiyonunuzu normal sınırda tutun. Yüksek tansiyon göz damarlarını zorlayarak sorunları artırır.

Kolesterol düzeyinizi normal sınırda tutun. Kan yağları yüksekliği retina damarlarının tıkanmasını kolaylaştırır.

Sigara içmeyin.

Parlak güneşte, UV filtresi olan camlardan yapılmış güneş gözlüğü takın, bu katarakt gibi sorunların oluşum ihtimalini azaltacaktır.

Yılda en az bir kez, bir göz uzmanına göz dibi muayenesi yaptırın. Görmenizde en küçük bir değişiklik fark ettiğinizde hemen doktora gidin.

Şeker hastası ve gebe iseniz, hiçbir şikáyet olmasını beklemeden göz doktoruna muayene olun. Gebelik, diyabetik retinopatiyi hızlandıran bir etkendir.
Yazının Devamını Oku

AIDS virüsü giderek yayılıyor

3 Temmuz 2002
<B>BUGÜN </B>medyada yer alan haberler, kuzey komşularımızda AIDS hastalığının çok yaygınlaştığını, Orta Afrika ülkelerindeki düzeye yaklaştığını belirtiyordu. Bazı Afrika ülkelerinde AIDS virüsü taşıyanların sayısı toplumun neredeyse tümüne yakın boyuta varacak durumda. Ülkemizde özellikle kuzey komşularımızdan gelen kadınların karıştığı kaçak fuhşun önemli boyutlarda olduğu dikkate alınınca ülkemiz için de riskin büyüklüğü tartışılmaz bir gerçek olarak ortaya çıkar.

TEDAVİSİ YOK

AIDS'in henüz kesin tedavisi olmadığından, korunmak yani bulaşmayı önlemek çok daha fazla önem taşıyor. Bunun için de tarama yaparak AIDS virüsü olan HIV'in alınmış olup olmadığını anlamak, yaygın olarak kullanılan bir yöntem. Bu amaçla kullanılan tahlil yöntemine Elisa deniyor. Bu testte AIDS virüsü bulaşmış kişiler HIV (pozitif) olarak adlandırılıyor.

HIV bulaşmış bir kişinin kanında yapılan testin pozitif sonuç vermesine kadar bir süre geçmesi gerekiyor. Bu süre bazen 3 aya kadar uzayabiliyor.

Uzmanlar, şüpheli bir cinsel ilişkide bulunmuş, ancak henüz kan tahlili pozitifleşmemiş kişilerin, hastalığı başkalarına bulaştırma riskinin bulunduğunu kabul ediyorlar, ancak bu yakın zamana kadar kesin olarak ortaya konulamamıştı.

Bir süre önce yapılan araştırmalar, virüsün çok kısa bir süre içinde başkalarına bulaştırılabileceğini gösterdi.

Virüs vücuda girdikten 1-4 hafta kadar sonra, çoğu zaman grip benzeri bir reaksiyon yapıyor. Virüsün vücudu etkilediğinin, çoğaldığının bir göstergesi olan bu tabloya akut retroviral sendrom adı veriliyor.

Ancak bulaşma için bu tablonun oluşması bile gerekmiyor. Bir cinsel ilişki ile virüs almış olan bir kişi, hiçbir belirti görülmese bile, birkaç gün içinde bu virüsü başkalarına bulaştırabilecek duruma geliyor.

Güvenli bir cinsel yaşam için, yapılan tahlillerin negatif sonuç vermesine bile güvenmeyip, mutlaka kondom gibi araçlarla önlem almak gerekiyor.
Yazının Devamını Oku

Zararın neresinden dönerseniz kárdır

2 Temmuz 2002
BENİM kocam 45 yaşında. 20 yıldır sigara içiyormuş. Bırakması konusunda telkinde bulunuyorum. ‘‘20 yıl içtikten sonra, bıraksam ne fayda’’ diyor. Gerçekten de artık geç mi?

A.A./ADANA

SİGARAYI
uzun yıllardır içenlerin bir kısmı, kocanızın da dediği gibi, ‘‘Zaten bundan sonra bıraksam da artık çok geç’’ karamsarlığını öne sürüyor.

Oysa yapılan araştırmalar, hiçbir zaman geç olmadığını ortaya koyuyor. İngiltere'de sigara içiminin yoğun olduğu 1950 ile 1990 yılları arasını, sigara bırakma kampanyalarının etkili olmaya başladığı 1990'lı yıllarla mukayese eden araştırmacılar, orta yaşlarda bile olsa sigaranın bırakılmasının, sigara nedeniyle akciğer kanserine yakalanma riskini, sigara içmeye devam edenlere göre yüzde 90 oranında azalttığını ortaya koydu.

Geçmişteki hatalı davranışlar nedeniyle karamsar olmaya gerek yok, acilen önlem almak şartıyla...


Osteoporoz riski var mı?


32 yaşında bekár bir bayanım. Regllerimi hormon takviyesiyle görüyorum. (Hormon seviyelerim normal, sadece psikolojik nedenlere bağlı olarak normal siklik düzen kurulamıyor.) Ancak hormon almadığım 3-4 yıllık devre içinde acaba osteoporoz gibi bir riskle karşılaşmış olabilir miyim?

Y.Y.K.-ADANA

OSTEOPOROZDA
tek etken hormon düzensizliği ya da daha doğru tanımlamayla kandaki östrojen düzeyi düşüklüğü değildir. Kalsiyumdan eksik beslenme, genetiklik, ince yapılı olmak, fazla sigara içmek, güneş ışınından uzak kalmak gibi birçok faktör etki ediyor.

32 yaşındaki birinin bu açıdan riskte olduğunu düşünmüyorum. Kalsiyum almanız ve en önemlisi spor yapmanız halinde bu açıdan bir sorunla karşılaşacağınızı sanmıyorum.
Yazının Devamını Oku

Bebeklere bal yedirmeyin

1 Temmuz 2002
BENİM kızım 6 aylık. Artık ek gıdalara başladık. Ben mamalarına şeker yerine daha doğal ve daha yararlı olduğunu düşündüğüm için bal koyuyorum. Bir yakınım, bebeklere bal yedirmenin doğru olmayacağı şeklinde bir yazı okuduğundan bahsetti. Bu doğru mu? Bu kadar yararlı bir besin olan bal bebeklere neden yedirilmez?

Ayşe Koçak / İZMİR

Bal, çok sağlıklı bir doğal ürün olarak kabul edilir.Mucizevi etkileri üzerine kitaplar da yazılmıştır. Aslında bunların çoğunda da gerçek payı var.

Öte yandan, bebeklerimiz de canımızdan bir parça olduğu için onlara büyük özen gösteririz. Yemeyiz, onlara yediririz, hastalanmamaları, sağlıklı gelişmeleri için elimizden geleni yaparız. Bu nedenlerle bal, bebeklere sıklıkla yedirilen bir besindir. Oysa uzmanlar bir yaşından küçük bebeklere bal yedirilmemesi konusunda anneleri uyarıyorlar. Bunun nedeni de balda bulunabilen botulism sporları. Arının, çiçeklerden bal toplarken, doğada bulunabilen bu hastalık etkeninin tohumları demek olan sporlarını da taşımasıyla bala karışabiliyor. Bozuk konservelerin yenilmesi halinde insanı zehirleyen ve öldürücü olabilen botulism toksini üretimine neden olan sporlar, vücuda girdiği zaman clostridium botilium adlı bir hastalık etkeninin oluşmasına yol açıyorlar. Bu bakterinin ürettiği toksin, kaslarda felçlere yol açabilen zehirlenme nedeni oluyor. Solunum kaslarının felci de ölümcül olabiliyor.

Bu toksin erişkinler için de tehlikeli, ancak, baldaki toksin miktarı büyükler için önemli olmazken küçük bebekler için öldürücü bile olabiliyor.
Yazının Devamını Oku

Konservelere dikkat

28 Haziran 2002
BİZ hemen her hafta sonu pikniğe gitmeyi seven bir aileyiz. Konserve türü hazır gıdalar bu açıdan bize çok kolaylık sağlıyor. Ancak zaman zaman konservelerin bozulması halinde zehirlenme tehlikesi olduğu yolunda haberler duyuyoruz. Biz, bozulmuş konserveyi nasıl tanırız?

M.YARDIM/İSTANBUL

SEBZE
ve meyvelerin her mevsim bol bulunduğu ülkemizde, konserveler genellikle hazır yemekler için tercih edilir oldu. Hangi türü olursa olsun konservelerin gerek üretim teknolojisi ve gerekse saklama koşulları açısından belirli kuralları mevcuttur. Kutuların üzerinde yazılı olan üretim ve son kullanma tarihlerine dikkat etmek çok önemli. Ancak, konserve alacakların özellikle dikkat etmesi gereken konu, kapak kısmının görüntüsü olmalıdır. Normal koşullarda bu kısım içe göçük olur. Eğer kapak dışa doğru bombelenmişse, bu konserve sizi tehlikeli şekilde zehirleyebilir. Botulizm denilen türdeki gıda zehirlenmesinde, bulantı, kusma ve ishalin yanı sıra, görme bulanıklığı ya da çift görme, yutkunma, nefes alma zorluğu ve ileri derecede güçsüzlük vardır. Bu tür belirtisi olanlar acilen bir sağlık kuruluşuna başvurmazsa, tüm vücutta ve solunum kaslarında ölümcül derecelere varabilen felçler görülebilir.

Kedilerden hamilelere hastalık bulaşır mı?

BEN 2 aylık hamileyim. Evde kedi besliyorum. Kedilerden hamile kadınlara hastalık bulaşabileceğini söylüyorlar. Bu hastalık nedir?

Y.Y./ANKARA

KEDİLERDEN
bulaşabilen toksoplazma adı verilen parazit, bebeklerin sakat doğmasına neden olabilir. Toksoplazma kedilerde yaşayan bir parazit olmakla beraber tek kaynak kediler değil. İyi pişmemiş etler de önemli bir kaynak. Ayrıca toprak da toksoplazma kaynakları arasında. Bu nedenle özellikle çiğ yenilen sebzeler, salatalar ve meyveler de bulaşmaya yol açabiliyor. Çiğ yenilecek sebze ve meyvenin temiz suyla iyice yıkandığına emin olun ve yiyeceğiniz etlerin de iyice pişmesini sağlayın. Ayrıca kedinizi bir veterinere götürerek toksoplazma açısından taşıyıcı olup olmadığını da araştırmalısınız.
Yazının Devamını Oku

Sabun, mikrop öldürmez mi?

27 Haziran 2002
ÇOCUĞUMA temizlik kurallarını öğretmeye çalışıyorum. Ellerini mikroptan uzak tutması için sabunla yıkaması yetmez mi? Sabun, mikrop öldürmez mi?

K.M./ANKARA

TEMİZLİĞİN
ilk kurallarında biri elleri yıkamaktır. Ancak ellerimizi yıkayarak tüm mikroplardan arınamayız. Sabunun mikrop öldürücü bir etkisi yoktur. Ancak ellerdeki kirlerin uzaklaştırılmasını sağladığı için bir ölçüde mikroplar da uzaklaştırılmış olur. Sabunun üzerinde mikrop yaşayabilir. Eğer özellikle topluma açık yerlerde sıvı sabun kullanılmıyorsa, ellerimizi yıkamadan önce sabunu yıkayıp yüzeyindeki, önceki kişinin bıraktığı mikropları uzaklaştırmamız gerekiyor.

Kurulandığımız havlu da ellerimizin tekrar mikroplanmasına yol açabilir. Káğıt havlular ve elektrikli kurutucular özellikle çok kişiye açık mekánlar için uygun seçenekler olmaktadır. Bu önlemler yeterli. Önlemleri abarttığınız zaman, çocuğunuzu mikroplardan koruyayım derken, fobili ve takıntılı hale getirerek ruh sağlığını bozabileceğinizi unutmayın.


Dağ bisikleti zarar verir mi?


BEN 28 yaşında sportmen bir gencim. Bir süredir testislerimde ara sıra ortaya çıkan ağrılardan şikáyetçiyim. Ben sık sık dağ bisikletine biniyorum. Bunun bir zararı oluyor mudur?

Y.KOCAMAN/ANKARA

SPOR
ve sağlık birbirinden ayrılmaz ikilidir. Bisiklet de, sağlıklı yaşam için önerilen bedensel aktivitelerde baş sıralarda yer alır. Ani zorlanma olmaksızın uzun süreli ve ritmik bir egzersiz olduğu için tüm uzmanlar tarafından önerilir.

Ancak bazı uzmanlar, dağ bisikletiyle off-road olarak, yani dağda, kırda, bayırda yapılan sporun erkeklerin sperm sayısını azaltabileceğini, testislerde, kist, zedelenme, burulma, su toplama gibi diğer sağlık sorunlarının da daha sık görülebileceğini belirtiyorlar.

Uzmanlar bunun, düz olmayan zeminlerde gidiş nedeniyle bisikletin selesinin (oturma kısmının) testise travma etkisi yaratmasına bağlıyorlar.

Farklı görüşler de var. Öncelikle bir üroloji uzmanına muayene olup ağrının kaynağını araştırın. Bisiklet konusunu da bu uzmana danışıp durum kesinliğe kavuşuncaya kadar dikkatli olmakta yarar var.
Yazının Devamını Oku

Yaşlandıkça vitamin ihtiyacı artar

26 Haziran 2002
BEN 70 yaşında, tansiyon dışında sağlıklı bir erkeğim. Yediklerime dikkat etmeye çalışıyor, her gün 30 dakika kadar yürümeye özen gösteriyorum.Tansiyonum için de düzenli ilaç alıyorum. Bu sayede tansiyonum hep normal düzeyde. Çevremdekiler benim ayrıca vitamin almam gerektiğini de söylüyorlar. Siz ne dersiniz?

H.KARAGÖZ/İSTANBUL

ÖNCELİKLE
sizi kutlamak istiyorum. Böyle bilinçli ve özenli olduğunuz sürece, sağlıklı olmamanız için hiçbir neden yok.

Vitamin konusuna gelince, dengeli beslenen bir insan birçok vitamini gıdalardan alır ama, 65 yaş üzerindeki kişilerde B6, B12 ve D vitaminleri gereksinimi artar. Bunun nedeni, bu vitaminlerin sindirim sisteminden yeteri kadar emilememeleridir.

E ve C vitaminleri güçlü antioksidandır. C vitamini vücudu serbest radikallere karşı korur. Sigara içilmesi C vitamini düzeyini düşürür, serbest radikallerin oluşumuna yol açar. Sigara içen bir kişinin günde en az 500 mg C vitamini alması gerekir. Ester-C, C vitamininin 4 kat etkili olanıdır. Ayrıca sindirim sistemi tahrişi de yaratmaz. Bu nedenlerle tercih edilebilir. E vitamini, kolesterolün zararlı tipi olan LDL kolesterolü düşürüp yararlı tipi olan HDL'yi yükseltir. Kepekli tahıllar, bitkisel yağlar, kabuklu yemişler, soya fasulyesi, yumurta ve koyu yeşil sebzelerde bulunur.

Vücut için gerekli olan minerallerden çinko, yara iyileşmesi, karaciğer hastalığı ve şeker hastalığında önemlidir. Bir başka mineral olan magnezyum sinir, kas ve kalp için önemlidir. Özellikle kadınlarda menopoz sonrası D vitamini ve kalsiyum alımı artmalıdır. Ancak 70 yaşını geçmiş erkeklerin de önemli bir kısmı osteoporoz açısından büyük risk altındadır. Bu nedenle erkekler de kalsiyumu ihmal etmemelidir. İşte bu nedenlerle yaş ilerledikçe vitamin alımına özen gösterilmelidir.

OKURLARIMA NOT

Nöroloji alanındaki gelişmelerin tartışıldığı Berlin'deki kongreyle ilgili olarak anlatacaklarım bitmedi. Ancak, çok sayıda biriken okur mektuplarına da fırsat yaratabilmek için, bu bilgilere zaman içinde yer vereceğim.
Yazının Devamını Oku

Multipl skleroza savaş (2)

25 Haziran 2002
<B>MULTİPL </B>skleroz (MS), sinir sisteminin kronik bir hastalığı. Ataklarla başlıyor ve ardından gerilemeler görülüyor. Bazı araştırmacılar, çocuklukta veya ergenlik döneminde geçirilmiş uçuk virüsü ya da klamidya bakterisiyle geçirilmiş enfeksiyonların bu hastalığın nedeni olduğunu öne sürüyor. Yapılan araştırmalar çok sayıda genin de bulunduğunu ortaya koymuş. Enfeksiyonla ilgili olarak yapılan araştırmalar, bazı enfeksiyonların hastalığı tetiklediğini göstermişse de hastalığa neden olduğu yolunda bir kanıt elde edilememiş.

Bugünlerde Berlin'de yapılmakta olan Avrupa Nöroloji Derneği'nin toplantısının yanı sıra Schering firması tarafından hazırlanan MS'de beta interferon kullanımının 10. yılı toplantısında konuşan Dr. Kenneth Johnson, 1960'ların sonuna kadar olan dönemi MS açısından karanlık dönem olarak tanımlıyor. 1970'li yıllar MS tedavisinde kortizon, 1980'li yıllarda ise bağışıklık baskılayıcılar kullanılmış. Johnson, 1990'lı yılları da bağışıklık düzenleyiciler dönemi olarak tanımlıyor. Dr. Johnson, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) beta interferon olan Betaferon'a ruhsat vermesini, MS tedavisine güneşin doğması olarak tanımlıyor.

Aynı toplantıda konuşan Dr. Günther Stock, Schering'in sinir sistemi alanında yaptığı çalışmaları anlatırken, iğne tedavisinden bıkan MS'li hastalara müjdeli haberler verdi. Yapılan çalışmalarla ağızdan alınabilecek hapların yolda olduğundan bahseden Dr. Stock, Mesopram, Rolipram, Pirfenidon, CCR-1 antogonistleri gibi maddelerle yapılan çalışmalarda bazı çalışmaların Faz 2 noktasına ulaştığını, bunları yakın bir gelecekte MS'li hastaların kullanımına sunmayı umduklarını belirtti.

Dr. Stock konuşmasında, dünyadaki yaşlı nüfusun giderek artmakta olduğunu, 2050 yılında 80 yaşını aşmış kişilerin 370 milyonu geçeceğinin tahmin edildiğini, bu nedenle de Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıkların giderek daha sık görülmesinin de beklendiğini ve Schering'in bu alanda yoğun çalışmalarının olduğunu belirttti.

Bu alanda yapılan araştırmalardan birinde, insan retinal pigment hücrelerinin hücre kültüründe üretildikten sonra ilaç olarak Parkinson'lu hastalara verilmesi halinde bu hücrelerin Parkinson'lu hastalarda eksik olan Dopamin adlı maddeyi ürettiği belirlenmiş. 6 hastayla yapılan pilot çalışmanın başarılı sonuç verdiği belirlenmiş. Her şeyin iyi gitmesi halinde Parkinson tedavisinde de başarılı adımlar yakın bir gelecekte atılacak gibi gözüküyor.
Yazının Devamını Oku