Dr.Başak Demiriz

Uyku...

4 Kasım 2017
Uykuyu sadece dinlenmekle özdeşleştirmeyin. Kaliteli ve yeterli uyku, zeka seviyesinden sosyal ilişkilerin kalitesine, hatta yaşam süresine kadar pek çok konuyla direkt bağlantılı.

Sağlıklı bir yaşam için en çok neye dikkat etmemiz gerekir? diye sorsam çoğumuzun cevabı “Doğru beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak” olacaktır. Neleri yemeliyiz, neleri yememeliyiz, ne sıklıkta, ne ölçüde, kaç saat arayla yemeliyiz, hangi besinler bizim için “zehir”, hangi besinler “şifa”?
Hangi egzersizler daha faydalı, en yüksek faydayı alabilmek için ne sıklıkta yapılmalılar?
Bu soruları okurken bile aklınızdan cevapların geçtiğini tahmin edebiliyorum. Çünkü beslenme ve egzersiz, sağlıklı yaşam kapsamında üzerinde en çok konuşulan, yazılan konular. Doğruları yanlışlardan ayırmak için yapılan bilimsel araştırmalar sayesinde her gün yeni bir bilgi ile karşı karşıya geliyoruz ve bu sayede daha doğru beslenmeye, hayatımıza düzenli egzersizi sokmaya çalışıyoruz.

DAHA FAZLA UYUYAN ÇOCUKLAR DAHA ZEKİ

Bilim adamlarının son yıllarda üzerinde durdukları bir önemli konu daha var: Uyku. Çalışmalar, düzenli ve iyi bir uykunun, insan sağlığı için doğru beslenme ve egzersiz kadar önemli olduğunu gösteriyor. Aynı bilimsel çalışmalar, yanlış beslenmenin insana verdiği çeşitli zararlar gibi eksik ve kötü bir uykunun da insan sağlığına oldukça ciddi zararlar verdiğini kanıtlıyor.

Yazının Devamını Oku

İç sıkıntısı

7 Ekim 2017
İç sıkıntısı diye tarif edilen duyguya birçok faktör yol açabilir. Bu yüzden öncelikle ona eşlik eden duyguları ortadan kaldırmak gerekir.

Danışan: Ne yaparsam yapayım içimdeki sıkıntı geçmiyor. Eski neşem ve keyfim yok. Çevremdekilere de keyif vermiyorum, o nedenle kimseyle görüşmek, konuşmak istemiyorum.
k Dr. Başak: Ne zamandır böyle hissediyorsunuz?
Danışan: Eşime sorarsanız uzun zamandır, onun tabiriyle gerginmişim. Zorla olmuyor, elimde değil, hiçbir şeyden eskisi gibi keyif alamıyorum. Mutsuz musun deseniz ona da cevap veremem, çünkü mutlu olup olmadığımı da bilmiyorum.
k Dr. Başak: İç sıkıntısına eşlik eden duygularınızı tanımlarsak, bu duyguların ne zamanlar ortaya çıktığını, ne zaman şiddetlenip ne zaman azaldığını anlarsak daha kolay yol alabiliriz.
Danışan: Ben de tam bilmiyorum bu sıkıntılı ruh halimin kaynağını. Tarif etmekte zorlanıyorum. Ama şiddeti bazen çok fazla oluyor, beni ağlamaklı yapıyor. Bazen daha hafif oluyor, kendimi oyalayabiliyorum. Nedenini çok merak ediyorum ve bundan kurtulmak istiyorum.
k Dr. Başak: İç sıkıntısı diye tarif ettiğiniz duyguya birçok faktör neden olabilir. İsterseniz önce eşlik eden duygularınızı tanımlayalım, çünkü iç sıkıntısı dediğiniz olumsuz durum aslında birçok duygunun ortak hali de olabilir.
Danışan: Duygularımı anlamakta, ifade etmekte pek iyi değilimdir. Biraz örnek verir misiniz?

Yazının Devamını Oku

Anoreksiya ile ilgili gerçekler

23 Eylül 2017
Eski Belçika Güzeli Ayşe Akın, anoreksiya nedeniyle ölümün eşiğinden döndüğünü açıkladı. İrem Derici’nin yoğun bakıma alınmasıyla sonuçlanan rahatsızlığının da aşırı kilo kaybına bağlı olduğu iddia ediliyor. Peş peşe gelen bu iki olay, yeme bozukluğu konusunu yeniden gündeme getirdi. Peki anoreksiya tam olarak nedir, nasıl başlar, nasıl sonuçlanır? İşte yanıtlar...

1- Anoreksiya psikolojik bir rahatsızlıktır. Kişinin gıdalar ile sağlıksız, problemli bir ilişkisi vardır. Ayrıca beden algısı ve egzersiz gibi konularda da gerçek dışı inançlara sahip olunduğundan, anormal davranışlar içine girilir. Sonuç olarak kişi, kendi isteğiyle normalin oldukça altında bir kiloya düşer.
2- Kişinin kilosunun normal olup olmadığı Vücut Kitle İndeksi’ne bakarak karar verilir ve Dünya Sağlık Örgütü’nün referans verdiği değerler kullanılır. Vücut Kitle İndeksi (VKİ), kilonuzun, boy değerinizin karesine bölünmesiyle (kg/m²) hesaplanır. Dünya Sağlık Örgütü’nün referans aralığına göre, VKİ 17’nin altında olan kişiler aşırı düşük kilolu olarak sınıflandırılmıştır ve bu durumun nedenleri incelenmelidir.
3- Anoreksiya, özellikle genç kızlarda ve kadınlarda daha sık görülür. Diğer yandan son yıllarda genç erkeklerde de sıklıkla gözlenmektedir. Bu nedenle, kilosunun oldukça altında olan erkeklerin düşük kilolu olmalarının nedenleri araştırılmalı ve anoreksiya ihtimali gözden kaçırılmamalıdır.

TRAVMATİK OLAYLAR HASTALIĞI TETİKLİYOR

4- Söz konusu rahatsızlık genellikle ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde başlar. Başlangıcı sıklıkla stresli bir dönemin ardından olur. Ergenlik öncesi ve 40 yaş sonrası ortaya çıkması ender bir durumdur.

Yazının Devamını Oku

İnsanlarla iyi geçinmenin püf noktaları

26 Ağustos 2017
Bayrama az kaldı, önümüzde uzun bir tatil var. Sevdiklerimizle daha fazla vakit geçirmek ve bir yandan da dinlenip keyif yapmak için iyi bir fırsat. Diğer yandan biliyoruz ki o dört gözle beklediğimiz tatiller, bayramlar, seyahatler, ziyaretler bazen gerginlik de yaratabiliyor. Çünkü işin içinde insan ilişkileri var.

En sevdiğiniz insan bile, incir çekirdeğini doldurmayacak bir nedenden dolayı, hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar çabuk en sevmediğiniz insana dönüşebilir. Oysa biz gerginlikten, tartışmadan, problemden (en azından tatil boyunca) kaçınmak istiyoruz. Ne yaparsak insanlarla iyi geçinebiliriz ve tatilimizi huzur içinde tamamlayabiliriz? Bu sorunun cevabı üzerine çalışan psikologların çeşitli önerileri var:

* Haklı olma tutkusundan vazgeçin: Çoğu insan ufacık bir sohbette bile sürekli olarak kendi düşüncesinin veya davranışının daha doğru olduğunu karşısındakine anlatma, onu ikna etme çabasındadır. Diğer yandan çoğu zaman haklı olmak yeterli değildir.
Çünkü karşınızdaki de kendi doğrularından vazgeçmeyecektir. Sonuç olarak ikiniz de birbirinizi ikna etme çabası içindeyken doğru olan değil, inatçı olan kazanacaktır ve bu mücadele çoğunlukla gerginliğe yol açar. Gerçeği ya da doğruyu ortaya çıkarmak sandığınız gibi anlaşmazlığı ortadan kaldırmayı sağlamaz, tam tersine kendinizi anlaşmazlığın ortasında bulabilirsiniz. Kendinize şunu sık sık hatırlatmanız hayatınızı çok kolaylaştıracak: Haklı olup olmamanın hiçbir önemi yok.

* Karşınızdakine öğüt vermekten vazgeçip onu dinlemeye ve anlamaya çalışın: Doğru iletişimin en önemli unsuru önyargısızca, suçlamadan dinlemek ve empati kurabilmek. Empati yapmanın sırrı, dünyayı karşınızdakinin gözünden görmeye çalışmaktır. Bütün iyi niyetinizle onun neyi yanlış yaptığına odaklanarak çözüm üretmeye ve ona öğüt vermeye çalıştığınızda, karşınızdakinin o anki hislerini hiçe saymış olabilirsiniz.
Siz yardımcı olmaya çalıştığınızı düşünürken, karşınızdaki “Beni hiç anlamıyor ve sadece öğüt veriyor” gibi düşünceler neticesinde kırgınlık, hayal kırıklığı, kızgınlık gibi duygular yaşayabilir. Sadece dinlemek ve çözüm önermemek size çok gereksiz gibi gözükse de belki o an için karşınızdakinin en çok ihtiyaç duyduğu şeydir. Kendinize sık sık hatırlatın: Her zaman çözüm önermek iyi fikir olmayabilir.

Yazının Devamını Oku

Çocuklarımızı koruyalım...

12 Ağustos 2017
Uluslararası Çocuk Merkezi, 2011 yılından bu yana Avrupa Konseyi ile işbirliği içinde çocuğa karşı cinsel şiddeti durdurmak için Beş’te Bir adlı kampanya başlattı. Bu kampanya, Avrupa’da her beş çocuktan birinin cinsel şiddetin herhangi bir biçiminin mağduru olduğunun ortaya çıkmasıyla doğdu.

Abim...
Babam...
Dedem...
Annemin yeni eşi...
Amcam...
Dayım...
Kuzenim...

Yazının Devamını Oku

Çocukları nasıl yetiştirmek lazım?

29 Temmuz 2017
Her anne-baba çocuğunun sağlıklı olmasını, iyi eğitim almasını, başarılı olmasını, iyi arkadaşlar edinmesini, özgüvenli olmasını ister. Peki bu nasıl mümkün olabilir. İşte o noktada anne-babalara önemli görevler düşüyor.

Anne-baba olmak belki de dünyanın en zevkli ama en zor işi. Her anne-baba çocuğunun sağlıklı olmasını, iyi eğitim almasını, başarılı olmasını, hobileri olup kendini eğlendirebilmesini, mutlu, uyumlu, huzurlu olmasını, iyi arkadaşlar edinmesini, özgüvenli olmasını ister ve bu liste uzar gider.
Çocukları nasıl yetiştirmek gerek ki bütün bunlar olsun?
Bu soruların doğru cevaplarını tespit edebilmek için bütün dünyada aklınıza gelebilecek yüzlerce konuda bilimsel araştırmalar yapılıyor ve bilgi üretiliyor.
El yordamı ile, kulaktan dolma eksik veya yanlış bilgiler ile çocuk yetiştirmenin zararlarını engellemek için bilimsel araştırmaların sunduğu bilgileri kullanmak gerek.
Hürriyet Gazetesi aile-çocuk yazarı Ömür Kurt da “Çocuk yetiştirmek insan inşa etmektir ve anne-babalar yeryüzünün en büyük inşaat ustalarıdır, öyleyse temelleri sağlam çocuklar yetiştirmenin yolları nelerdir?” sorusuna en çok kafa yoran ve doğru bilgiyi anne-babalara aktarmayı kendine amaç edinmiş yazarlardan biri.
Ömür, çocuk yetiştirmek ile ilgili bilinmesi gereken önemli konularda, alanında uzman 13 isme sorular sordu.
“200 adımda Çocuk Yetiştirme Rehberi” adı altında yayınlanan kitapta, çocuk yapmaya karar vermeden önceki hazırlıktan tutun da hamilelik, emzirme, emzirme sonrası beslenme, sanatla tanışması, arkadaşlık, özgüven, empati, davranış problemleri, okul korkusu, bir disiplin yöntemi olarak dayak, boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri, doğru anne-baba tutumlarına kadar aklınıza takılabilecek tüm soruların cevaplarını derledi.

Yazının Devamını Oku

Ergenlik hâlâ bitmedi mi?

15 Temmuz 2017
Çocuğunuzun, 20 yaşında bile olsa, hâlâ bir ergen olduğunu, beyninin ve hormonlarının gelişmekte olduğunu unutmayın. Ergenlere özel tipik davranış ve tutum içinde olmasını doğal karşılamaya çalışın.

Danışan: Çocuğumla kesinlikle geçinemiyoruz. Sürekli bir gerginlik, sürekli bir tartışma.
O kadar tatlı, yumuşak bir çocuktu ki, o gitti başka biri geldi sanki. 20 yaşına geldi, artık çocuk değil ama bazen tam bir çocuk gibi davranıyor, beni çileden çıkarıyor.
Hem çok bağımsız olmak istiyor hem de çok sorumsuz davranıyor. “Bana karışmayın” diyor ama hayatını bir türlü istediğimiz gibi düzene sokamıyor.
Dr. Başak: Tam o yaşın özelliklerini anlattınız. Ergenler hem artık yetişkin gibi davranmak, bağımsız olmak isterler hem de tam bir yetişkin gibi davranamayabilir, sorumluluklarını aksatabilirler.
Danışan: Ama artık 20 yaşına geldi, ergenlik çoktan bitmedi mi?
Dr. Başak: Ergenlik dediğimiz dönem, sizin de bildiğiniz gibi bir çocuğun yetişkin olmaya hazırlandığı dönem.
Çocuğun yetişkin olabilmesi için zihinsel, fiziksel, hormonal ve sosyal anlamda gelişimini tamamlaması gerekir.

Yazının Devamını Oku

Kızgınlık psikolojik bir hastalık olabilir mi?

1 Temmuz 2017
Kızgınlık normal bir duygu. Fakat bazı insanlar diğerlerine göre daha yoğun kızgınlık yaşar, kendilerine ve çevrelerine tekrar tekrar zarar verebilirler. Böyle kişilerde ‘Aralıklı Patlayıcı Bozukluk’ olduğunu düşünebiliriz.

Kızgınlık, diğer tüm duygular gibi hepimizin sahip olduğu normal bir duygu. Yoğun bir stres altında en sakin insan bile hiç ummadığımız kadar kızgınlaşabilir.
Kızgınlık ile doğru yöntemlerle baş ettiğimizde ve uygun bir şekilde ifade ettiğimizde hiçbir sorun yok, hatta sağlıklı.
Fakat bazı insanlar diğerlerine göre daha sık ve daha yoğun kızgınlık yaşar, duygusal ve davranışsal tepkilerini kontrol edemez, kendilerine ve çevrelerine tekrar tekrar zarar verebilirler. Böyle kişilerde ‘Aralıklı Patlayıcı Bozukluk’ adlı psikolojik bir bozukluk olduğunu düşünebiliriz.

ERKEKLER RİSK ALTINDA

Bu bozukluğu olan kişiler, aniden kontrolü kaybettiklerini, yoğun kızgınlık duygusu ile adeta kendilerinden geçtiklerini ifade ederler. Bu durum içindeyken, eşyalara, hayvanlara ve/veya insanlara zarar verebilirler.

Yazının Devamını Oku