Kızı Ayşe Toy, babasının ölümünün ardından düşüncesini okurlarıyla paylaştı:
“Canım babam, yazar Erol Toy, uzun bir hastalığın sonunda yanımızdan ayrıldı, acımız tarifsiz. Babacım, merak etme, ömrün boyunca kaleminle anlatmak ve korumak için mücadele ettiğin laik Cumhuriyet bize emanet artık. Fikirlerin ölümsüz, huzur içinde uyu.”
Yapıtları dışında, toplumsal hareketlerin, siyasal girişimlerin içinde olan bir yazardı. Kendi kitapları dışında uzun süre Yazko Edebiyat’ın da yöneticiliğini yaptı.
Yazko Edebiyat’ı yönetirken sık sık Cumhuriyet gazetesine uğrar, konuşurduk. Her zaman günün siyasal gündemine kafa yorardı.
Siyaset mağdurlarının da her zaman yanındaydı.
Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar çizilen tarihi romanlarında yansıttı.
İmparator romanıyla okurların ilgisini çekti.
Herkese göre değişse de benim için kitapçıdan ve kırtasiyeciden uzak kalmak onlara duyduğum özlemi arttırır.
Kırtasiye sektörünün 2021’deki beklenen buluşması, 22–27 Mart tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşiyor.
Fuar, TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ile Tüm Kırtasiyeciler Derneği (TÜKİD) işbirliği ile yapılıyor. Fuarın tam adı şöyle: “Uluslararası Okul, Kırtasiye, Kâğıt, Ofis Malzemeleri ve Oyuncak Fuarı”.
Hobi malzemeleri, hediyelik eşyayı da bu fuarda bulabileceksiniz.
Fuarın açılış programı:
- Burç Tuncer
Toplumcu gerçekçi şiirin ustalarından Enver Gökçe’ye bir armağan kitabı yayımlandı: ‘Doğumunun 100. Yılında Enver Gökçe’ye Armağan.’ Derleyense Ali Ekber Ataş...
Anımsayacaksınız, uzun yıllar ABD’de yaşayan İlhan Başgöz uçaktan Ankara’ya inince Enver Gökçe’den dizeler okumuştu.
Armağan kitabın başında Can Yücel’in ‘Enver Gökçe’ye’ şiiriyle benim ‘Enver Gökçe’nin Türk Şiirindeki Yeri’ yazım yer alıyor.
Teşekkür yazısında Ali Ekber Ataş armağana emek verenlerin adını anıyor.
‘Doğumunun 100. Yılında Enver Gökçe’ye Armağan’
Derleyen: Ali Ekber Ataş
Seçkin’le dostluğum Yeni Gazete’de başladı. Ben sanat edebiyat sayfasını yönetiyordum, o da yazıişleri müdürüydü. Bazı akşamlar orada sohbet ederdik.
Basın dünyasındaki dostluklar, ayrı gazetelerde olsanız bile devam eder. Bir aralık Günaydın’a gitmiş, sonra yeniden Hürriyet’e dönmüştü.
Alçakgönüllü kuşaktandı, çalışanların hepsiyle dostluk kurmuştu, yöneticiliğin ceberutluğundan eser yoktu.
Haberin ardındaki gerçeği sezer ona göre değerlendirirdi.
Gazete içi ve gazete dışı birçok toplantıda buluştuk, sevgili eşi Nazan Türesay da bu dostluk halesi içindeydi.
Gazete günübirlik bir çalışmadır ama her sayı tarihe kalır, yıllar sonra kaynak olarak kullanılır.
Seçkin Türesay da gazeteciliğin bu yanını bilir, haberi de buna göre değerlendirirdi.
İşinde titiz, ilişkilerinde kibardı.
Her alanın magazini vardır. Tolstoy’un yakını bir yazar için söylediğini hep belleğimde tutarım: “İyi bir yazardı ama yazarı yazar yapan zaafları yoktu”.
Magazin bizim kendimizdeki eksiklikleri görmemizi sağlar, başkalarını eleştirirken bir türlü boy aynasına bakmayız.
Edebiyat sanat söz konusuysa, yazıya zaten bir kalite damgası vurulmuştur.
Kendi gazetemden örnek vereceğim. Hürriyet’te iki kişi benim ilgilendiğim, onayladığım magazini temsil ediyor.
Ertuğrul Özkök ve İhsan Yılmaz’ın hazırladığı Kültürazzi... İkisinin de olaylara bakışında gizli bir ironi vardır. Ertuğrul Özkök’te yaşamanın sırları, İhsan Yılmaz’da da sinsi bir satır arası hinlikleri var.
Bir zamanlar böylesine kaliteli magazini sevgili Selim İleri yapardı. Hatta Kültürazzi çıktığında, logosunu ona benzetenlerin sayısı az değildi.
Genç kuşak magazinin iyisini yapıyor.
Hürriyet’te çıkan sanat dünyasındaki magazin yazılarının haber değeri yüksek. Son
5 CD’den oluşan albümdeki besteleri Berliner Sinfonie–Orchester seslendiriyor, orkestrayı da Şef Kurt Sanderling yönetiyor.
Belgeselde, Finlandiya Radyo Senfoni Orkestrası’nın şefi Hannu Lintu.
Müzik aralarında oradaki yaşamından sahneler ekrana geliyor. Lintu ile bir müzik yazarı karşılıklı konuşuyorlar, eserleri ve hayatı konusunda yorumlarda bulunuyorlar.
Ailesiyle doğanın içinde yaptırdığı bir evde yaşayan besteci, uzun yıllar bir suskunluğu tercih etti. Otuz yıla yakın olduğu söylenir. Yeni senfonisinin hazır olduğunu defalarca söylediği halde bir türlü ortaya çıkmadı.
Hatta son senfonisini eşiyle birlikte çini sobada yaktığı yazılanlar arasında.
Müzik eleştirmeni Serhan Bali, Lahti Sibelius Festivali’ne katıldı, onu yazdı.
Emre Aracı da bestecinin Londra’ya gelişini yazıya geçirdi.
Sibelius,
Tanıl Bora’nın ‘Hasan Âli Yücel’ kitabı yalnız Türk eğitimine imza atmış bir siyasetçinin değil, bir kültür adamının yaşamını belgelere dayalı bilgilerle aktarıyor.
Şimdi anısı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın devam ettirdiği Hasan Âli Yücel dizisinde yaşıyor. Onun kurduğu Milli Eğitim Klasikleri de bir kuşağın Batı’nın ve Doğu’nun seçkin eserlerini, çevirilerini okunmasını sağladı.
Bora, kitabın sunuşunda Yücel’in öneminin altını çiziyor: “Hasan Âli Yücel, modern Türkiye’nin en uzun süre görev yapmış eğitim ve kültür bakanıdır. Türkiye’nin kültür tarihinde başlı başına bir fasıl teşkil eden, klasik dünya edebiyatı eserlerinin çevirisi programının başlatıcısı, yürütücüsüdür. 80 yıldır tartışılan Köy Enstitüleri’nin ‘siyasi sorumlusudur.’
1930’ların sonlarından 1940’ların ortalarına, tek-parti döneminin önde gelen siyasî şahsiyetlerindendir. Şiirleri, eğitim alanında incelemeleri olan, yüzlerce deneme yazmış çalışkan bir yazardır. İsmi, Türkiye’de ‘kültür adamı’ figürünün alâmetlerinden sayılır. Şair Can Yücel’in babasıdır.
Bu kitap, Hasan Âli Yücel hakkında bir biyografi denemesi.”
Hasan Âli Yücel
Törenin başlığı şu:
‘İstiklal Caddesi, Şairi ile Yeniden Buluşuyor’.
Şairin adına yaşadığı Mısır Apartmanı’ndaki daire ‘Hâtıra Evi’ olarak tanımlanıyor.
Bugün saat 10.00’daki tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlıyor. Marş, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Korosu eşliğinde seslendiriliyor.
Ayrıca Mehmet Âkif Ersoy Belgeseli de gösterilecek.
İlk konuşmayı İstanbul Valisi Ali Yerlikaya yapacak.
Ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy konuşacak.
Katılanlar evi gezecekler.