Doğan Hakyemez

ULEB ve FIBA

19 Şubat 2003
<B>EYLÜL </B>ayında İşveç'te yapılacak <B>Avrupa Şampiyonası</B>’nın kuraları çekildi. İlk torbadan katılmamız gereken kuraya ikinci torbadan girmemiz ekibimizi şaşkınlık içinde bıraktı. Federasyon başkanımız, Turgay Demirel'in itirazları, FIBA'nın Yunanlı başkanı George Vasilacopoulos'un Avrupa temsilcisi Zanolin tarafından reddedildi. Yunanistan'ı birinci torbaya sokmayı amaçlayan bu oyunun gerekçesinin, eleme maçlarında alınan derece olması ise hiç inandırıcı değildi.

İnandırıcı olması için bu kriterin eleme maçları öncesi tüm takımlara açıklanması gerekirdi. FIBA'nın bu tip davranışları ULEB'in elinin kuvvetlenmesini devam ettiriyor. İleriki günlerde ULEB, milli maç tarihleri konusunda kulüp takımlarını enterasan bir yöne sürükleyecek ki, bu da milli takımlar ile kulüpler arasında kaos yaratacak. Bu kaos FIBA'nın daha da kan kaybetmesine neden olacak.

Efes ile Ülker'in şansı

Euroleague kuraları da çekildi. Efes'in grubunda CSKA Moskava, Unicaja Malaga, Cibona, Ülker'in grubunda ise Panathinaikos, Siana, Skipper yer alıyor. Efes için Unicaja Malaga'yı hem içeride hem de dışarda yenmek zor değil. Efes eğer CSKA Moskova'ya karşı İstanbul'da farklı bir galibiyet elde ederse, Final-Four için çok büyük şans yakalar.

Ülker'in grubunda ise her takım birbirini yenecek kapasitede. Bu gruptan Final-Four'a çıkacak ekibi averaj hesapları belirler. Yani Ülker'in Final-Four sansı Efes'e göre daha zor gibi görünüyor.

Hedef Olimpiyatlar

İsveç 2003 Avrupa Şampiyonası'nda Yunanistan, Hırvatistan ve Ukrayna ile birlikte yer aldığımız grupta birinci olmamız gerekiyor. Bana göre bu üç takım içinde en şanslı olan Türkiye, teknik yönetim ve oyuncu kapasitesi açısından rakiplerinden üstün. Ancak iki dezavantajını ortadan mutlaka kaldırması gerekiyor. Eğer oyuncularımız birbirine kenetlenir, sakatlık problemi yaşamazsak gruptan birinci çıkmamız gayet normal. Asıl hedef gruptan ilk sırada çıkıp, baraj maçında önümüze çıkacak takımı yenerek Olimpiyatlara girme hakkını elde etmek.
Yazının Devamını Oku

Süper çaylaklar

10 Şubat 2003
<B>ATLANTA</B>'daki All-Star Weekend'de, NBA'deki ikinci yılını geçiren çaylakların (Sophomores) oluşturduğu takım, ilk yılındaki çaylakların takımını (Rookies) 132-112 yendi. Sophomores'te forma giyen Golden State Warriors'un iki yıldızından Gilbert arenas 30 sayı, 4 ribaund, 4 asistle En Değerli Oyuncu (MVP) seçilirken, Jason Richardson 31 sayı, 6 ribaund, 2 sayıyla oynadı. Rookies'in en skorer ismi ise 23 sayı atan Caron Butler oldu. All-Star Weekend etkinliğindeki smaç yarışmasını geçen yıl olduğu gibi Golden State Warriors'ın guardı Jason Richardson kazandı. 3 sayı yarışmasında Sacramento Kings'ten Yugoslav Predrag Stojakoviç birinci olurken, En Yetenekli Basketbol Yarışması'nda New Jersey Nets'li Jason Kidd ilk sırayı aldı. Bu arada NBA'de Play-off maçlarının tamamının 7 maçlık seri üzerinden oynanmasına karar verildi. Lig yetkilileri ve basketbolcular birliği temsilcilerinin Atlanta'daki görüşmeleri sonrası bu sezondan itibaren Play-off maçlarının 5 maçlık seri yerine 7 maçlık seri üzerinden oynanmasını uygun bulundu. NBA'de daha önce sadece final serisi 7 maç üzerinden oynanıyordu.
Yazının Devamını Oku

Arda resitali

2 Şubat 2003
<B>G.SARAY,</B> basketbol hamlesine Darüşşafaka galibiyetiyle bir halka daha ekledi. Sarı kırmızılı basketbolcular yeni dizayn forma ve eşofmanlarıyla Darüşşafaka önünde ilk periyotta mükemmel bir oyun sergilediler. Yeni oyun kurucuları Kelley, yorulana kadar takımını mükemmel yönetti. Attığı sayılar ve verdiği paslarla ilk resmi maçında sarı kırmızılı camiaya güven verdi. Sarı kırmızılı takımda Arda bu maçta mükemmmel bir performans gösterdi. İsbetli şutlarıyla 28 sayı kaydederken, galibiyette Kelley ile birlikte büyük pay sahibiydi.

Darüşşafaka takımı ise son periyoda kadar adeta sahada yoktu. Burada Galatasaray'ın yaptığı savunmanın da büyük rolü vardı. Fark 14 sayıya çıktığında herkes ‘‘Galatasaray maçı aldı’’ diye düşünürken, Halil Üner takımına değişken bir alan savunması uygulattı.

Kelley yorulunca

Sarı kırmızılı takım da bu savunma karşısında Kelley'nin yorulmasından kaynaklandığını sandığım isabetsiz hücumlar ve hatalı paslar yaparak, rakiplerinin farkı 1 sayıya indirmesine engel olamadılar. Darüşşafaka takımında Cüneyt Erden 23 sayı atarken, farkın indirilmesinde esas etkili oyuncu Erdem'di.

Bu maçın hakemlerine gelince... Mehmet Keseratar'ın yanında genç Altuğ, verdiği isabetsiz kararlarla seyirciyi çileden çıkartırken, bir pozisyonda da hatalı yürüme çalmayarak, Galatasaray'ın menajeri Tamer Oyguç'un haklı itirazlarına maruz kaldı. Sonuçta sarı kırmızılılar mükemmel bir oyun oynadılar. Ancak son periyotta alan savunmasına hücum edememeleri ve hakemlerin isabetsiz kararları nedeniyle maçı sadece 4 sayı farkla kazandılar.
Yazının Devamını Oku

70 milyon dev adama

29 Ocak 2003
<B>2</B>000 yılında göreve geldiğimizde kontratımızın süresine göre bazı hedefler koymuştuk. Neydi bu hedefler; 2001 Avrupa Şampiyonası'nda final oynamak. Dolayısıyla Dünya Şampiyonası'na katılmak ve ilk sekiz içinde yer almak. 2003 Avrupa Şampiyonası'na girmek için Litvanya, Ukrayna, Bulgaristan, İsviçre ve Hollanda grubunda en az 7 galibiyeti elde etmek. Bu şampiyonada mücadele edip, ilk dört içine girerek 2004 Atina Olimpiyatlarına katılmak.

2001 Avrupa Şampiyonası'nda İspanya maçında Orhun'un sakatlanmasıyla, Hırvatistan, Almanya ve Yugoslavya maçlarında oynamaması şampiyonluğu kaçırmamıza neden oldu. Ancak Yugoslavya'ya yenilip, Avrupa ikincisi olmamız hedeflerden ilkine ulaşmamızı sağladı. Böylece milli takımımız üzerindeki beklentiler de arttı.

Haklı tepki

Bu arada 2003 elemelerin ilk devresini tek yenilgi ile kapattık. Deplasmanda Litvanya önünde aldığımız farlı yenilgi (Mirsad, Hüseyin ve İbrahim sakatlığı dolayısı ile oynayamamıştı) savaşmadan rakibe boyun eğdiğimiz için haklı olarak büyük tepkiye yol açtı.

Hazırlık döneminde İbrahim (burnu kırık) ve Hüseyin'in (eli kırık) önemli sakatlığı, Amerika'da Aydın Örs'ün kardeşinin vefatı ve Dünya Şampiyonası'na ilk defa katılmamız nedeniyle tecrübesizliğimiz, Indianapolis'te bazı sorunları da beraberinde getirdi. Dünya Şampiyonası'nda oynadığımız İspanya ve Yugoslavya maçlarında ortaya konulan ruhsuz oyun ve kenardaki istenmeyen görüntüler, tüm basketbolseverlerin eleştirilerine neden oldu.

2003 Avrupa Şampiyonası ikinci devresi öncesi idari, teknik heyet ve oyuncular kendi aralarında yukarıda saymaya çalıştığım olumsuzlukları gidermek için toplantılar yaptı. Bulgaristan galibiyeti ile başlayan yeni süreçte Ukrayna ve Litvanya'ya yenilmemize karşın oyuncularımızın sahada varlarını yoklarını ortaya koyarak mücadele etmeleri hepimizi sevindirdi. Ayrıca göreve geldiğimiz günden beri yazılı-görsel basınla birlikte yurt dışında ve içinde bize güvenen basketbolseverler, bu sıkıntılı dönemi atlatmamızda inanılmaz destek verdiler. Son Hollanda ve Litvanya maçlarında Apdi İpekçi'deki binlerce gerçek basketbol seyircisinin coşkusunu ise ömrüm boyunca unutmam mümkün değil.

Vedat'ı kazanmak...

Bu arada Litvanya maçında neden genç ve tecrübesiz oyuncularımızdan Vedat Koruk'un sahaya sürüldüğüne yönelik eleştirilere değinmeden edemeyeceğim. Vedat, Ukrayna vatandaşıydı. Teknik heyet onu ileride A Milli Takıma büyük hizmetler verecek yetenek olarak görüyor. Daha önce hiçbir resmi maçta formamızı giymediği için Ukrayna Milli Takımı'nda oynaması söz konusuydu. Teknik heyetimiz, Hollanda galibiyetiyle Eurobasket 2003'ün garantilenmesinin ardından Litvanya maçında ona görev vererek Ukrayna'nın bir tercih olması olasılığını ortadan kaldırdı. Vedat'ın Türk basketboluna kazandırılması, Litvanya maçından daha önemli bir başarıdır. Azerbaycan vatandaşı olan Rasim Başak da ilk fırsatta milli takımımıza kazandırılacaktır.

Litvanya maçı sonrası aşırı stres nedeniyle geçirdiğim rahatsızlık sırasında zor günlerde beni yalnız bırakmayan tüm dostlarıma, aileme ve sevenlerime teşekkür ediyorum. Sanıyorum bir kaç gün içinde yeniden işimin başında ve sizlerin arasında olacağım.
Yazının Devamını Oku

Harun'suz asla

16 Ocak 2003
<B>ÜLKERSPOR,</B> kendisi için hayati önem taşıyan maçı, kan ter içinde kazandı. Herreros ve Mulaömerovic gibi iki skorerinden mahrum İspanyol ekibi, oyunu yavaşlatıp, 24 saniyede hücum ettiği her an sayı bulunca turuncu yeşilliler ilk yarı boyunca maça ortak olamadı. Real Madrid'de, Victoriano 14 sayı, 7 asistle Ülker'i zorlayan oyuncuydu. İspanyol coachu, bu oyuncuyu 3 faulü oldu diye kenara alınca Ülker maça ortak oldu. Tabii ki, Harun'un ikinci devredeki oyununu da unutmamak gerekiyor. Maçın bir bölümünde 11 sayı öne geçen turuncu yeşilliler, Victoriano'nun tekrar oyuna girmesiyle üstünlüğü Real Madrid'e kaptırır gibi oldular.

Cevap arayan sorular

Harun'
un 16 sayı ve 5 asisti, Ülker'e maçı kazandıran en büyük faktördü. Blair'in de 25 sayı, 12 ribaundu kendisini galibiyette pay sahibi yaptı. Burada iki soruya cevap arıyorum. Harun, acaba ‘‘savunma yapmıyor’’ diye mi bu kadar kısa süre oynatılıyor? Eğer gerekçesi buysa, niye maçın kritik anlarında hep onu sahada görüyoruz. İkincisi de maçın bitimine 7 saniye kala 3 sayı öndeyken niye faul yapılmadı da maçı uzatmaya götürdüler?
Yazının Devamını Oku

2 ayrı savaş

15 Ocak 2003
Basketbol Ligi'nin ilk yarısı sona erdi. Bütçe ve kadro olarak çok üstün olan bu iki takımın dışında esas mücadele, onların dışındaki takımlarda yaşanıyor. 8 ekip, bu ikilinin arkasından gelmek için çaba harcıyor. EKONOMİK kriz, özerklik, G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş'ın son anda lige katılma kararı ile sorunlu başlayan 1. Basketbol Ligi'nin ilk yarısı sona erdi. İlk yarının genel bir değerlendirmesini yaptığımızda, Efes ile Ülker'in diğer takımlardan koptuğunu görüyoruz.

Avrupa kupaları ve ligde şampiyonluk kovalayan bu iki takımımız, bütçeleri ve buna bağlı olarak kadroları, ligde yer alan diğer takımlardan çok üstün. Esas mücadele onların dışındaki takımlarda yaşanıyor. G.Saray, Pınar K.Yaka, T.Telekom, O.Renault, Darüşşafaka, F.Bahçe, Tekel ve Beşiktaş bu iki takımın arkasından gelebilmek için büyük mücadele veriyorlar.

Amansız takip

Bu mücadele sırasında G.Saray lige son anda katılma kararı almasına karşın, Yalçın Granit'in başlattığı özerklik oluşumu sayesinde, kısa sürede idari ve teknik alanda elde edilen başarı, sarı kırmızılı takımın ligin birinci yarısını 3. bitirmesini sağladı.

Bu derecenin elde edilmesinin arkasında yatan gerçeğin Yalçın Granit, Derya Taşdelenler ve teknik patron Erman Kunter'in uyumlu çalışmasında olduğunu görüyorum. P. Karşıyaka'nın bu yılki kadrosu ve seyirci potansiyeline karşın ligin ilk yarısında başarılı olduğunu söylememiz mümkün değil. Oyun kurucu problemini Cüneyt-Hakan takası ile çözmüş görünseler de, bir an önce antrenör krizini çözmeleri gerekir. Aksi taktirde P.Karşıyaka’yı ikinci yarıda zorlu günler bekliyor.

T.Telekom kendi sahasında inanılmaz maçlar kaybediyor. Ben bunu Avrupa kupalarındaki başarının getirdiği yorgunluğa ve oyun kurucu mevkiideki sıkıntıya bağlıyorum. Telekom'da, antrenör Ercüment Sunter genç oyun kurucu Can'a gerekli tecrübeyi kazandırabilirse ligde daha iyi dereceler alabilirler.

Oyak Renault, G.Saray ile birlikte ligin en flaş ekipleriydi. Genç antrenör Yücel Platin, tamamı Türk oyunculardan kurulu takımına hem içerde, hem dışarıda oynattığı basketbolla büyük takdir topladı. Barış ve Rasim dikkatle izlenmesi gereken oyucular.

Daçka istikrarsız

Darüşşafaka
bu yıl benim zirve adaylarımdandı. Halil Üner'in geçen yıl yeşil siyahlılara oynattığı basketbol, beni bu yıl takımına yapacağı takviyelerle Efes ve Ül- ker'e rakip olabilir düşüncesine itmişti. Jones'un takıma geç gelişi, idari problemler, yabancı oyuncu seçimi ve Ömer Kahyaoğlu ile Yaylo'nun takımdan gönderilmesiyle yaşanan çalkantılar, ilk yarıda Daçka'nın istikrarsız sonuçlar almasına neden oldu.

Fenerbahçe'de işler iyi gitmiyor. Şube sorumlusu Murat Aşık'ın gizli özerkliği sağlayarak, maddi sorunları çözme yolunda önemli adımlar atması sarı lacivertli takıma ikinci yarıda idari açıdan iyi bir takviye olacaktır. Dickel gibi önemli bir oyun kurucuya sahip Murat Özgül, takımının teknik kapasitesini yükseltir, Erkan Veyseloğlu'nun süresini artırırsa, seyircinin de katkısıyla F.Bahçe her takımın korkulu rüyası olur. Sakatlığı geçen Erdal ve Davenport, Dickel'la beraber sarı lacivertlilerin önemli silahları.

Tekel, sert savunmasıyla her maça ortak olabiliyor. Serdar ve Mahir’in olduğu bu takıma üçüncü bir yabancı oyun kurucu transfer etmek bana doğru gelmedi. Turgay da ilk yarıda iyi grafik çizdi..

Tehlike hattı

B.Kolej
’in, yabancı oyuncusuz mütevazi kadrosuyla ligde tutunmaya çalışmasını takdirle izliyorum. Antrenör Naci'nin de teknik olarak bügüne kadarki performansını devam ettirirse, B.Kolej kesin olarak ligde kalır. Murat Kaya, istikbal vaad ediyor.

İTÜ yeni bir yapılanmaya içine girdi. Recep ve Levent'in takımın başına geçmesi, Orhun'un basketbola dönüşü, İTÜ'yü ligin tehlikeli bölgesinden kurtaracak gibi. Orhun kondisyon sorununu hallettiği anda İTÜ, Efes, Ülker hariç her takımı yenebilir.

Kolejliler, Ankara'nın basketbolde ekol olmuş, oynadığı basketbolla herkesin beğenisini kazanmış bir takımdı. Aytek Gürkan'ın başkanlıktan ayrılmasından bu yana kan kaybetmeye devam ediyor. Ligde dört yabancıyla oynamalarına karşın düşme hattında olmalarını hayretle izliyorum. Yeni antrenörleri Okan Çevik, Kolej’e mutlaka katkı sağlayacaktır.

Önce antrenör değiştiren Göztepe, daha sonra yabancı oyuncu deneme sürecine girdi. Oyun kurucuları Bora'yı Tuborg'a veren Göztepe, ilk yarının son maçında Beşiktaş'ı yenerek umutlandı. İdarecilerinin ligde kalma çabalarına teknik ekip ve oyuncular da ayak uydurabilirlerse, iyi bir seyirci potansiyeline sahip Göztepe ligde kalabilir.


ALTIN KARMA

Kerem TUNÇERİ (Efes Pilsen)

Serkan ERDOĞAN (ülker)

Dvayne JEFFERSON (P.Karşıyaka)

Rasim BAŞAK (Oyak Renault)

Kaspars KAMBALA (Efes Pilsen)



GÜMÜŞ KARMA

Mark DİCKEL (Fenerbahçe)

Barış Özcan (Oyak Renault)

Muratcan Güler (Galatasaray)

Rolan Roberts (Beşiktaş)

Joseph BLAIR (Ülker)


Rakamlarla İLK YARI

İLK YARININ TAKIMI

EFES PİLSEN

İLK YARININ ANTRENÖRÜ

YÜCEL PLATİN

İLK YARININ HAKEMLERİ

MEMDUH ÖGET-TOLGA ŞAHİN


sayı krallığı

1. Jefferson (P.K.Yaka) 322
2. Johnson (İTÜ) ........................... 306

3. Barış (O.Renault)....................... 288


ribaund krallığı

1.Sankes (Tekel)..........................136

2.Jones (D.Şafaka)........................97

3.Reed (TED)............................126


asist krallığı

1.Dickel (F.Bahçe)........................69

2.Cüneyt (D.Şafaka).....................38

3.Kennedy (Beşiktaş) ...................37


en değerli oyuncu

1.Blair (Ülker).........................51.0

2.Rasim (O.Renault)..................55.5

3.Jurkoviç (T.Telekom)..............49.5


PUAN DURUMU


TAKIMLAR O G M A Y Puan

E.Pilsen 13 12 1 1097 849 25

Ülker 13 12 1 1147 895 25

G.Saray 13 9 4 1093 1017 22

T.Telekom 13 8 5 1048 1034 21

O.Renault 13 8 5 1017 1043 21

P.Karşıyaka 13 8 5 1098 1039 21

D.Şafaka 13 6 7 1072 1064 19

Fenerbahçe 13 6 7 1028 1074 19

Tekel 13 6 7 1010 1094 19

Beşiktaş 13 5 8 1075 1093 18

B.Kolej 13 4 9 977 1028 17

İTÜ 13 3 10 1058 1188 16

Göztepe 13 2 11 915 1068 15

Kolejliler 13 2 11 988 1137 15
Yazının Devamını Oku

Müthiş Kerem

13 Ocak 2003
<b>İKİ </B>takımın coachu da rakiplerinin silahlarına çeşitli önlemler almıştı. Efec Coachu Oktay Mahmuti, bütün konsantrasyonunu Blair ve Booker'un skor gücünü kesmeye yöneltmişti. Bunda başarılı da oldu. Ülker Coachu Tolga Öngören ise Brown, Kambala üzerine yoğunlaşmıştı ve tam saha baskı yaparak Kerem'in oyun kurmasını engellemek istedi. Kambala ve Brown üzerindeki hesapları tuttu. Ancak Granger'ın 20 sayısına engel olamadığı gibi, Kerem'i de durduramadı.

Maçın geneline baktığımızda, iki taraf da birbirini kontrol altında tutup, rakibinin hatalarından yararlanmak istedi. Efes takımı maç hakimi görünümündeydi ve zaman zaman da bu skora yansıttı. Ülker, Mahmuti'nin çok oyuncu değiştirmesinden faydalanıp bir iki kez öne geçti. Ama Kerem inanılmaz oyunuyla takımına maçı kazandıran oyuncu oldu. 16 sayı, 7 asist, 7 ribaundla oynayan Kerem, savunmada her açığı kapatırken, hücumda da arkadaşlarına sayı yollarını açtı.

Sürpriz isim çıkmadı

Ülker'e gelince... Blair ve Booker kilitlendiği anlarda maçı sürükleyecek sürpriz bir oyuncu çıkaramadı. Praskevicius bu maçta 14 sayı amasına rağmen maça ağırlığını koyamadı. Harun ise sonradan oyuna girmenin ve de ayağının burkulmasının etkisiyle takımını skor olarak galibiyete taşıyamadı. Bu yenilgide Blair'in bomboş pozisyonlarda pota altında kaçırdığı sayılar da etkili oldu.

Bu kritik maçı idare eden Mehmet Keseratar ve Halil Baldemir genellikle sert geçen karşılaşmadan yüz akıyla çıktılar.
Yazının Devamını Oku

Savunmanın zaferi

9 Ocak 2003
<B>BASKETBOLDA,</B> savunma ve hücum, 1 numaradan başlar. Oyun kurucunun savunmada göstereceği direnç ve hücumdaki iyi organizasyonu diğer oyunculara hemen yansır. Dünkü maçta Kerem inançlı bir savunma yapıp, hücumda da Kambala ve Brown'u iyi toplarla besleyince, Efes zoru kolaya çevirdi. İlk maçta 8 sayıyla mağlup olduğu rakibini farklı bir şekilde yenerek, ilk 3 için önemli bir avantaj elde etti.

Oyuncu kalitesi yönünden Cibona'nın çok üstünde olan Efes Pilsen, bu üstünlüğünü sahaya yansıtınca, maça gelen 5 binin üzerindeki seyirci zevkli bir karşılaşma izledi.

Brown ve Kambala

Bu maçta lacivert beyazlıların skor gücünü her zaman olduğu gibi Brown ve Kambala yüklenirken, kenardan gelen Golemaç, Alper ve Ömer galibiyette pay sahibi oldular. Ayrıca Oktay Mahmudi'nin de hakkını yememek lazım. Son haftalarda takımına aşıladığı savunma direnci ve iyi oyun kurgusu bu maçta üst düzeye çıktı. İkinci periyottaki sert savunmasıyla maçı koparan Efes Pilsen'in tüm maç boyunca bu anlayışını bozmadan oyununu sürdürmesi, ayrıca takdir edilmesi gereken bir noktaydı.
Yazının Devamını Oku