Doğan Hakyemez

Bu sefer Tutku

8 Haziran 2003
<B>EFES </B>Pilsen'de <B>Kaya</B>'nın cezalı olması, Ülker'de de <B>Blair</B>'in sakatlığı ve <B>Zaza</B>'nın yine cezası nedeniyle oynamaması iki takımın pota altındaki gücünü oldukça azaltmıştı. Dünkü maçta görüldü ki, Kaya'nın olmayışı lacivert beyazlı takımda büyük eksiklik yaratmış. Ancak, Efes Pilsen'in neden maçı kaybettiğine baktığımızda, sorunun sadece buradan kaynaklanmadığını görebiliriz.

1. Dışardan Booker 24, Tutku 18 ve Serkan'ın 14 sayısına engel olacak savunmayı yapamadılar. Dış oyunculardan bu kadar çok yüksek yüzdeli şutlar yersen, kazanman imkansız olur.

2. Kaya'nın yokluğunda Clark bu açığı kapayamadı.

3. Oyun kurucu olarak görev yapan Ender Arslan ve Kerem Tunçeri'nin, performanslarının düşüklüğü, yenilgiyi getiren en büyük faktördü.

4. Her zaman Kambala veya Brown'un ortalama 40 sayısına alışmış Efes, bu ikiliden ancak 19 sayı üretince kaderine razı oldu.

Blair rahatlattı

Ülker cephesinde, Blair sakat sakat oynamasına karşın, aldığı 6 ribaund ve ürettiği sayılarla takımını rahatlattı. Bunun yanında Kerem Gönlüm'ün geçen maçtaki gibi oyuna katkısı, Ülker'e maçı kazandıran en önemli faktörlerden biriydi. Booker ve Serkan yüksek yüzdeli şutlar atarken, oyunu turuncu yeşilliler lehine çeviren asıl isim Tutku idi. Maçın ikinci yarısında Booker'a tedbir alan Efes Pilsen, Tutku'nun arka arkaya attığı basketlere mani olamayınca seri eşitlendi.

Şampiyonluk artık son maçta belli olacak. İbre biraz Ülker'e dönmüş gibi gözükse de, Efes varını yoğunu ortaya koyup, şampiyonluğa uzanabilir. Artık herşeyi bu maç belirleyeceğine göre kim dersini daha iyi çalışıp, daha arzulu mücadele ederse hedefine ulaşabilir.

Bu maçın başka bir anlamı da eski milli basketbolcu ve spiker Tuna Huş ağabeyimizin alevrizma hastalığına yakalanmış olmasından dolayı, başlatılan kampanyaydı. Kendisine acil şifalar dilerken, tüm basketbol camiasını bu anlamlı kampanyaya katılmaya davet ediyorum..
Yazının Devamını Oku

Ders çalışılmış

5 Haziran 2003
Ülkerspor 'tamam mı, devam mı' maçında oyunda yapılması gereken her şeyi yaparak, maçı kazanmayı bildi. Turuncu yeşillilerin, final serisindeki stratejileri yani Marcus Brown ve Kambala'ya sayı attırmama olayı, dün aynen uygulandı. Ancak tek bir farkla; Kambala'ya yapılan ikili sıkıştırmalar sırasında boşta kalan diğer oyunculara çok iyi kapandılar.

Savunmada Serkan, Marcus Brown üzerinde başarılı olurken, pota dibinde de Blair-Zaza, son periyotlara kadar Kambala'ya neredeyse sayı attırmadılar. Kambala attığı 18 sayıyı, Zaza atılıp, Blair de sakatlandıktan sonra kaydetti.

Önlem alınmalı

Kerem Gönlüm
kendisine verilen şansı, hücumda ve savunmada çok iyi kullanarak galibiyette önemli pay sahibi oldu.

Efes Pilsen ise tüm diğer maçlardaki kadar dirençli değildi. Rakibin aldığı tedbirlere karşı da bilhassa hücumda önlem alamadı.

Kaya ve Zaza'nın atılması iki takıma pota altında yara aldırırken, turuncu yeşillilerde Blair'in sakatlığı bu sıkıntıyı ikiye katladı.

Cumartesi günü Efes Pilsen-Ülker bir kez daha kozlarını paylaşacak. Benim görüşüm seri 5. maça doğru gidecek gibi...

İki tarafın da stres içinde olması maçta gerilim yarattı. Kaya-Zaza arasındaki olay büyüdü, sahaya girmemesi gereken herkes daldı. Hatta Marcus Brown'un arkadaşı bile tribünden sahaya atladı. Kaya ve Zaza'nın oyundan atılması bana biraz ağır gibi geldi ama bundan sonraki maçlarda gerek güvenlik kuvvetleri, gerekse takımlar gerekli önlemleri alıp, böyle hoş olmayan ortama müsade etmezler.
Yazının Devamını Oku

Bürokrasiyi aşalım

4 Haziran 2003
Sonuçsuz kalan ihale sorununu çözmek için, başbakanımızı fondan 35.000 dolar çıkartmak ve bu işle uğraşmak zorunda bırakmayabilirdik. İşte bu yüzden Spor Yüksek Kurulu ve federasyonların özerkliği şart. GEÇEN haftasonu Bursa Çınar Lisesi, basketbolda dünya şampiyonu oldu. Kulüp-okul işbirliğinin en güzel örneğini gözlerimizin önüne seren Tofaş-Çınar Lisesi uyumlu çalışmasını, ayakta alkışladık. Ancak Çınar Lisesi bu başarıya ulaşırken, büyük engellerle karşılaştı. Son günlerde gerek ben, gerekse bazı arkadaşlarımın Yüksek Spor Kurulu ve federasyonların özerkleştirilmesi konusunu gündemde tutmamızın arkasında, Çınar Lisesi'nin yaşadığı gibi bir çok problemler yatıyor. Daha bir çok federasyonumuz ve kulübümüz, katı bürokrasi içinde sorunlar yaşamakta.

Çınar Lisesi de Türkiye şampiyonu olup, Brezilya'daki Dünya Şampiyonası'na gitmesi gündeme gelince, ihale kanunundan kaynaklanan sorun yüzünden zor günler geçirdi. Neydi bu, ihale kanunun getirdiği zorluk? Bu lisemizin Brezilya'ya gitmesi için Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bilet ihalesi açıyor. Yani bu öğrencilerin en uygun fiyatla ulaşımlarınının sağlanması hedefleniyor.

25 gün beklenirse

Buraya kadar herşey güzel. Gelin görün ki, ihaleye 1 firma katılıyor. Rekabet olmadığı için ihale iptal oluyor. Bu ihale kanununa göre, ikinci ihalenin yapılması için 25 gün süre gerekiyor. Eğer o 25 gün beklenecek olsa, Çınar Lisesi bu şampiyonaya gidemeyecek, Türkiye'de bir dünya şampiyonu çıkaramayacak.

İşte bu bürokrasi yaşanırken olaya Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan el koyuyor ve özel fondan 35.000 dolar çıkararak, sorunu çözüyor.

Türkiye genel ekonomik sorunlarıyla uğraşırken, komşu ülkelerde önemli olaylarla karşı karşıya kalırken ve de Avrupa Birliği (AB) yolunda çalışmalar yürütürken, Başbakanımız Erdoğan'ın böyle basit ve hiç ilgilenmemesi gereken bir konuyla muhatap olması ne kadar acı.

Kendi içinde çözülür

Bizim, federasyonların özerkleşmesi ve Spor Yüksek Kurulu'nın ülkemizin spor politikasını yönlendirmesi konusunu desteklememizin altında yatan gerçeğin en açık örneği. Bu iki konu bir an önce çözülürse, Çınar Lisesi olayında olduğu gibi, daha bir çok problem kendi içinde çözülecek ve sporumuz dünya seviyelerinde istikrarlı bir şekilde yer alacak.
Yazının Devamını Oku

Direnç!

2 Haziran 2003
<B>EFES </B>Pilsen, Ülker'i bir kez daha yenip, seride 3-1 öne geçti. <B>Kerem</B> ve <B>Brown </B>sakat sakat oynadılar.Kambala da gününde değildi. Ancak lacivert beyazlılar, takım halinde mükemmel bir savunma anlayışı içinde oynayıp, hücumda da çok akıllıca sayılar atarak, rakiplerinin ümidini biraz daha söndürdüler.

Efes'te Ender Aslan, Booker'a yaptığı savunma ile takımını ayakta tutarken, attığı kritik sayılarla da, Kerem'i aratmadı. İkinci sürpriz adam Clark'tı. Her maçı Kambala-Brown'ın attığı basketler (ortalama 40 sayı atarak) ile kazanan Efes’te dün Kambala'nın 8 sayıda kalmasına, Brown'ın 19 sayısına karşılık, Clark'ın 20 sürpriz sayısı, Ülker'i yıktı. Tabii ki, her maçta olduğu gibi Kaya'nın 16 sayı, 7 ribaundluk performansı da dikkati çeken bir noktaydı.

Efes şans verdi ama

Ülker cephesine baktığımızda Booker'ın kötü oyunu, takımını hücumda istenilen seviyeye çıkaramadı. Ayrıca hücumları da anlaşılmaz biçimde top kayıplarıyla karışınca, Ülker mağlubiyeti baştan kabullendi. Kambala ve Kaya'nın pota dibinde faul problemine girmesine karşın, oyunu dışarıdan zorlamaları (üçlük atışlarda 12/32) ve çok kritik anlardaki faul atışlarındaki isabetsizlik Ülker'e maçı kaybettiren nedenlerdi. Aslında Efes, Ülker'e bir şans da verdi. Bitime 8 saniye kala lacivert beyazlılar faul yapabilseydi, maç uzatmaya gitmezdi.

Efes Pilsen bundan sonraki maçı kazandığı taktirde şampiyon olacak. Eksik, sakat rakibi karşısında iki maçtaki hatalarını tekrarlamaması halinde Ülker, tekrar şampiyonluğa ortak olabilir. Ama savunma ve hücum disiplinini sağlaması gerekiyor.
Yazının Devamını Oku

Saha avantajı

30 Mayıs 2003
<B>REVİRE </B>dönmüş bir Efes Pilsen... <B>Asım, Kerem </B>sakat, <B>Brown</B> ve <B>Ömer</B> sakat sakat oynuyor.Ender de 3. periyotta sakatlanıyor. Ama lacivert beyazlılar sahada varlarını yoklarını ortaya koyarak müthiş bir mücadele veriyor ve rakip sahada olmalarına karşın, atışlarda büyük bir üstünlük sağlayarak seride 2-1 öne geçiyorlar. Avrupa kupalarından elendikleri andan itibaren moral motivasyonu kaybeden, Türkiye Kupası'nı Ülker'e kaptıran lacivert beyazlılar, sakatlık dezavantajına karşın bu maçta taktir edilecek bir çıkış yakaladılar.

Hücumda içeriye dalışlar yaparak, Granger, Brown ve Ender'in Kambala'ya asistlerinin çoğu, basket-faul oldu. Kambala'nın Ülker potasına bıraktığı 27 sayı ve aldığı 6 ribaund maçın kaderini çizdi. Brown da sakat sakat, tek bacakla oynamasına karşın, attığı 16 sayıyla Ülker'in bütün direncini kırdı.

Düşük yüzde

Peki, Ülker maçı neden kaybetti? İlk periyotta aleyhlerine çalınan 10 faul, Pachulie'nın 3 faule ulaşması ve hücumda da çalınmayan faullerin arkasına sığınmak bu mağlubiyetin sebebi olacağı kanaatinde değilim. Benim bütün arzum, bu iki takımın, bu final serisini Abdi İpekçi'de oynamasından yanaydı. Ancak tüm lig maçlarının Ahmet Cömert'te oynayan turuncu yeşilliler, saha avantajı diyerek kendi maçlarını bu salonda oynamak istediler. Ancak gelin görün ki, evinde oynadıkları maçta, üç sayılık atışta 3/19, iki sayılık atışlarda da 26/37 ve serbest atışlarda da 18/26 gibi düşük bir yüzdeyle oynayarak hedeflerine ulaşamadılar. Yani saha avantajı bu maçta işe yaramadı.

Sonuçta, final serisi devam ediyor. Ülker de Abdi İpekçi'de kazanabilir. Seri ne kadar uzarsa basketbolseverler o kadar heyecan yaşayacak.
Yazının Devamını Oku

Bürokrasi bitecek

28 Mayıs 2003
TÜRKİYE'nin gelecekte sporu dünya ve Avrupa standartlarına oturtabilmesinin tek yolu, yeni spor politikaları üretmek ve hızla çağdaş yapılanmalara gidebilmektir. Bu amaçla Spor Yüksek Kurumu kurulabilmesi için spor eski bakanı Sayın Fikret Ünlü ve Gençlik ve Spor eski Genel Müdürü Kemal Mutlu gerekli çalışmaları yapmış, bu konuyla ilgili Sponsorluk Yasası tüm zorluklara karşın çıkartılmıştı. Sponsorluk Yasası'nın çıkmasında eski bakanlarımızdan Metin Şahin'in inanılmaz katkılarını unutmamak gerekir.

Mehmet Atalay, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne atanır atanmaz, bakan Mehmet Ali Şahin'in görüşleri doğrultusunda Spor Yüksek Kurulu'nun bir an önce kurulabilmesi için kolları sıvamış, danışmanlarıyla birlikte kanun tasarısını son şekline getirerek, süreci hızlandırılmıştır. Federasyonların özerklik yolunu açan bu kanun tasarısı, sporla ilgili her birime gönderilerek, görüşlerinin istenmesi, saygı duyulması gereken bir davranış biçimidir.

Çağdaş spor anlayışı

Devletin bürokratik engellerini ortadan kaldırmasını amaçlayan bu kanun, hazır olan federasyonları bir an önce özerkliğe kavuşturacaktır. Ayrıca bu kanun Türkiye genelinde planlı tesisleşme, kulüplerimizin yapılanması, sponsorluk olgusunun dünya standartlarında uygulanması için, yasada gerekli değişiklikleri yapıp Türkiye'yi çağdaş spor anlayışı içine sokmayı amaçlamaktadır.

Federasyonların özerk hale gelirken, bütçesinin bir bölümü Spor Yüksek Kurumu tarafından sağlanacak, ancak faaliyetlerini sürdürebilmeleri için kendi gelir kaynaklarını bulmalarına olanak sağlanırken, gerek yurt içi gerek yurt dışı faaliyetlerinde başarılı olabilme yolunda mali özerklik verilmektedir. Tabii ki, federasyonlar Spor Yüksek Kurulu'na karşı mali yönden sorumluluk taşımak zorundadırlar.

Yukarıda izah etmeye çalıştığım bölümler, benim çalışma alanıma giren ve bir an önce halledilmesi gereken konular. Kanun tasarısı Tahkim Kurulu'nun kurulması, spor müsabakalarında şiddetin önlenmesi, ödül yönetmeliği, eğitim kurumlarının spor politikalarını belirlemek, federasyonlara kaynak temini, gibi çok geniş alanları içine almakta. Bana göre büyük bir çalışma gerektirecek bu çağdaş yapılanmanın başarılı olabilmesi, seçilecek başkan ve onun altında görev yapacak her kişinin sporun içinden gelmiş, belli bir deneyime sahip olmasına bağlı. Bürokratik zorlukların içinden çıkılabilmesinin, sporun içinden gelmiş kişiler tarafından olacağının en büyük göstergesi, Özerk Futbol Federasyonu'dur. En büyük temennim, bu kanun tasarısının bir an önce son şeklini alıp, hayatiyete geçirilmesidir. Bu konuda başta Mehmet Atalay ile çalışmalara büyük katkı veren Basketbol Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gürsoy ve Yunus Akgül'e Türk sporu adına teşekkür ederim.
Yazının Devamını Oku

Teşekkürler

25 Mayıs 2003
<B>EFES </B>finale çıktı. <B>Brown </B>ve <B>Kerem</B>'in sakatlıkları nedeniyle zaman zaman takımdan uzak kalmalarının yanı sıra <B>Asım</B>'ın aynı nedenle sezonu kapatması, Efes Pilsen'i bu seride biraz zorladıysa da, lacivert beyazlı ekip Galatasaray'ı geçmeyi bildi. Sakatlıktan yeni çıkan Brown'un henüz kendine gelemediği gözlendi. Kambala her zamanki gibi pota dibindeki mükemmel oyunuyla (23 sayı, 9 ribaund) görevini yaptı. Ancak, lacivert beyazlılara maçı kazandıran oyuncu Kaya idi. İşlerin kötü gittiği anlarda sahneye çıkan Kaya, pota dibinde devleşti, 15 sayı, 16 ribaundla galibiyette başrol oynadı.

Galatasaray'a gelince.. Erman Kunter, 10 sayı geriye düştükleri anda yeni Amerikalısı Owens'ı sahaya sürdü. Bu oyuncu pota dibinde Efes Pilsen'e büyük bir problem yarattı. Çok sert savunma yaparak Kambala'yı oyundan düşürdü ve Galatasaray'ı maça ortak etti.

Tecrübe farkı

İkinci yarıda başa baş geçen karşılaşmada bu sefer sahneye Lyday çıktı. O da attığı 26 sayıyla bir ara takımına maçı kazandıracak gibi olduysa da, tecrübeli Efes Pilsen oyuna ağırlığını koydu ve salondan galip ayrıldı.

Ben buradan, başta Yalçın Granit olmak üzere emeği geçen tüm Galatasaray ekibini tebrik etmek istiyorum. Sezon başında neredeyse ligden çekilme durumuna gelen sarı kırmızılı takım, Kulüp Başkanı Özhan Canaydın'ın verdiği destek ve Yalçın Granit'in büyük çabalarıyla yarışa katıldı. Normal ligi üçüncü bitirdi, Play-off çeyrek finalinde de Fenerbahçe'yi safdışı bıraktı. Yarı finalde Efes'e elendiler ama, bana göre lige renk kattılar.
Yazının Devamını Oku

Efes rahat

22 Mayıs 2003
<B>EFES </B>Pilsen'de <B>Marcus Brown</B> ve <B>Kerem Tunçeri</B>'nin sakatlığı nedeniyle oynayamayışı, bir önceki turda F.Bahçe'yi eleyerek moral bulan G.Saray'ı dünkü maçta bir adım öne çıkarıyordu. Nitekim oyun da bizim düşündüğümüz şekilde başladı. Koch, Arda ve Lyday'in sayıları ile bir anda öne fırlayan G.Saray, Koch'un faul problemine girdiği süreye kadar oyunu önde götüren taraftı. Peş peşe iki faul alan Koch'un dışarı alınması Efes'i hücumda ve savunmada rahatlattı. Koch'un yerine oyuna giren Önder, bu oyuncunun açığını kapatamadı ve Efes bir anda 13 sayı öne fırladı.

Granger faktörü

Kambala
ve Granger'la skor üreten Efes Pilsen, 10 sayılık bir farkı maç sonuna dek götürdü. Ender'in takımını iyi oynatması, arkadaşlarına sayı yolları açması bu oyuncunun olumlu taraflarıydı. Ancak, sayı atmak için oyunu zorlaması, belki de Efes'e daha önce farkı getirecek ortamı hazırlayamadı. Bu maçta Koch her zamanki gibi sayılarını attı ve her zamanki gibi faul problemi yaşadı.

Efes Pilsen'in daha önceki maçlardaki suskun oyuncusu Granger, 24 sayı atarak takımını rahatlatan isim oldu. Seride 2-0 öne geçen lacivert beyazlıların arka arkaya üç maç kaybedeceğini düşünemiyorum. Yani bana göre Efes Pilsen finale çıktı.
Yazının Devamını Oku