Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bölümü’nden mezun olan Dr. Corat, 2004 yılında UNESCO Cinsiyet Eşitliği Bölümü’nün direktörü oldu.
Gülser Corat, merkezi Barcelona’da olan Digital Future Society tarafından 2020 yılının teknolojideki 10 kadın liderinden biri seçildi.
Corat; yapay zekada cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek için özel çalışmalarıyla tanınıyor.
İlginç konulara dikkat çekerek toplumda kadın erkek eşitliği konusundaki farkındalığın artmasını sağladı.
Örnek mi?
Teknoloji çalışanlarının erkek ağırlıklı olması nedeniyle dijital asistanların neredeyse tamamının aşırı saygılı ve itaatkar kadın kimliğinde olduğunu söylüyordu.
Fırsat buldukça bu derneklere, vakıflara, kurumlara köşemde yer vermeye çalışıyorum.
Çok güzel projelere imza atıyorlar ve bunlardan herkesin haberi olmalı.
Örnek mi?
İzmir Kent Değerlerini Koruma ve Geliştirme Derneği kısacası Kentimiz İzmir; müthiş bir başarıya imza attı.
Derneğin aynı zamanda yürüttüğü dördüncü Avrupa Birliği projesi de onaylandı.
Araştırdım bu Türkiye için de bir ilk...
Örneğin AVM’lere girerken kapıdaki görevli telefonunuzu çıkarmanızı istiyor ve riskli olup olmadığınıza bakıyor.
Riskiniz yoksa da AVM’ye girebiliyorsunuz.
O zaman istediğiniz mağazaya girip alışveriş yapabiliyorsunuz.
Arada bir anons da duyuyorsunuz.
AVM’de maske takmanızı isteyen, mesafeyi korumanızı ve üç saatten fazla kalmamanız gerektiğini hatırlatan bir anons...
Peki açık olan mağazalarda kapalı olan nereleri var.
“Benim kızım da babası gibi saftiriğin teki. Instagram’ına koymuş bikinili fotoğraflarını. Haber siteleri de girmişler sayfasına tüm fotoğrafları yayınlamışlar. Fotoğraflar elden ele dolaştı. Bu hoş bir şey mi? Burası Türkiye! Türkiye nüfusunun yüzde kaçı türbanlı biliyor musunuz? Kimse kimseyi yargılamasın. Gelenek, göreneklerim var benim. Ben bir kez Diyarbakırlıyım. Batılılara da saygı duyuyorum. İzmirli, Aydınlı, Manisalı bunun üstünde düşünmeyebilir ama bir Urfalı, Diyarbakırlı, Antepli bunun üstüne düşer. İnsanlar gelenek görenekleriyle yaşarlar. Olur mu öyle şey? Bize ters bu. Siz normal buluyor musunuz bunu?”
***
Coşkun Sabah önce “Ben bu sözleri söylemedim” dedi.
Ses kaydının çıkmasından sonra da “Bunları söyledim, ne var bunda. Ama ötekileştirmedim” dedi.
***
Daha da önce “İspat edenlere 1 milyon dolar ödemeye razıyım” demişti.
Ama söylemeliyim yeterli değil.
Bana her gün; onlarca telefon ve mesaj geliyor.
Sanayide bir şekilde çarklar dönüyor; ihracat yapanlarda zaten sorun yok.
Büyük şirketler de devletin yardımlarıyla bir şekilde durumu idare ediyor.
Ama bazı sektörler var ki elleri kolları bağlı durumda.
Örneğin yiyecek içecek sektörü, lokantalar, kafeler gerçekten de zor durumdalar.
Hem de çok eski İzmirli bir ailenin ferdiyim.
Lütfen kızınızla aranızdaki ilişkinize ne İzmir’i, ne Diyarbakır’ı, ne de bir başka şehri sokmayın.
“Ben İzmirli değilim Diyarbakırlıyım kızımın bikinili fotoğraflarına bakılmasına müsaade etmem” diyorsunuz.
Bence topluma mal olmuş sanatçı böyle bir söz söyleyememeli.
Türkiye’de bugün yaşadığımız fikir ayrılıkları hep bu toptancı anlayıştan kaynaklanıyor.
Ben Türkiye’yi karış karış gezmiş bir gazeteciyim.
Ve yazın sonunda bakanlık geri dönüş yaptı, isteği olumlu buldu ve yetkiyi devretti.
Geçen gün Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran ile sohbet ediyorduk.
Bu konuyu da konuştuk.
Ve dedi ki;
* Şimdiden söylüyorum. Kimse eski alışkanlıklarına devam edemez. Sokağa taşan müziğe, gürültüye asla izin vermeyeceğiz.
* Şimdiden söylüyorum. Kimse beni bu konuda aramasın. Çeşme’nin ahengini bozan kim olursa olsun yasaların bize verdiği yetkiyi kullanır ve cezasını keseriz.
Müziğin ruhuma iyi geldiğini düşünüyorum.
Ve çok seviyorum.
Bu yıl pandemi olmasaydı hiç kuşkusuz bu yıl Beethoven adını daha çok duyacaktık. Çünkü 2020 yılı Beethoven’ın 250’inci doğum yılına denk geliyor.
Dünyada da bu yıl Beethoven yılı olarak kutlanacaktı.
Şu pandemi olmasa ne güzel konserler izleyecektik.
Ama şöyle bir şey oldu.