Can Bartu

Bir tek güvendiğim F.Bahçe seyircisi...

19 Ekim 2004
Manchester maçına ‘Onlar bizden korksun’ mantığıyla giden Daum, Lyon karşısında da aynı düşünce ile sahaya çıkarsa, durum değişmez. - Fenerbahçe’nin Lyon’u yenmesi için ne yapması gerekir? Saha ve seyirci avantajını kullanabilecek mi?

DAUM ne yapacak, nasıl önlem alacak bilemiyorum. Bir tek güvendiğim Fenerbahçe seyircisi. Manchester’in yeteneklerini küçücük çocuklar biliyor. Maalesef Daum bunu farketmedi. ‘Onlar bizden korksun’ mantığı ile İngiltere’ye gidildi. Sonra ne oldu? 6 tane attılar. Fenerbahçe bu kadro ile 6 gol yiyecek takım değil.

Şimdi de ‘Biz kendi sahamızda oynuyoruz, onlar bizden korksun’ diye düşünürse, durum değişmez. Mutlaka teknik ve taktik açıdan önlem alınmalı. 1.5 yıldır bu takımın futbolu yerli yerine oturmadı. Bunu nasıl beceriyorsun diye Daum’a ödül vermek lazım.

Türkiye’de kazanırsın ama...

Yok efendim, Fenerbahçe ligde 9 maçın 8’ini kazanmış. Puan kaybetmiyormuş. İyi de kardeşim, Türkiye Ligi’nde 8 de kazanırsın, 18 de. Önemli olan Gaziantep veya bir başka maçta ortaya konulan futbol ilerisi için ümit veriyor mu? Bir takım kötü oynayabilir, yenilebilir ama takımın sahada planı ve oyun sistemi olmalı. Fenerbahçe’nin kazanması için ille de sağdan-soldan orta gelecek veya frikik olacak.Veyahut da bir kişinin şahsi becerisi ortaya çıkacak. Türkiye’de bunu böyle götürürsün ama Avrupa’da böyle gitmez. Ama seyircine birazcık keyif vermen lazım. Dünyada 6 tane gol yiyen takım kaldı mı? Sen iyi bir kadroya sahipsin. Ama istenilen seviyeye gelemiyorsun. Alex’in Gaziantep maçında yer almaması çok fazla birşey değiştirmez. Aksine daha faydalı olabilir. Normalde bir futbolcu daha çok hırslanır.

Fenerbahçe seyircisinin herhangi bir mesaja ihtiyacı yok. Olağanüstü bir şekilde takımı destekliyorlar. Bu kez Rus hakem var. Zaten hakemle oynamak hiç kimseye birşey getirmez. Yeter ki sahaya bir şey atılmasın. Fenerbahçe seyircisi eğer ceza istiyorsa, bunu yapabilir. Bu maçı kazanmak zorundasın. Eğer iyi futbol oynuyorsan, güçlü bir ekip isen ve bir üst tura çıkmak istiyorsan, içeride kazanamazsan, üst tura çıkman hayal olur. Bunun önemini, yönetim, antrenör ve futbolcular biliyor. Herkes bunun farkında. Maç, doğru kadro ve doğru futbol ile kazanılır. Avrupalı’yı yenmek için çok farklı şeyler yapılmalı.

Hagi bu işi biliyor

G.SARAY yavaş yavaş düzeliyor. Artık sadece Hakan Şükür gol atmıyor. Necati diye bir adam çıktı. Her geçen gün biraz daha gelişiyor ve komple oyuncu olmaya başladı. Eğer böyle devam ederse Milli Takım’a da büyük katkısı olur.

Saidou’nun kadroya girmesi önemli bir gelişme. Ergün her geçen gün daha iyi oynamaya başlıyor. Hem koşan, hem topu kazanan bir oyuncu.

Sarı kırmızılıların kulübesinde de önemli oyuncular var. Hagi ve oyuncular şu anda rahatlamış vaziyette. Daha da iyi oynayacaklar. Ligin zirvesinde kalıcı olacaklar.

Hagi’nin şu ana kadar eleştirilecek yönü yok. Bu kadar kötü durumdaki bir takımı şampiyon adaylarından biri durumuna getiriyorsa, şu anda başarılı olarak kabul etmek gerekir. İyi futbol oynamış adam, iyi futbolcudan anlar. Neler yapılması gerektiğini bilir.

Hagi’nin arkasında sezon başındaki çatlak sesler de kayboldu. Bunda seyircinin önemli rolü oldu. Çünkü onlar desteği her geçen gün artırarak, takımın bugünlere gelmesini sağladılar.

GALİBİYET ALDATMASIN

BEŞİKTAŞ yönetimi eğer hocasının arkasında duruyorsa, demek ki devam etmek istiyor. Beşiktaş tarihinde bu kadar kötü bir tablo yok. Diyarbakır karşısında güzel bir galibiyet geldi. Ama bu aldatmasın. Karşılarında Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a kök söktüren Diyarbakır yoktu. Ellerini kollarını sallayarak rakibin üzerine gittiler.

Bu farklı sonuç normal olarak bir moral kaynağıdır. Zaten seyirci de takımının arkasında. Onlar da anladılar ki, takım kötü giderken bağırmanın çağırmanın anlamı yok.

Del Bosque kadro seçimini elindeki imkanlara göre yapıyor. Futbolcularını yavaş yavaş tanımaya başladı. Üstelik futbol oynamış bir adam. Katiplikten buraya gelmedi. Adama kötü anlatıldığı için çelişki içinde kaldı. Standart oyuncular süper star diye tanıtılmış.

Antrenöre bir brifing verilmiş ama yetersiz kalmış. Sorun zaten buradan çıkıyor. Sakat ve cezalı sayısı çoktu. Ama kadroda hangi futbolcu olursa olsun, Diyarbakır’ı yenerlerdi. Tabi geride kalmış kötü sonuçların hırsı vardı. Saha mükemmeldi, seyirci olağanüstü destekliyordu.

Benim izlediğim Carew bu takımı taşıyacak, sırtlayacak bir oyuncu değil. Boyuna ümit bağlayıp, medet ummasınlar. Sergen kafa olarak herkesten çok daha iyi futbolcu. İyi idman yaparsa faydalı olur ama ikinci santrfor olmaz. Burada Pancu’nun oynaması gerekir. Ama Pancu nedense geride oynamayı seviyor. Bu futbolcu santrfor olarak alındı ve ilk maçlarda çok sayıda gol attı.

Her şeye rağmen Beşiktaş yönetimi devre arasında transfer yapmalı. Sadece İlhan Mansız ile olacak iş değil.
Yazının Devamını Oku

Yanlış başladı

12 Ekim 2004
Ersun Yanal bir şeyler değiştirmek istiyor ama işe yanlış başladı. Her dakika fikir değiştirmemeli. Yanal’ın en mantıklı seçimi, son oyun tarzıydı. Bu doğru, ama pratiğini fazla yapamamış. Mutlaka daha çok pratik gerekir. * Ersun Yanal’la Milli Takım’da ne değişti?

Ersun Yanal
bir şeyler değiştirmek istiyor ama işe yanlış başladı. Avustralya seferinden sonra herkesi kucaklayan, mavi boncuk dağıtan bir havaya girdi. Denizli’de şu anki en büyük silahlarımız olan Fatih Tekke ile Gökdeniz Karadeniz sahanın içine bile giremedi. Öte yandan Ersen Martin oynatıldı.

Bu nasıl sistemdir? Sonraki maçlarda sistemi değiştiriyorsun. Her dakika fikir değiştiremezsin. Belki bunu iyi düşünüyorsun ama zaman yanlış. Milli Takım’ın bu kadar kötü oynamasının sebebi, orta sahada top alışverişinin olmaması. Gökdeniz, Trabzon’da oynadığı gibi Milli Takım’da oynayamıyor. Daha Milli Takımdaki şahsiyetini bulamamış. Fatih kaleye arkasını dönük oynuyor. Hakan Şükür ile aynı stile sahip değil. Ersun Yanal’ın Fatih tercihine katılıyorum, ama ilk 45 dakikadaki futbol Hakan Şükür’ün sistemiydi. Demek ki, taktik fazla çalışılmamış, özel maçlarda da uygulanmamış. Real Madrid veya Barcelona da bu kadar kısa zamanda yeni sisteme geçemez. Bu oyuncuları hazırlık maçlarında görmeliydin. Turnuvanın ortasındayız, dereyi geçerken at değiştirilmez. Yanal’ın en mantıklı seçimi, son oyun tarzıydı. Bu doğru, ama pratiğini fazla yapamamış. Bu futbol planının mutlaka daha çok pratikle oyuncuların kafasına girmesi gerekir. O zaman bizim gerçek gücümüz ortaya çıkacak. Eğer bunu sahada uygulayamazlarsa, kopukluklar olur ve iyi futbol oynayamayız. Futbolcu olarak elimizde iyi malzeme var. Ama bunu iyi kullanamıyoruz. Bu işler konuşmakla olmaz.

TERCİH meselesi

* Alex De Souza ile Pierre van Hooijdonk’un takımı yavaşlattığı söyleniyor. Bu görüşe katılıyor musunuz?

İkisi
de F.Bahçe’yi taşıyan oyuncular. Burada bir tercih yapmak lazım. Ya çok koşup hiçbir şey yapmayan oyuncular, ya da az koşup çok şey yapan oyuncuları seçmelisin. Hooijdonk sahada biraz daha iyi niyetli ve daha fazla mücadele ediyor. Alex ise fazla koşmuyor ama attığı ve attırdığı gollerle yararlı oluyor. Türkiye farklı, Avrupa farklıdır. Türkiye’de koşsalar da, koşmasalar da faydalı olurlar. Ama Avrupa’da koşmak, savaşmak zorundasın.

KÖTÜ ALIŞKANLIK

* Kazakistan maçını göz önüne aldığınızda Danimarka karşısında galibiyet şansımız ne ve bu maçta nasıl oynamalıyız?

Danimarka
maçı çok farklı olacak. Gruptaki en ciddi rakibimiz diyebilirim. Sahaya çıkacak takımımız da farklı olmalı. Sakatlığı geçen Emre Belözoğlu’nun oynama ihtimali var. Bu bizim için önemli bir avantaj. Emre çok önemli bir futbolcumuz.

Burada bir dezavantajımız var. Bizim takımımız Türkiye’de alıştığımız hakemlerle uğraşma alışkanlığını Kazakistan maçında bile gösterdi. Her yapılan faulden sonra itiraz ediyoruz. Bir kere çok faullü oynuyoruz. Devamlı hakeme itiraz halindeyiz. Buna Avrupalı hakemler fazla izin vermez. Kazakistan üzerimize çok fazla gelemedi. Buna rağmen savunmadaki ikili olan Servet ve Tolga çok faullü oynadı. Rakibe şuursuz ve sert giriyorlar. Arnavutluk Milli Takımı Teknik Direktörü Hans Peter Briegel’in Danimarka ile ilgili görüşleri çok önemli değil. Önemli olan Ersun Yanal ve futbolcularımızın Danimarka’yı iyi tanıması ve ona göre tedbir alabilmesidir. Gruptaki geleceğimiz açısından bu maçı en azından beraberlikle bitirmeliyiz. Galibiyet tabii ki, fevkalede olur. Bütün bunlara rağmen kendi evimizde oynadığımız maçları kazanmak mecburiyetindeyiz.
Yazının Devamını Oku

Sadece 2. yarı

10 Ekim 2004
MİLLİ Takım’ın 4-0 kazanması çok güzel ve iyi bir netice ama, ilk devre oynadığımız futbol çok kötü. Geriden devamlı şişirilen toplar var.Ersun Yanal, Hakan Şükür’ü almadı. Çünkü oyun planını değiştirecekti. Yani topu şişirmeden oynayacaktık. İlk 45 dakikada bu mantık ile oynayamadık. Gökdeniz, Nihat ve Fatih uzun boylu değil. Bir tane bile top kullanamadık. Bu oyuncuların becerisi tamamen yerden gelişecek ataklar üzerine. Gökdeniz’in fevkalede golüyle öne geçtik. Pozisyon bile üretemedik. Rakip defans kalabalık olduğu için hücumda çok sıkıştık. İkinci yarıda akıllı oynadık ve topu yere indirdik. Bu bölümde becerikli oyuncularımız ön plana çıktı. Nihat’ın attığı gol çok güzeldi. Tabii burada kalecinin inanılmaz hatası vardı. Bütün bunları egoist olmadan, takım oyununa ayak uydurarak yaptık. Sağ taraftan Ümit Özat bir çok akın yaptı. En az 10 akına katıldı. Kaleye gollük şutu da vardı. Yerden oynamalıyızTopu havaya kaldırdığımızda bu işi beceremiyoruz. Zaten bizim özelliğimiz çabuk ve yerden oynayınca ortaya çıkıyor. Bu meziyete sahip olan çok sayıda oyuncumuz var. Bu isimlerin kalitelerinden yararlanmak lazım. Eğer şişirirsek başaramayız. Rakibe neredeyse gol pozisyonu bile vermedik. Servet harika bir oyuncu. Tolga çok akıllı oynuyor. Rakip fazla gelemedi ama bu iki oyuncu da ikili mücadelelerden hep kazançlı çıktı ve ikinci yarıda topu daha çok oyuna sokmayı başardı.Kanatlarımız da iyi oynadı. Fatih penaltı için topun başına geldiğinde kaçıracağı belliydi. Son derece laubali geldi topun başına. Nihat ile Gökdeniz kişisel becerilerini ön plana çıkaramadı ve Fatih’i sıkça gol pozisyonuna sokamadılar. Orta alanda iyi mücadele eden ve çok koşan Hüseyin ile Serkan topu iyi kullanamadı. Tuncay faktörüTuncay’ın oyuna girişi takıma dinamizm getirdi. Şut attı, akın geliştirdi, gol pası verdi. Yani hücuma çabukluk geldi. Eğer Tuncay, Necati’nin yerine ileride oynasaydı bu dinamizm daha da artardı. İkinci yarıdaki futbolumuzu beğendim. Danimarka maçı öncesinde bu beni tatmin etti. Eğer Danimarka’da da kısa adamlarımızla, topu kaldırmadan yerden oynayabilirsek, iyi bir sonuç ile döneriz. Temennimiz de bu. Önemli olan bizim dışarıdan puan almamız ve içerideki tüm maçlarımızı kazanmamız. Fenerbahçe Stadı’ndaki maçın atmosferi ve tribünler muhteşemdi. Burada Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ı da kutlamak lazım. Kendi localarını misafirlere ve Milli Takım’a vermiş. Hiçbir şey de talep etmedi.
Yazının Devamını Oku

Hata sizde

5 Ekim 2004
Siyah beyazlılar aldığı futbolcularda yanlış yaptı. Şimdi teknik direktör konusunu tartışıyor. Bunu bir kenara bıraksın. Cordoba, Ronaldo sorunlarını çözsün.* Beşiktaş, MHK ve hakemlerden yakınıyor. Hakemler, Beşiktaş’ın kayıplarında etkili oluyor mu?

Trabzonspor
maçının sonunda ‘Penaltı mı, değil mi’ tartışması oldu. Bana göre hakem penaltı verse de olurdu, vermese de. Ancak Beşiktaş önce şapkasını önüne koyacak, onu bunu suçlamayacak. Ben aldığım futbolcularda yanlış yaptım, onlarla ligi götüremem diyecek. Ayrıca antrenör konusunda da gidecek mi, kalacak mı tartışmalarını da bir kenara bıraksın. Cordoba, müzmin sakat. O zaman bir çarpıklık var demektir. Bu konu çözüme kavuşmalı. Sistemin değişmesi lazım.

Ronaldo, 3-5-2 sisteminde her türlü hamleyi doğru yapıyordu, şimdiki sistemde her oyuncu onu rahatlıkla geçiyor. Ronaldo gibi libero oynamaya alışmış Luciano da Fenerbahçe’de her teke tek mücadelede kayıp. İkisinin de ortak özelliği liberoya alışmışlar. İkisi de ne kademeye giriyor, ne ikili mücadeleyi kazanıyor, ikili mücadelede çoğu zaman da faul yapıyor. Beşiktaş’ın Ronaldo’yu kazanması lazım.

Carew kayıp

İbrahim Üzülmez’
de müthiş bir düzelme var. Yere düşme alışkanlığını bıraktı, dinlenmeden futbol oynuyor. Bodo maçında da mükemmeldi. Beşiktaş orta sahasını, ileri ucunu düzgün oyunculardan kurmalı. Berkant, Ahmed Hassan, Tümer ve Sergen’in mutlaka oynaması lazım. Juanfran son Trabzon maçında fena oynamadı, ama Carew kayıp. Orta saha mı, ileri uç mu belli değil. Hiçbirinde de mahareti yok. Hepsinden 5-6 puan alacak bir adam. Beşiktaş için artı özelliği olan biri değil. Peki niye böyle bir adam alındı?

Hakan tartışılmaz

* Hakan Şükür Milli Takım’a neden alınmamış olabilir? Hakan Milli Takım için devrini tamamladı mı?

Neden
Hakan Milli Takım için devrini tamamlasın? Alınmadığı zaman neden böyle senaryolar yazılıyor anlamıyorum. Bir oyuncu Milli Takım’a alınmayabilir. Milli Takım’da oynayacak diye sözleşmesi mi var? Antrenörün o maç için kafasına, yani oyun tarzına uymaz ve alınmaz. Hakan Türkiye’ye mal olmuş bir oyuncu. Bunun altında farklı nedenler aramak yanlış.

Anladığım kadarıyla Hakan oynadığı zaman her topu havadan gelsin diye kendisine istiyor. Top ileri şişiriliyor. Ersun Yanal da bunu sevmiyor. Normal bir santrfor gibi oynasa, belki çağırılır. Ama Yanal, yerden oyun kurmak istiyor diye düşünüyorum.

Herkese zarar veriyor

Hakan’
ın alınmamasıyla ilgili çeşitli senaryolar yazılıyor. Neymiş, F.Bahçe istememiş. F.Bahçe, Milli Takım’ın başarısını istemiyormuş. Yanal da F.Bahçe’ye gelecekmiş de, o yüzden sarı lacivertli kulübün istediğini yapıyormuş. Böyle bir düşünce anlayışı olur mu? Böyle bir şeyi nasıl ortaya çıkarıyorlar? Hakan bugünkü maçın oyun anlayışına, taktik tercihine uymaz, yarınki maç için seçilir.

Ayrıca iki maça alınmadı diye ‘Hakan sen Milli Takım’ı bırak’ olur mu? Hakan, Necati ile birlikte hücum silahı olarak G.Saray’ın en fazla gol atan oyuncularından biri. İstediği oyun tarzı takıma uymuyor diye alınmamıştır, yaşla falan da bu konuyla alakası yok. Başarılı oluyorsa o takımda oynar.

G.Saray’ın bu konudaki tutumu da ilginç. G.Saray Futbol Şube Sorumlusu, ‘Hakan neden alınmadı, açıklasınlar’ diyor. Bu kadar uzatmanın anlamı yok. Kaldı ki, Hakan fevkalade olumlu açıklamalar yapıyor. Bu konuda yapılan konuşmalar hem Hakan’a hem de kulübüne zarar veriyor. Zamanında da bir sürü adam, Turgay, Lefter gibi futbolcular da Milli Takım’a alınmadı. Kimse bunu olay yapmadı.

Hakan ile Necati yanyana oynamalı

Bu arada G.Saray, Hakan ile Necati’yi yanyana oynatırsa yarar sağlar. Arif’in en etkili olduğu yerler kenarlar. Kenarlardan çabuk hareket ediyor, ama Hakan’ın yanına koyduğunuzda kendini sıkışmış pozisyonda hissediyor. Halbuki bu göbekte Necati çok iş yapıyor. Arif şutta Necati kadar becerikli de değil. Belki deparlı, ama deparlı adam kenarda başarılı olur. Hagi yerleşimi özelliklerine göre yapmadığında hem Necati hem Arif’i devre dışı bırakmış oluyor ve G.Saray’ın hücum gücünü azaltıyor.

G.Saray belki çok iyi oynamıyor, ama maçlarını kazanıyor. Önemli olan da kazanmak. Orta sahayı iyi oturtursa -ki oturmaya başladı- daha iyi olacak. Saidou çok iyi orta saha oyuncusu, hem de forvete destek oluyor. Eğer G.Saray onu kazanırsa çok faydalı olur. İstanbulspor maçındaki futboluyla Conceiçao’dan daha yararlı olacağına inanıyorum. Tabii biraz da morale ihtiyacı var.

Daum’un yanlışı

* Fenerbahçe orta sahasında sıkıntı yaşıyor. F.Bahçe nasıl bir orta saha oluşturmalı? O orta saha oyuncuları elinde var mı?

F.Bahçe
orta sahasında sıkıntı yaşanıyor bu doğru. Bu oyuncuların azlığından, yokluğundan değil, Daum’un kafasındaki sistemden kaynaklanıyor. Aurelio başarıyla oynuyor, Serkan da bu mevkii için alındı ama Daum ondan kanat adamı yapmaya uğraşıyor. Mehmet Yozgatlı var, kenarda duruyor. Kemal’in sakatlığı vardı, düzeliyor. Bir sürü adam var orta saha için.

Fenerbahçe çabuk futbol oynamak zorunda. Türkiye Süper Ligi’nde bu kadar yavaş oynayabilirsin, ama bu anlayışla orta sahasız Avrupa’da başarılı olamazsın. Açıldığın zaman kendi kalende golleri görürsün.

Orta saha için sevindirici olan şu, hem Manchester United hem de Denizli maçında Aurelio muhteşem oynadı. Aurelio eskiden geriye dönerek oynuyordu, şimdi ileriye oynuyor. Ama o kadar yalnız bırakılıyor ki, adamın en sonunda yürüyecek hali kalmıyor. Onu bu duruma getirmeye ne antrenör ne de diğer futbolcuların hakkı var. Dünyada böyle tek adamın üstüne yıkılan bir oyun tarzı da yok. Fenerbahçe bu oyun tarzını nereden çıkarıyor bilmiyorum.

Okuyuculara YANITLAR

Rüştü’yü kaybederler

* Rüştü’nün özellikle Manchester United maçındaki performansı sonrası, Volkan’a şans verilmesi gerekmez mi? Volkan köreltilmiyor mu?

Volkan
körelmez, biraz daha tecrübe kazanır. Uluslararası maçlarda Rüştü tabii ki çok daha tecrübeli. Bence yanlış olan şu. Seyirci Rüştü’yü sevmediğini gösteriyor. Sevmeyebilir, ama bunu göstermemeli. Bir maçta Rüştü’yü çağırıyor, hafif bir alkış. Sonra Volkan’a stat inliyor. Böyle yaparak Rüştü’yü kaybederler, sonra kötü gol yediğinde aynı şeyi yapınca Volkan’ı da kaybederler. Rüştü moralsiz, formsuz ama ondan faydalanılmak isteniyorsa sahip çıkmak gerekir.

Fener’in eksiği defans

* Bu defans kurgusu F.Bahçe için yeterli mi, revizyon gerekmiyor mu?

Defans birbirinden çok kopuk oynuyor, bu defans kurgusu da F.Bahçe için yeterli değil. Bugün defansı ayakta tutan Servet. Luciano ikili mücadeleye girmiyor. Sağ beke adam Önder Turacı alınıyor, Serkan oynuyor. Sol beke adam alınıyor (Brezilya’dan Fabiano), onun yerinde Ümit oynuyor. Fabiano yarım devre orta sahada oynatılıyor. Peki neden alındı bu adamlar? Dengesizlik içinde kurulan bir defans var. Ayrıca defans hiçbir zaman da orta sahaya yardımcı olmuyor. Bence en büyük eksiği bu. F.Bahçe’nin oyun düzenini yok ediyor. Çünkü geride çakılı oynuyor. Şimdi Fatih suçlanıyor. Ama adam aylardır top oynamıyor. Böyle bir maça koyduğunuzda da kendini göstermek için ekstra şeyler ve sonuçta da tabii hata yapacak.

Hooijdonk iyi kullanılmalı

* Van Hooijdonk Türkiye Ligi’nde başarılı oluyor, ama Avrupa’da etkisiz. Bu yaşından kaynaklanan bir etken mi?

Tabii ki yaşından kaynaklanıyor. Çünkü F.Bahçe onu rahat ettirip, sahada yorulmadan kullanamıyor. Van Hooijdonk’u ölü noktalarda topla buluşturup gol vuruşu yaptırmak gerek. Tıpkı Hollanda’nın Çek Cumhuriyeti maçındaki gibi. Ama o geriye geliyor. Fizik olarak da çok çabuk bir oyuncu değil. Buna rağmen müthiş akıllı ve müthiş profesyonel. Hala takıma faydalı oluyor. Bazı şeyleri yapamıyor, ama maç kazanmak için her yere gitmeye çalışıyor, bunun sonucunda da yoruluyor.
Yazının Devamını Oku

Aurelio

3 Ekim 2004
<B>M.UNİTED</B> maçı F.Bahçe için elbette ki zor bir karşılaşmaydı. Farklı bir yenilgi sonrası Denizlispor gibi güçlü bir takım karşısında oynamak kolay değil. Denizlispor, uyutmadan, kazanmaya dönük oynasa Fenerbahçe çok daha fazla zorlanırdı. Dün akşamki maçın en iyi ismi şüphesiz Aurelio’ydu. Aurelio, orta sahada tek başına ve mükemmel oynadı. Brezilyalı oyuncu bundan önce böyle değildi. Ama M.United maçıyla birlikte müthiş bir çıkış yakaladı. İleriye ve daha hızlı oynamaya başladı. Ama F.Bahçe orta alanında sadece Aurelio var. Böyle bir orta alan ile hiçbir takım oynayamaz. F.Bahçe’de orta saha diye bir şey yok, bir tane adam var orta sahada. Aurelio ne kadar götürecek yorulmadan?

Rüştü’ye ne oldu?

Fenerbahçe’de çok çabuk top kesen, mücadele eden bir adam daha var, Serkan. Ama ne yazık ki, Daum’un kafası basmıyor, onu da sağ açık oynatıyor. Orta sahada mücadele eden bir adamı sağ kanada koyuyor, ondan orta bekliyor. Kolay mı bunları yapması Serkan’ın.. Mükemmel bir orta saha oyuncusundan sağ kanat elemanı icat etti Daum. Onu kutlamak lazım.

Orta sahada rakibe hakimiyet kuramazsanız, oyun da kuramazsınız, pozisyon da bulamazsınız. İşte o zaman Hooijdonk’un frikikleriyle, Alex’in becerisine kalırsınız. Dün akşam olduğu gibi..

2. devre başlıyor, F.Bahçe kaleci değiştiriyor. Bu nasıl mantık anlamak mümkün değil. Eğer Rüştü sakatlanmışsa, bunu anlamak mümkün değil. Birinci devrede top gelmedi ki Rüştü’ye nasıl sakatlansın? Enteresan bir durum. Acaba Rüştü mü oynamak istemedi? Volkan oyuna girdiği zaman skor 0-0. Genç bir kaleci böyle ateşe atılır mı? Bir gol yese kariyeri yerle bir olurdu. Ama Allah’tan 87. dakikada 3 kurtarış birden yaptı Volkan.

Final gibi...

Mehmet Yozgatlı
oyuna girince sağ kanat hareketlendi. Bir takım varyasyonlar yapılmaya başlandı. Nitekim ilk golün hazırlayıcısı Mehmet Yozgatlı oldu. Oyunu çözen isim ise Nobre’ydi. Hem gol attı, hem de gol attırdı.

F.Bahçe’nin maçları elbette zor geçecek. Artık her takım final oynar gibi oynuyor F.Bahçe ile. En azından yenilmemek için performansını ikiye katlıyor. F.Bahçe için en sevindirici yan, rakibe pozisyon vermemesiydi. Denizlispor’un pozisyonu yoktu 87. dakikaya kadar. Belki de bunun sebebi Denizlispor’un hücumu hiç düşünmemesiydi. Bir kere gelebildiler F.Bahçe kalesine.

Sonuç olarak 3 puan elbette önemli. Hele farklı bir yenilgiden sonra kazanmak daha da önemli. Her şeye rağmen F.Bahçe’de kafaların değişmesi lazım. Ama aynı taş kafalılık devam ediyor.
Yazının Devamını Oku

Yavaş kalınca

29 Eylül 2004
FENERBAHÇE’nin aldığı bu farklı yenilginin 3 nedeni var. Birincisi, sarı lacivertlilerin tecrübesizliği. İkincisi defansının hataları.Üçüncüsü de M.United’da ilk maçına çıkan Rooney’in kendini gösterme çabası. Ve Rooney bu çabasıyla 3 gol atarak F.Bahçe’yi yıkanların başında geldi.Avrupa’da iyi oynamak istiyorsan, çabuk düşünüp, çabuk hareket edeceksin. F.Bahçe Türkiye Ligi’nde oynadığı futbolun aynısını oynamaya çalıştı, yavaş kaldı. Artı böyle bir maça çıktığın zaman da defans ve orta saha organizasyonun iyi olacak. Ama F.Bahçe herşeyi yanlış yaptı. Daum, belki kafasına göre iyi bir kadro çıkardı, ne var ki mücadele güçlerine bakıldığında hatalar yaptı. Serkan, Tuncay, Aurelio çok mücadele eden adamlardı. Ama Tuncay’ı ileri çekerek, onun yerine ortaya bir adam monte etmeliydi. Çünkü Tuncay hücum yönü yüksek bir futbolcu. Ayrıca Serkan gibi bir adam çizgide oynamaya mahkum edildi. Aurelio ise dün akşam çok iyi oynadı. Ligdeki futbolundan daha iyisini sergiledi.Van Hooijdonk niçin oynuyor, bir frikik olursa diye. Bu maçta frikik olacak diye beklenmez. Dün akşam hiçbir şey yapmadı Hollandalı. Alex de koşmadı. Mücadele olmayınca da daha 27. dakikada 3-0 mağlup duruma düştü F.Bahçe. Bu durumdan bir takımın maçı çevirmesi de oldukça zordu. Skor o noktaya geldikten sonra bir takımın oynaması kolay değildir. Zaten karşında bir de çabuk oynayan, fizik gücü yüksek, hemen adama bastıran M.United vardı. İki takımı yan yana koyduğunuzda, M.United, seyircisi, sahası, kadrosuyla ağır basıyor. F.Bahçe buna rağmen ikinci devreye iyi başladı, güzel de goller attı. Direkten dönen rakip kale çizgisinden çıkarılan topları da vardı. Maçın son 10 dakikasında biraz Ümit parladı F.Bahçe’de. Yalnız sarı lacivertliler defans organizasyonunu yapamadı. Luciano ve Deniz’in yaptığı hatalardan yediği goller var. Yine bir golde de Fatih’in hatası var, ama ben onu suçlamıyorum. Daum, Fatih’i sezon başından beri oynatmıyor, sonra da böyle bir maça koyuyor. Peki, ne bekliyor? En azından lig maçlarında yarım devre oynatsa Fatih daha farklı olurdu.İstanbul’da yenebilirF.Bahçe Avrupa’da yani deplasmanda oynamamıştı. Bu yüzden fazla eleştirmek de istemiyorum. Maçı kaybedebilir, farklı yenilebilir. 1-0 da 6-0 da kaybetsen, sonuçta maç deplasmandaydı. F.Bahçe için evinde oynayacağı maçlar önemli, o karşılaşmalarda fire vermemeli. Kadıköy’deki maçları kazanırsa bir üst tura çıkar. İkinci devrenin 25 dakikasındaki oynunu oynarsa, İstanbul’da M.United’ı yenebilir. Çünkü kaçırdığı birkaç pozisyon yanında attığı 2 gol gösteriyor ki, bütün hatalarına karşın bu takım gol üretebiliyor.
Yazının Devamını Oku

Kilit adam Rüştü

28 Eylül 2004
Tecrübeli kalecinin performansı, Daum’un sahaya süreceği takım ve yıldızların bütünleşmesi, F.Bahçe’nin bugün Manchester’da alacağı skorda etkili olacak. * Fenerbahçe, Manchester’dan istediğini yıldızlarıyla mı, Daum’un zekası ve oyun taktiği ile mi alır?

Her iki faktör de çok etkili olacak. Daum’un sahaya süreceği iyi bir takım, yıldızların bütünleşmesi, artı Rüştü bu maçın sonucunda çok etkili olacak. Benim tahminime göre Daum kafasında sahaya çıkaracağı 11’i buldu. Rüştü’nün 18 içinde hava toplarına hakim olması lazım. Çünkü Manchester United hava toplarıyla etkili oluyor. Bu konuda geri dörtlünün de çok iyi yer tutup, pozisyon hatası yapmaması lazım. Bütün bu unsurlar skor üzerinde çok etkili olacak.

Bu tür maçlarda kaleciler ön plana çıkar. Bu yüzden Rüştü’nün bu maçtaki sorumluluğu yukarıda da söz ettiğim gibi ayrı. Onun tecrübesiyle maça damga vuracak adamlardan biri olacağına inanıyorum. Luciano, Ümit Özat, Deniz Barış ve orta sahadaki futbolcular maçta etkinliği olacak futbolcular. Fenerbahçe bir bütün olarak oynar, defans orta sahayla birleşirse sarı lacivertlilerin oyunu çok farkeder. Eğer defans ile orta saha kopuk oynarsa, Fenerbahçe için son derece tehlikeli ve kötü sonuçlar doğar.

Topu şişirirlerse biter

* F.Bahçe ile M.United yanyana koyulduğunda sarı lacivertlilerin zaafı nedir? Rakibine üstünlük sağlamak için ne yapmalı?

F.Bahçe bugün Malatyaspor maçının son 20 dakikasına gelene kadar oynadığı futbolu sergilerse, çok zor durumda kalır. Neydi o futbol, geriden ileri doğru topu sürekli şişirmek. Böyle bir oyun anlayışı F.Bahçe’nin sonunu hazırlar.

F.Bahçe’nin oyunda ağırlığını hissettirmesinde en önemli faktör, topa hakim olması olacak. Sarı lacivertliler orta sahayı ele geçirir, topa hakim olup oyunu yönlendirirse, o zaman farkını hissettirir. Ayrıca futbolcular telaş etmeden, sakin, akıllı ve soğukkanlı oynamalı. Strese girmemeli. Yenilirsen, Manchester United’a yenileceksin ki, bu da dünyanın sonu olmaz. Her takım diğerine yenilebilir. Önemli olan kendi sahandaki maçları kazanmak.

Vicente Del Bosque tek suçlu değil

* Beşiktaş, Del Bosque’yi göndermekle doğru mu yapıyor?

Beşiktaş’ın şu an geldiği noktaya baktığınızda, siyah beyazlı yönetim Vicente Del Bosque’yi göndermekle doğruyu yapıyor. Ama yerine kimi seçecek? İşte sorun da burada. Yaklaşık 4 ayda oyuncusunu tanımayan, aynı başarısız sistemde ısrar eden adam gider. Kim olursa olsun gider. Real Madrid’de antrenörlük yaptı diye kimseye bundan fazla şans tanınmaz.

Del Bosque suçlanıyor, ama burada suçlanması gereken biri daha var ki o da yönetim. Siyah beyazlı yöneticiler, Beşiktaş’ta oynayıp oynamayacaklarına bakmadan bir çok futbolcuyu kadroya doldurdu. Rüzgar yapıp, ‘Çok iyi oyuncuları aldık’ dediler. Bunun yanında Del Bosque’nin aldırdıkları da pek birşey vermedi. Juanfran çok istendi, gelişi olay oldu, sahada yok. Beşiktaş’ın her iki tarafta da hataları büyük. Bu takım, bu kafa ve bu oyuncularla birşey yapamaz. Del Bosque suçlu, ama ondan önce yönetim suçlu.

Ümit, yolunu doğru çizmeli

* Eski Galatasaray geldi mi? Kadroya giremeyen Ümit Karan konusundaki yorumunuz?

Galatasaray iyi bir takım, ne var ki kendi kendine polemikler yarattı. ‘Hagi gitsin’ dendi. Bu kadar konuşulmaması gerekirdi, çünkü başarısız değildi. Galatasaray ilerisi için ümit veriyor. Bu yönden baktığınız da Beşiktaş için aynı şeyi söyleyemezsiniz. Galatasaray’ın oyuncusu var, Beşiktaş’ın yok.

Galatasaray önümüzdeki günlerde daha iyi olacak. Çünkü oyuncuları 1.5-2 senedir beraber oynuyor. Takımın önemli silahları var. Milli takımın santrforu Hakan Şükür G.Saray’da. Necati çok iyi işler yapmaya başladı. Defans oturmuş durumda. Futbolcular kazandıkça, moralleri yükselecek, takımdaki arkadaşlık pekişecek. Bu futbolun kuralıdır.

Ümit Karan konusu teknik direktör Hagi’nin işi. Oynayıp oynamayacağına antrenör karar verir. Yalnız Ümit’in de yolunu doğru çizmesi gerekiyor. Daha düzgün bir hayat yaşaması, uyum sağlaması gerekiyor. Gurbetçiler Türkiye’de genelde problem yaşıyor.

Siz sorun Can Bartu yanıtlasın

Türk futbolunun ünlü ismi, yazarımız Can Bartu taraftarın sorularına yanıt veriyor. Can Bartu kendisine faks ve e-mail yoluyla ulaşacak sporseverlerin sorularını gazetemizdeki köşesinde yanıtlayacak.

e-mail: cbartu@hurriyet.com.tr

Fax: 0212 677 04 00
Yazının Devamını Oku

Değişimin meyvesi

25 Eylül 2004
<B>FENERBAHÇE</B>’nin oynadığı futbol hoşuma gitmeye başladı. Neden mi? Artık F.Bahçeli futbolcular sahanın her yerinde mücadele edip, rakibe boş alan bırakmıyor. Kötü veya iyi oynarsın bu ayrı, ama bu takımın oyun anlayışında Malatyaspor maçından bu yana büyük bir değişiklik var. F.Bahçe’nin artık bir oyun planı var. Futbolcuların kendilerine güveni geldi, F.Bahçe topla daha çok oynayan takım hüviyeti kazandı.

İyi oynarken yenilebilir, kötü oynarken kazanabilirsin. Ama sahada bir şeyler yapman önemli. Kısa süre öncesine kadar sahada bir şey yapma düşüncesinde olmayan sarı lacivertlilerin, bu yeni futbol anlayışı beni ilerisi için daha da ümitlendiriyor.

Keyif alıyorlar

F.Bahçe eskiden topu dan-dun ileriye şişirerek oynardı. Böyle olunca, topu oyuna iyi sokamıyordu. Bu anlayış değişti. G.Birliği karşısında topu yere indirerek oynadı. Servet dışında topu dan-dun ileri vuran da pek yoktu. Ayrıca eskiden olan manasız koşular ve iki pas yapamayan takım görüntüsü ortadan kalktı. Şimdi F.Bahçeli futbolcular bir bütün olarak rakip kaleye gidip geliyor. Böyle olunca da sahada az yoruluyorlar. Hücumda iyi çoğalıyorlar.

Alex dün gece iki mükemmel gol attı. Bu hem Alex’in oyundan daha fazla keyif almasını sağladı, hem de diğer takım arkadaşlarının. Bu goller aslında F.Bahçe’nin planlı, rakibe boş alan bırakmayan, sahanın her yerinde verdiği mücadelenin ürünü. Ve de futbolcuların birbirleriyle yardımlaşmalarının. Çünkü futbolcu, sahada iyi şeyler yapınca oynadığı oyundan keyif almaya başlar ve bu da onu kamçılar. F.Bahçeli futbolcular şimdi iyi oynadıklarını hissettikçe, futbol iştahları kabarıyor böylece özgüvenlerini artırıp, oyunlarını da güzelleştiriyorlar.

Yıldızı da çok

Tabii F.Bahçe’nin oyunun kaderini değiştirecek bir çok yıldızı da var. Alex, Van Hooijdonk, Nobre kilit oyuncular. Yalnız Daum’un oyuncu değişikliğinde biraz dikkatli olması lazım. İkinci yarıda 3 oyuncu değiştirdikten sonra Serkan bir sakatlık geçirdi. Serkan devam edemeyecek durumda olsa F.Bahçe için büyük handikap olacaktı.

G.Birliği ile oynamak da çok zor, çünkü onların da güçlü silahları var. G.Birliği en çekinilen deplasman. Ama F.Bahçe iyi futbolla istediği galibiyeti aldı. Uzun zamandır F.Bahçe, Ankara’ya gitmiyordu. Buna rağmen seyircinin az olması bana garip geldi.

Şimdi diyeceksiniz ki, bu maça bakarak salı günü Manchester United ile oynanacak Şampiyonlar Ligi karşılaşmasının sonucu ne olur? Bu maçın İngiltere’deki karşılaşma için bir ölçü olacağını zannetmiyorum. İkisi de farklı kulvarda karşılaşmalar ve aynı kefede değerlendirmek zor. F.Bahçe, Avrupa’da ne yapabileceğinin gerçek sinyalini bu maçta verecek.
Yazının Devamını Oku