26 Temmuz 2006
Futbol Federasyonu ve kulüpler işin içinde olduğu sürece, hiçbir sonuç alamazsınız. Kulüpler, federasyona temsilci sokmak için birbiriyle yarışıyor. Federasyon kendi adamlarını, MHK de hakemlerini koruyor. Son günlerde gazetelerin manşetlerini süsleyen şike iddiaları sonrası Futbol Federasyonu’nun oluşturacağı komisyonun başına Levent Bıçakcı’nın getirilmesi gündemde. Sizce, komisyon araştırmalarının ardından bir sonuç alınabilir mi?
İŞİN içinde Futbol Federasyonu ve kulüpler olduğu sürece bir sonuç alamazsınız. Bütün kulüpler, kendilerini kollasınlar, maçlarına istedikleri hakemleri versinler diye federasyona temsilcilerini sokmak istiyorlar. Bunun için de mücadele veriyorlar.
Eğer kulüpler üstü bir federasyon oluşturamazsan bu tür olayların önüne geçemezsin. Ortaya kulüp temsilcileri çıkıyor. Federasyon, kendi adamlarını, MHK hakemlerini koruyor. İddialar daha önce de vardı ve gündeme getirildi. Sonuç alınsaydı o zaman alınırdı. Daha sonra ortaya çıkarılanlar "dedikodu" şeklini alıyor ve üstü kapatılıyor.
Futbol Federasyonu bu şekilde seçildiği sürece; yani kulüpler tarafından oluşturulduğu müddetçe şike iddiaları, şaibeler "dedikodu" olmaktan öteye gitmez.
Hala neleri tartışıyoruz?
Ben, zamanında Sayın Turgut Özal’la konuştum, "Sistemi böyle oluşturmayın" dedim. Korktuğum başıma geldi. Gerçi onun döneminde böyle değildi. Bu haline daha sonra getirildi.
Türkiye’de hala "Spor Mahkemesi kurulsun mu, kurulmasın mı?" tartışmaları yapılıyor. Tahkim Kurulu kendi kafasına göre cezalar veriyor. Futbol Federasyonu aynı şekilde davranıyor. Partizanlık almış başını gidiyor. Futbol mahkemeleri, İtalya’da da, Fransa’da da, Almanya’da da var ve sonuç alıyorlar. Türkiye’de şike yokmuş... Olur mu öyle şey.
İtalya’da mahkeme kanaate göre "şike yapıldı" kararı veriyor. Burada da aynı şekilde davranacaksın. Kaldı ki, bizde kanaati de aştı. "Teşvik primi şike değil" diye beyanat veren idareciler var.
Anelka’yı bırakmak hata
F.Bahçe’nin hocası Zico’nun Anelka’yı son iki antrenmana almaması, UEFA listesine adını vermemesi Fransız yıldızı gönderecek şeklinde yorumlanıyor. Anelka giderse, Türk vatandaşlığına geçen Aurelio’dan boşalacak kontenjanla birlikte F.Bahçe hangi mevkilere transfer yapmalı?
ZİCO’nun Anelka’yı son idmanlara almaması ve UEFA’ya gönderdiği maç listesine ismini bildirmemesi bence büyük bir hata. Anelka tam istediğin tipte bir oyuncu. İhtiyaç duyduğun bu dönemde faydalan şu adamdan... Anladığım kadarıyla yönetim, Anelka’nın transferi için bazı kulüplerle anlaştı ki, bu şekilde davranıyorlar.
Anlamadığım konu, Anelka, Fenerbahçe’nin kadrolu oyuncusu. Onu antrenmana almamak da ne demek?
Herhalde ortada bir anlaşma var; yönetim, "Gideceği yerde Avrupa Kupası maçında oynasın" diyerek antrenöre (Zico) "oynatma" talimatı vermiş. Brezilyalı hoca da bunun üzerine Anelka’yı kadroya almadığı gibi, hazırlık maçında dahi oynatmadı.
Ne olursa olsun, Anelka’nın oynatılmaması büyük hata. Mühim olan Anelka gibi kaliteli bir futbolcunun burada kalmasını sağlamak. Bunu yapacak olan da Zico ve yönetim. Anelka’nın yaşı daha genç. 100. yılında böylesine güçlü bir forvet bulamazsın. Piyasada Anelka tipinde, çabuk, deparlı, güçlü bir forvet oyuncusu kalmadı.
Bu saatten sonra ancak, kulübü ile ihtilafı olan oyuncu bulabilirsin. Bence Fenerbahçe Kulübü, Anelka konusunda büyük bir hata yapıyor.
Beşiktaş sabırlı olacak
Beşiktaş son iki hazırlık maçını kaybetti. Shakhtar Donetsk ve Nancy maçlarında ortaya koyduğu performansı beğenilmedi. Sizce siyah beyazlıların en büyük eksiği ne?
BEŞİKTAŞ’ta bir uyum sorunu olduğu açıkça görülüyor. Aldıkları oyuncular çok klas değil. Delgado’yu çok istediler ve aldılar. Biraz halsiz, yeni takımına alışamamış. Bunlar doğal şeyler. İyi bir oyuncu olduğu ortada. Eğer biraz kuvvetlenirse, faydalı olabilir.
Beşiktaş ona sabredebilir mi bilemiyorum. Karar vermek için 6 hafta beklemek lazım. Seyircinin de sabırlı olması lazım. Ancak, Türkiye’deki büyük takımların seyircileri fazla sabırlı değil.
Her antrenör transfer ister. Bazıları bu konuda doyumsuz oluyor. Elindeki imkanlarla bir şeyler yapmaya çalışan antrenörü zor bulursun. Beşiktaş’ın antrenörünün transfer istemesi de bu düşünceden kaynaklanıyor.
Sporda düşmanlığın YERİYOK...
Dış transferde uzun süre sessiz kalan G.Saray Arjantinli Carrusca ile anlaştı. Sarı kırmızılılar, olaylı İsviçre-Türkiye maçının baş aktörlerinden Vogel’le görüşmelerini sürdürüyor. Bu transferler için ne diyorsunuz?
SPORDA düşmanlığın yeri yok. Eğer faydalı olacaksa transfer yapacaksın. Türkiye - İsviçre maçındaki gerginlik bence lüzumsuzdu. Vogel, o gerginliğin içerisinde yer aldı mı, bilemiyorum. Yer aldıysa bile, aradan uzun zaman geçti ve unutuldu. Bir dönem gerginlik yaşadığımız Sırplar’dan oyuncu almıyor muyuz?
"Bu iki futbolcu G.Saray’a faydalı olur mu?" sorusuna gelince... Onu ileriki zamanda göreceğiz. G.Saray’ın zaten iyi bir kadrosu var. Defansa Tolga’yı alarak o bölgede işi garantiye aldılar. Kaldı ki, bu bölgede oynayan oyuncular kötü değil. Okan, çalışkan bir oyuncu. Orta sahada mücadele ediyor. Ancak, G.Saray’ın oyun kuracak bir beyne ihtiyacı var. Alıncak bu oyuncu, gerektiği zaman oyunu yavaşlatacak, topu nereye atacağını bilecek bir adam olmalı.
G.Saray’ın maddi durumunun kötü olduğu bilinen bir gerçek. Yönetim, transfer yaparken har vurup harman savurmak istemiyor. Geçen sezonki transferlerden sadece İliç iyi çıktı. Heinz kenarda oturuyor. Ne düşündüklerini bilemiyorum.
Yazının Devamını Oku 18 Temmuz 2006
Fenerbahçe, her ne hikmetse elindeki yıldızları barındıramıyor. Yöneticilerin, Zico’ya ’gitmek istiyorum’ diyen Anelka’yı bir kenara çekip konuşması ve bu soruna çözüm getirmesi gerekir. - Anelka, teknik direktör Zico’ya, "Gitmek istiyorum" demiş. Sizce F.Bahçe yönetimi, Anelka konusunda nasıl bir strateji izlemeli?
ANELKA çok iyi bir futbolcu. Ancak, büyük problem olmaya başladı. Fenerbahçe her ne hikmetse, elindeki yıldızları barındıramıyor. Bundan önce Ortega’da sorun yaşandı, şimdi Anelka’da. Neden böyle oluyor, bir türlü anlamıyorum.
Fenerbahçe yönetiminin oyuncuları üzerindeki etkisi nedir? Bir adam ’gitmek istiyorum’ diyorsa, kalması için ısrar etmenin bir anlamı yok. Bırakın, gitsin.
Anelka için istenilen parayı henüz veren yok. Bunun orta yeri bulunur mu, bulunmaz mı? Yönetimin, Anelka ile konuşup bu sorunu çözmesi lazım. Artık daha fazla para mı teklif eder, ’iyi oynarsan sezon sonunda fazladan prim veririz’ mi derler bilemiyorum. Bence Fenerbahçe böyle bir adamı kaybetmemeli. Şevklendirip, morallendirip tekrar kazanmalı. Zico, Anelka’nın gitmemesi için direniyor. Bu morali Brezilyalı hocanın vereceğine inanıyorum. Eğer Anelka’nın takımda kalması sağlanırsa, verilecek moralle Fenerbahçe için büyük bir güç olacaktır.
Fenerbahçe’de bence Tuncay yerini buldu. Anelka ile forvette iyi bir ikili oluşturur. Çünkü Tuncay’ın ikinci santrfor olarak hava hakimiyeti var, hırslı, yerden de iyi. Daum onu sol açıkta öldürdü. Zico ondan faydalanacaktır. Semih, tam santrfor değil, Avrupa maçlarında zayıf kalır. Tuncay-Semih ikilisiyle başarının gelmesi zor. Semih’ten faydalanırsın, o ayrı bir şey. Tuncay-Anelka ikilisi fevkalade olur. Yöneticilerin Anelka’yı bir kenara çekip, konuşması ve problemi ortadan kaldırması lazım.
İtalyanlar Fener’e gelmez
- F.Bahçe’nin küme düşürülen İtalyan takımlarından oyuncu alacağı söyleniyor. Sizce adı telaffuz edilen oyuncular sarı lacivertli takıma gelir mi? Gelirse, hangi bölgeye hangi oyuncular alınmalı?
İTALYA’dan oyuncu almak biraz zor. Dikkat ederseniz İtalya liglerinde forma giyen oyuncular dışarıya gitmeye yanaşmıyor. Çünkü ülkelerinden iyi para alıyor ve seviliyorlar. Belki oradaki yabancı oyuncuları alabilirsin. Onlar da Juventus’ta aldıkları paraların aynısını isteyecektir.
F.Bahçe gibi kulüpler bu paraları ödeyebilir mi bilemiyorum. Bence, buradaki en büyük sorun para. Juventus, ’ben sizlerle devam etmek istiyorum’ der, onlar da devam edecekse o paralar verilir mi, verilmez mi o ayrı bir konu. Çünkü patlak veren bu skandalın ardından televizyon gelirleri ve sponsorlarla yapılan anlaşmalarda değişiklikler olacaktır.
Bu futbolcular belki İspanyol, İngiliz, Alman takımlarına gidecekler. Çünkü o takımlar bizdekilerden para ve popülarite bakımından daha cazip. Anelka’nın Fenerbahçe’den gitmek istemesinin nedeni, göz önünde daha fazla olma isteği. Çünkü Türkiye’de böyle bir şansı fazla bulamıyor.
Bizimkiler beceremez
- İtalya’daki şike skandalı sonrası Juventus, Fiorentina, Lazio küme düşürüldü. Milan’ın Şampiyonlar Ligi’ne gitmesi engellendi. Türkiye’de ise bu tür skandallar neden örtbas ediliyor. Savcılar mı cesaretli değil, yoksa uygulamada mı bir eksiklik var?
SAVCILARIN ne suçu var? Federasyon ne yapacağını bilmiyor. Bazı idareciler çıkıyor, teşvik priminin yasal olduğunu söylüyor. Bunu söyleyen sıradan bir insan değil, büyük kulübün idarecisi. Bu açıklamalar başka yerde yapılsa, adama gülerler.
İtalya’da kulüp başkanı kendi takımına fazla prim verdiği zaman suçlu ilan ediliyor. Biz bunu beceremeyiz, yapamayız. Bundan dolayı iş gittikçe çirkinleşiyor. Hakemlerin mal varlıklarını kontrol etsinler, öncesi ve sonrası arasındaki farkı ortaya çıkarsınlar. Yalnız hakemler değil, futbolla ilgili bir sürü insan için de aynı şeyler söz konusu.
Biz yapamayız kardeşim. Bunu yaptığın zaman karşına siyasi baskılar çıkacak. Kulüp taraftarı olan bakanlar gelecek. Bizde spor mahkemesi yok. Kanaate göre karar veriyorlar. Kahve usulü gidiyoruz. Bizim federasyon da öyle. Bir fikstür çekiyor, bir de ceza veriyor. Federasyon, görevlerini bilmiyor. İtalya’da, Fransa’da nasıl çalışıyor öğrensinler.
Federasyon kendi popülaritesinde, kendine yer etmeye çalışıyor. Federasyon başkanının gazetelerde boy gösterdiğini ilk kez görüyorum. Benim futbolculuk dönemimde yoktu böyle şeyler. Yalnız federasyon başkanı mı, yöneticileri de aynı havada. Burası garip bir ülke. Futbolu herkes kendi menfaati içinde değerlendirmeye çalışıyor. O vakit de hiçbir şey olmuyor.
Ailton’u satsınlar
- Beşiktaş’ın hocası Tigana, "Onu gözümün önünden uzaklaştırın" dediği Ailton henüz kulüp bulamadı. Kontenjanı tıkayan Brezilyalı futbolcu konusunda siyah beyazlılar nasıl bir yol izlemeli?
BİR antrenör futbolcusu için ’gözüm görmesin’ dememeli. Eğer memnun değilse, takımında görmek istemiyorsa, onunla oturur konuşur ve başının çaresine bakmasını söyler. Beşiktaşlı yöneticiler, "Biz, Almanya liginin gol kralını aldık, faydalanamadık" diyorlar. Ailton, iki sene önce gol kralı oldu, şimdi ise verimli olamıyor.
Yapmaları gereken şey, verdikleri paranın daha azına satıp, kurtulmaları.
’Zararın neresinden dönersen kardır’ diye boşuna söylememişler. Sat, kurtul gitsin. Aynı şeyi Rüştü için Barcelona yaptı. Oyuncuya boş yere para vereceği yerde, bonservisini verip, serbest bıraktı. Çünkü, faydalanamadığın oyuncu kaldığı zaman zarar veriyor.
Yazının Devamını Oku 12 Temmuz 2006
Brezilyalı hoca, koskoca Japonya Milli Takımı’nı çalıştırdı ve Dünya Kupası’nda mücadele etmesini sağladı. Üstelik Daum’dan daha kariyerli. F.Bahçe’de beklentilere karşılık verecektir. - F.Bahçe’nin yeni hocası Zico, 100. yılda beklentilere yanıt verebilecek mi?
ZİCO, beklentilere tabii ki yanıt verecek. Brezilyalı hoca, kesin olarak Daum’dan daha kariyerli bir adam. Koskoca Japon Milli Takımı’nı çalıştırdı. Bakıyorsunuz, Zico’nun çalıştırdığı Japonya, Dünya Kupası’nda var.
Bu adam, ülkesinde spor bakanlığı, genel koordinatörlük yapmış. Yani öyle boş biri değil. Artı bir de kariyeri olan futbolcuydu. Yeter ki, oyunu görme becerisini oyuncularına öğretsin.
Zico, yaptığı röportajlarda, "Ben, İtalya gibi defans yapmam. Hücum ederim, gol de yerim ama daha fazlasını atarım" diyor. Brezilyalılar’ın, futbolun içinden gelen adamların prensibi bu. Bir de futbolun içinden gelmeyip de bu işi anlamayan adamların prensibi vardır. Biz bu tip insanları çok gördük.
Futbolcu sahada güzel oynadıkça keyif alır. Zico da böyle bir keyif isteyecek. Ben, faydalı olacağına inanıyorum.
Hazır adam alacaksın
Diyeceksiniz ki, "F.Bahçe’ye Hiddink, Rausch, Löw gibi hocalar geldi de ne yaptı?" Hiddink, Fener’e geldiğinde PSV’nin 5 antrenöründen biriydi. Bugünkü Hiddink’le Fener’e geldiği dönem arasında geceyle gündüz kadar fark var. Aradan 25 yıl geçti. Aynı şeyler diğerleri için de gerekli. Rausch, Eintracht Frankfurt’un 5. adamıydı, Fenerbahçe’de başarılı olamadı. Löw de Fenerbahçe’ye geldiğinde kariyeri parlak değildi, yardımcı antrenördü. Kısacası hiçbirisi Fenerbahçe’ye birinci antrenör olarak gelmedi.
Dört büyükler, hem oyuncu, hem de antrenör olarak yetiştirme yoluna gidemez. Onlar yarışmacıdır, şampiyonluğa oynamak zorundalar. Bu yüzden yetişmiş isimlere gereksinim duyarlar. Zico da kariyeri olan, yetişmiş bir antrenör.
Kariyerini lekelemez
- Kariyeri başarılarla dolu Zinedine Zidane’ın son milli maçında gördüğü kırmızı kart için ne söyleyeceksiniz?
ZİDANE, aslında böyle bir terbiyesizliği yapacak oyuncu değil. O, saha içerisinde son derece centilmen bir oyuncu. Ben, gördüğü kırmızı kartı yaşlanmasına ve yorulmasına bağlıyorum. İstediklerini sahaya yansıtamayınca sinirlendi. Markajcısı Gattuso bir an olsun ensesinden ayrılmadı, sahada onu bir gölge gibi izledi. İtalyan futbolcunun özelliği ikili mücadelelerde sağlam, iyi top çalan bir yapıda olması. Zidane nefes alamayınca sinirlerine hakim olamadı.
Aslına bakarsanız Fransa, İtalya’dan daha iyi bir takım. Ancak netice alamadılar, bunun sonucu olarak da sinirler gerildi. Bu, futbolun bir tezahürüdür.
Benim düşünceme göre Zidane, Fransa’nın alamadığı neticenin de etkisiyle, rakip takıma karşı ağırlığını koyamamanın sıkıntısını dışarıya vurdu ve en sonunda kendini frenleyemeyince rakibi Materazzi’nin göğsüne kafa atıp, kırmızı kart gördü.
Gördüğü bu kırmızı kart Zidane’ın kötü futbolcu yapmaz, kariyerinde eksilmeye neden olmaz.
Italya’yı yenmek zor
- 32 takımın katılımıyla başlayan Dünya Kupası’nı İtalya 24 yıl sonra kazandı. Sizce Gök Mavililer kupayı hak edecek bir performans sergiledi mi? Herkesin favorisi Brezilya neden başarısız oldu?
ASLINDA bu kupada büyüleyecek futbolu hiçbir takım oynamadı. Sadece Arjantin’in ilk maçında Sırbistan-Karadağ karşısındaki mükemmel futbolundan bahsedebiliriz. Diğer bütün takımlar, tek santrforla mücadele ettiler. "Gol yemeyeyim de, nasıl olsa bir tane atarım" havasında oynadılar.
İtalya futboluna mal edilen "Katenaçyo" aslında İsviçreliler’in 54 Dünya Kupası’nda icat ettikleri bir sistem. "İsviçre kilidi" olarak da bilinen bu sistemi İtalyanlar 82 Dünya Kupası’nda Bearzot’la değiştirdiler. İtalyanlar’ın bugünkü oyun sisteminin "Katenaçyo" ile hiçbir ilgisi yok. Çoğu kişi bunu bilmiyor.
24 yıl sonra şampiyon olan İtalya’nın çok farklı bir defans anlayışı var. En büyük özellikleri, birbirleri ile yardımlaşarak oynamaları. İkili mücadelelerde çalım yemeden, adamını bozarak ve rahat bırakmayarak oynuyorlar.
Nefes aldırmıyorlar
Top kullanan rakip oyuncunun yanında sürekli bir adam var ve sürekli omuzunda. Kolay kolay çalım yemiyorlar. Defans oyuncuları hem atletik, hem uzun boylu. Böyle olunca da rakip rahat pozisyon bulamıyor.
Brezilya, herkesin favorisi, çok üst düzey oyuncuları olan bir takım. Bu takımda herkes patronmuş gibi oynuyor. Böyle olunca da Ronaldinho, Barcelona’daki performansını gösteremiyor. Aslında Ronaldinho kötü oynamadı. Brezilya Milli Takımı’ndaki Ronaldinho’ya rakipler boş alan bırakmadı, önünü sürekli kapattılar. Ronaldinho bu şartlarda pas verme şansını da kaybetti. Sağdan, soldan kesme ortalar yaptı ama bunlar tehlikeli olmaktan uzaktı.
Beşiktaş’ın zamana ihtiyacı var
-Beşiktaş kadroya 7 takviye yaptı, G.Saray’ın sesi çıkmıyor. İki büyük kulübün izledikleri transfer politikasını doğru buluyor musunuz?
GALATASARAY’ın yapacağı transfer biraz da mali durumuna bağlı. Belki kendilerine göre iyi bir oyuncu bulamıyorlar. Marek gibi bir oyuncu istemiyorlar. Ağırlığını takımın üstünde oluşturacak bir oyuncu istiyorlar. Galatasaray’ın Maniche gibi fevkalade bir oyuncu ile anlaşmak üzere olduğu söyleniyor ki, bu çok yerinde bir transfer olur.
Beşiktaş’ta durum biraz farklı. Antrenörün istediği bir sürü genç oyuncu alındı. Bundan önce idareciler kendi kafalarına göre hareket edip, önlerine gelen oyuncuyu alıyorlardı. Beşiktaş’ın zamana ihtiyacı var. Bir sürü yeni adamın takıma uyum sağlaması kolay değil. Helvayı yapacak olan antrenördür.
Yazının Devamını Oku 4 Temmuz 2006
Futbolculuk döneminde "beyaz pele" lakabını alan Brezilyalı hoca Zico, Fenerbahçe’ye faydalı olur. Futbolcular ile diyaloğu çok iyi. Japonya’da çalışması kötü hoca olduğu anlamına gelmemeli. Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörü kim olmalı?
FENERBAHÇE’de yeni teknik direktörün kim olduğuna yönetim kurulu karar verecek. Muhakkak birileriyle temas halindeler. İtalyanlar bana göre gelmez. Çünkü çok büyük para kazanıyorlar. Capello’yu Real Madrid de istiyor.
Bence adaylar arasında en mantıklısı Brezilyalı Zico. Burada sorun şu. Futbolcu veya antrenör alırken, Dünya Kupası veya Avrupa Futbol Şampiyonası döneminde alamazsın. Daha evvel bunu ayarlamak lazım. Eski yönetici Hakan Bilal Kutlualp "çift zamanda transfer yapılmaz" demiş. Doğru söylemiş.
Elindeki futbolculara göre en iyisi Zico. Seyirci futbolcuların serbest oynamasını istiyor. "Beyaz Pele" denilen Zico, bazı futbolculara! topu nasıl oynayacağını da öğretir. Japonya’da çalışması kötü hoca olmasından değil. Futbolculuk kariyeri ve vereceği şeyler önemli. Seyirci nereden tanıyor, neden istemiyor anlamıyorum. Bir kere antrenör yanında ekibiyle gelecek. Antrenör futbolcunun sırdaşı, babası olmalı. Futbolcu onu sevmeli. Takımı iyi tanımalı. Sahadaki oyuncuları seçmesini bilmeli. Karşı takımı tanıyacak. Futbolcusunun kabiliyetini bilerek, değişikliği iyi yapacak.
Kenarda sevinmeli, paylaşmalı. Fransa ve Brezilya’nın hocası sevimli ve heyecanlı değil. Portekiz ve Almanya’nın hocalarını hem taraftar, hem futbolcular seviyor. İngiltere’nin İsveçli hocası futbolcusu sahada kendini parçalarken, ikide bir elinde pet şişe ile su içiyor. Ne zaman ekrana gelse, elinde su içen bir adam görüyorsun. Saha ile iletişimi yok, oyuna katkısı hiç yok.
Fransa, Brezilya’ya karşı iyi oynadı. Bunu antrenör sağlamadı, futbolcular gerçekleştirdi. Domenech’in Fransa’ya önemli katkısı yok. Zidane ve arkadaşları, hırsları ve tecrübeleriyle yoluna devam etti.
Ben Zico’nun olmasını isterim. Başkanın danışmanları ayrı telden çalıyor. Menajerler ayrı telden çalıyorlar. Fenerbahçe’nin kadro yapısına en uygun isim Zico. Zaman ne gösterir bilemem.
Yerini doldurun
Æ Anelka’nın gitmesi Fener’i nasıl etkiler?
ANELKA çok önemli bir futbolcu. Bunu tartışmak bile yanlış. Ama Fenerbahçe nedendir bilinmez, Anelka ve Ortega’yı kullanamadı. Büyük umutlarla alındı, takıma önemli bir katkısı olmadı.
Hep söylerim... Bir antrenör futbolcusunun kalitesini bilecek, ona göre oynatacak. Ronaldinho’yu gördük. Kendini gösteremedi. Rahat top alamadı. Bunun sebebi, hocasının onu iyi kullanamamasıydı. Barcelona’daki futbolundan eser bile yoktu.
Fenerbahçe’ye son dönemlerde iki önemli oyuncu geldi. Biri Ariel Ortega, diğeri Nicolas Anelka. Ne yazık ki, Ortega’yı Lorant, Anelka’yı da Daum kullanamadı. Şimdi Anelka gitmek istiyor. Nobre de gitti. İki tane önemli oyuncu. Kullanamadın, gitmek istiyorsa, bırakacaksın. Önemli olan o gittiğinde yerine kimi oynatacağın. Anelka eğer kalırsa, tam Zico’nun sevdiği oyuncu tipinde.
Bana kalırsa, Fenerbahçe 30 sene geçse, böyle bir oyuncu bir daha alamaz. Transfer döneminde Hernan Crespo’nun ismi gündemde. Arjantinli yıldız iyi bir santrfor. Çok fazla özelliği yok ama Arjantin Milli Takımı’nın santrforu. Fenerbahçe alabilir mi, bilemiyorum. F.Bahçe’nin mükemmel bir teklif yaptığı söyleniyor.
Düşünebiliyor musun, Anelka ligin final maçında sahada yok. 25 gün idman yapmayan Nobre sahada. Anelka gibi bir oyuncu kulübede oturursa, tabii ki küser. Böyle bir şey olabilir mi? Futbolcuyu küçük düşürüyorsun. Anelka’ya bunu yapamazsın.
Daum’dan sonra takım İrfan Saraloğlu’na teslim edildi. Dilerim iyi çalıştırıyordur. Futbolcuların açıklamalarına bakılırsa, Saraloğlu takımı iyi hazırlıyor.
Gelen hocaya diri bir kadro teslim ederse, problem yok. Aksi taktirde Fenerbahçe’nin önünde zorlu maçlar var. Şampiyonlar Ligi öneleme maçları gözardı edilmemeli.
Bu gücü nerden alıyorlar
DÜNYA Kupası maçlarını TV’den izlerken, maçı anlatan spikerlere hayret ediyorum. Sanki bir otorite gibi tenkit yapıyorlar. Bu gücü nereden alıyorlar, anlamak mümkün değil. Hayatında futbol oynamadan, bir antrenör ile çalışmadan, böyle yorum nasıl yapıyorlar.
Beşiktaş iyi yolda
Æ Dört büyüklerin transfer çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
BEŞİKTAŞ’ın bu sene daha iyi olacağı kesin. Yanlış oyuncu ve transferlerle kaybedilmiş iki seneleri var. Eskiden idarecilerin keyfine göre oyuncu alınıyordu. Şimdi antrenör karar veriyor. Tigana’nın istediği oyuncular alındı. Beşiktaş daha iyi olacak.
G.Saray ince eleyip sık dokuyor. Henüz transfer yapmadılar. Ama Marek ile Avrupa’da olmaz. Daha kaliteli oyuncu almaları gerekiyor. Çünkü Şampiyonlar Ligi Türkiye Ligi’ne benzemez. Galatasaray yönetimi takımı taşıyacak, hocanın da istediği bir star getirmeli.
Trabzon kendi kendini yiyen bir camia oldu. Hoca gelir gelmez, tenkitler başladı. Tanıyan, tanımayan konuşuyor. Adam Brezilyalı bir hoca. Kendini kanıtlamış bir isim. Daha önce de Fenerbahçe’yi çalıştırdı.
Ona destek verilmeli. Fatih Tekke’yi Fenerbahçe almak istiyor. Daha iyisini bulabilirsin. Satarsan, alacağın para ile iyi bir takım yapabilirsin. Trabzon zaten güçlü bir camia. Lazaroni gönderilen Halilhodziç gibi futbolculara karşı kapris yapmaz.
Yazının Devamını Oku 20 Haziran 2006
Bazı oyuncuları tavsiye etmiş, alınmamış. Söylemek kolay da, bir de mali duruma bakmak gerekir. Başkanın haricindeki Fenerbahçe yönetimi, Daum’a inanmadı. Sorun buradan kaynaklanıyor. "F.Bahçe 1 hafta sonrasını bile planlamıyor. Bu anlayışla Capello gelse, 3 hafta sonra döner. Bana kalsa, Alex hariç tüm yabancıları satardım. Bu oyuncu kadrosuyla Şampiyonlar Ligi’nde başarı beklemeyin. İki stoper istedim, alınmadı. Konuşmalarımıza sansür getirildi..." Bu sözler, görevi bırakan Christoph Daum’a ait. Alman hocanın haklı olduğu noktalar var mı?
BU sözler kızgınlıkla söylenmiş olabilir. Bir plan yapıp da yönetime verdiğini, yönetimin de isteklerini yerine getirmediğini söylüyor. Bu konu hakkında bir bilgim yok. Çünkü o yönetimle kendisi arasında bir sorun. Ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilemem. Buna ancak yönetim, "evet haklı" ya da "yalan söylüyor" der.
Ben, Fenerbahçe Kulübü’nün içine yakın biri değilim, daha mesafeliyim. Yalnız burada bir sorun var. Başkanın haricinde yönetim, Daum’a karşı. Alman hoca, ilk geldiği sene takımı şampiyon yaptı, krizden çıkardı.
Bu, büyük bir başarıydı. Ancak, ikinci sene oynattığı futbol, oyuncu seçimleri tamamen yanlış.
Futbolu biliyorlar
Bazı oyuncuları tavsiye etmiş, alınmamış. Söylemek kolay da, bir de mali duruma bakmak gerekir. Daum’a inanmayan, futbolu çok bildiğine inanan bir Fenerbahçe yönetimi... Bütün sorun buradan kaynaklanıyor.
Fenerbahçe yönetimi, "ben futbolu biliyorum, bütün işleri ben yaparım" diyor. Beyanat veriyorlar, "antrenör gelince, transferler de yapılacak" diye. Bana kalırsa, antrenörü de fazla takmıyorlar, kendi bildiklerini okuyorlar.
Daum’un haklı olduğu yerler var, haksız olduğu yerler var. Hem başarılı, hem de başarısız.
Bir kere elindeki imkanlarla daha iyi futbol oynatabilir, takımı üst üste 3. kez şampiyon yapabilirdi. Hem de açık ara şampiyon olurdu Fenerbahçe. O ne yaptı? Lüzumsuz polemiklere girdi. Almanya’da verdiği beyanatlar hoş karşılanmadı, yönetimi kendinden soğuttu.
Arjantin gibisini görmedim
Dünya Kupası’nda 11 gün geride kaldı. Hangi takımlar başarılı oldu, hangileri bekleneni veremedi? Sizce finali hangi takımlar oynar?
GRUP maçları bittikten sonra finali hangi takımların oynayacağı hakkında fikir yürütebiliriz. Çünkü, grup maçlarından sonra yenilen eleniyor. Şu anda gözüken, oynadıkları futbolla en çok göz dolduran takım; Sırbistan&Karadağ maçındaki performansıyla Arjantin.
Ben, 5 tane Dünya Kupası’na gittim, maçları yerinden seyrettim. Eleme turunda böyle futbol oynayan takım görmedim. Arjantin tek kelimeyle muhteşemdi. Neresinden bakarsanız bakın 10 numara.
Bunu devam ettirirler mi, rakipleri izin verir mi? Onu bilemem. Ortada bir gerçek var ki, Arjantin komple bir futbol takımı.
Bu görüntüsüyle Arjantin birinci finalist gibi gözüküyor. Eleme maçları bir başlasın, her şey daha net bir şekilde ortaya çıkar.
G.Saray’a 10 numara şart
Adnan Polat, "Bütçemiz belli, genç oyuncu alalım" diyor. Canaydın ise, borca rağmen taraftar için yıldız transferi yapmak istiyor. İkisinin arasında fikir ayrılıkları var. Sizce G.Saraylılar nasıl bir strateji izlemeli?
TABİİ, özlenen, çok klas, oyuna ağırlığını koyacak, takımın beyni olacak, atakları yönlendirecek bir oyuncu şart. Çünkü G.Saray, Hagi ile buna alıştı. Ondan önce de çok önemli oyuncuları vardı. Benim dönemimde Kadri, Suat takımın orta sahasında önemli oyunculardı. Onlar ataklara yön veriyor, Metin de gol atıyordu. G.Saray da böyle güçlü bir takım oluyurdu.
G.Saray’ın forvet sıkıntısı yok. Orta sahada bu işleri yapacak bir oyuncu ihtiyacı var. Paraları var mı, bu tip bir oyuncu bulabilirler mi, bilemem. Bu tip bir oyuncu, Başkan Özhan Canaydın’ın ideali. "Benim olduğum dönemde, şöyle özlenen, güçlü, herkese keyif veren bir takım kuralım" diyor. Haklı da. Adnan Polat daha gerçekçi düşünüyor. "Paramız yok, genç oyuncularla yolumuza devam edelim" diyor.
Polat’ın düşüncesiyle hareket ederlerse Türkiye’de başarılı olabilirler, başa oynayabilirler. Ancak, iş Avrupa’ya gelince durum değişir.
Fatih Tekke niye gelmesin?
Fatih Tekke konusunda Trabzonspor cephesinden çelişkili açıklamalar geliyor. F.Bahçe yönetimi, "teklifimizi yaptık, cevap bekliyoruz" diyor. Fatih, Fener’e gelir mi? Bu transfer gerçekleşirse, sarı lacivertli takıma faydalı olur mu?
FATİH, tabii ki Fener’e gelir. Niye gelmesin ki? Fenerbahçe’de oynamak onun için büyük bir şereftir. Böylesine muhteşem bir statta, muhteşem bir seyircinin önünde oynamayı kim istemez? Fatih’in korkusu, Trabzon’da vatan haini ilan edilmek. Bence yönetimin de korkusu bu. Taraftar baskısından çekiniyorlar. "Fatih gibi bir adamı rakip takıma nasıl satarsınız?" diye sorulmasından korkuyorlar. Biz Türk milleti olarak bu konularda iptidai düşünüyoruz.
Ortada başka bir gerçek daha var. Fatih’i Fener’e verdiğiniz zaman alacağınız parayla daha güçlü bir kadro kurarsanız, o zaman size kimse bir şey diyemez. Fatih Tekke, Trabzonspor’un neredeyse yarım takımı. Hiçbir yönetim böyle bir oyuncuyu bırakmak istemez. Tabii ki, Fatih Tekke İstanbul’da büyük bir takımda oynamak ister. Fatih, yaşantısı düzgün olan bir futbolcu. Fenerbahçe’ye de yüzde 100 faydalı olur. O, çok yönlü bir futbolcu. Birebirde adam geçebiliyor, hava hakimiyeti var, her iki ayağını da mükemmel kullanıyor. Bu, tam Fenerbahçe’nin seveceği bir futbolcu tipi.
Fatih, bir santrfor olarak ideal bir futbolcu. Böyle bir oyuncuyu transfer edersen, yabancı tercihini forvette kullanmana gerek kalmaz.
Yazının Devamını Oku 13 Haziran 2006
F.Bahçe’nin yeni antrenörü Alman olmasın da kim olursa olsun. Çünkü onlar yeniliğe kapalı, değişiklik yapmayan isimler. Oynadıkları futbola bakarak Brezilyalı ya da Fransız hocayı tercih ederim. - Fenerbahçe, Daum’la yollarını ayırdı. İlgilendiği hocalardan Scolari, Portekiz’le olan sözleşmesini 2008’e kadar uzattı. Sarı lacivertlilerin yeni hocası kim olmalı?
BİR Alman olmasın da kim olursa olsun. Christoph Daum gibi Alman antrenörlerin çoğu, yeniliğe kapalı, değişiklik yapmayan isimler. Kendi kalıplarının dışını çıkmıyorlar. Ayrıca oyunu da pek iyi okuyamıyorlar. Çoğu kafalarının dikine gidiyor, kurdukları sistemin çok önemli olduğunu zannediyorlar.
Ben, Fenerbahçe’ye bu tip bir antrenörün gelmesini tavsiye etmem. Kaybedilen şampiyonluğun tek sorumlusu olarak Christoph Daum’u gösteriyorum.
Çağdışı futbol
Elindeki oyuncuların kıymetini bilemedi, yanlış yerlerde oynattı. Açık puan farkıyla şampiyon olacak takım, ezeli rakibinin gerisinde kaldı.
Dikkat edin, Alman Milli Takımı da tıpkı F.Bahçe gibi statik oynuyor. Kendi oyun kalıbının dışına çıkmıyor. Bu tür futbol anlayışı çağın dışında kaldı.
Oynadıkları futbola bakarak F.Bahçe’nin yeni hocasının Brezilyalı ya da Fransız olmasını çok isterim. Onlar saha içerisinde değişik varyasyonlar deniyorlar. Futbolcularına özgürlük tanıyor, becerilerinin ortaya çıkmasına katkı sağlıyorlar. Bu durumdan da faydalanan tabii ki takım oluyor. Umarım F.Bahçe bu tip bir antrenörle anlaşmaya varır.
Kavgayı bırakmalı
Hastalığı Aziz Yıldırım’ın dönüşüne engel teşkil etmez. Yalnız, gereksiz polemiklerden uzak durması, o insanlarla tartışmaya girmemesi gerekir.
- Başkanlığa dönüp dönmeyeceği merak konusu olan Aziz Yıldırım’da bu kez sağlık problemi ortaya çıktı. Anjiyo olup, kalp damarına stent takılan Yıldırım’ın sağlık problemleri başkanlığa devam etmesine engel teşkil eder mi?
BENCE engel teşkil etmez. Yalnız Aziz Yıldırım’ın daha sakin olması, sinirlenmemesi şartıyla. Aziz Yıldırım işine iyi organize olmuş bir başkan. Bugüne kadar büyük işler yaptı Fenerbahçe’de. Ben, görevine yeniden dönmesinden yanayım ve döneceğine de inanıyorum.
Herkesle kavga etmeye, Türk futbolunu idare etme çabası içerisine girmeye devam ederse bu, kendisinin de Fenerbahçe’nin de aleyhine olur. Aziz Yıldırım bir sürü insanı muhatap almamalı ve sinirlenmemeli. Bunlara gerek yok. O, bugüne kadar büyük işler yaptı. Şimdiye kadar bırakın F.Bahçe’yi başka kulüplerde hangi başkan Yıldırım’ın yaptığını yapabildi? Aziz Yıldırım’ın gereksiz polemiklerden uzak durması, o insanlarla muhatap olmaması gerekir.
Ben, göreve döneceğine inanıyorum. Futbol öyle bir oyun ki, hem üzüntüsü, hem de keyfi var. Bu keyif her şeyin üstünde oluyor. Halk tarafından sevilmek her şeyden önemli. Bunu parayla pulla yapamazsın. Aziz Yıldırım da sarı lacivertli camiada sevilen bir isim. Böyle bir ortamı bırakıp gitmesi zor.
Yıldız oyuncu kalmadı
- Türkiye, Dünya Kupası’na katılmış olsaydı, gurbetçilerin de desteği ile başarılı sonuçlar alır mıydı?
BİZİM bu futbol anlayışımızla, düştüğümüz gruba bağlı olurdu. Seyirci büyük bir faktör. Bunu kimse inkar edemez. Bakıyorsun, İngiltere yüzde 90 seyirci ile oynuyor. Hollanda derseniz, Robben’i çıkar, önceki kadrolarında olduğu gibi bir Gullit, bir Van Basten yok ki.
Koskoca İngiltere takımı, Paraguay karşısında gol pozisyonu üretemedi. Bir de favori göstermişler.
Kalburüstü takımlardan Almanya bir rezalet. Kazandı kazanmasına ama defansları bir rezalet. Almanlar matematik gibi oynuyorlar. Hiçbir şey beceremiyorlar. İyi koşuyorlar, iyi mücadele ediyorlar o kadar.
Ben merak ediyorum, Fransa nasıl oynayacak, İtalya nasıl oynayacak? İtalyanlar’dan pek ümitli değilim ama onlar planlı gidiyorlar. Bizdeki gibi illa kazanacağız havasında değiller. Ne de olsa İtalyanlar turnuva takımı.
İngilizler fazla şişiriyor
- Dünya Kupası’nda favori gösterilen takımlar maçlarını zorlanarak kazanıyor. Özellikle Avrupa temsilcileri hayal kırıklığı yaşatıyor. Sizce bunun sebebi ne?
BİR kere maçın neticelerini değiştirecek star oyuncuların olmaması. Avrupa basını, özellikle de İngilizler kendi oyuncularını fazla şişiriyor. İngiliz basını, Beckham’ı parlatıyor. Ama bakıyorsun sahadaki performansına beklediğini bulamıyorsun. İngilizler’in kendi aralarında oynadıkları maçlarda kimse kimseyi marke etmiyor. Başka bir takımla oynamaya başladıklarında iş değişiyor.
Arkadan şişirerek bir yere varamazsınız. Bir de şu çıktı ortaya; topu çok geriye oynadığın vakit, orta saha oyuncusu geriye dönmek zorunda kalıyor. Tıpkı Fenerbahçe gibi, geriden toplar şişiriliyor. O zaman da gol olmuyor. Bir kere orta saha oyuncususnun çok becerikli olması gerek.
Bu maçlara aldanmamak lazım. Çünkü daha şampiyonanın ilk maçları oynanıyor. Hiçbir takım kötü bir netice ile turnuvaya başlamak istemiyor. En azından bir puan kazanmak istiyor. Bu yüzden ilk maçları pek ölçü almayalım.
Yazının Devamını Oku 6 Haziran 2006
Terim, Milli Takımı götürüp, 15 gün kampa alıyor, peş peşe maçlar yaptırıyor. Üstelik oyuncuları da yanlış seçiyor. Makedonya’ya yenildik diye herkes rahatsız oluyor. Milli Takım deneme tahtası değil. - A Milli Futbol Takımımız, çıktığı Avrupa turunda oynadığı 6 hazırlık maçının 2’sini kazandı, 3’ünde berabere kaldı, Makedonya’ya 1-0 yenildi. Ay yıldızlılar, 2008 Avrupa Şampiyonası elemelerine hazır mı? Takımın eksik ve aksayan yerleri nereleri?
HAZIR olması mümkün değil. Sezon daha yeni bitmiş, oyuncuların aklı tatilde, yapacakları transferde... Fatih Terim, böyle bir ortamda takımı götürüp, 20 gün kampa alıyor, peş peşe maçlar yaptırıyor. Üstelik oyuncuları da yanlış seçiyor. Fatih’in böyle bir seçim yapmaya ihtiyacı yok. Takımın çekirdek bir kadrosu vardır, onun üzerinde oynama yaparsın.
Bakıyorsunuz, Fatih’in seçtiği oyuncuların çoğu kendi takımlarında bile oynamıyor. "Siz anlamıyorsunuz, ben çok iyi anlıyorum mu?" diyecek. Bu oyuncular, lig başladığı zaman kendi takımlarında oynamazsa, Milli Takım’a nasıl alacaksın?
Nuri tamam, ya diğerleri?
Adamların transfer görüşmeleri var. Böyle bir hazırlık devresinde onları 15 gün işlerinden güçlerinden alıkoyuyorsun. Olacak iş mi bu?
Nuri tamam, alırsın. Takımın bir iskeleti vardır, monte edersin. Ama bu, iki-üç oyuncuyu geçmez. Milli Takım deneme tahtası değil.
Makedonya’ya yenildik diye rahatsız oluyoruz. Milli Takım’ın esasında bir sürü problemi var. Kamp çok iyi geçmedi. Bence oynanan futbol da futbol değil.
Yıldırım çabuk karar vermeli
- Fenerbahçe temmuz ayında Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları oynayacak. Buna karşın ne başkanı belli, ne de teknik direktörü? Uğur Boral dışında yapılmış bir transfer de yok. Sarı lacivertli takım bu kısa sürede sorunlarını çözebilecek mi?
ÖNCELİKLE başkanın yerinde oturması, ardından bir an evvel antrenörün seçilmesi lazım. F.Bahçe camiasında herkes Aziz Yıldırım’ın dönmesini istiyor ve bekliyor. Yıldırım neden görevi bırakma kararı aldı, ben anlamış değilim.
Başkan hazırlığını dönecekmiş gibi yapıyor. Benim anladığım kadarıyla bu sorunları kısa sürede çözüme kavuşturacaktır. Hatta çözmesi için 24 Haziran’ı beklemesine de gerek yok. Kongre için belirlenen o tarih formaliteden öteye geçmez.
Antrenör gidiyor, zaman daralıyor. Yeni bir antrenör gelecek mi, gelmeyecek mi? Gelecekse bu isim kim olacak? Bu soruların bir an önce cevaplarını bulması lazım.
Fenerbahçe’de "görev bırakıyorum" diyor ama başkan hala çalışıyor. Kongrenin hiç vakit kaybedilmeden bir an evvel yapılması şart. Kanunen kongre tarihi 24-25 Haziran olarak görülüyor. Ben Daum’la devam edileceğini hiç zannetmiyorum. Teknik direktör sorunu da hemen çözüme kavuşturulmalı.
Başkan Aziz Yıldırım’ın, "Ben buradayım" diyerek bir an evvel koltuğuna sıkı sıkıya oturması şart. Zaten paran varsa, antrenör sorunun da çözülür, oyuncu da alırsın. Bunların hiçbirini sorun olarak görmüyorum.
HERKES KENDi iŞiNE BAKSIN
- Adnan Polat’ın ardından G.Saray’ın eski başkanlarından Ali Uras da Aziz Yıldırım’ın görevi bırakma kararına farklı bir yorum getirdi. Uras, "Yıldırım’ın bırakması politik bir oyun" dedi. Sizce neden böyle bir açıklama yapma gereğini hissediyorlar?
BEN bu açıklamalara bir anlam veremiyorum. G.Saray şampiyonluğa oynadığı zaman kimse çıkıp, "yarıştan koptular" demedi. G.Saray, F.Bahçe ile başbaşa geldi, rakibi son maçta berabere kalınca puan farkıyla da şampiyon oldu. G.Saray’ın şampiyonluk kutlamalarıyla Aziz Yıldırım’ın görevi bırakması arasında nasıl bir bağlantı kuruluyor, bilemiyorum.
Aziz Yıldırım’ın görevi bırakma kararı almasında, kendine göre geçerli olan nedenleri vardı. Böylesine mükemmel işler yapmış (stat, tesisler, grupları ortadan kaldırdı, iki yıl üst üste gelen şampiyonluğun ardından kılpayı kaçan üçünücüsü..) başkan bırakma kararı alınca, doğal olarak herkes bunu kurcalıyor. Çünkü F.Bahçe, Türkiye’nin en büyük kulübü. Ben, Aziz Yıldırım’ın G.Saray’ın şampiyonluk kutlamalarına mani olsun diye bıraktığı ettiği görüşüne katılmıyorum. Böyle bir düşünce yapısı içerisinde olduğunu da tahmin etmiyorum. Koskoca bir kulübün başkanı böyle işlerle uğraşmaz.
Gazeteler, televizyonlar G.Saray’ın şampiyonluğuna da, F.Bahçe Kulübü Başkanı’nın bırakma kararına da geniş yer verecektir. G.Saraylıların böyle şeyleri düşünmeden, şampiyonluk kutlamaları yapmaları lazım ki, doğal olanı da budur.
Anelka da satılır
- İngiliz kulüpleri Anelka’nın peşini bırakmıyor. F.Bahçe’de bekleneni veremeyen Fransız futbolcu, sizce başka bir kulübe gönderilmeli mi?
ANELKA, F.Bahçe’de bekleneni veremedi mi, yoksa ona bu fırsat verilmedi mi? Asıl sorun burada. Kadronda Anelka gibi bir yıldızın varsa, sistemini onun üzerine kuracaksın. Eğer Fransız futbolcudan gerekli randımanı alamıyorsan, sorunun yüzde 20’si Anelka’dan, yüzde 80’i de F.Bahçe’nin teknik yönetiminden kaynaklanıyor.
Yeni gelecek antrenör Anelka takımda kaldığı taktirde, onu nasıl kullanacak? Anelka’nın meziyetlerinden nasıl faydalanacak? Bunu görmek lazım. Dünyanın her kulübünde bu tür transferler oluyor. Bir oyuncuya iyi para veriyorlarsa, satıyor, yerine en az onun kadar faydalı olacak bir başkasını alıyorlar.
Milan, Shevchenko’yu Chelsea’ye verdi. Anelka dokunulmayacak bir oyuncu değil. İyi para verirlerse, F.Bahçe kendi menfaatleri çerçevesinde onu başka bir takıma satabilir.
Daum, Anelka’yı kullanmasını bilemedi. Denizlispor’la oynanan final maçında Anelka yerine, 25 gündür antrenman yapmayan, kısıtlı meziyetleri olan Nobre’yi hem de iğne ile oynattı. Olur mu böyle bir şey?
Antrenörün dar görüşü, bilgisizliği yüzünden oldu. F.Bahçe, Anelka’yı satabilir. Ancak, hiçbir antrenör onun gibi meziyetleri olan bir oyuncuyu kolay kolay bırakmaz. Yeni gelecek antrenör devre arasında da transfer yapabilir.
Sergen’i anlamıyorum
- Beşiktaş, kadrosunu baştan aşağı yeniliyor. Yönetim, "Sergen ancak jübile yaparken döner" diyor. Yıldız futbolcuya yapılanlar sice doğru bir davranış mı?
BEN, ne Sergen’i, ne de Beşiktaş yönetimini anlıyorum. Sergen kenarda oturuyor, hiç oralı olmuyor. Bunu izzet-i nefis meselesi yapmıyor. Ben hayretler içinde kalıyorum. Sergen yeteneğinde bir futbolcunun daha çok çalışıp, seyircinin gözdesi olması lazım. Sahaya çıktığı zaman lehine yapılan tezahürat parayla pulla ölçülmez. Ancak, onun böyle bir problemi yok.
Kardeşim, sen bu kabiliyetle kenarda otururken "neden oynamıyorum?" diye üzülmüyor musun?
Beşiktaş yönetimi iki senedir yanlış transferler yapıyor. Bunda çok dikkatli olman lazım. Birinci sene yaptın, ikinci sene yaptın anlarım da, üçüncüsünde, "sen bu işten anlamıyorsun" derler adama. Beşiktaş seyircisi de böyle hoşlanacağı, onlara büyük zevkler verecek, kendi tarihlerinde gördükleri futbolcular gibilerini istiyor. Beşiktaş, bir sürü yıldızlarla oynamış. Standart oyunculardan keyif almıyor, coşmuyor. Beşiktaş’ın bu konulara çok dikkat etmesi lazım.
Yazının Devamını Oku 30 Mayıs 2006
Aziz Yıldırım'ın istifasının G.Saray'ın şampiyonluğunu gölgede bırakması gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Böyle saçma bir açıklama duymadım. Adnan Polat, konuşmak için konuşuyor.
G.Saray Başkan Yardımcısı Adnan Polat, "Aziz Yıldırım gündem değiştirmede usta. Bizim şampiyonluğumuz bile ikinci plana itildi" dedi. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?BÖYLE saçma sapan bir şey olmaz. Adnan Polat, konuşmak için konuşuyor. Aziz Yıldırım, "görevi bırakma" kararını durup dururken almadı. O konuşmayı sıkıntılarını dile getirmek için yaptı. Gerçek olan bir şey varsa, Galatasaray'ın şampiyon olmasıdır. Aziz Yıldırım istifa kararının, G.Saray'ın şampiyonluğu kutlamasına mani olması diye bir şey olabilir mi.
O camia başka bir camia. Yıldırım'ın aldığı karar basında tabii ki yer alacak. Fenerbahçe standart bir kulüp değil. Türkiye'nin en büyük camialarından birisi. Aynı şekilde Galatasaray da öyle, Beşiktaş da... Bu kulüplerde de benzer gelişmeler olsaydı, gazetelerde aynı şekilde yer bulurdu.
Böylesine başarılı bir başkan (Aziz Yıldırım) tabii ki gündem yaratacak. Antrenörünün dengesizliği yüzünden şampiyonluk kaybedilmiş. Önümüzdeki sezon şampiyonluk düşünülüyor.
Problem Fenerbahçe camiasında değil, Futbol Federasyonu ve diğer kulüplerde. Tesislerini yapmış, kulübü Avrupa standartlarına getirmiş Aziz Yıldırım'ın da bu işte suçu var elbette. Federasyonun Fenerbahçe'nin aleyhinde olduğunu herkes biliyor. Onlarla niye muhatap oluyorsun? Fenerbahçe fevkalade bir kulüp. Sana karşı olan, ayağını kaydırmak isteyen rakiplerinle niye yüz göz oluyorsun? Fenerbahçe'yi yıpratmak için kulüplerin yüzde 80'i ve federasyon birleştiler. Hangi maça hangi hakemi verirsek, Fenerbahçe rahat oynayamaz diye planlar yaptıklarını herkes biliyor. Yine de sen kendi işine bakacaksın.
Teşhis de yanlış transferler de Beşiktaş'ta genç oyuncularla birlikte kadro sayısı 40'ı buluyor. Siyah beyazlılar transferde hala aktif. Bu kadar çok oyuncu almaları sizce doğru mu?BEN, Beşiktaş'ın iki senedir yaptığı hatalardan dolayı müthiş rahatsızım. Beşiktaş'ın içinde futbolla alakalı insanlar, oyuncu seçimi yapamıyorlar. Birden bire panikleyip, kimi alacaklarını şaşırıyorlar. Bu kadar çok oyuncu alınmaz kı? Bir takımın iskeleti vardır, bir-iki oyuncu alıp monte edersin. Oyuncuları alırken de ince eleyip sık dokuyacaksın.
Yabancılar dahil alınan birçok oyuncu Beşiktaş'ın kadrosunu giyecek, o formanın ağırlığını taşıyacak kalitede değil. Beşiktaşlılar, neden hala aynı hatalarda ıısrar ediyor, anlamıyorum. Teşhisleri de, aldıkları oyuncular da yanlış.
Yazının Devamını Oku