Can Bartu

Değişen bir şey yok

11 Mart 2007
FENERBAHÇE’de kafa olarak değişen bir şey yok. Yine tek santrfor, yine Appiah sağaçık. Appiah’ı sağaçıkta oynattığınız vakit, orta sahanızı rakibe verirsiniz. Nitekim Konyaspor, birinci devre Fenerbahçe’den daha iyi top kullandı. Fenerbahçe’nin adından çekindikleri için ileriye doğru oynamadılar. Golü düşünseler, atacaklardı.

Fenerbahçe iki topu bir araya getiremiyor. İlk devrenin sonunda kalecinin yanlış çıkmasından yararlanarak, golü buldular. Lugano’nun kafasından seken top Aurelio’nun önüne gitti ve Fenerbahçe 1-0 öne geçti.

Fenerbahçe golün verdiği moralle, ikinci devreye farklı başladı. Daha çok koştular, mücadele ettiler. Yine bir kenar toptan ikinci golü buldular. Üçüncü gol, hazırlanış ve bitiriş bakımından mükemmeldi. Appiah’ın birden depara kalkması, Tuncay’a vermesi, Tuncay’ın Ümit’i görmesi... Onun Alex’e "al at" dercesine pas atması. Alex de bilardo oynar gibi topu ağlara bıraktı.

Skora aldanmamak gerekir.

Tek santrfor oynamaz

Fenerbahçe hala kendi sahasında tek santrfor. O santrfora (Kezman) doğru dürüst top atılmıyor. Top alamayan Kezman bir şeyler yapmak istiyor, yapamayınca da sinirlenip, lüzumsuz yere kart görüyor.

Sen Fenerbahçe’sin, İstanbul’da oynuyorsun, saha ve seyirci senin. Böylesine mükemmel, halı gibi bir sahada kötü oynamaya hakkın yok. Bu takımın antrenörünü anlamak mümkün değil. Fenerbahçe’yi kendi sahasında nasıl tek santrfor oynatırsın? Fenerbahçe çift santrfor oynarsa, rakip mecburen onları tutmak için üzerine gelemez.

Fenerbahçe yine yanlışlar içerisinde. Sahada ağırlığını koyamayan bir hüviyetinde.

Maç, 2-0’dan sonra koptu. Rakip de kaybettiğini anlayınca, mücadeleyi bıraktı.
Yazının Devamını Oku

Gerets, tehlikenin farkında değil

6 Mart 2007
G.Saray Teknik Direktörü Erik Gerets, iki sezondur derbi maçlarda sahaya çok farklı bir kadro sürüyor. Alınan yenilgilerin sebebi, bu anlayış mı, yoksa devreye başka etkenler mi giriyor? GERETS olsun, Tigana olsun bazı Avrupalı antrenörler kadrolarındaki bütün futbolcuların hazır olduğunu zannediyor. Oysa ülkemizde genç oyuncular forma şansı bulamadıkları vakit psikolojik olarak etkileniyorlar. Genç oyunculara en fazla destek veren hoca Gerets’ti. Belçikalı hoca, zaman zaman sahaya sürdüğü kadrolarla herkesi şaşırtıyor.

Ne olursa olsun Song’un bu takımda oynaması lazımdı. Çünkü o, G.Saray defansını tutan tek adam. Orta sahada Iliç de mutlaka oynamalıydı. Şu anda Türkiye liglerinde oynayan en iyi santrforlar G.Saraylı Ümit Karan ile Beşiktaşlı Bobo. Her ikisi de güçlü, toplara iyi vuruyor, vücutlarını iyi kullanıyorlar ve deparlı oyuncular. Sen antrenör olarak bu tip adamları kenarda oturtmamalısın. Gerets, Ümit’i yedek soyundururken kimi oynattı? Oyuna sonradan girdiği maçlarda iyi şeyler yapan Hasan Kabze’yi. Bu şekilde Hasan’a da yazık ediyor.

Bu değişiklikleri neden yaptı? Eğer takımda bir revizyon yapacaksa, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Futbolcuları korkutup onlara gözdağı vermekse amacı, Beşiktaş maçı yanlış seçim. Çünkü Beşiktaş maçı fevkalade kritik bir sınav G.Saray için. Yenilen yarışta çok gerilere düşmekle kalmayacak, Avrupa kupalarna katılma şansı da tehlikeye girecekti. Gerets, bu tehlikenin farkına varamadı.

Gittikleri yeri bilmiyorlar

Æ Üç büyükler sanki şampiyon olmak istemezmiş gibi her hafta birbirine ikramda bulunuyor. Bu kayıplar nereye kadar sürer, hangi takım şampiyonluğa daha yakın?

BU sezon ligde enteresan şeyler oluyor. Kimse konumunun farkında değil. Nereye gittiklerini bilmiyorlar. Her şeyden önemlisi, üç büyük takımın formasını giyen futbolcular, sorumluluklarının bilincinde değiller.

Genç yaşlarında şöhret olmuşsun, güzide takımların formalarını giyiyorsun. Hala bunun farkında değil misiniz? Bazı eski alışkanlıklarınızdan, kaprislerinizden arınmalısınız.

Unutmamaları gereken bir şey daha var. Büyük takımlarda şanslarını kullanamayıp, gidenler ya çok aşağıda olan takımlarda, ya da ikinci kümede oynuyorlar. Bunun bilincinde olmaları gerekir.

F.Bahçe’de saha içinde lider yok

 Zico’nun kupada şans verdiği görev adamları 6 maçın tamamını kazanırken, sadece 1 gol yedi. Ligde ise tam tersi yıldızlar oynuyor ama kötü sonuçlar alınıyor. F.Bahçe’nin sorunu sadece kadrodan mı kaynaklanıyor?

SORUNU tek yerde aramak doğru değil. Hocadan kaynaklanır, oyun tarzından kaynaklanır, sahadaki mücadeleden kaynaklanır. Bence en önemlisi de futbolculardan kaynaklanıyor.

Rakiplerin çok kritik puan kaybetmiş, sen gidiyorsun Antalya’da yeniliyorsun, evinde Sivasspor’a puan veriyorsun. Antrenör ne taktik verirse versin, yanlış kadro sürerse sürsün sen futbolcu olarak galip gelmek için elinden geleni yapmak zorundasın. Futbolcuların da ellerini taşın altına koyması lazım.

Taraftarın senden şampiyonluk bekliyor, jübile maçı gibi oynamaya hakkın yok. Eğer bu iki maçı kazansalardı, hem kulüplerini yücelteceklerdi, hem de kendilerine daha büyük pazar oluşturacaklardı.

Fenerbahçe’nin saha içindeki en büyük sorunu; futbolcular arasında bir liderinin olmayışı. Sarı lacivertlilerde herkes büyük bir telaş, korku içerisinde. Oysa muhteşem bir seyircin var. Sen, bu seyirci karşısında daha güzelini yapmak zorundasın.

Trabzon daha yukarılara çıkar

 Ligin ikinci yarısında hiç kaybetmeyen ve üst üste 4 maçından galip ayrılan Trabzonspor bu performansını sürdürebilir mi? Bordo mavililerdeki bu yükselişin sebebi ne?

TRABZONSPOR yönetimi, Ziya Doğan sallantıdaydı. Buna rağmen yönetim direndi, Ziya Doğan’ın arkasında durdu. Ve her şeyden önemlisi onun istediği, güvendiği oyuncuları devre arasında takıma kazandırdılar. Bu oyuncular da Trabzonspor’a cuk oturdu.

Orta sahada bir organizatör olarak oynayan Ceyhun var. Toplara iyi vuruyor, arkadaşlarını gol pozisyonlarına sokuyor. Orta sahada üç kişilik oynayan bir Ayman var ki, çok faydalı. Santrfor Umut, arka arkaya attığı gollerle morallendi. Bu takıma bir de Yattara girecek. O, hem futbolun güzelliği, hem de gücü bakımından takımın yüzde 25’i. Bu şartlarda Trabzonspor tabii ki, yukarılara çıkacak.

Taraftar oynanan futboldan rahatsız

 F.Bahçe’de 6 puanlık farka rağmen taraftar teknik direktör Arthur Zico’yu istifaya davet ediyor. Yönetim, bu tepki karşısında ne yapmalı?

FENERBAHÇE taraftarı alınan neticeden çok sahada oynanan futboldan rahatsız. Takımın mücadele etmemesine tepki gösteriyor. "Bu kadar rölanti oynayan bir takım, 6 puan önde olmasına rağmen nasıl şampiyon olacak?" diye şüpheleri var. İlerisi için takımlarından bir ışık görmüyorlar. Bir takım oyunun hakimidir, iyi oynuyordur ama şanssızdır, kazanamaz. O, apayrı bir şey. Sarı lacivertli taraftarların takımlarına güveni kalmamış.

Yönetimin yapacağı fazla bir şey yok. Oyuncularla konuşup onlara maçların önemini anlatmaları lazım. Aslında futbolcular da biliyor ama mücadele edecek güçleri yok.

Bir de Zico’ya bazı temel futbolcuların oynayacağı yerleri söylemeleri lazım. Anlaşılan o ki, bu konuda Brezilyalı hocayı uyaran olmamış. Appiah diyor ki: "Benim yerim orta saha. Sağ kanatta yapamıyorum." Hoca inatla onu, sağ kanatta oynatıyor. İnatla bu işler olmaz, sorunlar çözülemez. Appiah bu konuda rahatsız. Çünkü takımına katkısı olmadığını biliyor. Seyirci de Appiah’ın kötü oynamasını hazmedemiyor.
Yazının Devamını Oku

Tuhaf adam

5 Mart 2007
FENERBAHÇE büyük bir avantajı kaçırdı... Enteresandır, haftalardır kaçırıyor... Beşiktaş, Galatasaray’ı yenmiş, en yakın rakibiyle farkı artırma şansı ayağına gelmiş, Fenerbahçe değerlendiremiyor. Üstelik kendi evinde ve seyirci desteğiyle oynuyor.

Fenerbahçe’nin kadrosuna bakıyorsun, Appiah sağ açık. Bu kadarı da olmaz. O mevkide Appiah’tan çok çok iyi oynayan Mehmet Yozgatlı var, ama ne hikmetse Zico, Ganalıyı sağ kanatta oynatmakta ısrarcı. Ayıp, bu kadarı da olmaz. Nitekim, ikinci yarıda Mehmet girdi oyuna, sağ kanatta çok iyi oynadı, bir de güzel gol attı. Mehmet hafta içinde sağ kanatta iyi işler yapmış, gol atmış baştan onu orada oynatsana. O girince Appiah da orta sahaya çekildi. Appiah ilk yarıda sağ kanatta bir şey yapmıyordu, ikinci yarıda orta sahada mükemmeldi, bir maestroydu. Aurelio en iyi oynayanlardan biri, Zico onu oyundan aldı.

Farkında değil

Zico
garip bir antrenör, elindeki silahları bilmiyor. Kimin nerede iyi oynadığının farkında değil. Bakıyorsun, Fenerbahçe hem orta sahası tek kişiyle oynuyor hem de tek santrforla. Bu nasıl bir futbol anlayışıdır? Sivasspor bile Mehmet ve Balili ile iki santrforla deplasmanda oynuyor, üstelik rakibi Fenerbahçe. Sarı lacivertlilere bakıyorsun tek forvetle (Kezman) sahaya çıkıyor.

Zico’nun oyundan çıkardığı Aurelio’nun yanına koysa Appiah’ı oyunun hakimi olacak, topu tutacak, oyunu yönlendirecek, ama nerede. Tek santrfor yerine Kezman’ın yanına koy Semih’i. Fenerbahçe’de Semih uğur için mi, maçın sonunda sahaya sürülüyor? Hadi, ondan da geçtim, ileri koyacak santrfor bulamıyorum diyorsan, koy ikinci santrfor olarak Tuncay’ı... Güzel de bir kafa golü attı. Ama Zico’nun yaptıklarının tutar tarafı yok.

Can karateci gibi

Fenerbahçe’de Can ne yapmaya çalışıyor, ben anlamadım. Karateci mi, futbolcu mu çözemedim. Ayağını rakibin kafasına kadar kaldırıyor.

Her şey bir yana şunu da söylemekte yarar var, Fenerbahçe’nin şansı da yok. Vuruyorlar toplar direklerden dönüyor, rakipten dönüyor. Tabii bunun yanında bakıyorsun Sivasspor’un da 6 tane pozisyonu var, iki tane de golü. F.Bahçe bu pozisyonları nasıl veriyor, bu da anlaşılır gibi değil tabii...
Yazının Devamını Oku

Zico kanıtladı

2 Mart 2007
FENERBAHÇE değişik bir kadro ile sahaya çıktı. Mücadele etti. Tabi bir sürü oyuncu kendini göstermek için koştu, çabaladı. Ama futbol olarak birşey oynamadı. Fenerbahçe 90 dakika bir kere şuurlu hücum yaptı. Gençlerbirliği defansının hatasından Mehmet Yozgatlı bir gol attı, bir de paslaştı onu sonuçlandıramadı. Bunun dışında yalnız topu ileri vurdu.

Düşünün, seyirci çoğunluğu Fenerbahçe’nin, ama bakıyorsun topla oynamada ağırlık Gençlerbirliği’nde. Tabii bu kötü oyuna rağmen gol pozisyonu verdi mi, hayır. Can iyiydi. Kaleci Serdar’a fazla iş düşmedi. Bir tek Mehmet Çakır’ın vuruşu var, o da kenardan dışarı gitti. Bakıyorsun iki taraf adına da futbol yoktu. Sadece itiş kakış.

Tavşan Deivid

Deivid
ve Semih arkadaşlarına "Bana top at" işareti yaptılar. Ama doğru dürüst bir tane top alamadılar. O zaman niye istiyorsunuz o topu. Ayrıca Fenerbahçeli futbolcular da onlara top atamıyor. Deivid bir kez daha gösterdi ki, minyatör kale futbolcusu, tavşan. Korkak oynayan oyunculara "tavşan" denir. Ayağına topa sokmuyor. Bir an önce bitsin veya çıkarsın da gideyim der gibi. Deivid bir türlü ısınmadı bu takıma. Zaten ısınsa da ısınmasa da zaten yırtıcı bir forvet karakteri yok. Aslında forvetlerin yırtıcı olması gerekir.

Şimdi bakıyorum, bu kadro iş yapar mı ileride, hayır iş yapmaz. Hala Fenerbahçe tek santrfor oynuyor. Deivid sözüm ona geride Alex’in yerinde oynuyor. Alex onun gibi korkak değil, o korkmadan ayağını sokuyor. Benim anlamadığım, neden böyle bir kadro çıktı. Kezman sakatlıktan yeni çıktı, ritmini bulsun diye oynaması lazımdı. Hadi diyelim Appiah oyunda üç kağıtçılık yapıyor, onu kenarda oturtabilirsin. Alex’i de oturtabilirsin, koşmuyor diye, ama Tümer koşan bir oyuncu, onu neden oturttun? Bazı oyunculara antrenörün özel ilgi göstermesi lazım. Tuncay’a bakıyorum kendinde değil. Ümit oyuna giriyor, kaptanlık bandı hala onun kolunda, Ümit’e vermemiş. Oyuna girdiği zaman onu kaptana vermesi lazımdı.

Gençlerin ikramı

Takımda mücadeleye giren Aurelio ile Kemal’di. Şöyle baktığında Kemal doğru düzgün oynamıyordu. Can dersen öyle. Böyle bir kadro ile neyi ispat etmek istedi Zico, anlamak mümkün değil. Bir de Zico’nun Aurelio ile sezon başında tartıştığı ve bu yüzden onu oynatmadığı söyleniyor. Ben böyle bir şey olduğunu zannetmiyorum, ama yine de bazı şeylere anlam veremiyorum.

Zico’nun kadro revizyonundaki amacı bazı futbolculara ceza vermekse, kaybedip kupadan elenebilirdi. Bu da güzel olmazdı. Fenerbahçe tur atladı, tek sevinilecek bu, ama futbol sıfır. Bu çıkan takım da maç kazanacak, Fenerbahçe’nin geleceği olacak takım değil. Bir tek Mehmet Yozgatlı’nın becerisiyle atılan gol vardı. Yoksa Fenerbahçe iki pas yapamadı. Dünkü galibiyet, daha iyi bir takım görüntüsü verse de Gençlerbirliğini’nin topu iyi kullanamamasından kaynaklandı.
Yazının Devamını Oku

Fener sorunlar yumağı

27 Şubat 2007
AZ Alkmaar karşısında 2-0’lık avantajı koruyamayıp UEFA Kupası’ndan elenen F.Bahçe, rakiplerinin puan kaybettiği haftada Antalyaspor’a yenilerek altın tepsi içinde ikram edilen şampiyonluğu geri çevirdi. F.Bahçe’deki bu isteksizliğin sebebi ne?

FENERBAHÇE, Antalya’da kazansaydı, çok büyük bir avantaj elde eder, moral kazanırdı. Bu köprünün altından daha çok sular akar. Fenerbahçe’nin bir sürü sorunu var.

1Zico, sahaya yanlış kadro sürüyor. Oyuncuları daha verimli olacakları yerlerde, gerçek bölgelerinde oynatmıyor.

2 Fenerbahçe topu kullanamıyor, topun hakimi olamıyor. Bu, iki şeyden kaynaklanabilir. Ya kondisyonları yoktur, ya da top kullanma tasarrufları.

3 Kullanılan uzun toplar adamına atılamıyor. Bu da oyuncuların beceri noksanlığından kaynaklanıyor.

4Fenerbahçe, özellikle Türkiye’de tek santrfor oynayamaz. Madem elinde golcülerin var. Çoğu yabancı bu golcüleri aldığına göre takımın şeklini değiştir. Sistemini 4-4-2’ye göre değiştir. Alex santrfor değil. Onu öndeki ikilinin arkasında oynatırsan daha verimli olur.

5 Appiah’ı kesinlikle orta sahada oynatacaksın. Geçen sezon çalışarak, mücadele ederek F.Bahçe taraftarının gönlünde taht turan Appiah sağ açıkta oynadığı vakit, ne ikili mücadeleye giriyor, ne de bekine yardım ediyor. Oyundan hiç alakası olmayan bir oyuncu olup çıkıveriyor.

6 Aurelio neden kenarda bekler anlamıyor. Bir takım kuracaksanız, önce Aurelio’yu koyacak, sonra diğer oyuncuları yerleştireceksin.

Hollanda’daki maçta kötü oynamış moralsiz Deniz’de ısrar etmenin ne anlamı var. Orta sahayı tek başına Deniz’e emanet ediyorsun. O da yetersiz kalıyor.

7 Defansın inanılmaz hatalar yapıyor. Böyle bir F.Bahçe koşmadığı, mücadele etmediği vakit nasıl kazanabilir? F.Bahçe’de Zico ile dğişen bir şey yok. Daum ne yapıyorsa, Zico da aynısını tekrarlıyor.

Volkan kaleciliği bilmiyor

Fenerbahçe’de yediği hatalı goller yüzünden hedef adam haline gelen Volkan’da ısrar etmenin bir anlamı var mı? Rüştü dönene kadar kale Serdar’a teslim edilemez mi?

BANA
göre kale Serdar’a teslim edilirdi. Zico, hatalı goller yiyen Volkan’ı kaybetmemek adına ona şans veriyor olabilir. Ancak, böyle devam ettikçe Volkan’ı tamamen kaybedecek.

Volkan maçlarda oyuna konsantre olamıyor. Topu takip edemiyor. Bir kaleci olarak nerede duracağını bilemiyor. Topu, yalnızca gözleriyle takip ediyor. Açı küçültmeyi bilmiyor. Kaleci için ideal olan bir fiziği var. Ancak, bunu kullanamıyor. Yaşı da çok genç. Yumrukla uzaklaştırmak istediği topu kenarlara değil, ortaya atıyor. Oyundayken kendinde değil. Konsantrasyonu da zayıf.

Ona bunları kaleci antrenörünün söylemesi, öğretmesi lazım. Kaleci antrenörünün söylediğini Milli Takım’da oynayan bir kaleci nasıl bilmez? Kaleci Volkan’ın iyi bir eğitime ihtiyacı var.

Beşiktaş’ta orta saha işlemiyor

Beşiktaş akıl almaz savunma hatalarıyla 2-0 önde götürdüğü maçı Trabzonspor’a 3-2 kaybetti. Çizgi savunmada başarılı olamadığı halde bunda ısrar eden siyah beyazlılar ne yapmalı?

BU
tür hataları antrenörün söylemesine gerek yok. Futbolcu, saha içerisinde kendisi görecek. Sen, Beşiktaş takımında oynuyorsun, Milli Takım’a seçiliyorsun. Ancak, yine aynı hataları tekrarlıyorsun.

Bir takımın defansını idare edecek adamlar olmalı. Bu işi kaleci yapabilir. Kalecin yabancıysa, en tecrübeli defans oyuncusuna düşer bu görev. Beşiktaş’ta herkes kendi kafasına göre oynuyor.

Beşiktaş’ın esas sorunu, orta sahasının işlemeyişi. Ricardinho ile Delgado biraz mücadele eden iki oyuncu karşısında fizikman düştüler. Beşiktaş, bundan önce topu daha iyi kullanıyordu. Trabzonspor buna izin vermedi.

Trabzonspor’un aradan kaçacak oyuncuları var. Gökdeniz sağ kanattan bir sürü top götürdü. Ortadan kaleci ile karşı karşıya kaldı.

Beşiktaş, 3-2 kaybettiyse şanslıdır. Akıllı bir santrfor olsa, Gökdeniz pasları yerine atsaydı fark daha fazla olurdu.

Bir takım 7 dakikada 3 gol yiyorsa, moral açısından çöker. Bu dönemde her şey Trabzonspor lehine gelişti.

Galatasaray’ın problemi içeride

Galatasaray geçen sezonki performansını aratıyor. Deplasmanda maç kazanamayan, kendi evinde zayıf rakiplerine puan veren sarı kırmızılıların sorunu nereden kaynaklanıyor?

GALATASARAY
’da sorun çok. Takımın antrenörle, antrenörün idareciyle sorunları var. Futbolcuların hem yönetimle, hem de antrenörle... Sarı kırmızılı kulüpte bir ara bu sıkıntılar su yüzüne çıkıyordu. Şimdi belli etmiyorlar. Gerets, diyor ki: "Biz, kendi kendimizle mücadele ediyoruz. Benim söylediklerimi takım yapmıyor. Herkes kendi kafasına göre oynuyor."

G.Saray, geçen sezonki birliğini, bütünlüğünü bir türlü yakalayamadı. Sorun buradan kaynaklanıyor.

İki oyuncu aldı düzlüğe çıktı

Üç hafta önce düşme hattında yer alan Trabzonspor, şimdi zirve mücadelesi veriyor. Bordo mavili takımdaki bu ani yükselişin sebebi ne?

BİR
kere yapılan transferlerin yerine oturması en önemli faktör. Ceyhun gibi topa iyi vuran, mücadele eden, iyi pas atabilen bir oyuncu aldılar. Ayman gibi bir adam aldılar ki, üç kişilik koşuyor, topu da iyi kullanıyor. Böyle bir oyuncunun takıma katkısı büyük olur. Ayman orta sahada oynamasına rağmen hem defansa, hem de hücuma yardımcı.

Fenerbahçe gibi orta sahası olmayan bir takım, ne hücum yapar ne de savunma. Trabzonspor bunu başarmaya başladı.

Alınan kötü sonuçlardan sonra "gitsin mi, kalsın mı?" tartışmaları yapılan Ziya Doğan’ın istediği oyuncları alan Trabzonspor yönetimini kutluyorum.

Üç büyüklere yerli hoca dayanmaz

Üç büyüklere, özellikle de Fenerbahçe’ye karşı hep başarılı sonuçlar alan Yılmaz Vural, "Benim kıymetimi bilemiyorlar" diyor. Vural, neden büyük bir takımın başına geçemiyor?

YILMAZ Vural,
bilgili ve taktik anlamda iyi bir antrenör. "Sahada şov yapıyor" diyorlar. Olabilir. Çünkü, oynanan maçlara kendini veriyor. Üç büyüklerde başarılı olabilir mi? Üzerinde baskı hissetmezse, neden olmasın.

Üç büyükler yabancı antrenörlerle oynamak istiyor. Eğer, bu takımların başına yerli bir antrenör geçerse, yönetim işine karışmaya kalkar. Bu geçmişte çok oldu. Sigara paketinin arkasına yazılan kadroları unutmadık.

Takımın başında yabancı bir antrenör olunca, ona saygı gösteriyorlar. Taraftarlar da yerli antrenöre karşı sabırlı olamıyor. Alınan başarısız bir sonuçtan sonra yönetici, yerli antrenörün arkasında duramıyor. Sorun, idareciden ve taraftardan kaynaklanıyor.
Yazının Devamını Oku

En kötü Fenerbahçe

26 Şubat 2007
1948’den beri içindeyim, bu kadar kötü bir Fenerbahçe’ye rastlamadım. Olacak iş değil. En başta hep söylediğimiz gibi bu takım tek forvetle oynamaz. Kırk yılda bir akın yapan bir takım... İyi bir orta yapılır da iyi bir yere gelirse tehlike olacak... Onda da topa vuracak adam yok.

Orta saha desen, tek adama bırakılmış, Deniz... O da yorulmuş. Appiah derseniz tatilde. O kadar tatilde ki, Önder’e bile yardım etmiyor. Alex bildiğimiz Alex, dolaşıyor... Kezman’ın ayağına top nadiren geliyor. O da ya gelen topu kaybediyor, ya da arkadan gelen her müdahalede meşin yuvarlağı bırakıyor. Kendini dokunulmaz hissediyor herhalde. "Ben Kezman’ım arkadan giremezsiniz" mi diyor...

Ve yenilen golde Volkan gözleriyle topu iyi takip ediyor, sonra da ağlardan çıkarıyor... Volkan nerede duracağını, nereden topa hamle yapacağını bilmiyor. Karşısındaki adam düzeltiyor, vuruyor o bakıyor. İşin garibi kimse ona birşey öğretmiyor galiba. Bakıyorsun bir tek Olcan çalışıyor, o da her dakika yerde.

Memur zihniyeti

Fenerbahçe’de ne bir oyun kombinasyonu var ne de kimse nereye top atacağını biliyor. Sahada yüreği ile oynayan Lugano vardı, o da sürekli hakemle konuşuyordu. Sürekli oyundan atılma tehlikesi yaşıyor. Bir de biraz Önder iyiydi. Diğerleri, bitse de gidelim gibi memur zihniyetindeydi. Şu Fenerbahçe’de Alex, Kezman’dan da önce sahaya ilk sürerken tercih edeceğiniz adam Aurelio, ama bakıyorsun yedek bekliyor. Onun yerine Deniz oynuyor, o da tek başına. İkinci yarıda Fenerbahçe biraz hareketlendi, bu yüzden de Appiah biraz canlandı. Ama o da sağda kaldı. Fenerbahçe ikinci yarıda biraz daha iyi oynuyor gibi gözüktü, ama bakıyorsun geriden Lugano, Önder, Ümit, Edu’nun attığı toplar yerine gitmedi. Hangisi top atsa rakibe. Bu futbolcular da topu oyuna sokamadılar. İlyas futbolu bırakacak, Fenerbahçe onu sahanın en iyi yaptı. Maestro gibi oynadı.

Bravo Vural

Anlamadığım bir şey var, neden antrenör ikinci devreye çıkarken oyuncu değiştirmez de ikinci yarı başladıktan 10-12 dakika sonra değişikliğe gider. Nedir bunun sırrı? Oynarken de anlamadım, şimdi de anlamıyorum. Zaten oyuncu 5 dakikada ısınır, sen 10-12 dakika bekleyip çıkarırsan neredeyse devrenin yarısı boşa harcanıyor.

Burada Fenerbahçe’den çok aslında konuşulması gereken Antalyaspor. Fenerbahçe’yi sahadan sildiler. Yılmaz Vural, takımını Fenerbahçe’ye göre ayarlamış. Orta sahayı kalabalık tutup, topu kontrolüne aldı. Rakibine pas yaptırmadı. Futbol bilgisini iyi kullandı, topu dar alana sıkıştırıp, Fenerbahçe’ye şans tanımadı. Mükemmel bir bir gol attılar, bir topları da direkten döndü. Vural iyi transferler de yapmış, bravo. Honduraslı Souza şov yaptı. Tunuslu Ali Zitouni’yi kimse yakalayamadı.

Bırakın Avrupa’nın hayal olmasını, bu takım bu kadar puan farkıyla öndeyken nasıl şampiyonluk kovalayacağının farkında değil. Yazık... İklim güzeldi, saha halı gibiydi. Böyle bir ortam bulmuş Fenerbahçe, rakipleri de puanlar kaybetmiş, bu avantaj nasıl tepilir anlamıyorum.
Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe'yi anlamıyorum

23 Şubat 2007
FENERBAHÇE’nin futbol anlayışını anlamıyorum. Neden anlamıyorum?.. Şu Fenerbahçe’de Appiah sağ açık oynuyor, o mevkide randıman vermeyen bir oyuncuda antrenör hala ısrar ediyorsa, o antrenörden şüphe ederim. Onun yerinin değiştirilmesi gerektiğini göremiyor, Appiah’ın orta sahada daha faydalı olacağını anlayamıyorsa, o teknik kadroda bir tuhaflık var demektir. Appiah sağ açık oynayıp Deniz onun yerine ortada oynuyorsa, o zaman bu Appiah’a neden 8 milyon Euro verdiler? Bu demek ki, Appiah o parayı edecek oyuncu değil. Bu diziliş gösteriyor ki, o pozisyonda Deniz daha iyi oynuyor. O zaman Appiah’a verilen onca parayı sokağa attılar.

Dinamit koydu

Appiah
sağ açık oynuyorsa, o zaman Mehmet Yozgatlı da o mevkide ondan iyi. Ama Appiah 20 maçtır böyle oynuyor, hala bunun farkına varamıyorlar. Böyle bir rezalet olur mu? Zico, bitime 10 dakika kala Deniz’i çıkarıp, yerine ortaya Appiah’ı aldı, Ganalı’nın yerine de Mehmet Yozgatlı’yı koydu. Ama şu bir gerçek ki, Appiah’ı 80 dakika sağ açıkta kullanmak Fenerbahçe’nin altına dinamit koymaktı.

Fenerbahçe’de herkes enerjisiyle yüreğiyle oynadı. Bunda hemfikiriz de, şu topu biraz kullan kardeşim. İki tane de güzel gol attın. Alex’in attığı golde, Kezman’ın büyük katkısı vardı. Tümer’in attığı gol de olağanüstüydü. Durdu, baktı, kenara plaseledi. Fenerbahçe iki mükemmel gol atıyor, ama top devamlı rakipte, oyuna ağırlığını koyamıyor. Neden koyamıyor? Çünkü Zico kadroyu yarım çıkartıyor.

Rüya gördüler

AZ Alkmaar yenilmeyecek bir takım değildi. Nitekim İstanbul’daki ilk maçta iki kez yenik duruma düşen Fenerbahçe hem de 3-1 geriden gelip 3-3’lük beraberliği yakalamıştı. Dün gece rövanşta 2-0’lık farkı yakaladı, ama kullanamadı. Son 4 dakikaya girilirken yenilen gol akıl alacak gibi değildi. Fenerbahçe gibi bir takımın defansının böyle bir hata yapmaması lazım. Opdam o topa nasıl kafa vurdu... Edu neden seyretti... Bu futbolcular niye transfer edildi, Fenerbahçe Avrupa’da başarılı olsun diye. Ama onlar elenmesine sebep oldu. Bu kadar bilinçsiz, bu kadar kademe anlayışı olmayan, uzun savunma oyuncularına rağmen hava topu alamayan defansıyla Fenerbahçe nasıl Avrupa’da tur atlayacaktı. Güzel bir rüya gördü Fenerbahçe. 85 dakika sevindi. Ondan sonra berbat bir hata ve golle Avrupa’ya veda...
Yazının Devamını Oku

Fener, Alkmaar’ı rövanşta yenebilir

20 Şubat 2007
F.Bahçe, 9 puan değerindeki Sakarya maçını zorlanarak kazandı. UEFA Kupası’nda tur için galip gelmesi gereken sarı lacivertliler, perşembe günü AZ Alkmaar karşısında ne yapar? FENERBAHÇE, ligdeki en kötü futbolunu Sakaryaspor karşısında oynadı. Perşembe günkü AZ Alkmaar maçı ise çok farklı. Sarı lacivertli futbolcular o maçta çok farklı oynayacaktır. Daha çok koşacak, birbirlerine yardım ederek kazanmayı hedefleyeceklerdir.

Bu maçta kötü oynamaları, o karşılaşmada da kötü oynayacakları anlamına gelmez. İki maçı birbirinden ayırmak lazım. AZ Alkmaar iyi bir takım ama bu, yenilmeyecekleri anlamına gelmez. Eğer sen, 3-1’den maçı 3-3’e getirebiliyorsan, rövanşta da kazanma şansın vardır.

Bu tip maçlarda en büyük sorumluluk kaleciye düşüyor. Gerek milli maçlarda, gerekse Avrupa kupalarında kalecilerin sahada çok becerikli olmaları, oyuna konsantre olmaları şart.

Fenerbahçe’nin bir başka sıkıntısı, ileride çoğalamaması. Bu maçta onu yapabilir mi? Niye yapmasınlar? Nasıl mücadele edecekler, nasıl top kullanacaklar, ileride çoğalabilecekler mi? Perşembe günü hep birlikte göreceğiz.

Alex- Tümer yan yana oynar

- Son haftalarda Alex’in performansında büyük bir düşüş gözlenirken Tümer, AZ Alkmaar ve Sakarya maçlarında golleriyle kendini gösterdi. Zico, kadro oluştururken nasıl bir strateji izlemeli?

BANA göre her ikisi de oynamalı. Yalnız ikisini de koşturmak şartıyla. Gerek Alex, gerekse Tümer biraz fedakarlık yapıp, koşacak. Durarak oynamaktan vazgeçmeleri lazım. Tümer, bunu Beşiktaş’ta ve A Milli Takım’da bir müddet yaptı. Alex oyunu çevirecek adam. AZ Alkmaar ile oynanacak rövanş maçında frikik atabilir, kendi pozisyonuna girip gol yapabilir. Gerçi bu sezon frikik golü atamadı ama yine de etkili atışlar kullanan bir oyuncu.

Fenerbahçe futbol oynamak istiyorsa ve "ben mücadele edeceğim" diyorsa, ikisinden birinden vazgeçecek.

Seyircinin Alkmaar maçında yaptığı protesto bence yersiz. Alex mücadele etmediği, Volkan da hatalı goller yediği için seyirciyi kızdırdı. Onlardan kötü olan Deivid sadece koştuğu için protesto yemekten kurtuldu. Bir oyuncudan çok şeyler beklersin, istediğini alamayınca kızarsın. Ama onu moralman çökertmeye hakkın yok.

Anadolu’da puan aslanın ağzında

- Üç büyükler Anadolu takımları karşısında deplasmanda kötü futbol oynayıp, puan bırakarak dönüyor. Bu sezon ne değişti de ortaya böyle bir tablo çıktı?

TÜRKİYE’de bir anlayış var; üç büyükler nereye giderse gitsin kazanacak! Berabere kaldıkları vakit her tarafta tenkit ediliyorlar. Aslında deplasman maçlarında puan aslanın ağzında olmalı. Gerçi Türkiye’nin her yerinde çok sayıda seyircileri var ama rakiplerin de puana ihtiyacı var. Çoğu küme düşmemeye oynuyor. Hayat memat meselesi... Anadolu takımları, üç büyüklere karşı oynarken doğal olarak mücadele ediyorlar, gol için yükleniyorlar. Bunu da bilmeleri lazım.

Eğer yıldız futbolcun koşmaz, mücadele etmezse maç rakip takımın üstünlüğünde geçiyor. Fenerbahçe Rize’de yenildi, Sakarya’yı mucize eseri yenebildi. Beşiktaş Konya’da, Galatasaray Gaziantep’te kaybetti. Ancak onlar Fener’e oranla daha fazla yardımlaşarak oynuyor. Gol pozisyonu üretemedikleri için yenildiler. Ürettikleri vakit, rakiplerine fark atıyorlar. Fener ise gol pozisyonu üretemiyor. Çünkü, koşmuyor, mücadele etmiyor.

Trabzon-Beşiktaş final gibi maç!

- Son iki maçını kazanan Trabzonspor, şampiyonluk yarışında kilit rolü oynar mı? Bordo mavililerin bu hafta Beşiktaş’la oynayacağı maç sizce nasıl sonuçlanır?

BU haftaki maç çok kritik. Beşiktaş kazanırsa, şampiyonluk yarışının içinde olacak. Trabzonspor galip gelirse kendini yukarılara taşıyacak. Yani, tam bir final maçı.

Trabzonspor kötü takım değil. Moral diye bir olay var. Bozulduğu vakit, kolay kolay düzelmiyor. Trabzonspor takımı moral bozukluğunu üzerinden attı. Oturaklı bir orta sahaları var, hücuma çabuk çıkıyorlar. Yattara ve Gökdeniz gibi formsuz futbolcuları var. Takıma sonradan katılan Ceyhun ise formunun zirvesinde. Trabzonspor-Beşiktaş maçı her iki takım açısından da büyük önem taşıyor.
Yazının Devamını Oku