FENERBAHÇE’de kafa olarak değişen bir şey yok. Yine tek santrfor, yine Appiah sağaçık. Appiah’ı sağaçıkta oynattığınız vakit, orta sahanızı rakibe verirsiniz.
Nitekim Konyaspor, birinci devre Fenerbahçe’den daha iyi top kullandı. Fenerbahçe’nin adından çekindikleri için ileriye doğru oynamadılar. Golü düşünseler, atacaklardı.
Fenerbahçe iki topu bir araya getiremiyor. İlk devrenin sonunda kalecinin yanlış çıkmasından yararlanarak, golü buldular. Lugano’nun kafasından seken top Aurelio’nun önüne gitti ve Fenerbahçe 1-0 öne geçti.
Fenerbahçe golün verdiği moralle, ikinci devreye farklı başladı. Daha çok koştular, mücadele ettiler. Yine bir kenar toptan ikinci golü buldular. Üçüncü gol, hazırlanış ve bitiriş bakımından mükemmeldi. Appiah’ın birden depara kalkması, Tuncay’a vermesi, Tuncay’ın Ümit’i görmesi... Onun Alex’e "al at" dercesine pas atması. Alex de bilardo oynar gibi topu ağlara bıraktı.
Skora aldanmamak gerekir.
Tek santrfor oynamaz
Fenerbahçe hala kendi sahasında tek santrfor. O santrfora (Kezman) doğru dürüst top atılmıyor. Top alamayan Kezman bir şeyler yapmak istiyor, yapamayınca da sinirlenip, lüzumsuz yere kart görüyor.
Sen Fenerbahçe’sin, İstanbul’da oynuyorsun, saha ve seyirci senin. Böylesine mükemmel, halı gibi bir sahada kötü oynamaya hakkın yok. Bu takımın antrenörünü anlamak mümkün değil. Fenerbahçe’yi kendi sahasında nasıl tek santrfor oynatırsın? Fenerbahçe çift santrfor oynarsa, rakip mecburen onları tutmak için üzerine gelemez.
Fenerbahçe yine yanlışlar içerisinde. Sahada ağırlığını koyamayan bir hüviyetinde.
Maç, 2-0’dan sonra koptu. Rakip de kaybettiğini anlayınca, mücadeleyi bıraktı.