Burcu Sancar Çapa

Televizyonun çocuklar üzerinde etkileri

8 Ocak 2019
Günümüzde çocukların çoğu kendi başlarına yemek yemeyi öğrenmeden önce televizyonu açıp kapamayı, kanalların yerlerini; bisiklete binmeyi öğrenmeden önce kumandayı kullanmayı öğreniyorlar. Televizyon, bilgisayar, tablet, akıllı telefonlar derken teknolojinin hayatımızdaki yeri yadsınamayacak kadar çok. Ancak teknolojinin bizlere zarardan çok fayda verebilmesi için bilinçli olarak kullanılması gerekiyor. Özellikle çocuklarımızın, teknolojiyi bilinçli bir şekilde kullanmalarını sağlamamız büyük önem taşıyor.

Hemen her evde bulunan ve salonlardaki koltuk yerleşimini bile ona göre yaptığımız televizyonunun kullanımında dikkatli olunması gereken başlıca konular:

Ekran başında çok fazla vakit geçirmek, çocukların psikolojik, sosyal, bilişsel ve fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkiler. Uzun süre ekran başında kalan çocukların dikkat ve konsantrasyon becerilerinde düşme görülür. ABD Pediatri Birliğinin yaptığı araştırmaya göre 3 yaşından önce günde bir saat televizyon izleyen çocukların, 7 yaşına geldiklerinde dikkat becerilerinin yaşıtlarından daha zayıf olduğu bulunmuş. Uzun süre televizyon izleyen çocukların, diğer çocuklara göre %30-40 oranında daha fazla hiperaktivite ve dikkat eksikliği tanısı aldığı da yine araştırmalardan çıkan bir sonuç.

Başka bir araştırmaya göre, 2 yaşın altında uzun süre televizyon izleyen çocukların sosyal ve dil gelişimleri yaşıtlarına göre geri kalıyor Küçük yaşlarda fazla miktarda maruz kalınan televizyon/tablet vb. çocuklarda dil gelişiminde gecikmelere sebep oluyor, motor becerilerde de gerilemelere yol açıyor. Çok fazla televizyon izlemek, çocukların kitap okuma, ders çalışma, oyun oynama, fiziksel egzersiz yapmak için ayıracakları zamanları da kısıtladığı için akademik, sosyal, fiziksel gelişimi olumsuz yönde etkiliyor. Araştırmalara göre ekran başında günde 4 saatten fazla kalan çocuklarda obezite görülme ihtimali daha fazla.

Bütün bu olumsuz etkiler göz önüne alındığında, çocukların ekran başında geçirecekleri zamanların düzenlenmesi büyük önem kazanıyor. Türk Pedagoji Derneği’nin tavsiye ettiği yaşlara göre çocukların ekran başında geçirebilecekleri süreler ise şöyle:

0-3 yaş: Olabildiğince ekrandan uzak tutulmalıdır. Ekran başında vakit geçirmemelidir.

3-6 yaş: Günlük toplam süre 20-30 dakikayı geçmemelidir.

Yazının Devamını Oku

Bebeklerin dil becerilerini destekleyen oyuncak önerileri

31 Aralık 2018
Çocuklarının dil gelişimlerini desteklemek için ne tarz oyuncaklar tercih etmeleri gerektiği, anne-babaların en sık sorduğu sorulardan birisidir. Aslında özellikle bebeklik ve okul öncesi dönemde oyuncaktan çok oynanan oyunlardaki iletişimin zenginliği önemlidir.

Oyuncaklar, sizin etkin bir şekilde çocuğunuzla iletişim kurarken kullandığınız araçlardır. Kendi kendine konuşan, ses çıkaran oyuncaklardansa sizin çocuğunuzla konuşarak, göz kontağı kurarak beraber oyun oynamanız dil gelişimi açısından çok daha faydalıdır. Aşağıda çocuğunuzla beraber, hayal gücünüzü de kullanarak çok çeşitli oyunlar oynayabileceğiniz oyuncak setlerinden örnekler bulacaksınız:

Top, aslında en basit ve en eğlenceli oyuncaktır. Hem sosyal hem bilişsel hem de motor becerileri geliştirmek açısından çok işlevseldir:

• Temel kavramlar: Renkler, içinde-dışında kavramları, büyüklük-küçüklük kavramları, yumuşak-sert kavramları, sayı sayma
• Problem çözme becerileri (bu kutuya kaç top sığar)
• Kaba motor becerileri (koşma, tutma, atma, yakalama, koordinasyon)
• Sosyal beceriler (Sıra bekleme, karşındakini takip etme, kurala uyma)

Adı üzerinde şekil isimlerini öğretmek, problem çözme becerilerini geliştirmek için ideal bir oyuncaktır.

• Temel kavramlar: Şekil kavramı, renkler, içinde-dışında, üstünde, altında-yanında kavramları, sayı sayma, boş-dolu kavramları

Yazının Devamını Oku

Eyvah çocuğum tırnak yiyor!

25 Aralık 2018
Tırnak yeme, çocukluk döneminde en sık karşılaşılan zararlı alışkanlıklardan biridir. Kimi zaman ergenlik döneminde hatta yetişkinlik döneminde de devam ettiği görülmektedir. Çocuğunuzun tırnak yeme davranışını bırakmasına yardımcı olabilmeniz için, öncelikle bu davranışın altında yatan nedenleri bilmeniz önemlidir.

ÇOCUKLAR NEDEN TIRNAK YER?

Çocukların tırnak yemesinin pek çok nedeni olabilir. Stres, sıkıntı ya da tanıdığı birisini taklit etme ilk akla gelen sebeplerdir. Çoğu zaman çocuklar gergin, kaygılı ya da stresli olduklarında farkında olmadan kendilerini rahatlatmak amacıyla tırnaklarını yemeye başlayabilirler. Bazen de çocuklar sıkıldıklarında, oyalanmak için tırnaklarını ağızlarına götürebilirler. Kimi zaman da çevrelerindeki tırnak yiyen birisini taklit ediyor olabilirler. Tırnak yeme, parmak emme, saç çekme, diş gıcırdatma gibi psikolojik temelli zararlı alışkanlıklardan biridir. Aynı zamanda yetişkinlikte de devam etme olasılığı en yüksek olandır.

TIRNAKLARINI YEMEMESİ İÇİN NE YAPABİLİRİM?

Tırnak yeme alışkanlığındaki en önemli nokta, bu davranışın bilinçli olarak değil; farkında bile olmadan yapılıyor olduğudur. Çocuk tırnak yediğinin farkında olmadığı için, sadece ‘yapma’ demenizle çocuğunuzun bu davranışı hemen bırakacağını düşünmek yanlış olur. Bu davranışı bırakmasında çocuğunuza yardımcı olabilmek için:

Alışkanlık haline gelmeden müdahale edin

Tırnak yeme davranışına ne kadar erken müdahale ederseniz, çocuğunuzun bu davranıştan kurtulması o kadar kolay olacaktır. Eğer çocuğunuz çevredeki birilerini taklit ediyorsa, bu konuda da önlem alabilirsiniz. Bu davranış ne kadar uzun süre devam ederse, zararlı bir alışkanlığa dönüşme olasılığı o kadar artacaktır.

Altında yatan sebebi bulun

Çocuğumuz bizi kaygılandıran bir şey yaptığında ilk tepkimiz, onun bu davranışını durdurmaya çalışmak olur. Bu çok doğaldır ve uzun vadede aslında olması gerekendir. Ama tırnak yeme alışkanlığı gibi bir konuda bunu başarabilmek için öncelikle bu davranışın altında yatan sebebi bulup ortadan kaldırmak gerekir. Yoksa anlık olarak tırnak yemeyi durdurmak, altında yatan sebep ortadan kalkmadıkça, bize sadece kısa süreli çözüm sunar.

Bu sebeple öncelikle çocuğunuzun hayatında var olan stres faktörlerini gözden geçirin. Taşınma, okul değişikliği, evde yaşanan gerginlikler, yaklaşmakta olan bir sınav… Öncelikle onu kaygılandıran şeyi bulup bu konuda onunla konuşmaya ve onu rahatlatmaya çalışın.

Cezalandırmayın

Tırnak yeme, çoğunlukla farkında olmadan yapılan bir alışkanlıktır. Eğer çocuğunuz tırnak yediğinin farkında değilse, onu bu konuda cezalandırmak yararsız bir strateji olacaktır. ‘Lütfen tırnak yeme, rahatsız oluyorum, bu çok çirkin’ diye çocuğa çıkışmak muhtemelen çocuğun daha çok kaygılanmasına ve bu davranışın kısır döngü içerisinde devam etmesine sebep olacaktır. Önemli diğer bir nokta da bu konuyu güç mücadelesine dönüştürmemektir. Çocuk ne kadar az stresli olursa, bu davranışı o kadar rahat bırakabilir.

Ne zaman tırnak yediğini iyi gözlemleyin ve ilgisini dağıtın

Özellikle ne ile meşgulken, nasıl hissettiğinde tırnak yediğini bilirseniz, buna göre önlem almaya başlayabilirsiniz. En çok tırnak yediğini gözlemlediğiniz zamanlarda (televizyon izlerken, uzun yolculuklar gibi) ellerini oyalaması için ona yumuşak top, hamur gibi alternatif oyuncaklar verebilirsiniz.

Aynı zamanda çocuğunuzun stresini, gerginliğini azaltabilmesi için alternatif yollar arayabilirsiniz. Örneğin çocuğunuzun dışarıda daha fazla oyun oynamasını sağlayın. Arkadaşlarıyla daha fazla aktivite planlayın. Sanat, el işi etkinliklerine yönlendirin. Bunlar hem çocuğunuzun gerginliğini azaltacak, hem de ilgisini dağıtıp meşgul olmasını sağlayacaktır.

Tırnaklarını kısa ve temiz tutun

Bazen tırnaklardaki tırtıklar, çocuğun tırnaklarını ağzını götürüp düzeltme isteğini tetikler. Tırnaklarını kısa ve düz tutmak, tırnak yemesini fiziksel olarak zorlaştıracaktır. Ayrıca sık sık ellerini yıkamasını da isteyebilirsiniz.

Acı oje sürmek gibi çözümler ceza gibi algılanabileceği için, problemi uzun vadede çözmekte tek başına yetersiz kalacaktır. Eğer çocuğunuz tırnak yemeyi bırakmak için acı oje sürmeyi kendisi isterse, bu teknik tırnak yediği zamanları fark etmesini sağlayarak yararlı olacaktır.

Ödüllendirin

Çocuğunuz tırnak yemenin önüne geçmek için çaba harcadığında, tırnak yemediğinde onu övün ve ödüllendirin. Tırnak yediği için ceza vermektense, yemediği için ödüllendirmek çok daha yapıcıdır ve uzun vadede başarılı olmasını sağlar.

Tekrar tekrar deneyin

Çocuğunuza tırnak yemeyi bırakmak için kullanılan tekniklerin herkeste farklı işe yaradığını, eğer bir yol işe yaramazsa başka bir yol deneyebileceğinizi anlatın. Çocuğunuzun yaşı ne kadar büyükse, bu konuda o kadar sorumluluk alabilir. Bu alışkanlığı bırakmanın zor olduğunu, onun yanında olduğunuzu söyleyin. Sabrınız ve kararlılığınız mutlaka işe yarayacaktır.

DİKKATLİ OLUN

Bazı durumlarda tırnak yeme, psikolojik problemlerin habercisi olabilir. Eğer çocuğunuz yoğun ve şiddetli bir şekilde tırnak yiyor, parmak uçlarına hasar veriyor, saçlarını ya da kirpiklerini koparıyor ve uyku problemleri yaşıyorsa mutlaka bir uzmana danışın. 

[fotogaleri=4253,4220]

Çocukların tırnak yemesinin pek çok nedeni olabilir. Stres, sıkıntı ya da tanıdığı birisini taklit etme ilk akla gelen sebeplerdir. Çoğu zaman çocuklar gergin, kaygılı ya da stresli olduklarında farkında olmadan kendilerini rahatlatmak amacıyla tırnaklarını yemeye başlayabilirler. Bazen de çocuklar sıkıldıklarında, oyalanmak için tırnaklarını ağızlarına götürebilirler. Kimi zaman da çevrelerindeki tırnak yiyen birisini taklit ediyor olabilirler. Tırnak yeme, parmak emme, saç çekme, diş gıcırdatma gibi psikolojik temelli zararlı alışkanlıklardan biridir. Aynı zamanda yetişkinlikte de devam etme olasılığı en yüksek olandır.

Tırnak yeme alışkanlığındaki en önemli nokta, bu davranışın bilinçli olarak değil; farkında bile olmadan yapılıyor olduğudur. Çocuk tırnak yediğinin farkında olmadığı için, sadece ‘yapma’ demenizle çocuğunuzun bu davranışı hemen bırakacağını düşünmek yanlış olur. Bu davranışı bırakmasında çocuğunuza yardımcı olabilmek için:

Alışkanlık haline gelmeden müdahale edin

Tırnak yeme davranışına ne kadar erken müdahale ederseniz, çocuğunuzun bu davranıştan kurtulması o kadar kolay olacaktır. Eğer çocuğunuz çevredeki birilerini taklit ediyorsa, bu konuda da önlem alabilirsiniz. Bu davranış ne kadar uzun süre devam ederse, zararlı bir alışkanlığa dönüşme olasılığı o kadar artacaktır.

Altında yatan sebebi bulun

Çocuğumuz bizi kaygılandıran bir şey yaptığında ilk tepkimiz, onun bu davranışını durdurmaya çalışmak olur. Bu çok doğaldır ve uzun vadede aslında olması gerekendir. Ama tırnak yeme alışkanlığı gibi bir konuda bunu başarabilmek için öncelikle bu davranışın altında yatan sebebi bulup ortadan kaldırmak gerekir. Yoksa anlık olarak tırnak yemeyi durdurmak, altında yatan sebep ortadan kalkmadıkça, bize sadece kısa süreli çözüm sunar.

Bu sebeple öncelikle çocuğunuzun hayatında var olan stres faktörlerini gözden geçirin. Taşınma, okul değişikliği, evde yaşanan gerginlikler, yaklaşmakta olan bir sınav… Öncelikle onu kaygılandıran şeyi bulup bu konuda onunla konuşmaya ve onu rahatlatmaya çalışın.

Yazının Devamını Oku

Erken çocukluk döneminde öfkeli davranışlar

18 Aralık 2018
Bütün çocuklar zaman zaman öfkeli davranabilirler. Vurma, bağırma, hatta bazen kriz şeklinde kendini gösteren davranışlara verebileceğimiz tepkiler, bu davranışların sıklığı, şiddeti ve davranışı gösteren çocuğun yaşı göz önünde tutularak belirlenmelidir.

Anne karnından başlayarak okul yıllarına kadar olan dönemde görülebilecek öfke davranışlarını ve ailelerin bu davranışları önlemek için yapabileceklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

Bebeklerin davranışları, anne karnında yaşadığı stres ya da kötü beslenme gibi olumsuz yaşam koşullarından etkilenebilir. Bebeklerin sağlıklı gelişimi, anne karnında iken annenin sakin, huzurlu bir ortamda bulunması, iyi beslenmesi gibi doğum öncesi olumlu koşullar ve doğduktan sonraki tutarlı ilgi ve iyi bakım gibi etmenlerle yakından bağlantılıdır.

Bebekler açlık ya da rahatsızlık hissettiği durumlarda çığlık atabilir ya da ağlama krizine girebilirler. Bebeklerin tepkileri de birbirinden farklı olabilir. Kimisi çığlık çığlığa ağlar, kimisi daha sakindir, kimisi ise kendini başka şeylerle oyalayarak daha az tepki verir. Kişisel farklılıklar, mizaç özelliklerinden, anne babanın tutumlarından, doğum öncesi koşullarından etkilenerek erken yaşlarda kendini belli etmeye başlar.

Bebeğiniz için bu dönemde neler yapabilirsiniz?

- Sağlıklı beslenin.
- Mutlaka dinlenin. Kendinize iyi bakın.
- Stres, en zararlı etmedir. Stresten, kendinizi yıpratan ortamlardan uzak durmaya çalışın.

Yazının Devamını Oku

Çocuklar için doğru oyuncağı nasıl seçeceğiz?

15 Aralık 2018
Oyun, çocuğun işidir. Çocuklar oyun oynayarak, yeni beceriler öğrenirler. Kendilerini, yeteneklerini, dünyayı keşfederler. Oyun oynamak eğlenceli olduğu kadar eğiticidir. Doğru oyuncaklar, hem çocukların eğlenmesini sağlayan, hem de onların gelişimini destekleyen oyuncaklardır. Bu yüzden çocukların yaratıcılıklarını besleyecek, gelişimlerine uygun, keyifli zaman geçirmelerine yardımcı olacak oyuncaklara ihtiyaçları vardır.

Çocuğunuz için oyuncak seçmek kulağa çok eğlenceli ve basit gelse de, günümüzdeki çeşitlilik sebebiyle çoğu zaman zor ve ciddi bir iştir. Doğru oyuncakları seçerken öncelikle çocukların yaş ve gelişim seviyelerini göz önünde tutmak önemlidir:

Özellikle ilk 3 ay, bebeğiniz için sizinle vakit geçirmek, sizin sesinizi dinlemek, yüz yüze iletişimde olmak en geliştirici ve en eğlenceli etkinliktir. Bütün diğer oyuncaklardan çok daha kıymetlidir. 3-6 arasındaki bebeklik dönemi oyuncakları ise bebeklerin görme, duyma, dokunma duyularının gelişmesini sağlayan, renkli, tutması kolay ve genellikle ses çıkaran oyuncaklardır. Çıngıraklar, oyun halısı, diş kaşıma oyuncakları, uyku arkadaşları, yumuşak oyuncaklar bu dönem için idealdir.

6 aylıktan itibaren bebekler daha fazla iletişim kurmaya, sesler çıkarmaya, yuvarlanmaya, emeklemeye; 1 yaş civarlarında da sıralamaya ve hatta ilk adımlarını atmaya başlayabilirler. Bu yüzden şarkı söyleyen oyuncaklar, neden-sonuç ilişkisi içeren basmalı-çekmeli oyuncaklar, aktivite masaları, yumuşak küpler, toplar, kutular, doldurma boşaltma yapabilecekleri oyuncaklar 6 -18 arasındaki bebekler için en uygun seçeneklerdir. Ayrıca kumaştan yapılan renkli kitaplar, nesne kartları dil gelişimini desteklemek için harikadır.

Peki, nelerden uzak durmalısınız?

• Kablolu, ipli, pili kolayca çıkabilen oyuncaklar
• Sağlıksız plastikten üretilenler

Yazının Devamını Oku

Ergenlik döneminde ailelere tavsiyeler

4 Aralık 2018
Ergenlik dönemi sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimin yoğun bir şekilde yaşandığı bir dönemdir. Genellikle 12 yaş civarlarında başlasa da, herkes farklıdır. Kimi çocuk daha erken, kimisi daha geç bu döneme girer.

ARKADAŞLARININ DÜŞÜNCELERİ AİLENİNKİNDEN DAHA ÖNEMLİDİR

Genellikle ilk ergenlik belirtilerinden biri çocukların ebeveynlerinin yanındaki davranışlarının değişmesidir. Anne babalarından daha fazla ayrı zaman geçirmeye, bağımsız davranmaya başlarlar. Çevrelerindekilerin, özellikle de yaşıtlarının onları nasıl gördükleriyle fazlaca ilgilenmeye başlarlar. Karar alırken yaşıtlarının, arkadaşlarının ne düşündükleri, anne-babalarının düşüncelerinden daha fazla önem taşımaya başlar. Yeni imajlar, yeni kıyafetler denemeye, arkadaşları ve kendi aralarındaki farklılıkları fazlaca incelmeye başlarlar.

ERGENLER EBEVEYNLERİNDEN UZAKLAŞIRLAR

Aileler, genellikle çocuklarının neden bu kadar değiştiğini, neden her şeye itiraz ederek sürekli her şeyi sorguladığını ve kendilerinden neden uzaklaştıklarını merak ederler. Ergenliğin en temel hedefi bağımsızlığını kazanabilmektir. Bu sebeple ergenler, ebeveynlerinden uzaklaşmaya başlarlar. Ayrıca bu dönemde soyut düşünme becerileri geliştikçe, hayatı sorgulamaya ve kendi bakış açılarına göre tekrar anlamlandırmaya çabalarlar. Bu sebeple de ergenler daha önce uyum sağladıkları kurallara itiraz etmeye başlarlar ve kendi fikirlerini göstermeye istekli olurlar.

DUYGUSAL GELGİTLER YAŞANIR

Ergenliği yaşayış şekli, yaşanan sıkıntıların şiddeti, yaşanan sorunlarla başa çıkma şekli her çocuk için farklıdır. Duygusal gelgitlerin sıklıkla yaşandığı bir dönem olduğu için, anne-babayla çatışmalar yaşanması normaldir. Aileler için önemli olan bu çatışmaları doğru bir şekilde yönetebilmeleri, çocukları ile güven içerisinde sağlam bir iletişim kurabilmeleridir. Sağlam, destekleyici aile ilişkileri, çocukların bu dönemde daha az problem yaşamasını sağlar.

ERGENLERLE İLETİŞİMİN PÜF NOKTALARI

Onu anlamaya çalışın:

Kendi ergenlik yıllarınızı düşünün. Bunları hatırlamak, bu süreçte sizi neler bekleyebileceğini anlamanızı sağlayacaktır. Çocuğunuzun ani ruh hali değişikliklerine hazırlıklı olun. Zaman zaman sizinle çatışabileceğini unutmayın. Kendilerini neyin beklediğini bilen ebeveynler bununla daha iyi baş edebilirler. Gerekli durumlarda bu konuda kitaplar okuyun. Ne kadar çok bilgi edinirseniz, çocuğunuzu o kadar iyi anlayabilir ve sorunlarla o kadar iyi başa çıkabilirsiniz.

İyi bir dinleyici olun:

Bu dönemde çocuklar konuşmak konusunda pek istekli görünmeseler de anne-babalarının yanlarında olmalarına fazlaca ihtiyaç duyarlar. Kendilerini yargılamadan dinleyen anne-babaları onları rahatlatır ve güven duymalarına yardımcı olur. Sizin iyi bir dinleyici olmanız, onları sizinle daha paylaşımcı olmaları konusunda yüreklendirir. Ayrıca çocuğunuzun ergenlikle ilgili sorularını mutlaka cevaplamaya çalışın. Burada önemli nokta çok fazla bilgi yüklemesi yapmadan, onların size sorduğu soruları yanıtlamaktır. Çocuğunuzla iletişim yolunu açık tutmanız, başkalarından, internetten yanlış bilgiler öğrenmelerine ya da bazı şeylerle nasıl başa çıkacaklarını bilemeden içlerine kapanmalarına engel olacaktır.

Çocuğunuzu bilgilendirerek net kurallar koyun:

Ergenlik yılları, deneme yanılma yıllarıdır. Bazen denenen davranışlar tehlikeli davranışlar olabilirler. Çocuğunuzu sigara, uyuşturucu ve alkolün zararları gibi konularda olabildiğince erken bilgilendirin. Çocuğunuzla bu konuşmaları, o bunlarla karşılaşmadan önce yapmış olmak, çocuğunuzun daha bilinçli davranmasını sağlayacaktır. Aile değerlerinizi, yanlışların neden yanlış olduklarını önceden konuşmak, sorun ortaya çıktıktan sonra konuşmaktan çok daha etkilidir.

Net, tutarlı kurallar koymak ve ailede herkesin bunları uymasını sağlamak, evde düzen ve güven ortamı oluşturur. Kurallara sizin de uymanız, çocuğunuzun sizi model alarak daha uyumlu olmasını sağlayacaktır. Teknoloji kullanımı, yatma saati, kaçta evde olunması gerektiği, arkadaşlarıyla nereye gideceklerini mutlaka haber verme gibi önemli konularda kurallar koyun ve hepsinin neden gerekli olduğunu açıklayın. Çocuğunuzun sağlıklı bir şekilde büyümesi için sürekli hayatına müdahale etmek doğru değildir. Zaten ebeveynlerin, her şeyi kontrol edebilmeleri de zordur. Öncelikle çocuğunuza güvenin. Ona güvendiğinizi, ancak bu güveninizi kötüye kullanmaması gerektiğini hatırlatın.

Neye hayır diyeceğinize iyi karar verin:

Ergenler anne babalarını şaşırtmayı seveler. Farklı isteklerine, size saçma ya da gereksiz gelseler de hemen itiraz etmeyin. Önce neden bunu istediğini sorarak, nasıl hissettiğini anlamaya çalışın. Eğer zararsız bir istekse, itirazlarınızı daha zararlı şeyler için saklayın. Çünkü her isteklerine karşı çıkıldığında ergenler, bunları gizlice yapmanın yollarını ararlar.

Başarılarını kutlayın:

Çocuğunuzun başarılı olduğu konuları mutlaka takdir edin. Önemli spor, müzik aktivitelerini kaçırmamaya çalışın. Kimi zaman yaşanan hayal kırıklıklarında, yanlarında olun ve onları desteklemeye devam edin. 

Sorumluluk almasını sağlayın:

Kendisini büyümüş hisseden çocuğunuza evdeki işler, alışveriş konusunda kendisine uygun sorumluluklar verebilirsiniz. Tercihlerini, fikirlerini sık sık sorabilirsiniz. Bu hem büyüdüğünün farkında olduğunuzu gösterir, hem de sorumluluk duygusunun gelişmesine yardımcı olur.

Sağlıklı alışkanlıklar edinmesine yardım edin:

İlgi alanlarına uygun şekilde, enerjilerini doğru yönlendirebilecekleri spor, sanat gibi alanlarda hobiler edinmelerine yardım edin. Bu hem fiziksel, hem psikolojik sağlıklarını olumlu etkileyecektir.

• Arkadaşlarıyla daha fazla zaman geçirme isteklerine anlayışlı olun:

Arkadaşlarıyla beraber olmak istemesi, ergenlik dönemindeki bağımsızlaşma isteğinin göstergesi ve sağlıklı sosyal gelişimin bir parçasıdır. Buna engel olmaya çalışmak, çocuğunuzun sosyal gelişimini olumsuz etkileyecektir. Koyduğunuz kurallara uyduğu sürece bu isteğine karşı çıkmayın. Çocuğunuzun arkadaşlarını-hatta mümkünse arkadaşlarının ailelerini tanımaya çalışın. Aileler arasındaki iletişim çocuğunuz için güvenli bir arkadaş çevre oluşturabilmek için önemli bir adım olacaktır.

TEHLİKE İŞARETLERİNE DİKKAT EDİN:

Ergenlik dönemi pek çok değişikliğin yaşandığı bir dönem olsa da, fiziksel ve davranışsal ani ve sert değişiklikler bir sorununun habercisi olabilir. Bu yüzden:

    Ani kilo değişikliğiUyku sorunlarıKişilikte ani ve sert değişimlerArkadaş çevresinin bir anda değişmesiOkula gitmeme isteğiAniden düşen notlarSürekli intihar konusunda konuşma ya da şakalar yapmaSigara, alkol, uyuşturucu kullandığına dair işaretler gibi durumlarda mutlaka bir uzmana başvurun. Ergenlik döneminde ders notlarında düşüş olabilir. Ancak bir anda notların tamamen düşmesi, okuldan uzaklaşma, farklı arkadaş çevresine girme ya da sosyal olarak herkesten uzaklaşma yaşanan bir sorunun göstergesi olabilir.

Unutmayın, ergenlik dönemi her çocuk ve her ailede farklı yaşanır. Farklı olmayan tek şey, bu dönemde çocuğunuzun sizin ilginize ve sevginize çok fazla ihtiyacı olduğudur. Sizin anlayışlı tavrınız, desteğiniz çocuğunuz çok büyük önem taşımaktadır.

                 

Genellikle ilk ergenlik belirtilerinden biri çocukların ebeveynlerinin yanındaki davranışlarının değişmesidir. Anne babalarından daha fazla ayrı zaman geçirmeye, bağımsız davranmaya başlarlar. Çevrelerindekilerin, özellikle de yaşıtlarının onları nasıl gördükleriyle fazlaca ilgilenmeye başlarlar. Karar alırken yaşıtlarının, arkadaşlarının ne düşündükleri, anne-babalarının düşüncelerinden daha fazla önem taşımaya başlar. Yeni imajlar, yeni kıyafetler denemeye, arkadaşları ve kendi aralarındaki farklılıkları fazlaca incelmeye başlarlar.

Aileler, genellikle çocuklarının neden bu kadar değiştiğini, neden her şeye itiraz ederek sürekli her şeyi sorguladığını ve kendilerinden neden uzaklaştıklarını merak ederler. Ergenliğin en temel hedefi bağımsızlığını kazanabilmektir. Bu sebeple ergenler, ebeveynlerinden uzaklaşmaya başlarlar. Ayrıca bu dönemde soyut düşünme becerileri geliştikçe, hayatı sorgulamaya ve kendi bakış açılarına göre tekrar anlamlandırmaya çabalarlar. Bu sebeple de ergenler daha önce uyum sağladıkları kurallara itiraz etmeye başlarlar ve kendi fikirlerini göstermeye istekli olurlar.

Ergenliği yaşayış şekli, yaşanan sıkıntıların şiddeti, yaşanan sorunlarla başa çıkma şekli her çocuk için farklıdır. Duygusal gelgitlerin sıklıkla yaşandığı bir dönem olduğu için, anne-babayla çatışmalar yaşanması normaldir. Aileler için önemli olan bu çatışmaları doğru bir şekilde yönetebilmeleri, çocukları ile güven içerisinde sağlam bir iletişim kurabilmeleridir. Sağlam, destekleyici aile ilişkileri, çocukların bu dönemde daha az problem yaşamasını sağlar.

Onu anlamaya çalışın:

Kendi ergenlik yıllarınızı düşünün. Bunları hatırlamak, bu süreçte sizi neler bekleyebileceğini anlamanızı sağlayacaktır. Çocuğunuzun ani ruh hali değişikliklerine hazırlıklı olun. Zaman zaman sizinle çatışabileceğini unutmayın. Kendilerini neyin beklediğini bilen ebeveynler bununla daha iyi baş edebilirler. Gerekli durumlarda bu konuda kitaplar okuyun. Ne kadar çok bilgi edinirseniz, çocuğunuzu o kadar iyi anlayabilir ve sorunlarla o kadar iyi başa çıkabilirsiniz.

İyi bir dinleyici olun:

Bu dönemde çocuklar konuşmak konusunda pek istekli görünmeseler de anne-babalarının yanlarında olmalarına fazlaca ihtiyaç duyarlar. Kendilerini yargılamadan dinleyen anne-babaları onları rahatlatır ve güven duymalarına yardımcı olur. Sizin iyi bir dinleyici olmanız, onları sizinle daha paylaşımcı olmaları konusunda yüreklendirir. Ayrıca çocuğunuzun ergenlikle ilgili sorularını mutlaka cevaplamaya çalışın. Burada önemli nokta çok fazla bilgi yüklemesi yapmadan, onların size sorduğu soruları yanıtlamaktır. Çocuğunuzla iletişim yolunu açık tutmanız, başkalarından, internetten yanlış bilgiler öğrenmelerine ya da bazı şeylerle nasıl başa çıkacaklarını bilemeden içlerine kapanmalarına engel olacaktır.

Yazının Devamını Oku

Çocuklarınızı karşılaştırma yapmadan büyütün

26 Kasım 2018
‘Baksana, ne güzel annesini dinliyor, ya sen? Niye onun gibi davranmıyorsun ki?’ ‘Sıra arkadaşın sınavda birinci olmuş. Neden sen de onun gibi çalışmıyorsun ki! Keşke biraz ona benzeseydin.’ Bu cümleler tanıdık geliyor mu?

Aslında çoğu zaman bunlar ağzımızdan istemeden çıkar. Ancak iyi niyetli de olsa bir başkasıyla karşılaştırılmak ve onun kadar iyi olmadığı için eleştirilmek hiç kimseye iyi gelmez. Özellikle de çocuklar için bu durum son derece moral bozucudur. Bu tarz eleştiriler çocukların daha iyi davranmasını teşvik etmediği gibi daha kötü hissetmelerine de sebep olur.

Çocuklarının hatalarını fark etmelerine yardımcı olmak tabi ki her ebeveynin isteğidir fakat bunu başka çocukların davranışlarını övüp, kendi çocuğumuzunkini eleştirerek yapmak pek olumlu sonuçlar vermez. Çünkü her çocuk tek, özel ve eşsizdir. Gelişimi, kişilik özellikleri, istekleri, ilgi alanları kendisine özeldir. Özellikle de günümüzde rekabetin hem okulda hem sosyal hayatta hem sosyal medyada bu kadar yoğun yaşandığı dönemde çocuklarımıza kimin, neyi iyi yaptığını değil; kendini iyi tanımayı, kendini geliştirmeyi öğretmek çok daha büyük önem taşır. Aslında çocuklara öğretilmesi gereken her gün kendisini geliştirerek bir adım daha ilerlemesinin önemli olduğudur. 

Çocukları başka çocuklarla karşılaştırmanın pek çok olumsuz sonucu vardır: 

Yetişkinler olarak bize de sürekli bir işi, bir başkası kadar iyi yapamadığımız söylenip durulsa, biz de o işi yapmakta giderek isteksizleşiriz. Zaten asla onlar kadar iyi olamayacağımız hissi, bizim kendimize, yeteneklerimize olan güvenimizi azaltır. Bir süre sonra denemekten bile vazgeçebiliriz.

Aynı şekilde çocuklarımıza da başka çocukların kendilerinden daha iyi, daha başarılı olduklarını, kendilerinden diğer çocuklar gibi olmalarını beklediğimizi söylemek, çocuğumuzda yetersizlik hissi oluşturur ve kendisine olan güvenini zedeler. Bu yüzden ebeveynler olarak bizler çocuğumuza karşı olabildiğince cesaretlendirici olmalıyız. Başarılı olamasa da çabasını takdir etmeli, eksikliklerini tamamlayarak daha iyisini yapması için ona destek olmalıyız. Kendisinden daha iyi olanları değil, kendisinin daha iyi yapmaya başladığı şeyleri ona sık sık hatırlatmalıyız.

Çocuğumuzu sürekli bir modelle kıyaslamak, çocuğumuzda kıskançlık duygularının gelişmesine sebep olur. Bu bir komşu çocuğu, kardeş, sınıf arkadaşı, kuzen olabilir. Model kim olursa olsun, karşılaştırma çocuğumuzu olumsuz etkiler ve o modele karşı kıskançlık hissetmesine neden olur. Kıskançlık, sağlıksız bir duygudur ve özelikle ebeveynler tarafından beslenmemesi gerekir. Üstelik kıskançlık ileride yerini nefret ve hatta saldırganlığa bırakabilir. 

Anne-babalarının sözleri, çocuklar üzerinde oldukça etkilidir. Anne-babalarından olumlu sözler duymak, onlar tarafından onaylanmak motive edici olduğu gibi, olumsuz eleştiriler de çocuklar üzerinde baskı oluşturucu olabilir. Eğer çocuğunuzu motive etmek amacıyla sürekli kendisinden daha iyi olanları örnek gösterirseniz, sizin onun için kaygılandığınızı ve onun iyiliği için iyi örnekleri saydığınızı değil; sizin onu desteklemediğinizi, onun yanında olmadığınızı, başkalarının iyi taraflarını görüp kendisini takdir etmediğinizi düşünebilir. Bu yüzden çocukları motive etmeye çalışırken sözlerimizin çocuklarımız üzerinde ne kadar etkili olduğunu unutmamak gerekir.

Yazının Devamını Oku

Kardeşler neden birbiri ile kavga eder?

17 Ekim 2018
Kardeşler neden kavga eder? Çocuklar kavgaya başlayınca anne-babalar ne yapmalı? Kardeşlerin iyi geçinmeleri için neler yapabilirsiniz?

Genellikle kardeşler birbirlerinin iyi arkadaşları olsalar da zaman zaman kavga etmeleri, bazen küsüp bazen barışmaları son derece normaldir. Kardeşle ilgili sorunlar kimi zaman daha kardeş doğmadan önce ilginin yön değiştirmesiyle başlar. Doğduktan sonra da ebeveynlerin ilgisi için, oyuncaklar için birbirleriyle rekabet etmeye devam ederler.

Kardeş kavgaları, aslında başkasının bakış açısını anlayabilme, çözüm üretebilme, davranışlarını kontrol edebilme gibi pek çok becerinin öğrenilebilmesi için fırsat yaratır.

Kardeşlerin kavga etmesinin pek çok sebebi olabilir. Temelde birbirlerine karşı duydukları rekabet hissi tartışmaların ana sebebi olabilir. Ama bunların dışında kardeşlerin ne sıklıkta ve ne kadar ciddi kavga ettiklerini belirleyen başka faktörler de vardır:

Çocukların yaşları: Çocukların gelişimsel dönemlerinin kardeşlerin birbirleriyle ilişkilerine ve kavgalarının sebeplerine etkisi büyüktür. Mesela okul öncesi dönemde çocuklar oyuncaklarını sahiplenir ve paylaşmak istemez. Eğer daha küçük olan çocuk büyüğün oyuncağını alırsa büyük olan çok kızabilir. Okul yaşındaki çocuklarda ise adil olma duygusu baskındır. Diğer küçük kardeşine ya da büyük kardeşine farklı davranılmasının nedenini anlayamaz. Ergenlik döneminde ise bağımsızlık istekleri yoğun olduğu için ev işlerine yardım etmek, küçük kardeşlerle ilgilenmek kriz sebebi olabilir.

Mizaç: Çocuklarınızın mizaçları da nasıl geçindikleri üzerinde etkili bir faktördür. Mesela bir çocuğunuz fazla rahat ve dağınık, diğeri çok titiz ise odalarının düzeni hakkında anlaşmazlığa düşmeleri çok doğaldır.

Rol Modelleri: Ebeveynlerin sorunları çözme şekilleri çocuklar için model oluşturur. Eğer çocuklarınız sizi bağırırken, kapıları çarparken görüyorsa, bu alışkanlıkları edinme ihtimalleri vardır.

Yazının Devamını Oku