İzmir'de 1993 yılından beri faaliyet gösteren, Türkiye’de sağlık sektörünün ilk TS-EN-ISO 9001-2000 versiyonu Kalite Sistem Belgesi’ne sahip Başkent Üniversitesi Zübeyde Hanım Uygulama ve Araştırma Merkezi, Mavişehir Polikliniği’nden sonra, şimdi de Çiğli Metro AVM yanında poliklinik ve hemodiyaliz merkezini hizmete soktu. Başkent Üniversitesi İzmir Hastaneleri’nin 3. polikliniği olan Çiğli’nin bünyesinde Genel Cerrahi, Ortopedi ve Travmatoloji, Göz Hastalıkları, Üroloji, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Dermatoloji, İç Hastalıkları, Nöroloji, Çocuk Hastalıkları, Psikiyatri, Beslenme ve Diyetisyenlik, Radyoloji ve Laboratuvar bölümleri bulunuyor. Hafta içinde 08.30-17.30, Cumartesi günleri ise çalışan hasta grubunu düşünerek 08.30-12.30 arasında randevulu ve randevusuz poliklinik hizmeti sunan merkez, Bostanlı’da bulunan hastane binası ve Mavişehir’de poliklinik binaları ile ihtiyaç halinde diğer tüm bölümler için koordineli çalışıyor.
Başkent Üniversitesi Zübeyde Hanım Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Namık Çevik ve Başhekim Prof. Dr. Afşin Sağduyu, yapılan yatırımlarla kaliteli sağlık hizmetini İzmir’de yaygınlaştırmaya devam ettiklerini söylediler. Prof. Çevik, “Önceki dönemlerde Bostanlı hastane binasında yer alan hemodiyaliz servisi, gerek medikal anlamda gerekse hastaların rahatı düşünülerek en son sistemle donatılarak Çiğli Polikliniği’ne taşındı. Toplam 84 hastaya hemodiyaliz tedavisi sunan serviste Cumartesi dahil haftada 12 seans uygulanarak kronik böbrek yetmezliği olan hastaların tedavileri gerçekleştiriliyor. Hemodiyaliz merkezinde ise konusunda deneyimli uzmanların gözetiminde, 3 ayrı salonda (normal, hepatit B, Hepatit C), modern diyaliz makinaları ve bireysel televizyon sistemi ile hizmet sunulacaktır” dedi.
Acil Servis’e ultrason bağışı
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi’ne Abalıoğlu Holding tarafından bir ultrasonografi cihazı bağışlandı. Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Selim Karabekir ve Acil Tıp Anabilim Dalı öğretim üyeleri Doç. Dr. Gürkan Ersoy, Yrd. Doç. Dr.Rıdvan Atilla, Yrd. Doç. Dr. Neşe Çolak Oray ve Öğretim Görevlisi Uz. Dr. Başak Bayram’dan oluşan ekip teşekkür belgesi vermek için Abalıoğlu Holding’i ziyaret etti. Ergün Abalıoğlu ile görüşen yetkililer, “Yatak başında kullanılabilecek bir ultrasonografi cihazına ihtiyaç vardı. Bu hem hasta bakımında, hem de asistan ve öğrenci eğitiminde önemli bir gereklilikti. Bu doğrultuda kendilerinden yardım istediğimiz Abalıoğlu Holding talebimizi çok olumlu karşıladı. Kendilerine teşekkür ediyoruz” dedi.
20 yıl sonra buluştular
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 20 yıl önce mezun olan kadın doktorlar İzmir’de biraraya geldi. Prof. Dr. Yasemin Kabasakal, Dr. Nazan Pedükcoşkun ve eski sınıf arkadaşları, nostaljik buluşmada hem eski günleri yad ettiler, hem de tekrar biraraya gelmenin mutluluğunu yaşadılar. Her biri farklı konularında Türkiye’nin ve İzmir’in sağlık alanında nabzını tutan kadın doktorlar, keyifli bir gece geçirdi. Grup adına konuşan Prof. Dr. Yasemin Kabasakal ve Nazan Pedükcoşkun, bundan sonra daha sık biraraya geleceklerini söyledi.
İZMİR’in güneyinde bulunan 14 hastaneden sorumlu Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat Özkan, amaçlarının hasta ve çalışan memnuniyeti sağlama bilinciyle ülkede lider, uluslararası düzeyde sözü geçen kurum haline gelmek olduğunu söyledi. Yasal şartlar çerçevesinde, toplumun yaşam kalitesini yükseltmek, hastaların ve çalışanların beklentilerini karşılayabilecek nitelikli ve güvenli sağlık hizmeti sunduklarını söyleyen Özkan, şöyle anlattı;
“İzmir ilimizde sağlık hizmetlerinin idaresi Güney ve Kuzey olmak üzere iki bölgeye ayrılıyor. Böylece sekreterliğimiz 14 sağlık tesisinin yönetimini üstlenmiş oluyor. Her bir sağlık tesisinde yeniden yönetimler oluşturuldu. Kollar yeniden sıvandı ve artık etkin, verimli çalışarak hizmet kalitesini artırmak, hizmet alanlarını çeşitlendirerek yaygınlaştırmak ve ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ mantığı ile belirtilen hedeflere ulaşmak yegane amacımız. Bu hedeflere ulaşmak ve kaliteli hizmetin devamlılığını sağlamak, ancak tüm çalışanların katılımı ile farkındalık yaratılması, sevgi, hoşgörü, saygı, paylaşım ve ekip ruhu içinde çalışmakla mümkündür.”
Kalite politikaları
Özkan, kalite politikalarını da şöyle özetledi:
“Katılımcı bir yönetim anlayışıyla, insan hakları ve etik değerler doğrultusunda; bilimsel, güvenilir, çevreye saygılı ve güler yüzlü bir kurum kültürü oluşturmak, tüm çalışmalarımızda, hasta ve çalışan güvenliğini ve memnuniyetini ön planda tutmak, sağlık hizmetinin sunumunda güncel teknoloji ve bilgilerin kullanımını sağlamak, güvenli ve nitelikli sağlık hizmetine kolay ve hızlı erişimi sağlamak, çalışanlarımızın mesleki yetkinliklerini geliştirebilmeleri için sürekli eğitimle desteklenmelerini sağlamak, sağlık bilimleri alanındaki akademik çalışmalara ve bilimsel araştırmalara olanak sağlayarak, sağlıkla ilgili her konuda yeni bilgi ve uygulamaların geliştirilmesini desteklemek, sağlık alanındaki yatırımların planlanması, koordine edilmesi ve gerçekleştirilmesini sağlamaktır.”
Bakan Eker Buca Tıp’ta
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, İzmir Valisi Mustafa Toprak ile Buca Tıp Merkezi’ni ziyaret etti. Buca Tıp Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet Bektur’un evsahipliği yaptığı ziyarette Bakan Eker’e kalp ve göz muayenesi yapılırken, Vali Toprak da göz muayenesinden geçti. Bakan Eker’in hem kalbi hem de gözünün sağlıklı olduğu tespit edildi.
GEDİZ Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini dönem birincisi olarak tamamlayan Ekol Hastaneleri Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Opr. Dr. Mehmet Baz, sergilediği girişimcilik örneğine eğitim başarısını da ekledi. Baz, “Bilgi çağında yaşıyoruz. Gediz Üniversitesi’nde öğrendiklerimi iş hayatına taşıyarak, hastanelerimizin başarısını daha da artırdık. Bu bile eğitimin önemini ortaya koymaya fazlasıyla yeter. Şimdiki hedefim, Gediz Üniversitesi’nde işletme alanında doktora eğitimi görmek, buna hazırlanıyorum” dedi.
Kaliteli sağlık hizmeti verebilmek için sağlıktan kazandığını yine sağlık yatırımı olarak halka sunduklarını söyleyen Opr. Dr. Baz, Türkiye’nin en büyük kulak burun boğaz hastanesinin ardından, şimdi 100 yataklı bir genel hastane kurmaya hazırlanıyor. Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı politikaların dünyanın hiçbir yerinde olmadığını, herkese özel hastanede tedavi olma şansı açıldığını söyleyen Baz, “Eğer yüksek kar beklentiniz yoksa zarar etmezsiniz. Doğru işletilen özel hastanelerin önü çok açık” diyor .
KİMDİR
1959’da Uşak’ın Eşme İlçesi’nde doğan Opr. Dr. Mehmet Baz, evli ve 2 çocuk babası. Anne ve babası öğretmen olduğu için Uşak’ta kalmayıp İzmir’de lise hayatına başlayan Mehmet Baz, 1984 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, kulak-burun-boğaz ihtisasını tamamladı, ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Sağlık Kurumları İşletmeciliği Bölümü’nü bitirdi. Opr. Dr. Mehmet Baz, İzmir Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde Başhekim Yardımcısı olarak çalıştı. Avrupa Fasiyal Plastik Cerrahi Akademisi üyesi.
El değmeden katarakt
İzmir ve Ege Bölgesi’nde ilk göz dal hastanesini kuran Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, yine bir ilke imza attı. Türkiye’de ilk kez katarakt ameliyatlarının bıçaksız bir şekilde lazer teknolojisiyle yapılmasına imkan sağlayan teknoloji Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nde kullanılmaya başlandı. ‘Femto Second Lazer’ diye bilinen yeni teknoloji ile katarakt sorunu, 10 dakikada tarih oluyor. Kataraktı lazerle alınan hasta, uzak ve yakın gözlüklerden de tamamen kurtuluyor. Göz cerrahisinde çığır açacak Femto Second Lazer Fako teknolojisiyle ilgili bilgi veren Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, şunları söyledi:
İZMİR’de ilk kez Buca Tıp Merkezi tarafından uygulamaya konulan “evde yoğun bakım” projesi büyük ilgi uyandırdı. Projeyle ilgili bilgi veren Buca Tıp Merkezi Evde Yoğun Bakım Sorumlusu Dr. Banu Kınay, “Evde bakım, gerek teşhis ve tedavi sonrası bakım sürecinde, gerek kronik bir hastalığın takibinde, gerekse herhangi bir problem olmaksızın koruyucu sağlık ve tetkik sürecinde, ihtiyaç sahiplerine kendi ortamlarında hizmet verilmesidir. Evde bakım hizmetinin amacı, hastanedeki bakımı sürdürmek, bireyin kendine yetecek düzeye gelmesini sağlamak, ilerleyici ve sürekli hastalıkların komplikasyonlarını önlemek, hastalık ve sakatlıkların olumsuz etkilerini en aza indirmek, bireyin bağımsızlığını artırmak, hastanelerde gereksiz yatışları önlemek ve maliyeti azaltmaktır” dedi.
24 saat gözetim
Dr. Banu Kınay, evde bakımla hastaya 24 saat gözetim sunduklarını milyarlık cihazları bir telefonla eve kurup hastaya hizmet verdiklerini belirterek, “Hasta taburcu olmadan önce evde kullanılması planlanan cihazlar ve hastaya bakacak kişilerin eğitimleri tamamlanır. Bakım planı hazırlanır. Evde kullanılacak donanım içerisinde hastaya uygun yatak ve karyola, cerrahi aspirasyon cihazı, zaman ayarlı ilaç veya mama salınım cihazı, hastanın yaşam fonksiyonlarını gösteren ekran, solunum destek cihazı, elektrikle oksijen üreten cihazları sayabiliriz. Eve kurulumu sağlanmış donanım sonrası yoğun bakımdan taburcu olan hastanın hekim muayeneleri ile tedavisine evde devam edilir” diye konuştu.
KİMLER YARARLANIR
* Ameliyat sonrası evde bakılması gereken hastalar,
* Yeni doğum yapmış olan anneler,
Tüm dünyada görülme sıklığı artan kanserde erken teşhis hayat kurtarıyor. Özellikle bazı kanser türlerinde erken tanı sayesinde tam iyileşme sağlanıyor. İşte bu yüzden ‘Kanserden değil, geç kalmaktan kork’ sözü sık sık yineleniyor.
Halk dilinde “amansız illet” denilen kanser hastalığının tedavisinin erken teşhis ve sevgiyle mümkün olduğu belirtildi. Özel Ege Onkoloji Merkezinin Tıbbi Sorumlusu Dr. İlker Karadoğan, “Kanser, kalp ve damar hastalıklarından sonra insan hayatını tehdit eden hastalık grubu olarak ikinci sırada bulunmasına rağmen, gerek isminin yarattığı korku, gerekse tedavi edilemez bir hastalık olarak yanlış tanımlanması yüzünden hastaların umutlarını yok ediyor. Oysa kanser tedavisinde yeni çıkan aletler bu illet hastalığı gerilettiği gibi, başlangıç döneminde ise yok edebiliyor” dedi.
Kanserle mücadelede sevginin önemine de dikkat çeken Dr. Karadoğan, “İlgi, empati, sevgi çok önemli. Kesin olarak ispatlanmamasına rağmen mutlu olmak, olumlu düşünmek bağışıklık sistemini güçlendiriyor” diye konuştu.
İlk şart erken tanı
Kanseri yenmek için ilk şartın erken tanı olduğunu söyleyen Dr. Karadoğan, “Kanserde erken tanı, kanserin, onkolojik tedavi yöntemleri ile tamamen tedavi edileceği evrede tespit edilmesi demektir. Bu evrede yakalama ya hastaların şikâyetleri üzerine erken başvuruları ile olur ya da şikâyeti olmayan hastalarda tarama sırasında erken evre tümörlerin tespiti ile gerçekleşir. Tümörünüz erken yakalandıysa şansınız var demektir ve ileride hafızanızda sadece kötü bir anı olarak kalabilir. Tümörden korkma geç kalkmaktan kork denir ve bu çok doğrudur” dedi.
TURGUTLU Özel Egeumut Hastanesi İcra Kurulu Başkanı ve İdari Koordinatör Op. Dr. Aziz Vatansever, 2010 yılından beri hizmet veren kurumun Egeliler için bir hastane ötesinde değer taşıdığını belirtti. Dr. Vatansever, hastanenin gerek bilimsel altyapısı, gerekse verdiği tıbbi hizmetler açısından bölgede öncü bir hastanesi olduğunu kaydetti, “İlçemizdeki tek özel hastane olup, aynı zamanda Kemalpaşa, Armutlu, Ören, Bağyurdu, Sütçüler gibi 45 köy ve beldeyi kapsayan 250 bin nüfusa hizmet veren birkurumuz. Tüm SGK’lı hastalarımız, her türlü sağlık hizmetinden faydalanıyor. Sağlık Bakanlığı standartlarına göre A sınıfı hastane olup, ISO-9001 kalite belgesine sahip. Hastanemizde en çok kadın doğum, genel cerrahi, ortopedi, nöroloji, dahiliye ve fizik tedavi branşlarında yoğunluk yaşanıyor. Açıldığımız günden bugüne hastanemizde yaklaşık 500 bin ayaktan hasta, 15 bin yatan hasta, 10 bin ameliyat hastası tedavi gördü, 1500 civarında doğum gerçekleşti” dedi.
Dr. Vatansever, şu bilgileri verdi:
Henüz 3 yıllık
“Hastanemizin inşaatının yapımına 2008 yılında başlanmış olup, 2010 Haziran ayında hizmet vermeye başladı. 24 saat acil hizmeti veriliyor. 12 farklı branşta, toplam 15 poliklinikte, 19 uzman hekim, 5 pratisyen hekim ve 160 kişilik personel kadrosuna sahibiz. Hastanemizde 30 hasta yatağı, 5 adet ikinci basamak yoğun bakım yatağı, 3 adet kuvöz içeren yenidoğan yoğun bakım birimi ve acil serviste iki adet gözlem yatağı olmak üzere toplam 40 yatak mevcut. Ayrıca biyokimya laboratuvarında tüm biyokimyasal, hormonal ve mikrobiyolojik tetkikler yapılabiliyor. Dermokozmetik birimimizde, Alexandr N-D yağ lazer ile lazer epilasyon, leke tedavisi, güzellik ve cilt bakımı gibi hizmetler verilmekte. Üroloji kliniğimizdeki plazmakinetik cihazı ile yapılan kapalı prostat ameliyatları, fizik tedavi ünitemizde topuk dikeni ve tenisçi dirseği gibi hastalıklarda uygulanan ESWT tedavisi, şeker hastalığına bağlı göz problemlerinde kullanılan anjio ve göz lazeri cihazları ile hastalarımızın tedavileri yapılabilmektedir.
El ele verdiler
Turgutlu Özel Egeumut Hastanesi’nin kurucuları Radyoloji uzmanı Dr. Hüseyin Şentürk, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Aziz Vatansever, Biyokimya uzmanıDr. Serdar Seven. İcra Kurulu Başkanı Vatansever, “Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden sınıf arkadaşıyız ve üniversiteyi 1999 yılında tamamladık. 2004 yılında uzmanlığımızı Celal Bayar Üniversitesi’nden aldık. 2006 yılında özel hastane kurma fikri ile yola çıkarak, başarılı bir çalışmaya imza attık.
İnsanlık tarihi kadar eski bir sağlık sorunu olan ağrının tedavisiyle ilgili her geçen gün yeni gelişmeler oluyor. Ağırlıklı olarak beyin cerrahisi, nöroloji, ortopedi, fizik tedavi hekimlerle birlikte çalışan ağrı tedavisi uzmanları, ilgili branş hekimleriyle birlikte hareket ederek; medikal ve girişimsel ağrı tedavileri uygulayabiliyor.
Universal Ege Sağlık Hastanesi’nde görevli Uzm. Dr. Halil Algan, uzun süren bel ve boyun, kanser, zona, diyabet ve dolaşım bozuklukları gibi hastalıkların sebep olduğu ağrılar başta olmak üzere, sadece ağrı tedavisiyle ilgileniyor. İhtisasını Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Anestezi ve Reanimasyon üzerine yapmış olan Algan, uzun yıllar yurtdışında sadece ağrı tedavisiyle ilgilenen kliniklerde eğitim almış. Uzun süredir İstanbul’da sadece ağrı tedavisiyle ilgilenen ve İstanbul’da bu alanda önemli bir hekim olan Dr.Halil Algan, memleketi İzmir’in en eski hastanelerinden biri olan Universal Ege Sağlık Hastanesi’nde bu alanda hizmet vermeye başladı.
Nedeni araştırılmalıDr. Halil Algan, uzun süren ağrıların kişide bir ağrı bir hafızasının oluşmasına, hatta giderek ağrıyı hisseden alanların büyümesine ve daha çok ağrıya yol açtığına dikkati çekerek, “Daha fazla ağrı sonucunda da hastanın tedavisi olumsuz etkilenecektir. Özellikle ağrısı olan hastaların doktora başvurması, ağrısının nedeninin araştırılması ve bir an önce tedavinin yapılması lazım” dedi.
Ağrı tedavisinde girişimsel yöntemleri yaygın olarak kullandıklarını belirten Algan, şu bilgileri verdi: “Hekimler tarafından önerilen tedavileri uygulayıp ağrısı geçmeyen ve uzun süredir ağrı şikayeti olan hastalar, girişimsel tedavilere ihtiyaç duyar ve burada devreye ağrı tedavisinde uzmanlaşmış hekimler girmektedir. Girişimsel yöntemler arasında enjeksiyonlardan, omuriliğe pil ya da pompa yerleştirilmesine kadar giden çok çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Ama çoğu zaman girişimsel yöntemler de hayat kalitesi artırılarak, ağrılar azaltılarak, hastalar hem rehabilitasyona hazırlanır, hem de ağrıları azaldığı için günlük hayatlarına hızlı bir şekilde dönerler.”
3 aydan uzun sürüyorsa
“Öksürükle giden astım adını verdiğimiz bu durum, yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da en sık kronik öksürük sebeplerinden biridir. Astımda öksürüğe hışıltı, göğüste sıkışma hissi ve nefes darlığı eşlik eder. Oysa ki öksürükle giden astımda tek semptom öksürüktür ve astım öksürüğüne benzer olarak gece atakları ile seyredebilir. Şiddeti gün içerisinde değişkenlik gösterebilir, soğuk ve egzersiz uyarıcı olabilir. Öksürükle giden astımlı hastalarda astımdan farklı olarak, fizik muayene ve solunum fonksiyon testleri normaldir ve bu durum zaman zaman tanıda gecikmeye neden olabilmektedir. Öksürükle giden astımda tanı kriterleri; sekiz haftadan uzun süren öksürük, nefes darlığı ve hışıltı, geniz akıntısı olmaması, solunum testinin, akciğer grafisinin normal olması, astım tedavisiyle öksürüğün rahatlaması durumunda ÖGA düşünülür. ÖGA’lı hastaların takibi son derece önemlidir, çünkü hastaların bir bölümünde hışıltı ve nefes darlığı ile klasik astım gelişmektedir. ÖGA’lı hastaların yaklaşık yüzde 30’unda astım geliştiğinin gösterilmesiyle ÖGA “astım öncesi evre” veya “astımın erken evresi” olarak kabul edilmektedir.
Astım tanısı için sorular
· Hastanın göğsünde zaman zaman hırıltı, hışıltı veya ıslık sesi duyuluyor mu?
· Özellikle geceleri veya sabah uyandığında ortaya çıkan inatçı öksürük var mı?
· Öksürük ve solunum güçlüğü nedeniyle zaman zaman uyanmak zorunda kalınıyor mu?
· Koşu veya diğer egzersizler dahil, fiziksel aktivite sonrasında öksürüyor veya göğsünden hırıltı/hışıltı sesi geliyor mu?
· Semptomların belirli bir mevsim veya ortamla ilişkisi var mı?