Bekir Coşkun

Böcek...

12 Temmuz 2009
YAZLIKÇILAR geldiler.

Panjurlar açıldı, masalar balkonlara çıkartıldı, musluklara hortumlar bağlandı, teras süpürüldü, havlular tellere asıldı.

“Böcek”in sahipleri gelmediler.

Yalnız ve aç geçirdiği bir koca kıştan sonra, kapıları açılan her evin önüne gidip “Hoş geldiniz” der gibi kuyruğunu sallıyor, sonra bir koşu umutla kendi evine koşup bakıyor...

Kapılar kapalı...

Teras ıssız...

Hüzünle oraya çöküyor.

Her zaman yüzü mahalleye gelen yoldan yana... O köşeyi dönen her arabanın sesi ile başını kaldırıp bakıyor...

Gelen yok, giden yok...

Yazının Devamını Oku

Eski ve hüzünlü bir hikâyedir bu...

11 Temmuz 2009
ARTIK yaşlandılar, ama 30 sene önce başlayan “Dev-Yol davası”nın sanıkları olarak hâlâ yargılanıyorlar.

Önceki gün onları yine mahkeme koridorlarında gördüm, saçları bembeyaz “çocuklar”ın...

Torunları var...

Bazıları öldü...

Bir araya gelince romatizmalardan, ağrılardan, sancılardan söz ediyorlar. Birbirlerine torunları soruyorlar...

30 yıl...

 

Eski ve hüzünlü bir hikâyedir bu...

O kuşağın “çocuklar”ı kazma kürek alıp yola çıktılar o günlerde. Cep harçlıklarını biriktirip demir-çimento aldılar...

Yazının Devamını Oku

Külaha bir ilmik...

10 Temmuz 2009
YOKSA Cumhurbaşkanı’nın, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni köşeye sıkıştıran yasayı onaylamayıp da “Türkiye’nin cumhurbaşkanı” gibi davranmasını mı beklediniz?..

Olmazdı...

Kendi ideolojisinin külahını Türkiye’nin başına örmek için o oradadır. 

O, AKP’nin Cumhurbaşkanı’dır.

Sizin değil...

*

Yine de “AB’ye uyum için imzaladı” gibi kulağa hoş gelen bahaneler uydurabilirsiniz kendi kendinize.

İlgili kurumların görüşü alınmadan, parlamentoda tartışılmadan, komisyonlarda görüşülmeden, sabaha karşı, ayak uçlarına basa basa, muhalefet uyurken, kelime oyunları ile kanun yapmanın neresi uyuyor AB’ye?..

“AB bu yıl sonuna kadar istiyor, tekrar bakmaya zaman kalmadı”

Yazının Devamını Oku

İşçiler...

9 Temmuz 2009
ÖNCE işçileri azarladılar, sonra da yüzde 3 mü, yüzde 3.5 mu zam verdiler. <br><br>Müstahaktır...

Böyle düzene ayak uyduran, böyle iktidarın eteğine yapışmış, böyle kıvıran sendikacıları olan işçiye çok bile...

*

Oysa işçiler herkesten güçlüdür...

Gördüğünüz tüm bu dünya düzeninin yaratıcısı ve ayakta tutanıdır işçi...

İşçiyi içinden alıp çıkarttığınız zaman yaşam çöker başımıza.

(.......)

Ne var ki kapitalizm, işçiye hak ettiği onuru, saygınlığı, gücü, avantajı, etkinliği, söz hakkını vermez.

Böylece onları eze eze sömürme olanağına kavuşur.

Yazının Devamını Oku

Bekir COŞKUN

8 Temmuz 2009
Yazarımız Bekir Coşkun'un yazısı elimize ulaşmadığı için yayınlayamıyoruz.  
Yazının Devamını Oku

Sinem’in anlamadığı...

7 Temmuz 2009
SOKAKTA birikmiş kalabalık onu alkışlarken, polisler ağzını kapatsa da, İzmirli Sinem sordu Cumhurbaşkanı’nıza:<br>“Bunca işsiz varken, sizi niye alkışlıyorlar, anlamıyorum...”

(......)

Bunu kimse anlayamaz.

Doğrusunu isterseniz alkışlayanlar da anlamıyorlardır aslında.

İnsan ülkesini bu hale getireni niye alkışlar?..

Neden?..

*

Bu bir toplumsal “huy” olmalı.

İktidardan birisini görünce kalça kendi ekseninde dönmeye koyuluyor... Ağız otomatik olarak kulaklara uzanıyor... Dişler gözüküyor... Eller havaya kalkıyor... Avuçlar birbirine vurmaya başlıyor...

Yazının Devamını Oku

Keneler...

5 Temmuz 2009
KENELER insanları ısırmaya devam ediyorlar.

Çünkü onları doğadan toplayan kuşları insanlar yok ettiler...

Bu köşeden hatırlarsınız, sığırcıklar şehirden gitsinler diye belediyeler ağaçların dallarını dahi kestiler.

Kuşlar gitti, keneler geldi.

İşte bu nedenle Çevre Bakanı doğaya keneleri toplasınlar diye sülün saldı geçen gün. Güzel bir tören yapıldı, bürokratlar koştu, sirenler çaldı, müdürler, müdür muavinleri sıraya girdiler.

Çevre Bakanı, ilk sülün yavrusunu kameraların önünde havaya attı.

İçinden geçirmiştir:

“Sülünü saldım çayıra

Mevlam milletimizi keneden kayıra...”

Yazının Devamını Oku

İstanbul karşıdadır...

4 Temmuz 2009
İSTANBUL’da yaşayanlar karşıdan karşıya geçemiyorlar.

Oysa İstanbul’da yaşamanın yarısı karşıdan karşıya geçmektir. Kalan yarısı da karşıdan karşıya geçmeyi düşünmek...

Hükümet karşıdan karşıya geçemeyen İstanbulluları karşıdan karşıya geçirmek için üçüncü Boğaz köprüsünü tasarlıyor ki, karşıdan karşıya geçmek kolaylaşsın.

Bence Boğaz’ın üzerini kapatmalı.  

Böylece “karşıdan karşıya geçme sorunu” kalmaz...   

* * *              

Dünkü gazetelerde üçüncü Boğaz köprüsü ile birlikte karşıdan karşıya geçmenin kolaylaşacağı ve trafiğin rahatlayacağı haberleri vardı.

Demek ki daha kolay karşıdan karşıya geçeceksiniz.

Yazının Devamını Oku