14 Mayıs 2009
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip kırması nedeniyle bakanlık bir müfettiş gönderdi.
Yazının Devamını Oku 14 Mayıs 2009
BEN her zaman magazin muhabiri olmak istemişimdir. Badem bıyıklı politikacılarla uğraşmak yerine, güzel bacaklı yıldızın karşısına oturup, kalemi kâğıda yakın tutarak özenle sorsaydım:<br><br>“Yeni klip var mı?..”
İşte; magazinciliğin mutluluğuna bakın ki, gözümü Hadise’nin kalçasından bir an olsun ayırmadan düşünüyorum:
Kostüm iyi gözüktü mü?... Biraz daha gözükseydi mi?..
Doğrusunu isterseniz Hadise’nin kalçasına baktıkça gözümün önüne nedense iktidarın badem bıyıklıları geliyor... Çizgili pijama, kafada kenarı dantelli külah, gözleri yuvarlaklaşmış, öyle bakıyorlardır...
İşte o an magazinci olarak kafamı camdan uzatıp aniden sormalıydım:
“Sayın beyefendi kalça nasıl kalça?...”
“.......!”
“Nasıl da hoplatıyor, bak bak...”
“.......!”
Yazının Devamını Oku 13 Mayıs 2009
RÜYADA bakla iyidir...<br><br>Takla kötüdür.. ........
Rüyada takı görmek iyidir...
Rakı görmek kötüdür...
.......
Rüyada kömür görmek iyidir...
Dünür görmek kötüdür...
........
Rüyada parmağı deliğe sokmak iyidir...
Priz deliği ise o kötüdür...
........
Rüyada zat görmek iyidir...
At görmek kötüdür...
........
Rüyada kábus görmek iyidir...
Mebus görmek kötüdür...
........
Rüyada Neriman’ı görmek iyidir...
Kezban’ı görmek de iyidir...
........
Rüyada çalan kapı zili duymak iyidir...
Kapıya koşmak da iyidir...
Ama kapıda polis varsa kötüdür...
........
Rüyada mühimmat görmek iyidir...
Mühimmat sizin bahçedeyse kötüdür...
........
Rüyada heybe görmek iyidir...
Darbe görmek kötüdür...
.......
Rüyada çiş yapmak aydınlıktır iyidir...
Uyanınca kötüdür...
........
Rüyada iktidarla yatmak iyidir...
Altta olmak kötüdür...
........
Rüyada Başbakan’ı görmek iyidir...
Ama hemen uyanmak daha da iyidir...
Yazının Devamını Oku 12 Mayıs 2009
TAYYİP Erdoğan iktidarı Anayasa’yı değiştiremez.<br><br>Elini dahi süremez. Sürmemeli...
Bu; Anayasa iyi bir Anayasa olduğundan değildir... Bu iktidarın bunu yapmaya hakkı-hukuku olmadığı içindir...
Birincisi:
AKP iktidarı Anayasa’ya karşı suç işlemiştir. Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya karşı suçlu bulunarak para cezasına çarptırılmıştır.
AKP’nin hálá Türkiye’nin tepesine oturup da bu güzel ülkeyi yönetmesi dahi bir hukuk rezaleti sayılırken, şimdi o Anayasa’yı değiştirerek gelecek dönemleri de yönlendirecek...
Öyle mi?..
*
İkincisi:
AKP, Anayasa’da yapmaya çalıştığı değişikliklerle, kendisini mahkûm eden Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini kısmak istiyor...
seçme hakkını alarak orasını da -tıpkı Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gibi- kendine bağlamak peşinde...
Ayrıca parti kapatmayı zorlaştırmak amacı...
Ama diyelim ki toplumun talebi olan ve temiz bir yönetim için gerekli dokunulmazlıkların kaldırılmasını aklından bile geçirmiyor...
Yani iyi niyet yok...
*
Üç:
İktidarın oy desteği yüzde 38.3’tür...
Yüzde 62 seçmen AKP’ye oy vermedi.
Bu her yüz kişiden en az 62’sinin bu iktidara güvenmediği anlamına gelir. Ki adam gibi demokrasilerde orada olmamaları gerekir.
Normal demokrasilerde böyle bir iktidarı orada oturtmazlar.
Şimdi bir de kafalarına göre anayasa yapacaklar...
Nasıl olur?..
*
Bence AKP "gidiş" sürecinde olduğunu anladı.
Ve bir gün Yüce Divan’da kendisinden bu ihalelerin, bu laik cumhuriyet düşmanlığının, bu yargısız infazların, bu korku günlerinin hesabının sorulacağını biliyor.
İşte bu yüzden içine sığabileceği bir anayasa yapmak istiyor...
Tıpkı darbe yönetimlerinin, kendilerini koruyacak maddeleri anayasalara koymaları gibi...
Telaş bu telaş...
Yazının Devamını Oku 10 Mayıs 2009
BU mevsim oldu mu turnalar geçer evimizin üzerinden.<br><br>Sıralarını hiç bozmadan, beyaz bir boncuk dizisi gibi, düzgün, görkemli, her zamanki şarkılarını söyleyerek. Anneler yavrularını büyütmüş dönüyorlardır güneyden.
Bakarım; yazlık yolundaki bir aileden ne farkları var?..
(.......)
Geçen yaz Cunda’da yavrusuna uçmayı öğreten bir anne martıyı izlemiştim. O kayanın üzerinden öbürüne, o dalgadan bu dalgaya...
Nasıl da sabırlıydı anne, yavru ise biraz haylaz... Zaman zaman annenin sesini yükseltmesinden, hatta cıyak cıyak bağırmasından sabrının taştığını, hatta kızdığını anlıyordum...
O zaman pusuyordu yavru martı...
Baktım; ders çalışmak istemeyen bizim çocuklarımızdan ne farkı var?..
(.......)
Hiç anne kedinin yavrularını diliyle taradığını gördünüz mü?..
Tüylerin aynı yöne taranmasına nasıl da özen gösterir... Sıkılan bebek gidip oynamak istediğinde nasıl çeker yanına...
Bunu yaparken mırıldanır...
Tıpkı türkü söyleye söyleye küçük kızının saçlarını tarayan anne gibi...
Bütün anneler anne, bütün bebekler bebektir, ne farkı var?..
(.......)
Öbür canlıların duyguları da bizim duygularımız gibidir. Bir kedinin, bir atın, bir saksağanın, bir serçenin, bir köpeğin, bir karacanın, bir sincabın...
Hüzünleri ve sevinçleri vardır...
Ve tıpkı bizim gibi acıları...
Canları yandığında tıpkı bizim gibi ağlayışları ondandır...
Annelerini kaybettiklerinde ya da yavruları ellerinden alındığında çığlıklar atarlar, bizim annelerimizden ne farkı var?..
*
Bugün Anneler Günü...
Yeryüzünün en yüce duygusudur annelik... Ben tüm uygarlığın annelerin eseri ve öğretisi olduğunu düşünürüm.
Ama eksiktir uygarlığımız...
Annelerin çocuklarına, tüm canlılara merhamet göstermeyi... Tüm canlıların aynı olduğunu öğretmelerini diliyorum...
Bunu sadece anneler yapabilir...
Ve bütün anneler aynıdır...
Bir anne ağladığında, yüreğindeki o annelik çığlık attığında, annedir o, ne farkı var?..
Kutlu olsun, bugün Anneler Günü...
Yazının Devamını Oku 8 Mayıs 2009
CUMHURBAŞKANI:<br><br>"Vealeykümselam..." Başbakan:
"Biliyorsunuz Anayasa değişikliği noktasına gelmiş bulunuyoruz..."
"O fevkalade önemli bir şeydir... İyice bakmak lazım neresini şey yapmak meselesinde tekrar tekrar bakmak gerekir doğrusu..."
Başbakan:
"Bende iki tane var..."
"Ne?.."
"Anayasa kitabı... Biri kalın, biri ince... Bir onu oku, bir bunu... Bir onu oku, bir bunu..."
Cumhurbaşkanı:
"Öncelikli husus şu ki, güzel bir şey olsun..."
Başbakan:
"Anayasa Mahkemesi’ni bize bağlıyoruz... Millet iradesi ne dediyse odur... Yanlış yere bağlanmışsa alacaksın onu yerine bağlayacaksın... Diyor ki emaneti ehline teslim edin... Emaneti teslim etmezsen olmaz..."
"Fevkalade güzel..."
Başbakan:
"Cumhurbaşkanı görev süresini de yukarı çekiyoruz, yedi yıl olması lazım... Yedi yıldan beş yıla biz indirdik, şimdi yeniden yedi diyoruz... Kalkmış ’İndirdiniz şimdi niye çıkartıyorsunuz’ diyor... Yav Baykal sen kimsin?.. Sen değil miydin yaz saati uygulamasında saatleri bir ileri bir geri alan..."
Cumhurbaşkanı:
"Hakikaten yedi yıldır aslı... Biliyorsunuz beyaz kuş misali vardır... Ol beyaz kuş taşa konduğunda dedi ki ya Rab, beni niye kondurdun taşa....."
Başbakan:
"Anayasa’da var mı bu?.."
"Yok, ama mealen şöyle buyuruyor ki, yedi yıl olsun..."
"Şeyi de Anayasa’ya koyacağız..."
"Neyi?.."
"Parti kapatılmaması... Şimdi partiyi irtica-mirtica dedin kapattın, bir daha kurulur parti... O zaman bırak da kalsın... Biliyorsunuz buyurmuş ki; el küllin mukadderatül dünya, velekül mağrubin inna ehlen el ihya... Yani kapatan bizden değildir diyor..."
"Fevkalade, hakikaten fevkalade... Laiklerin dediği gibi; kendine iyi bak..."
"Selametle..."
Yazının Devamını Oku 7 Mayıs 2009
ÖLDÜRMEK istediğimiz ilk insanı hatırlamayız.<br><br>Ama okulun daha ilk yıllarında içimizdeki katil bir gün o yaşıt düşmanı hayal dünyasında öldürüp, dayakçı okul müdürünü vurmak üzere koridora çıkar... Daha sonraları hiç durmaz içimizdeki katil...
Babamızın evde yakındığı şefini, annelerimizi üzen gün arkadaşını bir bir vurur, uyumadan önce...
Sonra...
Sonra lisede alayla gülüşen sınıfı tarar... Kurşunlar duvar sıvalarında oyuklar açtığında, sınıftakiler kaçışırlar...
(.........)
Asıl seri cinayetler áşık olduğumuzda başlar.
Sevgilinin saçını okşarken yaklaşan o iş bozucu densiz çocuk öldürülür... Gece kurulan hayallerde sevgili yüz vermediğinde...
Onu da vurur içimizdeki katil...
Hesap sormaya gelen eli sopalı babasını...
Polisleri...
(........)
İçimizdeki katil trafikte ne çok insan öldürür bilemezsiniz. Sollayanı da, yavaş gideni de...
Yol vermeyeni de... Yol isteyeni de...
*
Daha biz çocukken katili yerleştirirler içimize. Uzun dişli kurt hikáyeleri ile, düşmanı kesen kahramanlık şiirleri ile, herkesi öldüren "iyi adam" filmleri ile...
Zulmün adını töre koyarak...
"Kan akıtmayı" sevap sayarak...
(........)
İçimizdeki katil bizimle büyür...
Biz onu biraz müspet öğretilerle, biraz aklımızla, biraz merhamet-acıma duygularımızla, biraz korkuyla içimizde tutarız...
Cinayetler hayallerde kalır...
Ama kimi zaman...
Kimi zaman işte böyle gazetelerde pompalı ile önüne çıkan herkesi öldüren bir manyağın, kafası kesilmiş bir kızın ya da uzaktaki bir köydeki toplu katliamın haberlerini okuruz...
Katil hayal dünyasından kaçıp dışarı çıkmıştır...
Çocuğun içine bir katil yerleştiren "kültür" kara kara düşünür...
Boşuna...
Yazının Devamını Oku 6 Mayıs 2009
BAŞBAKANLAR seçimi kaybettikleri zaman genelde böyle yaparlar; kimi bakanları gönderip, yerine yenilerini koyarlar. Bu çok işe yarar...
Birincisi; sanki seçimi kaybedenler gitmiş gibi olur...
İkincisi; bir dahaki seçimi kazanacaklar sanki gelmiş gibi olur...
Üçüncüsü; gidenlerle gelenlere bakınca, sanki yeni bir şey olmuş gibi gelir size...
Nitekim haberler şöyleydi:
"AKP de yeni vitrin..."
"Taze kan..."
"Yeni dönem başladı..."
Oysa hiçbiri doğru değil.
*
Sadece Kürşad Tüzmen bu yaz yanları kırmızı çizgili slip mayosu ile sudan taş çıkarma gösterisini yapamayacak...
Unakıtan; sabahları kalkınca Ahsen hanım’a "İçinde koltukta oturduğum güzelcene bir rüya gördün mü?.." diye soracak...
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin; köy kahvehanesinde oturup, onlara telefon dinleme ile ortam dinlemesinin adaletin tecellisi açısından önemini anlatacak...
Köylüler, dinlemelerdeki gizli yatak odası kayıtlarına sıra gelmesini sabırsızlıkla bekleyecekler...
(......)
Peki "yeni vitrin"de kim var?...
Bülent Arınç...
"Bülent Arınç’ın neresi yeni?" diyeceksiniz...
Üstelik TRT, Anadolu Ajansı, özel televizyonların kafasındaki balyoz RÜTÜK gibi propaganda merkezleri ona bağlanarak, daha da güçlendirilmiş Bülent Arınç...
*
Ben de onu söylüyorum:
Tayyip dekorasyonun sezon sonu vitrinidir bu. Değişen bir şey yok...
İki başı açık kadın, senenin moda renkleri ile vitrinin ön tarafına "bakan" olarak yerleştirilirken, tümünün eşi türbanlı, ikisi sakallı yeni bakanlar, AKP bedenine göre yeni sitil "milli görüş gömleğini" sunacaklar size...
Mal aynı mal...
Yeni sunumudur Tayyip dekorasyonun...
O kadar...
Yazının Devamını Oku