İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip kırması nedeniyle bakanlık bir müfettiş gönderdi.
Ben en çok müfettişi düşünüyorum.Ne diyecek ineğe?..İneğin sahibi, Malatya Yeşilyurt İlçesi Kadiruşağı Köyü’nden Gül Kılınç ise "Ceza verirler mi?" diye korktu ve ineği başka köye sürgün ettiler.Eee cezası var tabii.Bu biraz da ineğe bağlı...*Ben öbür ineklerden biliyorum; bunlar kimi zaman gidip gidip Atatürk’ün üzerinde durduğu kaidelere sürtünürler.Biz buna "kaşınma" diyoruz.Birisi şöyle demişti:"Taşın önünde sap gibi duruyorlar...""Hiç inek konuşur mu?" diyeceksiniz.Müfettiş gönderdiklerine göre demek ki konuşanı var...Durup dururken niye böyle demişti inek?..Çünkü kaşınmıştı...*İnekler her zaman kaşınmazlar.Diyelim ki mevsim uygun değilse, hava elvermiyorsa, kendilerini güvende ve garantide hissetmiyorlarsa, ortamı uygun görmüyorlarsa kaşınmazlar...Biz buna da "kaşınmayan inek" diyoruz.Ama bu mevsim uygun...Hava müsait, süreç işliyor, şartlar yerinde, kaşınmak ineğe itibar getiriyor, cumhuriyetin kaideleri savunmasız...İnek yerinde duramıyor.. Ve kaşınıyor...Sen git Atatürk’e sürtün...*İneğe laf da anlatamazsınız.Ona deseniz ki:"Bak bu ülke Ortadoğu’nun yüz akı... Emsalleri hálá sürünürken neredeyse bir asır önce çağdaşlığa, demokrasiye, özgürlüğe adım attı... Bu çala çala, sata sata bitmeyen ekonominin, bu eğitimin, bu sosyal hayatın, bu hukukun, bu güçlü ordunun, bu ulusal politikaların temeli taa o zaman kuruldu... Bunu yapan insandır Atatürk... Sen kaşındıkça gidip gidip ona sürtünüyorsun, ineklik yapıyorsun..."Deseniz, anlamaz...İnektir...