CSKA Moskova hezimetinin etkilerini üzerinden atmışa benzeyen bordo mavililer bir an önce gol bularak rahatlamanın peşinde. Ama Timsahlar, kısa sürede Karadeniz Fırtınası’nın hızını kesmeyi beceriyor ve oyuna ağırlığını koyarak dişini gösteriyor. Trabzonspor ise sezon başından bu yana oynadığı gibi normal hayatına dönüyor. Yani her topu alan Burak’a atıyor. “Nasıl olsa Burak gol atar” diyerek. Penaltı da olsa, Serdar Aziz’in ikramı da olsa Burak görevini yine yapıyor.
Trabzonspor’un forveti çalışmayınca işler karışıyor. Orta saha zaten evlere şenlik. Hala neden ilk onbirde sahaya çıktığını anlayamadığım Alanzinho yine kendine oynamaya çalışıyor, ancak onu da becere-miyor. Colman, bildiğiniz gibi, sorumluluğu sevmiyor. Adrian ve Halil ise sadece geziniyor.
Bekliyoruz ama ‘tık’ yok
Yani makinenin en önemli dişlileri çalışmıyor. Hal böyle olunca Trabzonspor’un gol şansı mucizelere kalıyor. Maçın ilk 10 dakikasında rakibini çözen Bursaspor ise 35 dakika tek kale oynuyor ancak gol bulamıyor.
Timsahlar, ilk yarıda yapamadıklarını ikinci devrenin başında yapıyor ve Sestak, attığı golün ardından asker selamını çakıyor. Trabzonspor’un beraberlik kovalamasını bekliyoruz ama ‘tık’ yok. Şaşkınlık ve şok sürüyor... Bursaspor ise üst üste pozisyonlar buluyor. Tabii Şenol Güneş de hemen müdahale edip, Halil ve Adrian’ı oyundan alarak dengeyi kuruyor ve Burak’ın penaltı golü geliyor.
Her ne olursa olsun Trabzonspor için Bursa’da alınan bir puan kazançtır. Çünkü galip gelmek için büyük çaba göstermediler.
Trabzonspor maça etkili başladı ama Bursa-spor kısa sürede rakibinin hızını keserek, dişini gösterdi.
Bana göre grubun en güçlü takımı CSKA Moskova’ydı. İlk iki maçta istediği sonuçları alamasa da Rusların gücü ortadaydı. Bu zorlu deplasmandan çıkarılacak bir beraberlik Trabzonspor için büyük önem taşıyordu. O puan, ikinci tur için avantajdı. Cezasını tamamlayıp tribünden sahaya inen Şenol Hoca’nın hesapları bu yöndeydi. Ancak olmadı, evdeki hesap çarşıya uymadı.
Bu takımın lideri yok
Trabzonspor, daha atak gözükse de pozisyonlara giren ve fırsatları değerlendiren ev sahibi CSKA Moskova oldu. Öyle goller yediler ki, evlere şenlik. İlk golde beş defans oyuncumuz adeta uyuyunca topu ağlarımızda gördük. Golden sonra biraz mücadele ettik ama bu yeterli olmadı.
İkinci yarıda risk alıp yüklendik. Defansımız da öne çıkınca Ruslar tehkileli gelmeye başladılar. Arka arkaya gelen iki golle gardımız düştü. Bu sonuç hiç iyi olmadı. Trabzonspor’un en önemli eksikliği sahada bir liderinin olmaması. Ne Colman, ne Adrian, ne de Zokora. Hiçbiri bu görevi üstlenemedi. Attığı gollerle ligi domine eden Burak’ın eksikliğini bu kez fazlasıyla hissettiler. Cezasını tamamlayan bordo mavililerin süper golcüsü, Avrupa’da da gerçek gücünü gösterecektir.
Figüran bile olamadılar
Trabzonspor’da bazı futbolcuları eleştireceğim... Alanzinho, bal yapmayan arı gibiydi. Forma numarasının arkasına sığınan Adrian ve sorumluluk almayı sevmeyen Colman... Dün akşam bu üçünün ön plana çıkması bekleniyordu. Ama figüran bile olamadılar.
İnter’i deviren liderliğe oturan. Ama Trabzonspor ligde tutulup kalıyordu. Doğrusu bu tutukluk sahadan tribüne tüm camiyı tedirginliğe sevkediyordu. Bu tedirginlik, her zaman “zor” diye tanımlanan Eskişehir deplasmanına gelip çatınca maçın zorluk derecesi daha da arttı.
İki takım da kazanmak için oynuyordu. Savunan değil, daha çok kazanmak için saldıran iki takımın futbolu vardı sahada. İlk yarıda Eskişehirspor biraz daha istekli görünüyor, Trabzonspor ise, “Bizim nasıl olsa Burak’ımız var” mantığı ile gol bulmaya çalışıyordu. Topu ayağına alan ve kafasını kaldıran her Trabzonlu futbolcu Burak’ı arıyordu.
Dede ders verdi
Bordo mavililerin kanatları bekleninler oranda verimli çalışmıyor, solda Celustka ve sağda Serkan’ın ataklara katkısı “Hemen hemen hiç”le sınırlı kalıyordu. Orta alanda Colman ve Zakora hareketliydi ama üretkenliklerini sahaya tam anlamıyla yansıtamıyorlardı. Eskişehirspor’da ise ilk yarıda en çok göze batan oyuncuların başında Dede geliyordu. Futbol için ilerlemiş yaşına rağmen torunlarına resmen ders verdi.
55. dakika oynanıyordu. Burak Yılmaz topu cezaalanı dışında aldı, düzeltti ve vurdu. Futsbol sahalarında çok ender gördüğümüz bir gole attı. Sağ ayağıyla Eskişehirspor kalecisinin soluna, tam 90’a topu astı. Ve ardından ikinci gole imza attı. Ve maçı bitirdi.
3 NOT:1- Burak Trabzonspor’un herşeyi. O varsa gol de var. Onu yeniden futbola döndüren Güneş’e kocaman bir alkış
2-Trabzonsporlu futbolcular eğer Burak kadar istekli olurlarsa bu takımın futboluna inanın doyum olmayacak.
Yaklaşık 10 dakika karanlıkta kaldık ve futbolcular maça ısınmadan soğudu. Bir başka yok ise taraftar. Sen git İtalya’da İnter’i devir, aylar sonra taraftarının karşısına çık ama tribünler dolmasın.
En büyük yokluklar içinde olan ise Trabzonspor. Avrupa’da aslan kesil, Türkiye’de ise kedi bile olama. Koskoca ilk yarıda Volkan’ın direkten dönen topundan başka bir şey yok. Yok dedik ya, özellikle ilk yarıda hırs yok, azim yok, istek yok, heves yok. Nerede İtalya’daki Trabzonspor, Avni Aker’de elektiriklerinde sık sık kesildiğini göz önüne alırsak mum ile arıyoruz. Kanatlar hiç çalışmıyor. Colman, Zakora ve biraz’da Volkan. Diğerleri hemen hemen tamamen yokları oynuyorlar.
Şimdiden uyaralım bu gidiş hiç de hayra alamet değil. İki hafta geride kaldı Trabzonspor tat vermiyor. Bizler Avrupa’da ki Trabzonspor’u istiyoruz.
İstanbul Belediyespor’a gelince, Belediye çalışıyor ve işini yapıyor. Çukurları, pardon boşlukları iyi dolduruyor, defansta rakip forvetlere göz açtırmıyor ve kendi ceza alanlarını iyi süpürüyor. Kısacası işini iyi yapıyor ve karşılığını da alıyor. Abdullah Avcı ve ekibi alkışı hak ediyor...
İki hafta geride kaldı Trabzonspor ışık vermiyor. Kanatlar hiç çalışmıyor. Şimdiden uyaralım bu gidiş hiç de hayra alamet değil.
Her takım katılamaz ve her futbolcu da burada oynama şansını bulamaz. Prestiji bir yana, attığın gol, aldığın galibiyet ve hatta aldığın beraberlik bile para demek. Trabzonspor da bu sezon Avrupa macerasına bu dev organizasyona katılmak amacıyla başlamıştı ama olmamıştı. Daha sonra adeta piyangodan ikramiye buldu.
Alanzinho eksik oynattı ama
Trabzonspor, dün akşam ilk yarıda gerektiği gibi oynadı. İyi mücadele etti, akıllıydı, haddini bildi. Demek ki rakip ciddi olunca Trabzonspor da ciddi oynuyor. Üstelik bir de rakip 12 kişi ile oynuyor. Sakın hakem filan zannetmeyin. Alanzinho Trabzonspor forması giymiş ama adeta Inter için çalışıyor. Özellikle ilk yarıda İtalyanların çoğu kez yapamadığını yaptı ve kaptırdığı kritik toplarla Inter’i atağa kaldırdı. Cezalıları da sahaya koysak Trabzonspor’da saha içinde lider bir futbolcunun eksikliği göze çarpıyor. Süper Lig olsun Şampiyonlar Ligi olsun bu ilerleyen haftalarda daha da ön plana çıkacak.
Başta Alanzinho olmak üzere kimi kez, Glowacki ve Giray hata yaptı ama Tolga çıkararak maça damgasın vurdu. Burak ve Adrian cezalı olmamış olmasalardı ilk yarıda Trabzonspor’un gol bulması olanaksız değildi.
Marek Cech tam yerinde bir transfer. Trabzonspor’un uzun yıllar sol kanadında sıkıntı çekeceğini sanmıyorum.
Tabii ki İtalya gibi bir deplasmanda biraz daha defansına önem vereceksin ama forvette de Henrique’yi yalnız da bırakmayacaksın.
Müthiş bir başlangıç yaptık
Aslında ikinci yarı ilk başlarda çok güzeldi. Baskıyı yapan ve gol arayan Trabzonspor’du. O gol Celutska ile geldi ve bordo mavililer tarihi bir başarıya imza attı.
Türk futbolu biraz imaj kaybederken bu durum taraftarlara da yansıdı. Çoğu maçta tribünlerde o özlediğimiz seyirci kitlesi yoktu. Biraz buruk bir başlangıç oldu desek herhalde yerinde olur. Sallantılı günler geçiren Fenerbahçe ile başlayalım... Ligin yeni takımı Orduspor karşısında nasıl bir sonuç alacağı merakla bekleniyordu. Futbolun meyvesi iki unsurdan biri olan taraftar hiç yok, diğeri olan gol ise yalnızca bir tane. Ama şöyle ‘büyük’ diye tabir ettiğimiz takımlara baktığımızda en karlısı yine Fenerbahçe diyebiliriz.
Manisa hak etti
Ya Trabzonspor’a ne demeli... Söyleyecek fazla bir şey yok. Öne geçmişsin ve rakibin de eksik kalmış. Sen skoru artıracağına deyim yerindeyse “lay lay lom” yapıyorsun. Manisaspor eksik oynamasına rağmen hak ettiği bir puanı aldı.
Beşiktaş da çalkantılı günler geçirdi ve geçirmeye de devam ediyor. Bir darbe de Eskişehirspor’dan geldi. Siyah beyazlılarda hala yerine oturmayan taşlar var. Eskişehirspor ise lige nasıl iyi hazırlandığını gösterdi.
Dersine iyi çalışmış
Ve transferin şampiyonu Galatasaray... Fazla deplasman sayılmaz ama tam anlamıyla hayal kırıklığı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi doğrusu iyi çalışıyor. Yine dersine de iyi çalışmış.
Diğer takımlara baktığımızda fazla bir sürpriz yok... Yeni gelenler galibiyetle başladı ve asansör takım olmayacaklarını gösterdi. Kayserispor ve Gençlerbirliği ise hayal kırıklığı yaratan takımların başında geldiler.
Futbolu konuşturacak olanlar sahada, bizler de tribünde yerlerimizi aldık. Ama taraftarlar için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Futboldaki çirkinlikler herhalde onların da şevkini kırmış olmalı ki, tribünlerde epey bir boşluk vardı.
Colman sorumluluk almıyorNeyse, biz dönelim futbola... Neredeyse ilk yarının ortalarına geliyoruz ama deyim yerindeyse Trabzonspor’da ‘TIK’ yok. Sanki şampiyonluğa oynayan ve Şampiyonlar Ligi’nde puan kovalayacak olan takım Manisaspor. Üst üste pozisyonlar bulan ve cömertçe harcayan da Manisaspor... Trabzonspor’da ne defanstan doğru dürüst top çıkıyor, ne de orta saha üretken. Colman çoğu kez olduğu gibi yine fazla sorumluluk almıyor. Yenilerden Volkan Şen ve Adrian da ona ayak uyduruyorlar. Hal böyle olunca da Burak ve Halil’e de sahada yalnızca gezinmek kalıyor. Ama bu kadar kötü oyuna rağmen golü de buluyor. Hem de gol iki gezginciden geliyor. Adrian ikram ediyor ve Burak da ikramı geri çevirmiyor. İlk yarının sonlarına doğru gelen bu gol Trabzonspor’un stresini de alıyor. Bir de üstüne rakip eksik kalınca Trabzonspor’un ekmeğine yağ sürülmüş oldu. Ancak Trabzonspor bu yağlı ballı ekmeği bile rahatlıkla yiyemedi. Bu skor, hele hele oynanan futbol kimseyi kandırmasın. Her zaman böyle pozisyonları cömertçe harcayan bir rakip ve takdir haklarının çoğunu Trabzonspor’dan yana kullanan bir hakem bulamasınız.
Hakem kartları çabuk çıkardıİlk maç ilk heyecan. Kimseyi fazla eleştirmek gibi bir düşüncem yok. Önce hakem Cüneyt Çakır’dan başlayalım. Çok çabuk kartları çıkarttı. Takdir haklarını da çoğu kez Trabzonspor’dan yana kullandı. Trabzonsporlu taraftarların Federasyon Başkanı’na koro halinde küfür etmelerine ise kulaklarını tıkadı.
Her zaman pozisyonları böyle cömertçe harcayan bir rakip ve takdir haklarını Trabzon’dan yana kullanan hakem bulamasınız.
Burak’ın gördüğü amatörce kırmızı kart da işin tuzu biberi oldu. Trabzonspor, Benfica karşısında yapamadığı savunmayı Bilbao karşısında yaptı. Golsüz beraberlikle İstanbul’daki rövanş öncesi büyük avantaj elde etti.
Belki galip de gelebilirdik ama bu skor da tur için yeterli. Bu direncimizi ve kararlılığımızı İstanbul’da da gösterebilirsek, uzun yıllardır Avrupa vitrininde göremediğimiz Trabzonspor’u gruplarda izleme zevkine varırız. Bordo mavili futbolcuları canı gönülden kutluyorm. Burak’ı diğerlerinden ayırıyor. Burak gibi milli takım seviyesindeki bir futbolcu, amatörlerin bile yapmayacağı hareketle kırmızı kart görüp takımını eksik bıraktı. Buna ne hakkın var Burak?
Bilbao oynadı, biz seyrettik
Hani çocukluğumuzda mahalle arasında tek kale maçlar yapardık. Dün akşamki maçın da farklı bir görüntüsü yoktu. Hatta bırakın tek kaleyi, oyun tamamen Trabzonspor ceza sahası içinde ve önünde oynandı. İlk kez orta sahayı geçtiğimizde dakikalar 25’i gösteriyordu. Bir iki-kere daha orta sahayı geçtik o kadar. İlk yarıda rakibin kornerlerini bile sayamadık. Netice itibarı ile ilk yarıda Bilbao oynadı, Trabzonspor mecburen seyretti. Onlar beceriksiz, biz ise şanslıydık.
Kolay değil, deplasmanda Bilbao gibi bir takıma hem de eksik oynayarak direnmek. Direnmek dedim, çünkü yalnızca bunu yapabiliyoruz. İkinci yarı başlar başlamaz adeta korku filmi yeniden sahneye kondu. Yine tek kale, yine bizim ceza sahamız. Faullerde ve taç atışlarında nefes alabiliyoruz. İnsan üstü bir gayretle kalemizi savunurken elimize tarihi bir fırsat geçiyor.
O fırsatlar da kaçmasa...
Sürekli bizim kalemizde oynadıkları için bazen kendi kalelerini unutuyorlar. Onlardan birinde 53. dakikada Halil vuruyor kaleciden dönüyor. Dönen topu Alanzinho boş kaleye gönderemiyor. İşte kırılma anı da bu. Bunu Alanzinho gol yapabilse tablo tam tersine dönecek ve direncimizde artacak ama olmuyor. Arkasından bu kez Henrique golü yapamıyor. Neredeyse maçın tamamını eksik oynuyorsun ve böylesine iki pozisyon buluyorsun ama değerlendiremiyorsun. Ama olsun, kolay değil. Olağanüstü bir mücadele vererek istediğini alan Trabzonspor’u kutluyorum.
BEĞENDiM