Almanya-Hollanda sınırındaki bu şirin kasabada rakip Belçika Ligi’nin güçlü takımı Standart Liege idi. O eski Avrupa’yı sallayan Liege’nin yerinde yeller esiyor. Mütavazi bir takım görüntüsündeler. Trabzonspor’un da rakibinden fazla bir farkı yok. Rakibine şöyle baskı kurupta, “Ben Türkiye’nin güçlü ve her sezon şampiyonluğa oynayan takımıyım” diyemiyor. En başta bir uyum sorunu var ve bu her bölgede göze çarpıyor. Çünkü takımın bir lideri yok, sezonun başlamasına da fazla bir şey kalmadı.
Güneş’in arayışı sürüyor
Gidecekler mutlaka çok olacaktır ama geleceklerde olacaktır. Ancak şu bir gerçek ki Şenol Güneş’in işi gerçekten çok zor. Daha kafasında ki 11 doğal olarak belli değil. Çünkü onunda beklentileri var. Bu beklentiler ne derece karşılanır onu bilemem ama ben fazla bir ışık göremedim. Yenilerden Soner ve Yasin çok gayretli. Bamba ise sahada yalnızca fiziğini ve çenesini konuşturuyor. Volkan deyim yerinde ise eski tas eski hamam. Yani geçen sezon kadroda olup da bu sezon patlama yapması beklenenler ki bunlara Adrian, Ferhat ve Henrique gibi futbolcularda dahil, bu patlamayı pek yapacaklara benzemiyorlar. Tabii ki bu tür hazırlık maçları ölçü olamaz ama en azından ışık verir. Şenol Güneş’in kadrodaki arayışları sürüyor. Dün akşam da Liege karşısında aradı. Ama onunda aradığını fazla bulamadığını düşünüyorum. İkinci kamp döneminde ve oynanacak olan hazırlık maçlarından sonra bu sezon izleyeceğimiz gerçek Trabzonspor ortaya çıkacaktır. Yıllardır yaptığımız gibi bekleyip göreceğiz.
Yine bekleyeceğiz, tıpkı çeyrek asırdır beklendiği gibi... Takımda çok eksik var. Son olarak Burak’ın Galatasaray’a kaptırılması hücum hattında tarifi imkansız yaralar açmış... Ancak buna rağmen Karadeniz Fırtınası ileride Volkan Şen ve Alanzinho ile top tutmaya ve pozisyon hazırlamaya çalıştı. Zaman zaman başarılı da oldu. Halil oyuna katkı sağladığında da gol geldi. Nitekim Halil, istikrarlı bir performans sergilese Trabzonspor’un ileri ucunun daha etken olması kaçınılmaz olur.
Daha neler göreceğiz
Tüm bunların yanında bir de takımdan ayrılanların yerinin dolmadığı gerçeği var. Yıllardır Trabzonspor’dan, şöyle taraftarları ayağa kaldıracak bir transfer göremedik. Zaten elinde olanları tutmayı da beceremiyorsun. Hiç düşündünüz mü oyuncular neden gitmek istiyorlar diye? Yalnızca, “Gitmek isteyenin yolu açık olsun” deniliyor. Tamam, gitmek isteyene bir şey diyemezsin ve zorla da tutamazsın ama sen de kalmaları için biraz olsun çaba gösterebilirsin. Kimse kusura bakmasın, bu anlayış ile bu özlem bitmez. Son yıllardaki transferleri gördük. Bakalım daha neler göreceğiz.
Sezon başından bu yana kupa istemekten, futboluna bakamayan Trabzonspor tek tek hedeflerinden uzaklaşmıştı ama son maçta teselli buldu.
Trabzonspor gibi bir takım için Avrupa’ya gitmek başarıysa ve buna seviniliyorsa, diyecek bir şey yok. Böyle bir kulübün hedefi bu olmamalı. A’dan Z’ye çok şey değişmeli Trabzonspor’da.
Avrupa’yı istiyorlarsa
Trabzonspor’un her şeyi olan ve bu sezon gerçekten alkışları hak eden Burak Yılmaz ilk yarı bitiyor, akıl almaz şekilde kırmızı kart görerek atılıyor. Şımarıklık mı, sorumsuzluk mu adını siz koyun. Böylesine üst düzey bir milli futbolcu, böyle kart görür mü?
İkinci yarıda roller değişti. Trabzonspor eksik olduğu için daha çok kendi sahasında kaldı ve Beşiktaş’ın iştahını kabarttı.
Şenol Güneş’in hamlesi
Maç tek kaleye dönünce Şenol Güneş hamle yaptı oyuna. Henrique’nin oyuna girmesi belki de Trabzonspor’a Avrupa kapısını açtı. Hücumda biraz olsa da görünmeye başladı bordo mavili takım.
Hele ilk yarının son anlarında Zokora öyle bir vurdu ki, bunun karşılığı kırmızı kart olmalı. Herhalde o sırada hakem Mustafa Kamil Abitoğlu’nun gözüne toz kaçtı?
Kırmızı kartlık hareketi sarıyla geçiştirdi. Maça hiç dönmek istemiyorum ama döneceğim. Fenerbahçe zaten maça golle başlıyor. İlk 20 dakika sonunda topla oynamaya bakıyorum, 30’a 70. Sahada Trabzonspor diye bir takım yok. Ne organize olabiliyorlar, ne de doğru dürüst pas trafiği yapabiliyorlar. Derken Fenerbahçe ikinci golü de buluyor. 44. dakikaya kadar Trabzonspor’un yalnızca iki tane cılız şutu var, onlar da Volkan’da kalıyor. Ancak Burak, ilk yarının son dakikasında öyle güzel bir gol atıyor ki Trabzonspor’u ve taraftarını maça döndürüyor.
Hani aranmışlardı?
Fenerbahçe ikinci yarıya da yine sakin başlıyor. Trabzonspor ise yine bildiğimiz gibi. Sakinlik yok, öfke ve panik devam ediyor. Dakikalar 60’lara gelindiğinde ise sahadaki gerginlik sona eriyor ama tribün için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Taraftarların didik didik arandığı söylenmesine rağmen sahaya atılmadık hiç bir şey kalmaması ise düşündürücü. Maçtan çok bunları seyrediyoruz. Sonlara doğru geldiğimizde, Fenerbahçe skoru yeterli görüp geriye çekilince Trabzonspor en başından yapması gerekeni yapmaya çalışıyor. Yani futbol oynamaya çalışıyor ama çok geç kalıyor. Fenerbahçe istediğini alarak şampiyonluk ümitlerini son haftaya taşıyor. Trabzonspor’a ise belki direkt, belki baraj maçı ile Avrupa’ya gidebilmek tesellisi kalıyor. Dün akşam maça damga vuran iki önemli faktör vardı.
1-Hakem Abitoğlu,
2-Zokora.
KIRILMA ANI
45+4
Belki bir gol bulsa gerisi çorap söküğü gibi gelecek. İlk yarının ortalarına kadar geliyoruz ama tek pozisyon bile izleyemiyoruz. Emre ve Engin’in uzaktan birer denemeleri o kadar. Geçtiğimiz haftalardaki G.Saray’ı sahada mumla arıyoruz ama bulamıyoruz. Hani bir şarkı vardır, “O eski halinden eser yok şimdi” diye. Aynen öyle. Aslında sahada G.Saray’ı aman aman zorlayan bir rakip de yok. Selçuk ve Melo üretken değil, kanatlar kırılmış çalışmıyor. Elmander ile Necati ise bir oraya bir buraya koşup duruyorlar. Koskoca ilk yarıyı G.Saray, pozisyonsuz, futbolsuz ve golsüz bitiriyor. Trabzonspor ise Burak ile ilk devrenin sonunda ilk 45 dakikadaki tek pozisyonu buluyor ama Muslera gole izin vermiyor.
Eski tas eski hamam misali
İkinci yarı başlıyor, Trabzonspor yine rahat. Üst üste pozisyonlar buluyor ama dün akşam çok cömertler. G.Saray ise yine eski tas, eski hamam misali. Fatih Terim bile bu isteksiz takıma fazla müdahale etmedi. En azından fizik gücü yüksek Riera değişikliği olabilirdi. Terim de haklı tabii. O kadar çok çıkacak oyuncu var ki, beklemeyi tercih etti. Hamlelerini tek tek yapmayı tercih etti. Son dakikalara gelindiğinde ise biraz da Trabzonspor’un geriye yaslanmasıyla G.Saray baskıyı kurdu ve maç tek kaleye döndü. G.Saray adına beklenen ve bir türlü gelmeyen gol, korkulu rüyayı kabustan da öte karabasana döndürdü. Demek ki, şampiyonu görmek için son doksan dakikayı bekleyeceğiz. Dün akşam kazanmak adına G.Saray fazla bir şey yapmadı ve işini bir hayli zora soktu.
KIRILMA ANI
44
Muslera, karşı karşıya kaldığı Burak’a gol izni vermeyip takımını yenilgiden kurtardı..
“Havasına suyuna, taşına toprağına, bin can feda benim yurduma...” Ne güzel sözler bunlar... Akdeniz’den başladık, Ege sahilleri ile finale doğru gidiyoruz. Mükemmel bir organizasyon. Başta Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Dünyanın birçok ülkesinden yüzlerce yarışmacı ve konuk var. Memnun olmayanı görmedim. Böyle bir tanıtımı milyar dolarlarla yapamazsınız. Bugün Bodrum’dayız. Sonra Kuşadası ve İzmir derken, İstanbul’da bitiyor yarış. Her güzel şeyin zaten bir sonu yok mu?
İkisi de sezona çok büyük ümitlerle başlamış. Beşiktaş, müthiş transferler yapmış ama sonuç hayal kırıklığı. Ne Avrupa, ne Türkiye Kupası ne de Süper Lig. Tabii ki Süper Lig derken şampiyonluktan bahsediyorum. Elde kalan yalnızca Avrupa’ya gidebilme umudu. Tek teselli bu olacak. Trabzonspor açısından da değişen fazla bir şey yok. Yaşanan hüsran ve hayal kırıklığı ile birlikte geçtiğimiz sezonun etkisinden kurtulamadılar. Her iki takımın da geçtiğimiz hafta rakiplerine yenilmeleri ile zaten pamuk ipliğine bağlı olan şampiyonluk ümitleri bitmişti. Ne acıdır ki artık hedefleri üçüncü olabilmek ve Avrupa’da kalabilmek. Play-off sistemi ile hedefler de oyna oyna bitmiyor. İki takımda da eksikler var ama sahada olanlar bunu fazla hissettirmiyor. Trabzonspor daha baskılı ve hızlı başlıyor. Daha 1. dakika bile dolmadan Adrian ile pozisyon da buluyor. Trabzonspor’un 10 numaralı transferi Adrian golü yapamıyor. Çünkü gol atmayı unutmuş. Zaten sezon bitiyor bundan sonra gol atmayı hatırlasa ne olur, hatırlamasa ne olur? Hala ısınamadı herhalde.
İkinci yarıya kaybedecek bir şeyi olmadığını anlayan Beşiktaş daha iyi başladı ve üst üste Q7 ve Fernandes ile net pozisyonlar buldu ama tabelayı değiştiremedi. Dakikalar ilerledikçe iki takım da gol için riskler almaya başlayınca bol bol pozisyon izledik.
Bu maçın golsüz bitmeyeceği belliydi. Beşiktaş defansının tuhaf ofsayt duraklamasını Halil affetmedi. İyi oynarken, hatta net pozisyonlar bulup değerlendiremezken yenilen gol, Kartal’ın dengesi ile birlikte moralini de bozdu. Bozuş o bozuş. Kalan dakikalarda Beşiktaş zaten kendine gelemedi. Trabzonspor ise yakaladığı avantajı korumaya çalışınca son 10 dakika rakibine davetiye çıkarttı. Ancak Beşiktaş bu daveti de geri çevirince, Trabzonspor, Avrupa’ya direkt gitmek için bir adım öne geçti.
52:Tolga’nın ikramını geri çeviren Q7’nin pozisyonu. Önüne geleni çalımladı ama doymadı. Takımını olası bir golden ve puandan etti.
Bu yıl 48. defa gerçekleştirilecek olan tura dünya çapından 200 bisikletçi katılım gösterecek.Sekiz etaptan oluşan tur, bu kez Antalya’dan başlayacak. Avrupa Spor Başkenti İstanbul’da sona erecek.
YARIM asra yaklaşan bir klasik... Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu... Bir baştan bir başa Akdeniz’in güzelliklerini tüm dünyanın doya doya izleyeceği tur başlıyor. La Tour de France, İspanya ve İtalya Bisiklet Turları’nın kalitesini kovalayan Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, bu kez geçtiğimiz yılların tersine İstanbul’da start almayacak. Avrupa Spor Başkenti İstanbul’da sona erecek. Tüm dünya bir kıtadan diğerine bir bisiklet turuna şahit olacak. Sporcular, Boğaziçi Köprüsü’nden geçerek Anadolu yakasında finish çizgisine ulaşacaklar.
Zafere pedal çevirecekler
Yıllardan bu yana bu turun sıkı bir izleyicisiyim.
5 yıl önce turda yer alacak sporcu bulamıyorduk.
Şimdi öyle mi? İki Türk takımı da turda mücadele edecek. Dünyanın önde gelen takımları ve sporcuları zafer için pedal çevirecek. Artık tur için davetiye de göndermiyoruz. Tam aksine başvuranlar arasından katılacakları biz belirliyoruz.
Müftüoğlu’nun başarısı
Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, uluslararası yayınlarla da Türkiye’nin güzelliklerini dünyaya sergileyecek. Bu başarıda en büyük payı olan isimlerin başında hiç kuşkusuz Bisiklet Federas-yonu Başkanı Emin Müftüoğlu geliyor. Ve elbette ki Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü.. Hepsine sonsuz teşekkürler...