Yani önümüzdeki ay yarım dalya deniyor. Tur öncesinde dün tanıtım toplantısında Başkan Emin Müftüoğlu, çok heyecanlıydı.
Heyecanı ve sevinci gözlerinden okunuyordu. Ben de çok heyecanlıyım ve turu sabırsızlıkla bekliyorum. Tur o kadar prestijli bir hale geldi ki, dünyanın çeşitli ülkelerinden takımlar yarışmaya geliyorlar.
Hem de bu bisikletçiler dünya sıralamasında en üstte olan sporcular. Gerçekten de son 6 yılda Emin Müftüoğlu ile bisiklet sporu adeta çağ atladı. Müftüoğlu’ndan önce kimsenin fazla ilgilenmediği ve merak bile etmediği Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Tur’u artık televizyonların naklen yayınladığı tur haline geldi. TRT bütün etapları canlı veriyor.
Eurosport da dünyanın bir çok ülkesine en az 6-7 dile çevirerek bu büyük organizasyonu izleyenlerine sunuyor. Bunlardan daha önemlisi ise ülkemizin tanıtımı. Akdeniz ve Ege sahillerinde eşsiz güzellikler önünde gerçekleşiyor. Zaten Tur’un yapılacağı şehirler ve parkurlar belli olduğu için oranın halkı da yarışları dört gözle bekliyorlar. Tur’da 50. Yıl olduğu için sürprizler de var.
Müftüoğlu’nun dediği gibi, her eve herkese bisiklet. Bisikleti olmayan kalmasın. Kalmasın derken, zaten bisiklet kullanılacak yerler kısıtlı ve araba sürücülerinden biraz daha anlayış bekliyoruz. Eğer bisiklet turunun yapılacağı güzargahlarda oturuyorsanız, sakın kaçırmayın. 27 Nisan’da Alanya’dan başlıyoruz ve herkesi de davet ediyoruz.
Fenerbahçe maçında yaşanan o travmayı atlatmak kolay değil. Hami Hoca ve ekibini tebrik ediyorum. Uzun zamandır Trabzonlu futbolcuları sahada böyle görmemiştim. Ne F.Bahçe maçında yaşananlar ne de alınan cezaları kafalarına takmamışlar. Her zaman yapmaları gerekeni yani mücadele etmeyi tercih ettiler.
Öyle bir ilk yarı izledik ki inanılmaz. Trabzonspor çok sakin, çok iyi mücadele ediyor ve çok koşuyor. Biraz abartılı olacak ama sanki antrenman yapıyor. Sahada Sivasspor diye bir takım yok. Ama Trabzonspor’un yapacak daha çok işi var. Daha maçın hemen başında Korcan’ın hatasını affetmeyen Mustafa Yumlu, arkasından Olcan ve Henrique’nin golleri sadece ilk yarıyı değil maçı da bitiriverdi. Kaçırdığı goller de cabası.
HEDEF AVRUPA BİLETİ
2. yarı başlarken tablo aynen şöyle, Sivasspor yenilgiyi kabul etmiş ve Trabzonspor ise üç puanı cebine koymuş bir görüntü var. Rahatlayan Trabzonspor biraz geriye çekilerek Sivas’ın oynamasına izin veriyor ama Yiğido’nun öyle bir niyeti yok. İlk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da Korcan’ın hatası ve bu kez affetmeyen Özer oluyor. Özer iyi futbolunu ve mücadelesini attığı golle kutluyor. Zaten doğru dürüst mücadele etmeyen ve oyun düzeni de olmayan Sivasspor disiplini de kaybedince, yalnızca maçın bir an önce bitmesini beklemeye başlıyorlar. Dedik ya ilaç gibi geldi diye... Trabzon ayağa kalktı. İnşallah bundan sonra oturmaz ve Avrupa biletini de cebine koyar.
Tamam, tüm mahkemelerde haklı da görülmüş olabilirsin ama burası futbol sahası ve savaş alanı değil. Caner veya Volkan sana ne yaptı? Kaldırım taşı, kapı kolu, bozuk para, taş, pet şişeler ve daha neler neler... Peki kime atıyorsunuz veya kime zarar veriyorsunuz?
Futbol maçı izleyeceğimizi düşünüyordum ama yanılmışım. Maalesef bazı Trabzonspor taraftarları savaşa geliyor gibi hazırlanmış. En başta sorulması gereken soru ise, bu kadar çeşitli yabancı madde nasıl içeri sokuluyor? Yazık ki çok yazık... İnanın sahada futbolcular arasında hiçbir şey yok...
ŞİMDİ KİM KAZANDI?
AZ da olsa futbola dönecek olursak, Trabzonspor oyuna çok iyi başlıyor. Tam net olmasa da iki tane pozisyonları var. Ama hiç fark etmiyor. Fenerbahçeli futbolcular ne zaman taç veya korner kullanmaya kalksa, taş, bozuk para ve çakmak yağıyor. Hele hele kaleci Volkan ne yapsın? Volkan’a atılmadık madde kalmadı. Gerçekten de futbol adına çok üzüldüm.
Maç daha bitmemiş ve ne olacağı belli bile değil... Daha ilk yarı sona ermemiş ve Trabzonspor serbest atış kullanacak ama kullandırmıyorlar. Bazıları resmen bu maçın oynanmasını istemiyor. Ve başarıyorlar da. Ne oldu şimdi? Trabzonspor mu kazandı? Yok yok, o maddeleri içeri sokanlar ve sahaya atanlar kazandı. Maalesef Trabzonspor kaybetti. Nereden baksan hükmen mağlubiyet ve bilmem kaç maç ceza kapıda.. Tebrik ederim o provokatörleri, amaçlarına ulaştılar.
Bu sezon Trabzonspor’un o kadar kötü bir görüntüsü var ki inanılmaz. Eskiden olsa Trabzonspor her çıktığı maçın favorisi olurdu. Hele hele Avni Aker’de rakip takımlar berabere kaldıklarında galip gelmiş gibi sevinirlerdi. Artık ne o eski Trabzonspor var, ne de ‘bir çoğu için söylüyorum’ öyle canla başla ve forması için mücadele eden futbolcusu var.
Dün Konyaspor karşısında ilk yarıda Trabzonspor sanki sahada yok gibi.
BU NASIL DİK OYNAMAK?
İLK 45 dakikada Trabzonspor’un bir tane bile etkili atağını göremedik. Ne Henrique ne de Olcan forvette hiç etkili olamadı. Ancak bu onların çok kötü olduğundan değildi. Forvete topları taşıyacak iki oyuncu Zokora ve Malouda’nın ne koşmaya ne de mücadele etmeye güçleri yok. İkisi de orta sahada gezintiye çıkmış turist gibiler. Belki de Konyaspor’da bu kadar kötü bir Trabzonspor’u karşısında beklemiyordu. Konyaspor orta sahası belki de ilk yarıda bu sezon en rahat maçlarından birisini oynadı. İstedikleri gibi top çevirip hiç karşılık görmeden pas yaptılar ancak onlarda üretken değildi. Trabzonspor’un bu görüntüsünü gördükten sonra aklıma Hami Hoca’nın, “ Trabzon’da halay dik oynanır, biz de artık dik oynayacağız” sözleri geliyor. Hami Hoca bu nasıl dik oynamaktır. Eğer
bu dik oynamaksa, lütfen bu takımı bir daha böyle dik oynatma.
BERABERLİĞE RAZI FIRTINA
İKİNCİ yarıda Konyaspor, dik oynamayı bırakın sahada dik bile duramayan Trabzonspor’un üstüne daha cesaretli gelmeye başladı. Tabii ki pozisyonlarda üst üste geldi ancak Onur Kıvrak, soyadı gibi gole geçit vermiyor. İkinci yarıda da 20 dakika geçmiş ve Trabzonspor’un hali çoktan beraberliğe razı görüntüde. 65. dakikada Malouda oyundan çıkıyor, ama nasıl çıkıyor. Yürüyecek hali bile yok takımına zaman kazandırmak adına hiç acele etmiyor. Trabzonspor’un 70’den sonraki görüntüsü ise aynen şöyle: 8 futbolcusu ile defans yaparak, Olcan ve Henrique ile mucize aramak. Trabzonspor aradığı o mucizeyi bulamadı ama altın değerinde bir puan buldu. Ne olacak, hedef yok bir şey yok, orta sıralar için bir puan iyidir herhalde.
Ama yedek de olsalar takımın adı Juventus. Bir de Trabzonspor’un kadrosuna bakıyorum ve Hami hocanın Henrique takıntısına bir anlam veremiyorum. Sanki bu Henrique değildi Trabzonspor’un Avrupa’da buralara kadar gelmesindeki en büyüt etken!..
İlk maçta Emre Güral yanlışı, şimdi de Janko... Neymiş, antrenmanlarda çok iyi çalışıyormuş. Kime ne kardeşim, benim için maçta ne yaptığı önemli. Demek ki Henrique konusunda ne Şenol Güneş, ne Tolunay Kafkas, ne de Mustafa Reşit Akçay haklıymış, sadece Hami hoca doğru düşünüyormuş!
JUVE NELER KAÇIRDI?
Bazıları antrenman, bazıları maç topçusudur. Bunun en büyük örneği de Sergen Yalçın’dır. Zaten Janko da dün bunu ilk 45 dakikada ispatladı. Koskoca ilk yarıda ne ayağına ne de kafasına top değmedi desek yalan olmaz. Bir o değil, sahada Trabzonspor diye bir takım yoktu. Juventus istediği gibi oynadı. Kalede Onur çaresizlik içinde çırpınıp durdu. Ama nafile... Juventus ilk yarıda 2 tane attı ancak attığından da fazlasını kaçırdı.
SADECE TARAFTAR
İkinci yarıda da Trabzonspor kanadında değişen bir şey göremedik. Zaten takımın oyunun akışını değiştirecek gücü de yoktu. Ne yazık ki Trabzonsporlu futbolcular, fark daha fazla açılmasın mantığında maçın sonucunu beklediler. Juventus o kadar rahattı ki, biraz ağır olacak ama sanki antrenman yaptılar.
Dün akşamın iyi olan tek yönü taraftarlardı. Stadı doldurdular ve skoru önemsemediler. 90 dakika oynayamasa da, mücadele etmese de takımlarını desteklediler ve sonunda da Juventus’u alkışlarla uğurladılar. Bence esas alkışı da yağmurda beraber ıslanan Trabzonspor taraftarları haketti.
Hep yazmaktan bıktık ama bir gol yemesine rağmen yine ilk yarıya damgasını vuran kaleci Onur oldu. En az üç-dört gollük pozisyonda kalesinde devleşti. Herhalde birilerinin Trabzonsporlu futbolculara maçtan önce lig maçı değil de, Avrupa kupası maçı oynayacaklarını söylemesi lazımdı!
Bir kere takımın lideri yok. Liderlik pozisyonunda oynaması gereken Colman ve Adrian’dan bu görüntüleri ile figüran bile olmaz. İyi ki Onur ve Olcan var. Gerisi sorumluluk bile almıyor. Zaten topu alan doğruca bakmadan Olcan’ın oynadığı bölgeye uzun top atıyor. Olcan da ne yapsın, canla başla oynamaya çalışıyor. Atılan her topu kovalıyor ve bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama ona da yazık değil mi?.. Kaç kere depar attı sayamadım bile. Terden forması sırılsıklam oldu. Bazıları ise hiç terlemedi bile...
EVLERE ŞENLİK DEFANS
EMRE, Juventus maçında yokları oynamıştı. Aynen devam ediyor. Kayserispor’un zaten kaybedecek bir şeyi yok. Onlar düşmüşler can derdine... Ancak onlar da karşılarında böyle kötü bir Trabzonspor beklemiyordu herhalde...
Trabzonspor’un ‘Orta sahası yok’ desek abartı olmaz. Kayserispor her çıkışında orta sahada hiçbir engel olmadan rahatça Trabzonspor ceza sahasına geliyor. Hele Trabzonspor’un yediği gol evlere şenlik... Tam dört Trabzonsporlu defans oyuncusu seyrederken top çoktan filelere gitmişti bile...
15 DAKİKALIK FIRTINA
İKİNCİ yarı başlarken, sahada tam bir Karadeniz Fırtınası var. Hami Hoca ilk yarıda sahada yürüyecek bile halleri olmayan iki oyuncusunu dışarı alıp, forvetlerini oyuna sokunca işler tamamen değişti. İlk yarıdaki o silik Trabzonspor’dan eser bile kalmamıştı.
Trabzonspor’da o dikkat ve anlayış ile sahadaydı. Ancak yalnızca defans yaparak avantajlı bir skor alamazsınız.
Bence Hami Hoca’nın maça Emre yerine Henrique ile başlaması gerekirdi. Çünkü Henrique’de bu maçı kaldıracak tecrübe ve deneyim var. Tamam, Türkiye liginde istediğin gibi tercihlerini yapabilirsin ama böylenine bir maçta tercihini doğru kullanmalısın.
Trabzonspor dün akşam ilk 45 dakikada hiçbir şey oynayamadı. Yalnızca rakibini karşılamaya çalıştı. Hami Mandıralı orta sahayı kalabalık tutarak takımının direncini yükseltmiş; ama hücumda hiçbir varlık gösteremeyen Trabzonspor çok silik oynadı. Diyeceksiniz ki, Emre 3. dakikada yakaladığı o pozisyonda golü yapsa her şey değişirdi diye. İnanın yine fazla bir şey değişmezdi. Emre o pozisyonda topu alıp ileriye gitmek yerine frene bastı. İşte tecrübede böyle bir şey zaten. Burada hocanın kararına saygı duymaktan başka bir şey yapamayız. Juventus’da zaten öyle ahım şahım bir oyun oynamadı ama üç dört kere geldiler, biri gol oldu diğerlerini ise Onur çıkarttı. Juventus’un kalecisi Buffon ise ilk 45’te Onur’dan çok daha rahattı ve bir libero gibi oynadı.
HALLEDERLER
TRABZONSPOR ikinci yarıya rakibinden daha çok koşarak ve daha çok pres yaparak başladı.Henrique’nin de oyuna girmesiyle hücumda da var kendini hissettirdi. Hatta 71. dakikada beraberliğe de çok yaklaştık ama Olcan attığı golde hakem topun dışardan geldiğini söyleyince hevesimiz kursağımızda kaldı. Ama olsun yine de iyi oynuyorduk. En azından ilk yarıdaki o silik görüntü ortada yok. Juventus’ta artık elini kolunu sallayarak gelemiyor. Tek eksiğimiz atacağımız bir gol. Eğer Avrupa’da devam etmek istiyorsak, madem atamıyoruz yememeliyiz de. Trabzonspor’da son dakikalarda bunun bilincinde olarak oynadı. İstediğini alamasa da umudunu korudu. Umudunu Avni Aker’e taşıdı. Galatasaray, yapmıştı neden Trabzonspor yapmasın. Avni Aker’de rövanşta tek bir koltuk boş kalmasın, gerisini bu çocuklar halleder.
Ama Trabzonsporlu oyuncular krizi çabuk atlatmış gibi gözüküyor. Ligin iyi mücadele eden ve çok koşan takımlarından olan Karabükspor karşısına Trabzonspor’u iyi hazırlayan Hami Hoca, kalabalık orta saha ile takımının direncini biraz yükseltmiş. Yoksa o kadar değişen fazla bir şey yok. Trabzon’un görüntüsü orta sıralara oynayan sıradan bir takım görüntüsü. Tipik bir deplasman takımı gibi, oyunu kendi sahasında kabul ederek hızlı hücumlarda gol arıyor.
İlk yarının ilk 10 dakikasında her şey yolunda gitti. Hele Emre’nin golü Trabzonspor’a ilaç gibi de geldi. Ama ondan sonra klasik Trabzonspor’u izledik. Klasik diyorum, çünkü Onur yine iki inanılmaz pozisyon çıkartarak ilk yarıya damgasını vurdu.
İlk 45 dakikanın üç olayını şöyle bir sıralarsak yine 1. sıraya Onur’u koyacağız. 2. sırada maçın hakemi Süleyman Abay var. Çok kötü bir yönetim gösterdi. Hele bir Trabzonspor atağında avantaj kuralını kullanmayarak olası bir Trabzonspor golüne engel oldu diyebiliriz. 3. sırada ise Emre var. Öyle bir gol attı ki, bu kadar inatçılık olur. Vurdu defanstan döndü, yine hamle yapıp ağları sarstı.
İkinci yarı başlar başlamaz aslında işin rengi de biraz belli olmuştu bile. Trabzonspor ne hikmetse eski hastalığı olan skoru korumayı tercih ediyor. İkinci golü aramak yerine oyunu kendi sahasında kabul ediyor. Hal böyle olunca da Karabükspor önce beraberliği buluyor. Daha Trabzonspor beraberliğin şokunu atlatmadan ikinciyi de atıp, rakibin moralini sıfıra indiriyor. 2-1’den sonra sahadaki Trabzonspor’u üç cümle ile özetleyecek olursak;
1- Ne yaptığını bilmeyen, 2- Acemi ve telaşlı, 3- Çöküş devam ediyor. Çöküşün duracak gibi bir görüntüsü de yok. Şu zor günlerde pek umudumuz yok ama Juventus karşısında alınacak iyi bir skor belki işleri biraz yoluna koyabilir. Yoksa bu sezon için ligden beklentimiz falan kalmadı. Son söz: Koskoca Trabzonspor, beraberliğe bile sevinecek bir hale gelmiş.