Hepimiz neredeyse kendimizi kandırarak, “Nasıl olsa Avrupa’da dolu dizgin gidiyor” diyerek, avutuyoruz. İstatistiklere bakıyoruz, kendi sahasında zorlansa da kör topal gidiyor. Deplasmanda ise tamamen kayıpları oynuyor. Hele dün akşam ilk yarıda Gaziantep’de hiç yoklardı. Gaziantepsporlu futbolcular ellerini kollarını sallayarak, hemen hemen hiç zorlanmadan Trabzonspor ceza sahasına çok kolay gelebiliyor. Hiç mücadele etmeden maç kazanamassınız. İşin ilginç yanı Mustafa Akçay da oyuna hiç müdahele etmiyor ve yalnızca sakız çiğniyor!. Zaten ilk yarıda Cenk Tosun yetti de arttı bile. Hele yenilen ilk gol tam anlamı ile evlere şenlikti. Arkasından Trabzonspor kendine gelir diye düşündük ama Cenk durmuyor ki yine Onur’u avlıyor. Trabzonspor baskı kurmaya çalışıyor fakat beceremiyor. G.Antep yine rahat gelerek tehlike yaratıyor ama Onur farkın daha da açılmasına izin vermiyor.
UYANDIRMAYA ÇALIŞTI
Belki devre arasında soyunma odasında bir şeyler konuşulmuştur ve Trabzonspor uyanır diyoruz ama nerede? Bırakın uykuyu, koma hali devam ediyor. Trabzon ite kaka biraz kıpırdıyor ama hiç hali yok gibi. Gaziantep fark bire inince biraz bocalıyor ama kendine hemen geliyor. Çünkü maçı da üç puanı da çok istiyor. Korner atışında yine tüm Trabzonspor defansı seyrediyor ve fark yine ikiye çıkıyor. Emre, Trabzonspor’u umutlandırıyor fakat yalnızca umutlandırıyor. Oyunun çoğunluğunda daha derli toplu olan Gaziantepspor üç puanı aldı. Hep geride olduğu için zaman zaman Trabzonspor iyi oynar gibi gözüktü ama üstünlük kuramadı. Dün akşamın güzelliği ise izlediğimiz nefis gollerdi.
MAÇIN İYİSİ
Cenk Tosun. Tosun gibi Maşallah.
MAÇIN KÖTÜSÜ
Yerimiz dar ve isimler bu alana kesinlikle sığmaz.
Ama bu sezon bırakın fırtınayı, şöyle hafif esintisi bile yok Trabzonspor’un... Balıkesir’de öyle böyle değil inanılmaz bir soğuk var. Tam fırtına olmasa bile inanılmaz da rüzgar var. Ancak maçta da Balıkesirspor fırtınası var. Trabzonspor o kadar rahat ki inanılmaz. Sanki turu geçmeyi garantilemiş, sanki iki üç farklı öndeymiş gibi hiç umrunda olmadan oynuyor. Daha doğrusu oynayamıyor.
BİTSE DE GİTSEK...
KOSKOCA ilk yarıda Trabzonspor’un doğru dürüst gol pozisyonu bile yok gibi... Ne organize olabiliyorlar, ne de mücadele ediyorlar. Trabzonspor’un yaptığı tek şey, defanstan uzun toplarla ceza sahasına inmek... Orta saha diye bir şey yok. Belki de Mustafa Akçay başına gelecekleri biliyor. Çünkü kadroyu hemen hemen hiç bozmamış. Bir tek Onur eksik ve onun eksikliği de çok belli oluyor.
Hakkını yemeyelim, Balıkesirspor ilk 45 dakikada çok iyi mücadele etti ve galibiyeti de istedi. Organize olarak geldiler ve tam üç gol buldular. Trabzonspor bırakın turu geçmeyi istemeyi, maça ortak bile olmaya çalışmıyor. Her halde soğuk ve fırtınalı hava onları da çok etkiledi ki maç bitse de gitsek havasındalar.
BİLEĞİNİN HAKKIYLA
İKİNCİ yarı ise doğal olarak iki farklı önde olan Balıkesirspor, geriye yaslanarak skoru korumaya calıştı. Ancak etkili kontrataklarla sahada Trabzonspor’dan daha iyi ve diri olduğunu da gösterdi. Trabzonspor da, sanki iyi oynuyormuş gibi gözüktü. Ancak sakın öyle rakibinin karşısında aman aman bir baskı kurduğunu düşünmeyin.
İstek yok, mücadele yok, dolayısı ile Trabzonspor, Türkiye Kupası’nda da yok. Balıkesirspor çok istedi ve istediğini de bileğinin hakkıyla aldı. Çok şirin statları ve mükemmel taraftarları var. Bu istek ve hevesleriyle sanırım onları önümüzdeki sezon Süper Lig’de izleyeceğiz.
MAÇIN İYİSİ
Ama lige dönünce çok silik bir görüntü sergiliyor. Ne tadı var ne tuzu. Golü atana kadar maçı ve üç puanı isteyen Trabzon, golden sonra çoğu kez olduğu gibi frene bastı. Unutmadan, bir de Olcan’ın frikiği var. İlk yarıda ondan sonrası ise sahada yalnızca Kayseri Erciyes var. Pardon Vleminckx ve kaleci Onur var. Biri vuruyor, biri kurtarıyor. Onur yine Trabzonspor’da devleşen isim oldu. Öyle iki kurtarış yaptı ki, inanılmaz. Tabii ki Trabzonsporlu futbolcular çok rahat. Neden? Çünkü kalelerinde Onur var. Hiç umurlarında bile değil.
Colman biraz hareketli ve takımını ayakta tutmaya çalışıyor. Diğerleri mi, vermişler sırtlarını Onur’a ne etliye dokunuyorlar, ne de sütlüye. Psikolojik midir nedir, yoksa Akçay’ın taktiği midir, ben sezon başından bu yana çözemedim. Bir takım kendi sahasında nasıl bu kadar pasif oynar, anlamıyorum. Ondan sonra da ‘Taraftarlarımız bizi yalnız bırakıyor’ diyorsunuz. Kesinlikle böyle bir şey söylemeye hakkınız yok. Zaten böyle devam ederse bundan sonraki maçlarda bu kadar da taraftar bulamayacaksınız.
KAZANAN HEP HAKLIDIR
İKİNCİ yarıda da tablo değişmiyor. Skoru korumaya çalışan isteksiz Trabzon, maçı öyle tamamlamanın peşinde... Erciyes’in gücü ise ortada... Öyle akın akın gelemiyorlar ama topa daha çok sahip olarak gol arıyorlar. Trabzon nasıl olsa ‘Üç puanı aldım’ dercesine oynuyor. Hiç ummadığı anda ikinci golü atınca sanki altın madeni buluyor. Trabzon’un gol atmaya pek niyeti yok ama Erciyes kalecisi ve iki defans oyuncusu çok yardımcı oluyorlar! Zorlaya zorlaya kendi kendilerine golü atıyorlar.
‘Tamam, Trabzon iki farkı buldu ve maçı kopartır’ diyoruz ama yine olmuyor. Bu kez Yasin’in nefis şutunda Onur’un yapacak fazla bir şeyi yok. Trabzonspor özüne dönüyor. Maçı kendi sahasında kabul ederek maçın bitmesini bekliyor. Erciyes riskleri alarak geliyor, korner üstüne korner kullanıyor ama olmuyor. Oyunu kendi sahasında kabul eden Trabzon, ancak 3. golü bulunca rahatlıyor ve Erciyes’in de direnci kırılıyor. Öyle veya böyle kazanan her zaman haklıdır. Ancak bu anlayış ile nereye kadar gidecek?
MAÇIN İYİSİ
Onur, her maçta zirveye çıkmaktan bıkmadı.
MAÇIN KÖTÜSÜ
Hadi ligde kör topal gidiyor anlarım ancak bu takım Avrupa’da da dolu dizgin gidiyor. Dün akşam tribünler yine boştu. Haklılık payları var tabiİ ki. Çünkü oynanan futbol onları cezbetmiyor. Ancak ne olursa olsun bu takımın Avrupa’da desteğe ihtiyacı var. Hem yönetimin, en başta da Mustafa Reşit Akçay’ın şapkalarını önlerine koyarak buna bir çözüm bulmaları gerekir. Trabzonspor taraftarlarıyla bir bütündür. Silik ve korkak futbol, yenemiyorsam yenilmem gibi şeyler Trabzonspor’a yakışmıyor. Öyle oynayıp berabere kalacağına çatır çatır oyna ve hedefini yüksek tut. Yeniliyorsan da yenil. O zaman taraftar seni yanlız bırakmaz. Neden her hafta maçın en iyi oyuncusu olarak kaleci Onur’u seçiyoruz Bir düşünün...
CİDDİYE ALDI
DEDİK ya Trabzonspor Avrupa’da çok farklı diye, rakip güçsüz olabilir ama Trabzonspor dün akşam işini ciddiye aldı. Turu garantilemesi için 1 puan yetiyordu ama Trabzonspor Avrupa’da ligde ki görüntüsünden çok farklıydı. Zaten rahattı ancak 2 dakika içinde bulduğu 2 golle işi tamamen bitirdi. İlk 2 golde hem Henrique’nin hem de Olcan’ın müthiş uyumu ve akıl dolu pasları vardı. Trabzonspor’u böyle oynarken çok nadir görüyoruz. Onun için de keyfini çıkartıyoruz. Stres yok, gol var, mücadele var, kaleye şut atılıyor, pres yapılıyor yani galibiyet için herşey yapılıyor. Biz bunları hep görmek istiyoruz. Alıştırdınız devamını da bekliyoruz.
MAÇIN İYİSİ
Tabii ki Henrique ve Olcan Adın.
MAÇIN KÖTÜSÜ
Apollon Limassol takımının tüm oyuncuları.
HAKEM
Sokaklarda yaşlısı genci bordo mavi formalarını giymiş taraftarlar görürdüm. Stada geldiğimde ise dolu tribünler ve büyük coşku görürdüm. Ya ben kör oldum, ya da artık bu heyecan kalmamış. Eskiden Trabzonspor deplasmanı rakipler için kabustu, şimdi mi? En kolay deplasman oldu. Elini kolunu sallayarak gelen takımlar bırakın bir puanı, Trabzon’a üç puan için geliyorlar. Taraftarlara da hak vermek gerekir, gelip ne seyredecekler ki? Dün akşam ilk yarıdaki Trabzonspor tam bir rezalet.
Akçay ne yapsın?
TRABZONSPOR’un atağı falan düşündüğü yok. Yalnızca yaptığı Eskişehir ataklarını karşılamak. Bir de kaleci Onur’un Mustafa’ya topu verişi ve Yumlu’nun da topu ileriye vuruşu, başka bir şey yok. Sorumluluk alması gereken Colman ve Adrian bırakın mücadele etmeyi ayakta bile duramıyorlar. Yalnızca bu iki futbolcu
ya kötü dersek haksızlık etmiş oluruz, toptan kötüler... İkinci yarı başlarken bakıyoruz bir değişiklik var mı diye. Ama olmasını da pek beklemiyoruz. Zaten her şey Akçay’ın istediği gibi gidiyor. Taktik belli, yenemiyorsan yenilme. Mustafa Hoca’nın da hakkını yememek gerekir. Değişiklik yapsa ne olacak, kulübede oyunu döndürecek oyuncusu mu var sanki? Aynı filmi izlemeyle devam ediyoruz. Baş aktörler de var, figüranlar da var. Sonuç olarak Es-Es istedi ama Trabzon aldı.
MAÇIN İYİSİ
Erkan. Soyadı gibi futbolu ve oyun zekası da zengin.
MAÇIN KÖTÜSÜ
Kalecinin büyük hatasını Henrique affetmedi. Kaleci Ramazan atılan geri pasta hadi ayağın kaydı ondan sonra topu niye bıraktın anlayamadım. Avrupa yorgunluğu hissedilen Trabzonspor, bu hediye golü bulduktan sonra klasik olarak her zamanki gibi geri çekildi. İnanın koskoca ilk yarıda Trabzonspor bir tek pozisyon bile bulamadan iki farklı öne geçti. Yaklaşık iki yıldır penaltı kullanmayan Trabzonspor Colman ile bu şansızlığını da kırmış oldu. Ondan sonra ne oldu? Trabzonspor maçı kazandım sandı. Hatta ilk yarıyı iki farklı önde bitirebilselerdi ikinci çok daha rahat oynayabilirlerdi. Ama artık neredeyse ilk yarının son saniyelerinde Kadir ve Aykut bir türlü topa dokunamayınca Stancu Gençlerbirliği’ni umutlandırdı.
Yenemiyorsan yenilme tutmadı
İlk yarı öyle bitti ama maçın öyle tamamlanmayacağı da ortadaydı. Aslında ikinci yarı daha güzel maç oluyordu. Gençler baskıyı artırıyor ama Trabzon’da etkili kontrataklarla gözdağı veriyordu. G.Birliği bütün riskleri alıyor ve önce beraberlik derken, aradığını da çabucak buldu. Atılan korner atışında hiçbir Trabzonsporlu topa dokunamayınca Ahmet, dengeyi sağladı. Maçta o golden sonra başladı. Trabzonspor da şöyle bir kendine geldi. Top bir o kalede bir bu kalede. Dedikya bu maç ilk yarıda ki skorla bitmez diye, bitmedi de. 2-2’den sonra biraz frene basan Gençlerbirliği, kontra ile üçüncü golü de bulunca Trabzon şoka girdi.Düşünülmesi gereken ise Trabzonspor gibi bir takımın 2-0’dan nasıl maç verdiğidir. Sevgili Mustafa Hoca bu kez yenemiyorsan yenilme de tutmadı.
Güle güle Hacı Amca
Dün Ulu Önderimizin ölüm yıldönümüydü. Gururla andık ve hüzünlendik. Hacı Hasdemir’i kaybetmiş olmamız da beni derinden yaraladı... Acı haberi Varşova Havalimanı’nda aldım. Hacı Hasdemir ölmüş. İnanamadım veya inanmak istemedim. En çok da Bahadır Çokişler’e darıldım. Kime kızacağımı da açıkçası bilemiyorum. Haber vermedi filan, kara haber tez ulaşır derler ve tamamen doğru. Gelmez olaydı. Ama geldi. Hacı hep bana, “Bayram Amca” derdi. Benden iki üç yaş küçüktü. Amcam, yüreğini biliyorum ve ruhun şad olsun. Böylesine bir maçtan sonra seni yazmak istemezdim ama oldu. Güzel insan, arkadaş canlısı ve dürüst gazeteci arkadaşım Hacı Hasdemir, mekanın cennet olsun.
MAÇIN İYİSİ
Gençler’den Ahmet. İşini de yaptı golünü de attı.
MAÇIN KÖTÜSÜ
Dün akşam oynanan Varşova maçı öncesinde de basın toplantısında Akçay ayrı telden futbolcusu ayrı telden çalıyor. Mustafa Hoca, “Yenilmemek için geldik ve beraberliğe oynayacağız” diyor, Alanzinho ise “Galibiyetten başka düşüncemiz yok” diyor. Belli ki kendi aralarında fikir ayrılığı var. Trabzonspor maçın ilk yarısında yalnızca direndi ve savunma yaptı. İlk yarıda ne orta saha üretkendi ne de forvetler becerikliydi. Ancak her şeye rağmen Trabzonspor ilk yarıda istediğini aldı.
2. yarı işlerin biraz daha zor olacağı belliydi. Üstüne bir de anlamadığımız bir şekilde Mustafa Hoca, Bamba’yı oyundan aldı. Tamam Bamba biraz savruk oynuyor ama rakip forvetleri de bezdiriyordu. Trabzonspor maçın ikinci yarısında ara sıra dişini gösterince Varşova’da istediği baskıyı kuramadı. Dakikalar ilerliyor ve her şey Trabzonspor’un istediği gibi gidiyordu. Bordo mavili takımın tecrübeli oyuncuları da ipleri eline alınca Trabzonspor, Avrupa’da deplasmanda nasıl oynanacağını gösterdi. İlk yarıdaki yalnızca savunma düşüncesini bir kenara bırakan Trabzonspor bulduğu golle de Vorşova’nın ümitlerini bitirmiş oldu. Son 15 dakikada ise Trabzonspor çok rahattı. Rakip ise yediği sert yumrukla abondone olmuş bir boksör gibiydi. Son darbeyi ise Olcan vurdu ve rakibi nakavt etti.
Kendi sahasında ligimizin en çok gol yiyen ve pozisyon veren takımı Elazığspor’u konuk etti. Ama Trabzonspor yine çok isteksiz. Karşısında o kadar davetkar bir takım var; ancak Trabzonspor bu davetten yararlanamıyor. Elazığ sahasından her çıkmak isteyişinde hata yapıyor. Ancak Trabzon’un üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi. Elazığ doğru dürüst mücadele bile etmiyor, sanki sahaya fark yememek için çıkmış bir görüntüleri var. Bordo mavililer karşısında böyle birtakım bulmuş ve rakibini boğması ve hatta nefes bile aldırmaması gerekir ama nerede?... Nedense rakibinin üstüne bile temkinli gidiyor. Genç Yusuf çok çabalıyor, kovalıyor, çalışıyor ve çok da istekli. Yusuf bunun mükafatını da alıyor ama sevinemiyor bile. Sakatlanarak, ‘Benden bu kadar’ diyor ve oyundan çıkmak zorunda kalıyor. Öyle veya böyle Fırtına ilk yarıyı önde kapatıyor. Aslında Trabzon biraz daha hareketli ve istekli olabilse direnmeye gücü bile olmayan Elazığ karşısında farkı açar ve maçın ikinci yarısında da çok rahat olabilirdi.
KLASİK TRABZON
İkinci yarı başlıyor ve klasik Trabzonspor. Mustafa Hoca’nın taktiği zaten belli. Ya yenemiyorsan, yenilme, ya da yeniyorsan skoru koru. İkinci yarıda Trabzonspor hemen geriye çekiliyor ve rakibine, “Üstüme gel gol at” diyor. Bu futbolcular üzerinde psikolojik midir nedir ben çözemedim. İşte bu bölümlerde Elazığ fırsatı da yakalıyor. Penaltı kazanıyor ama kalede Onur’un olduğunu unutuyor. Tamam Trabzonspor penaltı kazanamıyor ama Onur da rakiplerin penaltısına izin vermiyor. Onur’un bu penaltı kurtarışı hem de dönen topu da kurtarışı takım arkadaşlarını motive ediyor. Biraz kıpırdayan Trabzonspor Henrique ile ikinci golü bulunca stresten kurtuluyor. Bu hafta Avrupa haftası. Varşova maçı öncesinde bu galibiyet büyük moral oldu. Tabii ki galibiyette en önemli pay Kaptan Onur’un. O penaltı gol olsa ikinci yarı çok daha zor olabilirdi. Ama kaptan gemisini yine kurtardı.
PENALTI DA NE?
Son söz Mustafa Hoca’ya. Maçta penaltı olunca aklıma geldi. Şöyle bir baktım Trabzonspor neredeyse iki senedir penaltı kullanmıyor veya başka bir deyimle penaltı kazanamıyor. Sevgili Mustafa Hoca, inşallah antrenmanlarda penaltı çalışması yaptırıyorsundur. Yaptırmalısın da. Ayrıca takımın penaltıcıları da bellidir herhalde. Çünkü bu futbolcular penaltı atmaya atmaya, penaltı atmayı unutmuş olabilirler!
MAÇIN İYİSİ
Trabzonspor’un tecrübeli kalecisi Onur.
MAÇIN KÖTÜSÜ