×
Daha sonra Rizespor karşısında tel tel dökülürken bir puanı zor kurtarmıştı. Akhisar maçı dedik, kendi sahasında oynuyor dedik, kadroya baktık çift forvet, ama sahadaki TrabzoN’un yine tadı tuzu yok. Ne defansın orta saha ile iletişimi var, ne de orta saha oyuncularının forvetlerle uyumu var. Yani Trabzonspor’un doğru dürüst düzeni yok. Akhisarspor her geldiğinde tehlike yarattı. Önce Onur nefis bir top çıkarttı ancak bir dakika sonra Uğur’un vurduğu kafa şutunda yapacak hiçbir şeyi yoktu. Daha sonra Olcan hiç yoktan yarattığı serbest atışta karşılığı verdi. İlk yarının öne çıkan pozisyonları ise 1- 16. dakikada Onur’un çıkardığı pozisyon. 2- 32. dakikada Kenan’ın düşürülmesi ve bana göre de penaltı. 3- İlk yarının kırılma dakikası ise 45. Henrique öyle bir gol kaçırdı ki taraftarların da büyük tepkisini çekti.
HOCA ALKIŞLIYOR
İkinci yarı başlarken de Trabzonspor’un ne oyun anlayışı, ne düzeni ne de isteği var. Mehmet Akyüz öyle bir kafa golü atıyor ki, Mustafa, Aykut ve Zokora yalnızca seyrediyor. Arkasından da Zokora’nın ikramını yine Mehmet Akyüz geri çevirmiyor. Ne moral kalıyor ne de başka bir şey. Bir yandan taraftarlar yönetimle Mustafa Hoca’yı istifaya davet ediyor, diğer tarafta ise Mustafa Hoca oyundan çıkan oyuncularını sanki çok iyi oynamışlar gibi alkışlıyor ve tebrik ediyor. Demek ki bu takım Antalya kampında çalışmamış ve tatil yapmış. Tatil de devam ediyor. İyi tatiller.
Çünkü bir tarafta şimdiden lige tutunmaya çalışan Rizespor var, diğer tarafta ise beklediği çıkışı yakalayamayan Trabzonspor var. Tam da çatır çatır değil ama ona yakın bir ilk yarı izledik. Rizespor sanki maçın son dakikalarıymış gibi bütün riskleri alarak saldırıyor, Trabzonspor ise daha temkinli. Tek eksik goldü. Her iki tarafta o gole çok yaklaştı ancak beceremediler. Trabzonspor’un orta sahası arızalı araba gibi. Bir stop ediyor. Bir çalışıyor. Adrian çok koşuyor ama üretken değil. Bir türlü o öldürücü pas trafiğini yapamıyor. Colman ise bozuk arabanın şöförü gibi.
İlk yarıdan notlar şöyle:
1-Malouda’nın sakatlanarak çıkışı Mustafa hocanın planlarını bozdu.
2-Trabzon’un kesinlikle çift forvet oynaması lazım. Henrique ile birlikte Emre çok iş yapar.
3-Rıza hoca takımı neredeyse yenilemiş. Ancak defansa bir çare bulmalı. Yoksa her takım Trabzonspor gibi gol kaçırmakta bu kadar cömert olmaz.
FORVETSİZ OLMAZ!
İKİ takım da ikinci yarıya çok istekli başladı ve galibiyet için oynayınca ortaya güzel mücadele ile bol bol pozisyon çıktı. Ancak Rizespor her geçen dakikadan sonra baskıyı biraz daha artırmaya başlayınca Trabzonspor, atılan uzun toplarla kontraya döndü. Onur kalesinde yine devleşti. Son 20 dakikaya gelindiğinde ise Mustafa hoca tek forvetini de çıkarttı. Yine eski taktiğine, ‘Yenemiyorsan, yenilme’ye döndü. Yanlışını anlayınca sahanın en kötüsü Colman’ı çıkartarak Henrique’yi aldı. Aldı ama bu kez de Yusuf kızarınca işler iyice karıştı. Son dakikalar ise kaleci Onur ile Rizespor arasında geçti. Onur direndi ve takımına bir puanı kazandırdı.
Şehir adeta tek yürek olmuş, formasını giyen ve bayrağını kapan meydana koşmuş. Adalet ve kupa istiyorlar. Bunu almadan da vazgeçecek gibi görünmüyorlar. Avni Aker’de de muhteşem görüntüler var. Stat dolmuş ve ateşti taraftarlar galibiyet bekliyor. Bu tablo sahaya da yansımış. Trabzonspor da büyük değişim var. Mustafa hoca nihayet yenemiyorsan yenilme taktiğinden vazgeçmiş. Trabzonspor dün akşam özellikle ilk yarıda sahayı Beşiktaş’a adeta dar etti. Gerçekten de böylesine bir Trabzonspor’u özlemişiz. Hem rakibini oynatmayan Trabzonspor, hem de oynadığı futbol ile taraftarlarına ilk yarıda futbol ziyafeti verdi. Emre nefis bir gol attı ama Trabzonspor yakaladığı fırsatlarla ilk yarıda işi bitirebilirdi. Beşiktaş ise ilk yarıda tanınmayacak kadar her hattı ile çok kötüydü.
Maçın ikinci yarısında da işler tam da Trabzonspor’un istediği gibi gidiyordu. Beşiktaş hala uyuyor, Trabzonspor ise ikinci golü bularak iyice rahatlamak istiyordu. Çok da istedi ve hatta fırsatları da buldu ama bir türlü ikinci golü atamadı. Sonlara doğru Trabzonspor’un sıkıntı yaşayacağı belliydi. Trabzonspor rakibine göre çok kısıtlı olan kadrosu ile, rakibinden daha çok koşarak, daha çok pres yaparak ve en önemlisi çok iyi mücadele ederek oynadı. Ancak kulübe farkı ortaya çıktı. Mustafa hoca şöyle dönüp kulübesine baksa ne olacak. Ancak Beşiktaş öyle mi?... Beşiktaş kulübesinin zenginliği ile bir puanı kurtardı.
Devre arası bir takıma ancak bu kadar yarayabilir. Trabzonspor’daki değişim epeyce göze batıyor. Yeni transfer yok gibi ama bir çok futbolcu kendisini yenilemiş. Başta da Mustafa Hoca. Elindeki kadro ile izleyene zevk veren bir takım sundu. Trabzon belki dün kazanamadı ama iyi yolda olduğunu gösterdi.
Bir de ne olursa olsun yenilmeyeyim psikolojisi var. Trabzonspor böyle kendini oyalarken daha doğrusu futbol adına hiçbir şey yapmadan birden bire kalesinde iki tane gol gördü.
Trabzonspor sanki puan maçı yapıyor gibi. Düşünce, en azından bir puanı kurtarmak. Trabzonspor’un ligdeki silik görüntüsü aynen devam ediyor. Ne organize olabiliyorlar ne de gerektiği gibi mücadele edebiliyorlar. Celtic maçının ilk yarısında ki Trabzonspor, lige hiç de hazır değil. Eksikleri aslında çok belli. Yönetimin transfer için uğraştığını biliyorum. Ancak bana göre yanlış bölgeler için çalışma yapıyorlar. Trabzonspor’un öncelikle iki orta saha oyuncusuna ihtiyacı var. Biri, ön liberoya. Topu oyuna sokabilecek ve oyunu kuracak bir oyuncu.
NE COLMAN NE ADRIAN
Mesela Mehmet Topal tarzında. Diğeri ise orta sahanın ortasına. Ne Colman ne de Adrian bunun için yeterli değil. Forvet hasıl olsa idare eder. Boşu boşuna isimli bir forvet alacağız diye paralar saçılmasın. Henrique bu işi götürüyor. Emre de kendine gelmeye başladı. Dün akşam ki maçın skoru beni hiç ilgilendirmiyor. Teşhis ve tedavi belli. Yapılacak iki nokta transferi ile Trabzonspor kendine gelir.
Tabii ki hep tatil havasında olanlar da vardı. Sürekli tatilde olanların ismini saymakla bitiremeyiz. Dün akşamki maçta ise özellikle ilk yarıda sanki Trabzonsporlu çoğu futbolcu ilk kez birlikte oynuyormuş gibiydi. Bir türlü kendi sahasında rakibine üstünlük kuramıyor. Biraz Yusuf hareketli o kadar... Gerisinin derdi ise maç bitse de tatile çıksak! Tabii ki onlar da haklı. Daha lig bitmeden adeta ödül verir gibi tatile çıkanlar var.
Antalyaspor o kadar rahat ki, ne baskı görüyorlar, ne de zorlanıyorlar. Çok rahat pas alış verişi yaparak, oyunu kontrol ediyorlar. Henrique ve Zokora rakip kaleyi yokluyorlar ama Antalyasporlu Zeki öyle bir gol atıyor ki, Onur bile çıkartamıyor.
UNUTULAN SARI KART
GOLDEN sonra Trabzonspor biraz hareketleniyor ama deyim yerinde ise ite-kaka. Trabzonspor organize olamıyor. Devre Antalyaspor’un üstünlüğü ile bitse Trabzonspor’un ikinci yarıda işi gerçekten çok zor olacaktı. Ancak penaltı Trabzonspor’un imdadına yetişti. Hakem penaltıyı çalarak çok doğru bir karar verdi ama sarı kartı unuttu. Kartı gösterebilse Antalyaspor eksik kalacaktı ama bu cesareti hakem gösteremedi.
İlk yarıya oranla ikinci devrede daha istekli bir Trabzonspor seyrediyoruz. Bunda Antalyaspor’un bir puanın peşine düşmesinin de payı var. Ancak Emre ve Adrian’ın da oyuna girmesiyle Trabzonspor kendi sahasında oynadığını hatırladı. Baskıyı kuran Trabzonspor, pres yapıyor ve gol kovalamaya başlıyor.
ZOR GÜNLER BEKLİYOR
TRABZON’un bu istekli halini çoğu maçta göremiyorduk. Ama bu kez de karşılarına Antalyaspor’un kalecisi Fornezzi çıktı. Yine de Emre bir kez daha sonradan oyuna girerek golünü attı ve ilk 11’de oynaması gerektiğinin mesajını verdi. Ligin ilk devresini galibiyetle kapatmak ve tatile moralle çıkmak çok güzel... Ancak Trabzonspor’u zor günler bekliyor. Gidecekler, kalacaklar ve beklenen transferler var. Açıkçası fazla umutlu değilim. Çünkü devre arasında yapılan transferlerin pek de yararlı olduğu görülmemiştir.
MAÇIN İYİSİ
İlk yarıda mükemmel olmasa da iyi bir mücadele izledik. Neredeyse 30-35 dakika Trabzonspor çok akıllı oynadı ve çok iyi mücadele etti. Özellikle orta sahayı rakibine kaptırmadan Colman’ın önderliğinde kontrol etti. Trabzonspor bu iyi futbolun sinyalini geçen hafta Bursa karşısında vermişti. Bordo mavililerin ilk yarıda tek eksiği goldü.
Böylesine bir rakip karşısında bulduğun pozisyonu atacaksın ki hep zirvede kalasın. Colman müsait pozisyonda golü yapabilse ikinci yarı çok daha rahat olacaktı. Galatasaray ancak devrenin sonlarına doğru etkili olabildi. İki topu çizgiden çıktı ve Sneijder’in nefis şutunu, Onur öyle bir çıkarttı ki seyirciler bile inanamadı. Trabzonspor birinci devrede defans ve orta sahada iyi olduğu kadar forvetinde etkisizdi.
Bu da Galatasaraylı defans oyuncularının Henrique’ye göz açtırmamasından kaynaklandı. Daha doğrusu Henrique her girdiği ikili mücadelede resmen dayak yemiş gibi oldu. Bunlara çoğunlukla hakem seyirci kaldı. Melo’nun Olcan’a dirsek attığı pozisyondaki gibi...
DAYANMA SÜRESİ VAR
İLK 45’te bu kadar övgüyü hak eden Trabzonspor, ikinci yarının başlaması ile birlikte sahadan kayboldu. Kapandı kendi sahasına Galatasaray’ın gol atmasını bekledi. Maç G.Saraylı futbolcularla kaleci Onur arasında geçmeye başladı. Tabii ki Onur’un da bir dayanma süresi var. 60. dakikaya kadar gol yemedi. Burak tek başına iki defans oyuncusu ile birlikte kaleci Onur’u da avladı.
Akçay’ın öğrencileri, yedikleri golden sonra toparlandı ve beraberliği de yakaladı. Ama Galatasaray ve Burak maçı bırakmıyordu. Yine Trabzonspor defansı topu seyrediyor, yine Burak üç kişinin arasından gol yapıyor.
1 PUANI HAK ETTİLER
Bu golden sonra Galatasaray rahatlıyor ve Trabzonspor da kaybedecek daha fazla bir şeyi olmadığı için varını yoğunu ortaya koyuyor. Ama Colman’ı unutuyor. Colman yine takımını eksik bırakıyor. Trabzonspor, oynadığı futbolla 3 puanı değil 1 puanı hak etti ama, sonuç olarak onu da kazanamadı.
İlk 45 dakika başlar başlamaz Olcan Adın, aldı sazı eline. İnanın ilk 10 dakika içinde maç 3-0 olabilirdi. Olcan 3. dakikada denedi olmadı, 5’te denedi yine olmadı. 10. dakikada ise kaleci ayağı ile çıkartınca Olcan da şansızlığına üzüldü. Oyunun tamamen hakimi Trazonspor’dan beklerken, gol Bursaspor’dan geldi. Henrique kaleleri şaşırınca kendi kalesine şık bir kafa golü attı. Fırtına biraz bocaladı ama tekrar oyunun hakimi olmayı başardı. Dün akşam Trabzonspor çok istekliydi. Tam ilk yarı bitecek derken Olcan bu kez kaleciyi geçmeyi başardı.
Avrupa zaferi Trabzonspor’a yorgunluğu bile unutturmuş. Colman da biraz uzun sürdü ama kendine gelmeye başladı. Lazio karşısında da çok iyiydi ve Bursaspor maçında da takımın liderliğine soyundu. Ancak ikinci yarıda sahada yok gibiydi. Tek başına Olcan’ın çabası Trabzonspor’a yetmedi.
TEMPOSUNU BOZMADI
İKİNCİ yarı başlar başlamaz Trabzonspor yine temposunu bozmadı. Bursaspor’u sahasına hapseden Fırtına sürekli gol arıyor ve Bursaspor’a adeta nefes bile aldırmıyordu. Ancak Bursaspor ilk yarıda yaptığı gibi tek atak ve gol, hem de 61. dakikada. 15-16 dakikada kendi sahasından dışarı çıkmayan yeşil beyazlılar, geldiği tek pozisyonda golü bularak öne geçti. Yusuf rakibini kaçırınca, kaleci Onur’un da yapacak bir şeyi kalmadı.
İlk yarıda kendi kalesine attığı golün etkisinden kurtulamayan Henrique bir türlü kendine gelemeyince Trabzonspor gol yollarında etkisiz kaldı. Sonlara doğru Olcan yoruldu, Colman ise ilk yarıdaki görüntüsünden çok uzaklaştı. Yenilen ikinci golden sonra Trabzonspor şoku üzerinden atamadı. Sanki birileri gelerek arkadan Trabzonspor’un fişini çekmiş gibiydi. O etkili ve maçı çok isteyen Trabzonspor gitti yerine bambaşka bir Trabzonspor geldi. Ancak son dakikalarda kurduğu baskı ile Trabzonspor beraberliği Emre ile kurtarabildi. Şunu da söylemek gerekir, 15-20 dakika hariç oyunun tek hakimi olan Trabzonspor kesinlikle galibiyeti haketti.
MAÇIN İYİSİ
Olcan Adın. Tek başına çabası mağlubiyet engelleye-medi.
Bordo mavililer, Avrupa’da başarılı takımların arasında yer alıyor bu gerçeği kimse inkar edemez. Takımı beğenmeyenlerin en başında da ben geliyorum. Beni ne dün akşam aldığı sonuç, ne de oynadığı futbol fazla ilgilendirmiyor. İki gündür Roma’dayım ve çok mutluyum. Bir Türk olarak çok mutluyum. Hemen hemen Tüm İtalyan spor gazeteleri Türkiye’den bahsediyor. Roma’daki gazetelerin manşetlerinde Galatasaray ve Trabzonspor var. Eskiden geldiğimiz deplasmanlardaki sokaklarda utana sıkıla gezerdik. İnanın Roma’da göğsümüzü gere gere gezdik. Her geçtiğimiz sokakta insanlar Türk bayrağını görünce, alkışlıyor ve ‘Trabzonspor ve Galatasaray’ diyor. Futbolda geçirdiğimiz sıkıntılı günlerden sonra Avrupa’nın göbeğinde alkışlanmak inanın çok güzel bir duygu.
EN İYİSİ TARAFTAR
GELELİM maça. Aslında gelmesek daha iyi. İlk yarıda resmen eziyet çektik. İki takımda kendi havasında oynuyor. İki takımda turu garantilediği için kendilerini fazla sıkmıyorlar. Lazio ilk yarının sonlarına doğru biraz etkili oldu o kadar. Trabzonspor ise ilk yarıda hiçbir varlık gösteremedi. İnanın ilk yarının en iyileri maçın hakemi ve Trabzonspor taraftarlarıydı. Koskoca Roma Olimpiyat Stadı’nda Trabzonspor taraftarları iki takımın futbolcularından daha ateşliydi ve istekliydi. Dışarıdan birileri maçı seyretse iki takımında Avrupa Kupası mücadelesi yaptığına inanmaz. Belki de iki takımın antrenmanları bile daha mücadeleli ve zevkli geçer.
ROMA’DA OYNAMAK KOLAY DEĞİL
İKİNCİ yarıdan da fazla bir şey beklemiyorduk. Ta ki 61. dakikaya kadar. Sakın futbol adına sahada bir şeyler oldu sanmayın. 61. dakikada klasik Trabzonspor taraftarlarının tribün şovu vardı. Ben bir de Alanzinho’ya takıldım. Kendisi hem yabancı kontenjanına takıldığı için şikayetçiydi. Hiç şikayet etmesin bu haliyle 1461’de bile kadroya giremez. Aslında Trabzonspor’u daha diri ve istekli bekliyorduk. Çünkü stres yok, beklenti yok, kendini garantiye almışsın ve en azından kaybedecek bir şeyin yok. Ama ortada da bir gerçek var, zaten beklenen Trabzonspor bu sezon ortada yok. Ama tüm olumsuzluklara rağmen Avrupa’da olan bir Trabzonspor var. Öyle veya böyle Roma’da Olimpiyat Stadı’nda Lazio ile oynamak kolay değil. Belki iyi mücadele etmediler, belki gol atamadılar ama hepimizin göğsünü kabarttılar.
MAÇIN İYİSİ
Diğerlerine göre Colman, kötünün iyisiydi.
MAÇIN KÖTÜSÜ