Banu Tuna

İki hafta sonra İstanbul’un nüfusu değişecek

4 Mart 2011
18 Mart’ta İstanbul Alışveriş Festivali başlıyor, iki hafta kaldı. Şehirdeki festival havası 26 Nisan’a kadar devam edecek. Daha önce bu şehirde çok alışveriş festivali denemesi yapıldı, hepsi de güdük kaldı. İstanbullular bile fark etmedi bir festivalin sürmekte olduğunu. Ama bu kez herkes çok iddialı. Venedik ve Rio karnavallarıyla yarışacak kadar canlı olacağı söyleniyor. Bakalım, göreceğiz.
Pek çok marka, restoran, otel şimdiden özel program, indirim, ürün ilan etmeye başladı. 18 Mart yaklaştıkça bunları da bildiriyor olacağız.
Bir buçuk ay boyunca şehrin sokaklarındaki renkliliğin sebebi sadece organizasyonun hazırladığı etkinlikler olmayacak. Paskalya ve Nevruz bayramlarını da içine alan Shopping Fest süresince İstanbul’un nüfusu da değişecek. Özellikle alışveriş merkezlerinde Ruslar, İranlılar ve Azeriler ile karşılaşacağız.
Elbette medyum değilim, rakamlara dayanarak konuşuyorum. Türkiye’de 15 yıldır turistler için Tax Free- Vergisiz Alışveriş hizmeti sağlayan Global Blue Türkiye firmasının verilerine göre, Türkiye’den en çok alışveriş yapan turistler bu üç ülkeden geliyor. Onların ardında KKTC, Ortadoğu ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler var ve yaptıkları alışveriyin miktarı her yıl düzenli olarak artıyor. Örneğin bu yılın Ocak ayında yabancı ziyaretçilerin yaptığı vergisiz alışveriş, geçtiğimiz yılın Ocak ayına göre yüzde 28 artmış. Artık vizesiz gelebilen Lübnanlılar’ın alışverişinde yüzde 222, İranlılar’da yüzde 77 artış var. Bu arada geçen Ocak, Türkiye’de en çok parayı Azeriler harcamış. Kişi başı ortalama 1124 lira.

Türkiye’de yapılan Tax Free alışverişte 2010 yılı Top 10

Rusya, İran, Azerbaycan, Türkiye, KKTC, Mısır, Kazakistan, Suudi Arabistan, Kuveyt, Lübnan, Ukrayna.

KİM EN ÇOK NE ALIYOR

Ruslar Tekstil
İranlılar Tekstil
Azeriler Tekstil
Kıbrıslılar Elektronik
İngilizler Saat ve kuyum
Çinliler Tekstil, saat ve kuyum

AVM’LERDE SON DURUM

12. Yılda 12 Bez Bebek

Açelya Akkoyun, Bahar Korçan, Beren Saat, Cemil İpekçi, Çağla Şikel, Derya Baykal, Dilek Hanif, Hülya Avşar, Özgür Masur, Trendus.com, Tülin Şahin ve Tuvana Büyükçınar, LÖSEV’in 12. yılına itafen bez bebek tasarladı. Bu 12 bez bebek, 7-20 Mart tarihleri arasında İstanbul Astoria Alışveriş Merkezi’nde sergilenecek.

Büyük beden yarışması başlıyor

Büyük beden model yarışması XL Model 2011, bu yıl İstanbul Güneşli’deki 212 İstanbul Power Outlet’te düzenleniyor. Katılmak isteyenler, 25 Mart’a kadar AVM danışmasından, www.212istanbul.com ve www.banunoyan.com adreslerinden temin edecekleri başvuru formlarını doldurarak ya da 0212 246 67 67 numaralı telefonu arayarak başvuru yapabilecek.

Kayseri’nin çarkıfeleği

Kayseri Park’ta 20 Mart’a kadar devam eden kampanya ile, Aktif38 kullanıcıları dizüstü bilgisayardan Playstation3’e kadar yüzlerce hediyeden birini kazanma şansına sahip olacak. Aktif38, Kayseri Park Alışveriş Merkezi’nin E-kent işbirliği ile hizmete sunduğu bir kart. Her 75 liralık alışverişte çarkıfeleği çevirme hakkı kazanarak muhteşem hediyelerden birini kazanabilirsiniz.

ORADA NELER OLUYOR

Kadınlar için Hera

Kadınlar Günü’nde alışverişi artırmaya yönelik manevralar yıllardır tüylerimi diken diken ediyor. Elbette ruh durumum kimsenin umurunda değil, 8 Mart çoktan tek taş alınması gereken günler kapsamına girdi.
Fakat bir de, kadınlar için bir şey yapmaya çalışan, 8 Mart vesilesi ile kayrak yaratmaya uğraşanlar var. Örneğin Penti.
Penti, Hürriyet Gazetesi’nin 7 senedir yürüttüğü “Aile İçi Şiddete Son!” kampanyasına destek vermek amaçlı, gelirinin yüzde 25’inin Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’na aktarılacağı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel çorap üretti. Adı Hera. Yunan mitolojisindeki Ana Tanrıça Hera’nın adını taşıyor. Tüm Penti mağazalarında bulabilirsiniz.

Valentino’nin arşivi

Büyük fiyasko haline gelen Oscar Ödül Töreni’nin yine en renkli bölümü kırmızı halı geçidiydi. Fotoğrafta, az sonra sahneye çıkınca başına geleceklerden habersiz sunucu Anne Hathaway’i görüyorsunuz. Töreni izlerken öğrendim ki, üzerindeki kırmızı elbise Valentino arşivinden. Benim de, sunucunun da Valentino arşivi diye bir şeyden haberimizin olmadığı o sırada anlaşıldı. Meğer Valentino geçen temmuz, 45 yıllık arşivini açmış. İçinde 1959’dan bu yana ünlü tasarımcının elinden çıkmış 200 parçanın çizimi ve ünlü kadınların Valentino tasarımı giydiklerinde çekilmiş fotoğrafları bulunuyor.
Yazının Devamını Oku

Yoga aracılığıyla mutluluk deneyi

26 Şubat 2011
Mutlu Olmak İçin 14.000 Sebep isimli kitap, bardağı taşıran son damla oldu. Kendi deneyimi yapmaya ve sonuçlarını yazmaya karar verdim. Bu uzun soluklu bir mutluluk projesidir

Hollanda peyniri, hamburger ve pizza, boğazınızın yandığı günler, tüy dökücü krem kokusu, gece gelen sesler, kot pantolonlu öğrenciler, yaya trafiği, abajurlu lambalar, bambu tabaklar, hava haritası...
Yukarıdaki 10 şey arasındaki bağlantıyı bulmak için kendinizi fazla zorlamayın; sürmenaj olursunuz. Bunlar, Barbara Ann Kipfer’in (kendisi bir dilbilimci), Mutlu Olmak İçin 14.000 Sebep isimli kitabının bazı maddeleri. Söylendiğine göre kitap 2 milyon kopya satmış, her güne bir öneri takvimlerinde satış patlamasına yol açmış. İş mutluluğa gelince global bir çaresizlik söz konusu olmalı. Bu sonuç başka türlü açıklanamaz.
Boğazımın yandığı günler huysuz olurum, tüy dökücü kremin kokusu çürük yumurtaya benzer, gece gelen sesler ürkütür, yaya trafiği hele bir de İstiklal Caddesi’ndeyse adamı çileden çıkarır.
Abajurlu lambalar, bambu tabaklar ve hava haritası hakkındaysa herhangi bir duyguya sahip değilim. Olmak da lazım mı, emin değilim.
Önüne gelen bir mutluluk reçetesi satmaya çalışıyor, bu da beni çileden çıkarıyor. Hadiseyi bir de numaralandırdınız mı, tamamdır. Gelsin milyonluk satış rakamları. Bundan iki yıl önce, başka bir mutluluk projesi sahibiyle görüşmüştüm; Gretchen Rubin. Kendisi bir yıl boyunca Antik Yunan’dan günümüze, mutluluk için önerilen reçeteleri denemiş ve bir kitap yazmıştı. Kitap daha sonra bizde de Mutluluk Projesi adıyla yayınlandı.
Kendimi baştan ihbar ediyorum ki, sonra kopyacılıkla itham etmeyin. Ben de kendi deneyimi yapmaya karar verdim.
Her hafta piyasada satılan bir formülü ya da filozofların, hekimlerin, yaşam koçlarının önerilerini kendi üzerimde deneyip sonuçlarını yazacağım. Hollanda peynirinin ötesine geçebileceğimi umuyorum.

SEANSIN SONUNDAKİ 15 DAKİKALIK HUZUR

Yazının Devamını Oku

Hay bin naylon poşet

25 Şubat 2011
Neredeyse 30 yıldır naylon poşet kullanıyoruz. Türkiye’de bir kişi haftada ortalama 6, yılda 312 poşet kullanıyor. İstanbul’da, günde 10 bin tona yakın çöp çıkıyor ve bunun yüzde 10’u naylon poşet. Bundan 5 yıl önce marketten aldıklarımı poşete koymayı bıraktım; kendi bez çantamı veya filemi yanımda götürüyorum. Sırt çantaları da şahane iş görüyor, hem aldıklarınızı taşırken kollarınız kopmuyor.
Fakat orada da şöyle bir sıkıntı çıkıyor karşınıza: Marketin sebze meyve reyonundan aldıklarınızı ne yapacaksınız? Yani insan yarım kilo taze fasulyeyi, tek tek market sepetinin içine atamaz ki. Zaten o sepetlerin hijyen düzeyi iki günlük panel konusu olur. Yani poşetten kaçmak mümkün değil, siz bıraksanız o bırakmıyor. Ya da mümkün mü? Mesela marketler sebze meyve reyonundaki küçük poşetlerin yerine kese kağıdı koyamaz mı? Olmayacak iş değil. Ben Amerikan filmlerinde görüyorum, onlar hep kese kağıdı kullanıyor. Gerçi o uygulamayı bize taşısanız, kese kağıtları kasada yine poşete konur. “Evladım ben bunu nasıl taşıyayım, şurdan veriver bir poşet!”
Naylon poşetle ilgili bu ani zihin açıklığının bir sebebi var. Herkes okuduğu kitabı anlatır, ben bu hafta sonu okuyacağım kitabı anlatayım: Naylon Aşkı Öldürür!
Hayykitap’ın Hap Kitaplar serisinden çıkmış. Yazarı Prof. Dr. Hamdi Temel. Temel, benim gibi sadece poşetlere takmamış kafayı. Kadınların çorabından ped’ine, erkeklerin tişörtünden pantolonuna, çocukların okul formasından beslenme çantasına, bebeklerin alt bezinden biberonuna kadar her yanımıza sızdığını söylüyor naylonun.
“Kimi zaman plastik su damacanası kılığına girerek zehirliyor bizi, kimi zaman naylon poşet olup deniz kuşlarını öldürüyor, balıkların cinsiyetiyle oynuyor! Bazen Bisphenol A (BPA) formunda kanseri azdırıyor, bazen de çatal, bıçak, tabak, bardak şeklinde kanımıza karışıveriyor. Hatta gecenin ilerleyen saatlerinde prezervatif kostümüne bile girebiliyor. Bu kitap, “kullan at”çılara bir ültimatom olarak; tahta kaşıkların, pamuk fanilaların, bakır kazanların, cam bardakların, bez filelerin aşkına yazıldı” diyor.

İki gününüz var

Fotoğraftaki ayakkabı, ünlü ayakkabı tasarımcımız Sertaç Delibaş’a ait. Kendisi, özel alışveriş sitesi Trendyol için bir koleksiyon hazırlamış. Pazar akşamına kadar siz de bir tanesini satın alabilirsiniz.

ORADA NELER OLUYOR

Barbie Ken’e geri döndü!


Yılan hikayesine dönen Barbie ve Ken “aşkını” ürkütücü bulanlar lütfen ses versin. Hadise giderek tüyler ürpertici bir hal alıyor. Kız çocuklarının beden algısıyla oynayan bu plastik sarışın, 2004’te ayrıldığı sevgilisi Ken’le yeniden çıkmaya başlamış! İkili Sevgililer Günü’nde birleştiklerini açıklamış! Barbie, Facebook’taki durumunu “bir ilişkisi var” olarak değiştirmiş! Ki kendisi Facebook’ta tanınmış kişi olarak geçiyor. Barbie’nin Ken’e dönmesinde, bu tipik Amerikan yakışıklısının son aylarda yaptığı jestlerin etkili olduğu söyleniyormuş! Zire Facebook’tan girdim baktım, hakikaten bayağı uğraşmış Ken. Billboard’lara ilan vermiş, Barbie’nin en sevdiği dergi US Weekly’de iki sayfa boyunca ilanı aşk etmiş, New York Moda Haftası sırasında bir gökdeleni sevgi sözcükleriyle giydirmiş, Barbie’nin adını taşıyan kekler yaptırmış.
İkilinin birlikteliği, sınırlı sayıda üretilen bir hediye setiyle kutlanıyor şu sıralar. Adı; “Together Again / Yeniden Birlikte”. 1960 model mayolar içinde görünen çift el ele tutuşmuş. Şimdilik Amerika’da 5 dolara satılıyormuş. Fesupanallah!

AVM’LERDE NELER OLUYOR

Çocuklar kukla yapıyor


Bu hafta sonu çocuklar, İstanbul Ataköy A Plus’ta Hacivat ve Karagöz kuklaları yapıyor. Yarın ve pazar günü, 12.00’de düzenlenecek atölye çalışmasında maketleri boyayacak, sonra da bu maketleri kukla haline getirecekler.

Sihirli kutuda bu ayın markası

İstanbul Kanyon’un hemen önünde, ziyaretçilere alışveriş keyfi yaşatan Kanyon Box, her ay aynı yerde farklı bir marka ile ziyaretçileri karşılıyor. Bu ayın markası ise An Original Penguin. Marka farklı tasarımları, kalıpları ile orijinal olmak isteyenlere alternatif sunuyor.
Yazının Devamını Oku

Kadınlar erkekliğin ispatı için kullanılmamalı

19 Şubat 2011
Michael Kaufman, cinsiyet eşitsizliği ve demokrasi hakkında altı kitabın yazarı, Beyaz Kurdele Kampanyası’nın kurucularından. Beyaz Kurdele, kadınlara yönelik şiddeti durdurmak üzere erkekler tarafından yürütülen en büyük organizasyon. Erkekler, erkeklerin eğitimi yoluyla kadınlar için çalışıyor.
Kaufman, bilinç yaratmak üzere bugüne kadar tam 49 ülke dolaştı, Birleşmiş Milletler, hükümetler, sivil organizasyonlar nezdinde konuşmalar ve atölye çalışmaları yaptı. /images/100/0x0/55ea8a89f018fbb8f886b5d0
Hürriyet’in Aile İçi Şiddete Son Kampanyası’nın geçen kasım ayında İstanbul’da düzenlediği uluslararası konferansın en popüler konuşmacılarındandı. En ilgi gören atölye çalışması onunki oldu. Erkeklerin kadınlara ve çocuklara neden şiddetle yaklaştığını, erkekleri de irdeleyerek ve bir çeşit kurban gibi görerek anlatıyor, bu soruna karşı mücadelede de asıl onları kazanmak gerektiğini savunuyordu.
Kaufman Mart ayında bir kez daha Türkiye’ye gelecek ve atölye çalışmaları yapacak. Yeni ziyareti öncesi kendisiyle küçük bir söyleşi yaptık.

Ailede paranın denetimi sadece erkeğin elindeyse bu da finansal şiddettir

Son 50 yıldır hep kadının değişen sosyal statüsünden konuşuldu. Çalışmaya, kendi paralarını kazanmaya, dolayısıyla giderek özgürleşmeye başladıklarından bahsedildi. Peki tüm bu süreçten erkekler nasıl etkilendi?
- Bu durum, erkekleri pek çok farklı yönden etkiledi. Benim gibi bazıları, kadınlardaki değişimi yürekten destekliyor. Kızlarımızın şiddetten uzak ve özgür olmalarını istiyoruz. Eşlerimizin yaptıkları iş karşılığında adaletli ücretler almalarını savunuyoruz. İnsan haklarına ve elbette kadın-erkek eşitliğine inanıyoruz. Bununla birlikte bazı erkekler de kendilerini tüm bu değişim nedeniyle tehdit altında hissediyor. Erkeklikleri hakkında güvensizler ve gerçek bir erkek olabilmek için kadınlar üstünde güç sahibi olmaları gerektiğini sanıyorlar.

Kadına yönelik şiddet denen şeyi tanımlar mısınız? Çünkü tek bir tokatın şiddet olup olmadığını tartışanlar var.
- Kadına yönelik şiddetin farklı biçimleri var. Fiziki şiddete ek olarak cinsel istismarı da içeriyor bu tanım. Cinsel saldırıların çoğu erkek arkadaş ya da eşler tarafından gerçekleştiriliyor. İş yerinde, okulda ya da sokakta cinsel taciz (uygunsuz espriler, rahatsız edici bakışlar veya yorumlar dahil), ‘stalking’ denen saplantılı takip etme hali, kadın ve çocuk ticaretiyle bazı ülkelerde uygulanan kadın sünneti de şiddet kapsamında. Şiddetin ayrıca duygusal yönü var, bir insanı kontrol altında tutmaya çalışmak da şiddet. Sonra finansal şiddetten de bahsetmek lazım; ailede paranın yönetimi tamamen erkeğin elindeyse, bu finansal şiddettir.

Şiddetin nedenlerine göre ülkeler gruplara ayrılıyor mu?
- Farklı ülkelerde şiddetin farklı isimleri ya da bahaneleri olabilir. Örneğin buna ‘namus cinayeti’ adını takabilirsiniz. Ama aslında sebep her yerde aynı; birkaç faktörün bileşiminden oluşuyor:

* Bazı erkekler buna hakları olduğunu düşünüyor.
* Pek çok ülkede kadını koruyacak yeterli yasa yok; varsa da bunu düzgün uygulayacak polis teşkilatı veya adalet sistemi yok. Bu ülkelerde şiddet, kabul edilebilir bir şey.
* Daha önce dediğim gibi bazı erkekler, erkekliklerinin ispatı olarak kadınları domine etmeye çalışıyor.
* Pek çok erkeğin kendisi şiddete maruz kalmış; özellikle de çocuk yaşlarda. Bununla baş edemeyenler şiddeti tekrar ediyor.
* Bazıları duygularını uygun ifade etmeyi öğrenememiş. Üzüntü, kırılma, korku ve öfke gibi duygulara kapıldıklarında şiddet ortaya çıkıyor.
Şiddet gösteren erkeklerin de aslında birer kurban olduğunu savunuyorsunuz...
- Şiddet gören kadınlar asıl kurban. Ancak ilişkilerinde şiddete başvuran erkeklerin çoğu duygusal problemler yaşıyor. Bu zararlı davranışa son vermek için destek ve yardıma ihtiyaçları var. Bu erkeklerin çoğu da çocukluğunda şiddete maruz kalmış kurbanlar. Ya da annelerinin babaları tarafından dövüldüğüne şahit olmuşlar. Bu bir çocuk için çok travmatik bir deneyim. Elbette bunlar yaptıklarının mazereti olamaz.

İYİ ADAMLARI NASIL TANIRIZ

Kurucusu olduğunuz Beyaz Kurdele Kampanyası iyi adamları göreve çağıran bir organizasyon. Ellerini taşın altına koymalarını istiyorsunuz. Peki iyi adamlar kimler? Nasıl tanıyacağız onları?

* Onlar kadınlara tamamen saygı duyan erkekler. Özgürlüklerine, katılmasalar bile kararlarına, cinsel tercihlerine...
* Çevrelerindeki kadın ve erkeklerin fikirlerini, hissettiklerini dinlerler
* Kadınların yaptıklarını, paralarını nasıl harcadığını, kimlerle görüştüğünü kontrol etmeye çalışmazlar
* Çocuklarıyla ilgilenmek konusunda eşleri kadar sorumluluk sahibi olduklarını bilirler
* Eşlerine karşı asla şiddete başvurmazlar
* Çocuklarına karşı asla şiddete başvurmazlar
Yazının Devamını Oku

İkea’ya giren neden çıkamıyor

18 Şubat 2011

Babamla İkea’ya gittiğim ilk günü hatırlıyorum. Zaten unutulacak bir gün değildi; kendisi bir daha hiç İkea’ya gitmedi. Labirentvari sergi alanında dolaşmaya başladıktan 10 dakika sonra ilk panik belirtileri baş göstermişti. Sonra söylenmeye başladı. O sırada tıpkı kendisi gibi söylenen, kendi yaşlarında başka bir ziyaretçiye rastladı ve birlikte söylenmeye başladılar. Gördükleri her kapıya, çıkış kapısıdır ümidiyle yöneliyor; “2 metrekarelik banyoda pratik çözümler” konseptiyle karşılaşıp geri dönüyorlardı. Bir ara akıntının tersine yürümeyi denedilerse de mümkün olmadı. Giderek kabaran öfkesini gören bir görevli, kestirme çıkışı gösterdi de, babam labirentten kurtuldu. Hatta o hızla bizi de mağazada bırakıp çekti gitti.
Benim durumum farklı; onca oyuncaklı şeyin arasında saatler geçirmeyi seviyorum. Onlar için ideal müşteri olmalıyım: Her seferinde en az iki saatimi harcıyorum, saçma sapan şeyler satın alıyorum, çıkışta markete de uğruyorum. Fakat bugüne kadar belirli bir ihtiyaçla gidip de ona dair bir çözüm bulduğum olmadı. Ya ölçü tutmuyor, ya renk, ya da fiyat. Hepsi uysa, ürün depoda kalmamış oluyor.
Ben de kütüphane almaya gitmişken, kokulu mumlardan alıp çıkıyorum. O kokulu mumların bardaklarından 12’lik takım yaptım, artık yemekte kullanıyorum. Gerçekten...
Bundan 4-5 sene evvel babamla yaşadığım deneyim, İngiliz Daily Mail gazetesinde yayınlanan bir haberi okuyunca aklıma geldi. Mağaza tasarımı konusunda uzman olan akademisyen Alan Penn, İkea’nın bilerek labirent benzeri mağazalar düzenlediğini, amacının müşteriyi mümkün olduğunca uzun süre içeride tutmak olduğunu söylemiş. İkea yetkilileri bunu inkar etmişler ama kim yutar. Ayrıca hepimiz bunu bilerek gitmiyor muyuz mağazalarına? Model oturma odasındaki kanepeye oturup, prize bile takılı olmayan televizyonun karşısına geçip örgü ören teyzenin de bir şikayeti var gibi görünmüyor.


VİTRİNDE GÖRDÜM
Tabletler dörtledi

Tablet bilgisayar dünyası yavaş yavaş renklenmeye başladı. ipad, Samsung ve Mobee’den sonra, daha çok mp3 çalarları ile tanıdığımız Creative de bir tablet çıkardı. Adı ZiiO 7. İnsansı robot ismi gibi değil mi? Android işletim sistemi kullanan ZiiO, aptX destekli bluetooth teknolojisine de sahipmiş ki, bu bilgi benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Ayrıca ön tarafta dahili kamerası, mikrofonu ve dahili hoparlörü de varmış.

Yazının Devamını Oku

barış@internet.com

12 Şubat 2011
Amerika’daki Stanford Üniversitesi’nden bir grup insan, teknolojik ve yenilikçi yöntemleri efektif kullanarak 30 yıl sonra dünya barışını sağlayabileceğini düşünüyor Kuzey Afrika’da son birkaç aydır yaşananlar, Facebook ve twitter devrimi kavramlarının daha sık telaffuz edilmesine neden oluyor. Devrimin ve özgürlüğün internet üzerinden geleceğine gerçekten inananlar var.
Başka bir grup da, internet üzerinden tüm dünyaya barış götürmeye çalışıyor.
Gökkuşağı renklerinde giyinip şarkılar söyleyen modern hippiler gelmesin gözünüzün önüne. Bunlar, Stanford Üniversitesi’nden bir grup akademisyen.
Üniversite bünyesinde faaliyet gösteren Barış Geliştirme Laboratuvarı’nda çalışıyorlar. Geçen bahar kurulan laboratuvarın amacı, teknoloji ve yeni sosyal davranışların küresel barışa giden yolu nasıl geliştirdiğini anlamak, bu yönde olumlu katkı sağlamak, kısacası teknolojiyi kullanarak barış icat etmek.
Laboratuvarın ilk çalışmasının adı Peace Dot (Barış Nokta). Her bireyi, organizasyonu veya şirketi, web sitelerinde, blog’larında bir barış alt domain’i oluşturmak üzere yüreklendirmeye çalışıyorlar. Mesela Facebook bu projenin içinde ve peace.facebook.com alt domain’ini kullanıyor.
Şu ana kadar 50’den fazla internet sitesi, adresinin başına ‘peace nokta’ koyarak projeye katıldı. Aralarında Dalai Lama Vakfı, Khan Akademisi, Stanford Üniversitesi gibi kurumlar var. Bazısı elindeki verileri kullanarak yeni bilgiler, istatistikler oluşturuyor, bazısı sadece projenin tanıtımını yapıyor. Twitter’da da bir hesapları var ve bu aralar neredeyse tamamen Mısır’daki halk hareketiyle ilgili yazışmalar yapılıyor takipçileri arasında. Söylemek lazım ki, bu yazı yazılırken sadece 643 takipçileri vardı. Facebook’ta projeyi ‘beğenenlerin’ sayısı da binin biraz üstünde.
Takipçi sayısı az ama ekibin kendine güveni tam. Bundan 30 yıl sonra, global düzeyde barış sağlayacaklarını düşünüyorlar.
peace. ile başlayan sayfalar İngilizce olmak zorunda değil, herkes kendi dilinde katılıyor projeye. Bir içerik sağlamak zorunda da değilsiniz, dilerseniz kısa bir tanıtımdan sonra peace.stanford.edu adresine yönlendirme verebilirsiniz.

İSRAİLLİLER İLE FİLİSTİNLİLER TÜRKLERLE YUNANLARDAN DAHA İLİŞKİLİ

Barış nokta projesine destek verip de en ilginç verileri barındıran site, Facebook. Dünyanın her ülkesinden üyeleri bulunan site bazı istatistik değerlendirmeler yapmış. Ülke, din ve politik görüş kriterlerine bakarak üyeler arası ilişkileri ölçüyor. Bunun için de çatışmalı ülkeleri ve dinleri bir arada ele alıyor. İsrail-Filistin, Hindistan-Pakistan, Arnavutluk-Sırbistan ve Türkiye-Yunanistan gibi.
Bu yazı yazıldığında, yukarıdaki ikililerden en az ilişki kuran; Yunanistan-Türkiye idi. Son 24 saat içinde Facebook’a üye Türkler ile Yunanlar arasından sadece 9 bin 76 kişi birbiriyle bağlantı kurmuştu. Bunda alfabeler arasındaki fark da etkili olabilir tabii. Oysa son 24 saat içinde bağlantıya geçen Hintli ve Pakistanlı sayısı 66 binin üstünde. Filistinli ile İsrailli sayısıysa 18 bin 127 idi.
Aynı ölçümleri dini inanışlar bakımından da yapmışlar. Tabii bunun için Facebook profiline dini inançlarınızla ilgili bir şey yazmış olmanız gerekiyor. Buna göre Müslümanlar Hıristiyanlarla, Musevilere oranla daha fazla ilişki içinde.

DÜNYA BARIŞI KONUSUNDA EN KARAMSAR ABD’LİLER

Facebook her gün binlerce üyesine soruyor: 50 yıl içinde dünya barışını sağlayabileceğimizi düşünüyor musunuz?
İstatistiklere göre bu konuda en karamsar millet Amerikalılar. Sadece yüzde 9.05’i bunun mümkün olabileceğini söylemiş. Ardından Almanlar ve biz geliyoruz. Sonra Tayvanlılar var. En iyimserlerse Kolombiyalılar, Mısırlılar ve İsrailliler. Ne tuhaf; darbeler ve savaşlar arasında yaşayanlar, dünyanın refah seviyesi en yüksek ülkelerinde yaşayanlardan daha iyimser.
Yazının Devamını Oku

İçinde nikah dairesi olan alışveriş merkezi

11 Şubat 2011
Bu hafta Cuma ekinin sayfalarını Sevgililer Günü’ne tahsis ettik. Ben hiç değilse bu sayfayı, kırmızı kalplerin istilasından kurtarmak için kahramanca mücadele ettiysem de, muvaffak olamadım. Bir alışveriş cadısının, 14 Şubat alışverişini teğet geçmesi ayıp olur dediler; mantıklı geldi. Tam olarak Sevgililer Günü alışverişinden değilse de konuyla alakalı bir başka şeyden; Wedding Mall’dan bahsedeceğim. Burası, dünyanın içinde nikah salonu bulunan ikinci alışveriş merkezi.
Düşünün artık memleketteki AVM enflasyonunu; sayıları o kadar fazla ki, uzmanlık alanlarına ayrılmaya başladılar.
Bugün Wedding Mall denen çarşı, başta Kuyumcukent’in perakende alanı gibi bir yerdi. Arkadaki atölyelerde üretim yapılacak, bu yeni tür Kapalıçarşı olan dükkanlarda perakende satış yapılacaktı. Fakat o proje rafa kalktı, bu büyük alanı bir evlilik merkezine çevirdiler. Logosu, dekorasyonu, mağaza alanları, marka dağılımı, her şey değişti. İçerideki süs havuzunun yeri bile...
Bir de nikah salonu ve kokteyl alanı eklendi. Nikah salonu, Bahçelievler Belediyesi tarafından işletiliyor.
Wedding Mall’a iki hafta önce gittim. Tabelası asılalı birkaç ay oldu ama içerisi tam kapasitesine ulaşmış değil. Şu anda 92 mağaza açık. Çoğu gelinlikçi. Abiye, davetiye, nikah şekeri, iç giyim, damatlık, ayakkabı, organizasyon mağazaları ile elbette bir dolu kuyumcu var. Akay Gelinlik’in mağazası oldukça büyük. Yemek katı da hizmet veriyor. Zaten nikah dairesi de kokteyl salonu ile birlikte bu katta.
Nikah dairesinin kapasitesi 500 kişi. Farklı büyüklükteki gelin odaları, 5 yıldızlı otel odası gibi. Düğün salonu olarak kullanılan bölüm ise 250 kişilik.
Alışveriş merkezi tamamlandığında mobilyadan beyaz eşyaya, kınadan çeyizliğe, balayından ev tekstiline uzanan evlilik sektörüyle ilgili her sektörden mağazalar yer alacak. Ekim 2011’de en az 250 mağazaya ulaşmayı ve şubat 2012’de de toplam 400 mağaza ile evlilik sektörünün tek merkezi olmayı hedefliyorlar.
Evlilik planları yapıyorsanız, gidip bir bakmaya değer. Aksi halde o kadar gelinlik ve alyans arasında nefes darlığı çekebilirsiniz.

AVM’LERDE SEVGİLİLER GÜNÜ

Üçgünlük kutlama

İstanbul Ataköy’deki Galleria, 14 Şubat Sevgililer Günü kutlamalarını tüm haftasonuna yaydı. Bugün itibarin üç gün boyunca, birbirinden ilginç süprizler ve canlı gösteriler var. Cem Ceminay bugün 14:00-16:00 arası buradan yayın yapacak. Ceyhun Yılmaz son şiir kitabını imzalayacak. Yarın 16.00’da Anjelika Akbar konser verecek.

Aşk postanesi kuruldu

14 Şubat’a kadar ana aktivite alanında açık kalacak İstinyePark Aşk Postanesi, ziyaretçilerin sevdikleri için yazdıkları mektupları, birbirinden ilginç kartpostalları sahiplerine ulaştırıyor. Özel İstinyePark pulu ile hem yurtiçi hem yurtdışı gönderim imkanı sağlanacak, postaneden ayrıca telgraf da çekilebilecek.

Çorlu’da hediye yağmuru

Çorlu Orion AVM’de, Sevgililer Günü bu yıl bol sürprizli, bol hediyeli ve çok heyecanlı geçecek. 14 Şubat’ta yapılacak çekilişle bir kişiye daire, iki kişiye otomobil ve pek çok kişiye de sürpriz hediyeler verilecek. Bunun için 50 lira ve üzeri alışveriş yapıp kampanyaya katılmanız gerekiyor.

Ağacın üzerindekileri kapın

İstanbul Mecidiyeköy’deki Profilo, Atasay ’ın katkılarıyla bir kampanya düzenliyor. Bir defada veya toplamda 150 lira alışveriş yapan herkes, kalplerden oluşan ağacın üzerindeki hediyeleri kazanma fırsatı bulacak. Hediyelerde boş yok.

ORADA NELER OLUYOR

Sıfır beden kola kutusu

Diyet Pepsi’nin yeni “Skinny” kutusu, dün başlayan New York Moda Haftası’nda, sıfır beden mankenlere eşlik edecek. Yeni kutunun lansmanı, bir dizi moda etkinliği ve kutlama ile yapılıyor. Bu ince uzun ambalajın, günümüz stilini yansıttığını söylüyor Pepsi yetkilileri.

Lady Gaga Vogue’a kapak oldu

Lady Gaga Vogue’a kapak olunca çok sevindi ve kapak fotoğrafını twitledi. Kendisi anlaşılan “bir zamanlar fakir ama onurlu genç vardı ya...” havasına girmiş. Mesajında şöyle yazıyordu çünkü: “Okulda bana tavşan diş derlerdi. Bakın şimdi Vogue’un güzellik kraliçesi oldum!” Ne diyelim; geçmişle hesapları kapatmak lazım. Ancak çirkin ördek yavrusunun kuğuya dönüştüğünü söyleyemeyeceğim.

Mağazada fotoğraf çekimi

DKNY’nin İstanbul Suadiye mağazasında, 14 Şubat’ta özel bir fotoğraf çekimi var. Tüm çiftler ve arkadaşları davetli. 15.00-19.30 arasında DJ Metin Barım’ın yaptığı müziği dinleyebilir, atıştırabilir, sürpriz çekilişlere katılabilir, giderken yanınıza sevgiliniz veya arkadaşınızla çektirdiğiniz fotoğrafı alabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Karşınızdakini sakatlamadan ayrılın

5 Şubat 2011
İlişkinin en başında, tavlamak için bin bir latifeyle dil döken kişiyle, ayrılmaya çalışırken zücaciyeye girmiş file dönüşen ahmağın aynı kişi olduğuna inanmak ne kadar zor değil mi? Bu işi eline yüzüne bulaştırmadan becerenlerin sayısı, gümüş sırtlı gorillerden bile daha az ki, bu hayvanlardan tüm dünyada 600-700 kadar kaldı.

Her ilişki bitebilir, herkes eşinden, sevgilisinden, nişanlısından ayrılabilir. Önemli olan bunu nasıl yaptığınız. Karşınızdakini duygusal olarak sakat bırakmadan terk etmenin de yolları var. Ve bu kesinlikle “Sen benden daha iyilerine layıksın” klişesine sığınmak olmamalı. Teknolojinin de bu bakımından hayatımızı olumlu yönde etkilediği söylenemez. Yüz yüze konuşmak, giderek cesaret gerektiren bir eyleme dönüştü. Bundan 15 yıl önce SMS, e-posta veya Facebook mesajıyla birini terk etmek büyük öküzlük kategorisinde ele alınırdı. Şimdi hele de gençler arasında çok doğal karşılanıyor. İnternette tanışan çiftler 140 karakterde ayrılıyor. Zaten mesajlaşmaktan sosyal becerilerini kaybetmiş birine, sevgilinden yüz yüze konuşarak ayrılacaksın desen, her şeyi eline yüzüne bulaştırır.
ABD’de yayınlanan Psychology Today dergisi, Şubat sayısında ayrılma konusuna yer vermiş. Psikiyatr, nörolog ve ilişki uzmanlarıyla konuşup, efendi gibi ayrılmanın 12 kuralını belirlemişler.

EFENDİ GİBİ AYRILMANIN 12 KURALI

1 Tüm sorumluluğu üzerinize alın. Hisleriniz, ihtiyaçlarınız, hayalleriniz değiştiyse, hayatlarınızın farklı yönlerde ilerlediğine inanıyorsanız ya da sadece ayrılmayı kafanıza koyduysanız, lütfen bu işi karşınızdakine bırakıp da sizi terk etmesi için kışkırtıp durmayın. Bir zahmet inisiyatifi ele alın. Bir defa mesajı alacağını nereden biliyorsunuz? Sürekli çıkan kavgalar yüzünden kendini sorgulamaya, ilişkiyi kurtarmaya da kalkabilir. Kendiyle ilgili algısı bozulabilir.
2 Ayrılma konuşmasını yüz yüze yapın. Bu hem tek medeni ve nazik yol, hem de karşınızdakine sözlere dökülmeyen şeyleri hissetme imkanı verir. Sesinizin tonu, bakışınız, yüzünüzün ifadesi, mimikleriniz gibi... Koluna kısa bir an dokunmanız, ayrılsanız bile ona hâlâ değer verdiğinizi anlatır. Yüz yüze dışındaki tüm yöntemler, “çok da umurumda değilsin” mesajı gönderir ki, bir zamanlar sevdiğiniz birinin gurur ve özgüvenini yerle bir etmeye ne gerek var.
3  Ağırbaşlı davranın. Ayrılmak, tehlikeli bir hal alabilir. Sırf o an karşınızdakinin canını yakmak için ağzınızdan daha sonra pişman olacağınız şeyler çıkmasın. Kendinizi kontrol etmeye çalışın. Böylece hem onun hem kendinizin özgüvenini korumuş olursunuz.
4  Dürüst olun. “Artık sana aşık değilim” demekte bir sorun yok. Ama dengeyi de iyi kurmak lazım. “Zaten son zamanlarda kilo da almıştın” demeye kalkmayın.

Yazının Devamını Oku