Banu Tuna

Kadınlar arası yün kardeşliği

4 Şubat 2011
Örgü örmeyi bilmem. İlk ve son denememde parmaklarım, şiş ve yün resmen Gordion Düğümü olmuştu da çevremdekiler ipi keserek kurtarmıştı.

Bir daha da kalkışmadım bu işe. Fakat örenlere çok özenirim, yün satan dükkanlar şekerci dükkanı gibi gelir. Ayrıca sıcacık ve kocaman cepli anneanne hırkalarının üstüne de hırka tanımam.
Ve evet biliyorum; örgü örmek terapi gibi bir şey, kadınlar arasında salgın gibi, bu mevsim tam da bere-kazak örme mevsimi.
Elinden her iş gelen bir arkadaşım vesilesiyle, hafta sonu yün alışverişine çıktım. Daha doğrusu kendisine eşlik ettim. Annem Eminönü’deki Kürkçü Han’a giderdi yün almak için. Arkadaşım ise Kadıköy çarşısındaki Erol Tekstil’e götürdü. İşte o zaman ne büyük bir şey kaçırdığımı gördüm: Kadınlar arası yün kardeşliğine dahil olma şansını...
Burası dükkan değil, kabul yeri sanki. Kadınların ikisi giriyor, üçü çıkıyor. Bir defa içeride ip namına yok yok. Rengarenk rafları görünce bir iki çile yün, bir de şiş alıp yeniden öğrenmeyi denesem mi diye geçirdim içimden.
Dükkanın arka tarafında yuvarlak bir masa var. Başında Fatoş Hanım duruyor, bütün gün örnek çıkarıyor. Etrafı da ondan feyz almaya çalışan alışverişçilerle çevrili. Bıkmadan, sıkılmadan hangi örneğin nasıl örüleceğini gösteriyor kadınlara. Okul gibi. Yaptığı örnekler de, kullanılan ip çeşidinin yanına konuyor ki, o yünü alacak kişi neler yapabileceğini görsün.   
İşte kendilerinden öğrendiğime göre, 2011 kışının yün eğilimleri:
Bir defa bu sene evlerde en çok şapka, panço ve hırka örülüyor. Malum bu sezon bunlar çok moda. Hatta koleksiyonundaki örgü hırkalarla övünen markalar var. En çok sorulan örgü biçimi; Selanik. Tığ işleri de sık sık sorulanlar arasında. En çok satan ipler; Alize’nin astraganı (gerçekten de ne örerseniz astragan kürk gibi duruyor), Nako’nun Aşkım ve Hoşgeldin’i. Hoşgeldin, bebeklere özel bir yün. Yüzde 60 bambu elyafı ve antibakteriyel. Bu arada şu püskül püskül olan ipler de çok satıyor.

 

Yazının Devamını Oku

Amerika’da Twitter da yasaklanacak arkasına takılalım mı

29 Ocak 2011
Hükümet, içki yönetmeliğinin getirdiği kısıtlamaları savunurken ABD’den örnekler verip duruyor ya, belki bu yeni haberi de dikkate alırlar: New York’ta yayalara mp3 player dinlemenin ve yürürken Twitter’a mesaj geçmenin yasaklanması düşünülüyor! Bütün bu içki yönetmeliği tartışmaları içinde, beni sarımsak görmüş vampire çeviren şeylerden biri; hükümetin yeni düzenlemeyi savunurken sürekli ABD’den örnekler vermesi.
En son Egemen Bağış aynı şeyi yaptı. ABD’de pazar günleri ayinler bitmeden evvel içki satılmadığından, bir kağıda sarılı olmadıkça sokakta içki içilemediğinden bahsetti.
Tam o esnada kulağımda ilkokul öğretmenimin sesi yankılandı: “Evladım arkadaşın köprüden atlasa sen de mi atlayacaksın?”
Yahu ben Amerikan düzenlemelerine tabi yaşamak istesem, gider oraya yerleşirim. Üstelik ille de birileri örnek alınacaksa bu muhafazakarlığı dillere destan Amerika Birleşik Devletleri mi olmalı? Bir kere de Fransa’dan örnek alsak olmuyor mu? Hayır olmuyorsa, Amerika’dan ithal etmek istediğim başka yasaklar var; sıralamak isterim.
Örneğin New York’ta şu aralar, yayalar sokakta yürürken telefonla konuşup, mp3 dinleyip Twitter’a mesaj geçebilir mi geçemez mi tartışması var.
Ulaştırma Komitesi’nin önüne böyle bir öneri gelmiş. “Bu yayalar sokaklarda cep telefonuyla konuşup twitter’a mesaj geçeceğim derken arabaların altında kalıp eziliyor. Kulaklarında da mp3 player olunca kornaları duymuyorlar, hepsini toptan yasaklayalım” demişler.
Eğer yürürlüğe girerse, yasaklama sadece caddede karşıdan karşıya geçerken söz konusu olacak. Kaldırımda yürürken cepten mesaj atmaya ve bangır bangır müzik dinlemeye devam edebilirsiniz. Ne de olsa iki yayanın çarpışması ölümcül sonuçlar doğurmuyor.
Öneriyi getiren, Brooklyn eyalet senatörü Carl Kruger. Kendi için çalışan adamlarının, bir caddeyi güvenlik içinde geçmekten aciz olduklarını fark edince, bir şeyler yapması gerektiğine karar vermiş. “Telefon büyük bir sorun. iPod büyük bir sorun. Mesajlaşma da sorun” buyurmuş. Benzer bir yasa teklifi daha önce Arkansas’ta reddedilmiş ama bunun geçeceğinden emin. Dikkatsizce dolaşmanın hayata mal olduğuna dair sağlam delilleri olduğunu söylüyor.
Muhterem büyüklerimiz keşke bize biraz daha muhakeme payı bıraksalar da, kendimiz için neyin iyi neyin kötü olduğuna karar verebilsek. Hem biraz beyin jimnastiği de olurdu, malum doğa ihtiyaç duyulmayan, kullanılmayan organları elimine ediyor.

İÇKİ YÖNETMELİĞİYLE İLGİLİ KAFAMA TAKILAN SORULAR

Babylon (İstanbul’un en önemli eğlence mekanlarından biridir), TAPDK yönetmeliği kapsamındaki etkinliklerde dün 24 yaş sınırı uygulaması başlattı. Alkollü içecek markalarının destek verdiği etkinliklere 24 yaşından küçükler giremeyecek. Dün Oldies But Goldies partisine 24 yaşından küçükler alınmadı. Bu durumda kafama takılan bazı sorular var:
* 18 yaşında milletvekilini seçebilen, bir şişe bira içme ehliyetine sahip olamaz mı?
* Yine 18 yaşından itibaren iki silah ruhsatı alabilen kişi, bir kadeh şaraba sahip çıkamaz mı?
* 24 yaşından evvel evlenmeye karar verirse, kendi düğününde eline vurup şampanyasını gasp mı ederler?
* Kendi 23 sevgilisi 24 yaşında bir genç erkek, bar kapısından çevrildiğinde içine kapanır tırnaklarını yemeye başlar mı?
* 22 yaşındaki genç bir gazeteci, dün geceki partiyi izlemekle görevlendirilseydi kapıda kendisine “Sen git editörün gelsin” mi denecekti?
* Bundan sonra genç girişimciler bir mekan açmak için 24 yaşına gelmeyi mi bekleyecek? İşletme diploması almak bir işe yaramaycak mı?
* Barmen 24 yaşından küçükse kokteylleri evde yapıp kuryeyle mi gönderecek?
* Yeni yönetmeliğe kadar beş yıldır (18 yaşından beri) içki içenlerin yetişkinliği kadük mü oldu?
* Bu sene 17 yaşında olan, bir yıl sonra gece hayatının altını üstüne getirmeyi planlayan gençlerin hayal kırıklığını kim tazmin edecek?
Yazının Devamını Oku

Makyaj denince anladığımız oje ve ruj

28 Ocak 2011
En sık aldığımız üç makyaj malzemesi: Oje, ruj, dudak parlatıcısı. En az aldığımız üç makyaj malzemesi: Pudra, kapatıcı, allık.
En çok satan oje renkleri: Kırmızı, beyaz, pembe.
En az satan oje renkleri: Lila, şeffaf, mürdüm.
En çok satan far renkleri: Pembe, kahve, mavi.
En az satan far renkleri: Mürdüm, lila, gül kurusu.
En çok satan ruj renkleri: Pembe, kırmızı, kahve.
En az satan ruj renkleri: Mürdüm, lila, şeffaf.
Makyaj malzemelerini en çok katalog ile satış yapan, evlere hizmet veren şirketlerden yapıyoruz (Avon, Oriflame, Amway gibi).
En az, hatta hiç kullanmadığımız mecralar free shoplar ve internet.
Daha çok hafta sonları, arkadaşlarla buluşacaksak ya da akşam dışarı çıkacaksak makyaj yapıyoruz. Sokağa markete ya da yürüyüşe çıkarken makyaj yapan yok denecek kadar az. Zaten bir kez makyaj yaptık mı, gün boyu idare ediyoruz. Gün içinde tazeleyenlerin sayısı çok az. Ortalaması 1.64.
Verileri, Flormar’ın yaptırdığı bir araştırmadan aldım. Altı ilde, en az 15 günde bir makyaj yapan 15-40 yaş arası kadınlarla konuşmuşlar.
Çıkan sonuç: Renk seçiminde pek yaratıcı değiliz. Makyajdan anladığımız kırmızı tırnak ve dudaklar.

BENDEN UZAK DURSUN/images/100/0x0/55ea1754f018fbb8f86ab432

Ruj topuklar

Fotoğrafta gördüğünüz ayakkabı, Alberto Guardiani’nin Lipstick heel (ruj topuk) adlı eseri. Vetrina mağazalarında satılıyor. Yaratıcılıkla bir zorumuz yok. Gördüğünüz gibi tasarımın da hakkını teslim ediyor ve eser statüsünde ele alıyoruz. Fakat tüm eserler gibi itinayla saklansa da, sokakta orada burada gözümüze çarpmasa. Saten, rugan ve deri çeşitleri olan ayakkabılar, abiye elbiselerin altına giyilebileceği gibi skinny bir jean ile de mükemmel ve seksi bir hava yaratıyormuş. Katy Perry gibi ünlü Hollywood yıldızlarının da tercihiymiş. Bak ne güzel söylediniz: Hollywood yıldızlarının tercihi! Almayayım, alana da gölge etmeyeyim.

SEVGİLİLER GÜNÜ FIRSATI

Kabul edelim, en yaratıcı değilse de en popüler Sevgililer Günü hediyesi; parfüm. Üstelik kol düğmesi ya da gömlek gibi, karşı tarafta bıkkınlık yaratan bir şey de değil. Her sene yenisi gelse, insan mutlu olabilir.
Aklınızda parfüm almak varsa, bunu bir fırsata dönüştürebilirsiniz. Korkarım, sadece İstanbul’da yaşayanlar ya da sevgilisi İstanbul’da olanlar faydalanabilir.
Vimjo diye bir internet sitesi var; kişisel bakım ürünleri satıyor. Buradan 11 Şubat akşamı 18:00’e kadar 150 lira ve üzeri alışveriş yapan 800 kişi, sevgisini reklam panolarında afişe etme fırsatı yakalayacak. Öyle çekiliş filan yok, ilk giden yerini kapar. Söz konusu dev ekranlar Taksim Meydanı, Taksim Gezi Parkı, Beşiktaş, Maçka, Mecidiyeköy, Ataşehir, Kadıköy ve Bakırköy Özgürlük Meydanlarında bulunuyor. İsteyen özür diler, isteyen evlenme teklif eder.
Fakat benim kafama takılan bir şey var. 800 ilanın sırayla dönmesi epey zaman alır, bu karda kışta sevgiliyi panonun altında dikip “Bekle hayatım az kaldı, birazdan sana çok acayip bir sürpriz yapacağım” mı diyeceğiz?

AVM’LERDE SÖMESTR TATİLİ

Sinemaya gidene patlamış mısır hediye


İstanbul Altunizade’deki Capitol, çocukların eğlenirken öğrenecekleri atölye çalışmaları ve çocuk oyunları düzenledi. Ayrıca takdir belgesi ile Spectrum sinemalarına gelen her öğrenciye popcorn ve içecek hediye ediliyor.

Ataköy’de şenlik var

Ataköy A Plus’ta, Bahçeşehir Koleji ve Bilim Müzesi etkinlikleri çerçevesinde çocuklar bilim ve fen atölyelerine katılabilir. Her bir çalışma 40 dakika sürüyor. Uzay Çadırı Keşif Küresi ile uzayın bilinmeyen dünyasında yolculuğa çıkabilir, dünyanın oluşumuna tanıklık edebilirler.

Sihirbazlık öğrensin

Yine Ataköy’de bulunan Airport Outlet Center da atölye çalışmaları planlamış. Çocuklar, sihirbazlık akademisi, dev Lego evi, oyuncak sergisi etkinliklerine katılabilir, maket, drama ve dans atölyelerini deneyebilirler. 20 metrekarelik Lego evinde, gönüllerince oynayabilecekler. Atölye çalışmaları hafta içi saat 14:00-17:00 saatleri arasında ve ücretsiz.

Eskişehir’de kahkaha yarışması

Eskişehir’deki Neoplus Outlet ve Yaşam Merkezi de yarıyıl tatili için etkinlikler hazırladı. Yetenek Sizsiniz finalistlerinin gösterisinden pasta yapımına, kahkaha yarışmasından dans eğitimine ve çiçek ekim atölyesine kadar birçok eğlenceli aktivite var. 29 Ocak-11 Şubat arasında her gün 14.00-18.00 arasında.

Geleceğin bilimadamlarına

İstanbul Bakırköy’deki Carousel AVM’de, 5-8 Şubat arasında dev laboratuvar kurulacak. Çocuklar deneyler yaparak öğrenirken eğlenceli dakikalar geçirecek. 12.00-19.00 saatleri arasındaki deneylere, 4-12 yaş arası tüm çocuklar katılabilir.

Winx Kızları burada

İstanbul Kozyatağı’ndaki Palladium’da her hafta sonu, Winx kızları, palyaço ve yüz boyama etkinlikleri, tahta bacak gösterileri ile Mad Science ve Kapla etkinlikleri var. Stella, Flora ve Bloom’un pembe renkli dünyasına girmek isteyenler, 5, 6, 12, 13 Şubat’ta, 12.00-17.00 saatleri arasında AVM’de olsun.

Karneni getir hediyeni kazan

Kayseri Park Alışveriş ve Yaşam Merkezi, 28 Ocak -13 Şubat tarihleri arasında geçerli olacak etkinlikler kapsamında, karnesini gösteren ilk 2 bin çocuğa Starpark’tan eğlence bileti hediye ediyor. Ayrıca ücretsiz olarak tiyatro gösterileri gerçekleştirilecek.
Yazının Devamını Oku

Murphy kanunlarını yazsam yeniden

22 Ocak 2011
“Bir şeyin ters gitme ihtimali varsa, mutlaka ters gider”. Murphy Kanunları’nın esası budur. Amerikalı psikoloji profesörü Suzanne C. Segerstrom, karamsarlık simgesi olarak gördüğü bu kanunlardan yakayı kurtarmanın mümkün olduğunu iddia ediyor. Yazdığı ‘Breaking Murphy’s Law-Murphy Kanunları’nı Bozmak’kitabıyla da bunu ispata çalışıyor.

Çöldeki kutup ayıları Murphy Kanunları’na tabi yaşar. Hava bulutlu diye, güneş gözlüğü almadan evden çıkarsınız, birden yakıcı bir güneş belirir. Güneşe aldanıp bez ayakkabıyla işe gidersiniz, yolda yüzyılın sağanağı sizi bulur. Markette en ağır ilerleyen sıra hep sizinkidir. Pasaport kontrolünde en aksi memur hep size denk gelir. Bir yere yetişmek gerekirken trafik tıkanır, erkenciyseniz ve oyalanmaya çalışıyorsanız tüm yollar açıktır. Maaşınıza güvenip bankadan kredi çektiğiniz gün işten çıkarıldığınızı öğrenirsiniz. Döviz üzerinden ev tutarsınız kriz patlar, dolar fırlar. Yatırım olsun diye altın alırsınız, yüzyılın düşüşü gerçekleşir...
Murphy Kanunları’nın kimin kalemini kıracağı belli olmaz. Ya da olur mu?
Amerikalı psikoloji profesörü Suzanne C. Segerstrom, Murphy Kanunları’ndan yakayı kurtarmanın mümkün olduğunu iddia ediyor. İddia etmekle kalmıyor, yazdığı ‘Breaking Murphy’s Law’ (Murphy Kanunları’nı Bozmak) kitabıyla ispata da çalışıyor. Elbette söz konusu pozitif psikoloji olunca, kesin ispatlardan söz etmek her zaman mümkün olmuyor.
Segerstrom, Murphy Kanunları’nı karamsarlık simgesi olarak kullanıyor aslında. Karamsarlık, iyimserlik ve insan sağlığı arasındaki dengeleri araştırıyor. Murphy Kanunları’ndan muafiyet arıyorsanız, önce dünyaya bakış açınızı değiştirmeniz, daha iyimser bir bakış açısı edinmeniz gerekiyor.
Segerstrom’un uzmanlığı, kişilikle sağlık arasındaki ilişkiyi araştıran alanda. HIV pozitif erkekler, kanser hastaları, hukuk öğrencileri arasında pek çok araştırma yapmış. Kitap, iyimserliğin sağlıklı olup olmadığını sorguluyor.

PEMBE GÖZLÜK TAKACAĞINIZA KOLLARI SIVAYIP İŞE KOYULUN

Yürüttüğü araştırmalara göre insanların yüzde 80’i kısmen iyimser. Peki iyimser olmak, bu insanların günlük hayatını nasıl etkiliyor? Yazar, iyimser olmanın hayata pozitif bakmaktan ibaret olmadığını ortaya koyuyor. Yani pembe gözlük takmakla iş bitmiyor, kolları sıvayıp idealleri için çalışan, varoluşuna anlam katmaya çalışan insanlar daha iyimser. Saatlerce televizyon seyretmekse mutsuzluk kaynaklarından biri.

Yazının Devamını Oku

Gençlerin yüzde 20’si Sevgililer Günü’nü ayıp olmasın diye kutluyor

21 Ocak 2011
Üniversiteli öğrenci ağlarından ortakantin.com’da yapılan taze bir anket geçti elime. Gençlerin Sevgililer Günü hakkındaki izlenim ve davranışlarını ortaya koyuyor. Ankete 540 kişi katılmış. 15-25 yaş arasındaki katılımcılarının yüzde 50.7’si kadın, yüzde 49.3’ü erkek. Buna göre gençlerin yüzde 80’i sevgilisi olduğu zamanlarda Sevgililer Günü’nü kutluyor. Ancak görünen o ki, kutlamaktan başka şansları yok. Neden kutluyorsun diye sorunca yüzde 54.3’ü sevdiğim için, yüzde 17.4’ü sevgilim istediği için demiş. Yüzde 3’ü ise arkadaşlarım kutladığı için cevabını vermiş. Çaresizliğe bakar mısınız.
Hediye almakla ilgili alışkanlıkları da sorulmuş genç arkadaşlara. Yüzde 31.9’u bugüne kadar sevgilisine hiç hediye almamış. Alanlar da en çok giysi ve aksesuvar-takı alıyormuş. Yüzde 32.9’u da kendi elleriyle özel bir hediye hazırladığını söylemiş. Gençken öyle olur; zaman boldur, para yoktur, heves çoktur. Oturur özene bezene hediye yaparsınız.
Ankete devam edelim. Yarıya yakını o gün “sevgilimle baş başa yemek yemeyi ya da evde romantik bir gece geçirmeyi” tercih ederim diyor. Hiçbir şey yapmayanların oranı yüzde 6.6.

NESNEYE TAPINMAK BU OLSA GEREK

Wallpaper dergisi, yılın en iyilerini ödüllendirmiş ve en iyi ruh eşini seçmiş. Hemen heyecanlanmayın; bu seks bombası bir kadın ya da süper yakışıklı bir adam değil, bir ayakkabı: Reebok ZigTech. Kazananlar tüm dünyadan fotoğrafçı, tasarımcı, editör ve yazarların oylarıyla belirlenmiş. Ayakkabı zig zag şekilli tabanıyla enerjiyi muhafaza edip, kullanıcıya geri döndürüyormuş. Harcanan enerjiyi azaltıp kasların yorulup, yıpranmasının önüne geçiyor. Sanırım bu yüzden “ruh eşi” seçilmiş. Hemen en yakın mağazaya gidip siz de yıllardır aradığınız ruh eşinizi bulabilirsiniz. Pes!

BENDEN UZAK DURSUN

Yastıktan sevgili mi olur

Sözüm ona sevindirici haber, bunlardanistiyorum.com’dan geldi. Sevgililer Günü’nde sevgilisi olmayanlar üzülmeyecekmiş, ellerinde sevgili yerine geçecek yastıklar varmış. Fotoğrafta gördüğünüz gibi bu elyaf ucube, bayağı bayağı sarılma kabiliyetine sahip. Yaslayın başınızı, sizi sarmalayan şefkatli bir kolun verdiği güvenle uyuyun. Yok artık, daha neler! Eğer 14 Şubat’ta yalnız olmayı bu kadar dert ediyorsam, sabaha kadar uyumayıp kendimi kahrederim, içer içer ağlarım da bu duruma düşmem. Ha, yalnız bir arkadaşınıza münasebetsizlik yapasınız varsa, kaçırmayın alın tabii. Fiyatı 69 lira.

Paranızı iade ediyorlar

Yeni bir avantajlı alışveriş sitesi açıldı; avantajix.com. Kendilerini para iade sitesi olarak lanse ediyorlar. Alışveriş yapana para ödeyen internet sitesi! Sistem şöyle işliyor:
Avantajix’te bir çok mağaza alt alta listeleniyor. Listeledikleri markaların bayii gibi çalışıyorlar. Site üzerinden bu mağazalardan alışveriş yaparsanız, Avantajix o mağazadan komisyon alıyor. Bu komisyonun tümünü de size ödüyor.
Sitenin kurucu ortaklarından Tunç Buyurgan’a göre Avantajix çok yakında Türkiye’nin en bilinen ve en popüler siteleri arasında yer alacakmış. Çünkü Türkiye’de şu an para harcarsanız üste para veren başka bir site yokmuş.
Canım böyle söyleyince başka bir şeymiş gibi duruyor ama aslında diğer siteler gibi indirimli alışveriş yapmanızı sağlıyorlar, fakat indirimi nakit takdim ediyorlar. Ya da işleyiş biçimini okudum ama bir şey anlamadım.
Şu anda 100’e yakın ortakları var. Bu hizmeti sadece üyelerine veriyorlar. Siteye üyelik ise ücretsiz. Eğer alışveriş olursa, kazanacağınız para iadelerinin ilk 10 lirası senelik hizmet bedeli olarak kesiliyor.

AVM’LERDE NELER OLUYOR

Şiddetin fotoğrafları

Hürriyet Gazetesi ve Fotopya Fotoğraf Paylaşım Sitesi ortaklığında düzenlenen “Aile İçi Şiddete Son!” konulu fotoğraf yarışmasından 40 fotoğraf, İstanbul Nişantaşı’ndaki City’s’de sergileniyor.

Kitaplar toplanıyor

İstanbul Palladium AVM, Erzurum’un Yakutiye İlçesi’nde bulunan Kazım Karabekir İlköğretim Okulu için bir kitap toplama kampanyası başlattı. AVM içine kurulan dev kitaplığa kitap bırakarak, kampanyaya destek verebilirsiniz.

Anadol efsanesi Ataköy’de

İstanbul Ataköy’de bulunan Airport Outlet Center, “Anadol Bu Memleketin Otomobili” adlı klasik otomobil sergine ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin dört bir yanından koleksiyonerlerin bir araya gelmesi ile gerçekleştirilen sergide Türkiye’nin ilk seri üretim otomobili olan ve 1967 - 1984 yılları arasında üretilen Anadol marka 6 orijinal otomobil yer alıyor.
Yazının Devamını Oku

Lüküs hayat asistanla alışveriş ne rahat

14 Ocak 2011
Uzun zamandır gitmemiştim Akmerkez’e. Yenilendikten sonra ilk kez bu hafta gördüm. Beyaz ağırlıklı bir iç tasarım yapmışlar. Ferah fakat eskisi kadar ihtişamlı değil sanki. Daha mütevazı göründü gözüme.

Sebebi ziyaretim, birkaç ay evvel başlattıkları concierge hizmeti kapsamında devreye girecek alışveriş asistanlığı ve stil danışmanlığı uygulamaları. Denemek için gittim.
İsteyen birkaç gün önceden Akmerkez’i arayıp randevu alarak stil\ moda danışmanı eşliğinde alışveriş yapabilecek. İtalya’ya tasarım ve üretim yapan Hakan Çeri ile çalışmaya başlamışlar. Çeri de, kendisi dahil 5 kişilik bir ekip kurmuş.
Önce alışveriş asistanlığından bahsedelim...
Yardım almaya karar verirseniz, size bir form gönderiyorlar. Önceden yaşınız, bedeniniz, seç renginiz ve boyunuzla ilgili bilgiler alınıyor. Neden alışverişe çıkmak istediğiniz, genellikle hangi markalardan alışveriş yaptığınız, stiliniz, sevdiğiniz renkler, bütçeniz ve vücudunuzda beğenip beğenmediğiniz yerler soruluyor. Dilerseniz gardrobunuzda bulunan ama bir şeylere uydurup da giyemediğiniz bir iki parça giysinin fotoğrafını da gönderebiliyorsunuz.
Belirlenen gün ve saatte, asistanınız ile AVM’de buluşuyorsunuz. 3 saatlik bir hizmet gibi düşünülmüş ama süreye siz karar veriyorsunuz. Aceleniz varsa, 20 dakikada bile alışverişi tamamlayıp çıkmanızı sağlayabiliyorlar.
Peki neden bir asistana ihtiyaç duyasınız? Oturmuş bir stiliniz, giyim zevkiniz varsa ve bundan şikayetçi değilseniz; alışveriş yapmak, mağaza mağaza dolaşıp tek tek giysilere bakmak, seçim yapmak sizin için bir ritüelse, bu hizmete ihtiyaç duymazsınız.
Fakat değişiklik peşindeyseniz, seçimlerinize güvenemiyorsanız, sizin çok önemli bir gün için hatasız bir stil oluşturmanız gerekiyorsa ya da bir AVM kapısından girer girmez daralıyorsanız, asistan çok işinize yarayacaktır.

Yazının Devamını Oku

Sıra beklemenin psikolojisi

7 Ocak 2011
George Clooney ile Vera Farmiga’nın başrollerde olduğu Up In The Air (Aklı Havada)’i seyretmiş miydiniz? Benim filmde en sevdiğim sahne; hayatı havaalanlarında ve Amerika’nın dört bir yanına seyahat ederek geçen Clooney’nin, çaylak iş arkadaşına mesleğin inceliklerini öğrettiği sahneydi.
İkili havaalanına gelir. Güvenlik kontrolü yapılan noktaya vardıklarında çaylak rastgele bir sıraya girmeye kalkar. İşte bundan sonra Clooney, tecrübeyle sabit tespitlerini sıralamaya başlar.
* Asla çocuklu, hele de bebek arabalı bir ailenin arkasında bekleme. İşleri asla bitmez, çocuklar sürekli sorun çıkarır.
* Asla Arapların arkasında bekleme. Baştan şüpheli kabul edildiklerinden güvenlik kontrolünden geçmeleri herkesten daha uzun sürer.
* Uzakdoğulu’ların en fazla olduğu sırayı bul. Şüpheli ketagorisinde kabul edilmezler, herkes onları sever. Pratik ve hızlı insanlardır.
Ayrımcı gibi görünmekle birlikte pratik bilgiler.
Havalaanı, market, mağaza, fatura sıralarında kaybolup gitmek istemeyen herkes böyle refleksler geliştirir.
Örneğin markette, hangi kasanın sırasına gireceğinize nasıl karar veriyorsunuz? Elbette en az kişinin ve en boş alışveriş sepetlerinin olduğu sıralar öncelikli. Peki hepsi bu bakımlardan eşit durumdaysa?

MARKET SIRASI NASIL SEÇİLİR

O zaman alışveriş arabalarının ve o arabaların arkasında kimlerin durduğuna bakmak lazım. Arabanın içinde elektronik veya elektrikli eşya varsa, o sıraya girmeyin çünkü garanti belgelerini düzenlemek uzun sürebilir.
İş çıkışı gelmiş gibi görünen kadın ve erkeklerin bulunduğu sıralar her zaman daha hızlı ilerler, çünkü zamanları dar yapmaları gereken şeyler çoktur.
Yanında çocuğu olan annelerin sırası da tehlikeli, çocuk annenin aklını başından almış olabilir.
55 yaş üstünde alışveriş hızı nedense 15 yıl öncesine göre yarı yarıya düşüyor. Market kartını çıkarmalarını, kredi kartınının şifresini girmelerini, poşetleri doldurmalarını izlerken delirebilirsiniz.
Tek başına değil de çift halinde sıraya girmiş olanlar varsa, kaçırmayın. İki kişi olduklarından ödeme sonrasında poşetlerini daha hızlı doldururlar.
Sıraya girmeden önce bir de kasiyerlere hızlıca bakmak lazım. Çoğunlukla erkekler kadınlardan daha hızlı oluyor. Zaten bir bakışta hızlı olup olmadığını anlayabilirsiniz. Bazıları o kadar ağdalı hareket ediyor ki, ürünleri elinden alıp kendi işinizi kendiniz görmek istiyorsunuz. Erkekler tek başınıza poşet doldurmaya çalışırken yardım da ediyor. Bugüne kadar yardım eden (görev tanımında özellikle yoksa) kadın kasiyer hiç görmedim.

BEKLEME SIRALARI HAKKINDA BİRKAÇ ŞEY

* Çevresi lavanta kokan sıralar daha az sinir bozucu oluyor
* Ortalama bekleme süresi bilindiğinde kişi daha sakin oluyor
* Ne kadar bekleyeceğini bilmeyen kişinin algısı bozuluyor. Beklediği gerçek süreyi yüzde 23 daha uzun sanıyor
* Sıranın yakınlarında televizyon varsa, rahatsızlık azalıyor
* Paralel sıralarda bekleyenler, hep diğerinin daha hızlı ilerlediğini düşünüyor

AVM’LERDE NELER OLUYOR

Mega Zeka erken geldi

Dreamworks’ün ABD’de gösterime girdiği ilk hafta sonunda 47 milyon dolar gişe yapan 3D animasyon filmi MegaMind (MegaZeka), 14 Ocak’taki Türkiye gösterimi öncesinde İstanbul Capitol’de hayranlarının karşısına çıkacak. Bugün ve haftasonu tüm ziyaretçiler MegaZeka’yı yakından görme ve 13 Ocak’taki özel gösterim için bilet kazanma şansına sahip.

Sinemada kadınlar günü

İstanbul’daki Astoria Alışveriş Merkezi’nde kadınlara özel salı matineleri tekrar başladı. Salı günleri, Astoria’nın içinde yer alan Türkiye’nin en şık sineması Astoria Cinebonus Sinemaları; tüm gün, tüm seanslarda, tüm kadınlara, yüzde 50 indirim var.

HER YERDE İNDİRİM VAR

* Derishow’un 2010-2011 Kış Koleksiyonu’nda sunduğu, 24 saat kullanımlı giysi tasarımları ve koleksiyonun deri dışındaki tüm parçaları, bu ay yüzde 50 indirimli. Markanın Ankara, İzmir ve İstanbul’da mağazaları bulunuyor.
* Dünyaca ünlü tasarımcıların koleksiyonlarında ve Beymen markalı ürünlerde yüzde 50’ye varan büyük Beymen indirimi de iki gün önce başladı. İndirim Beymen Club ve Beymen Home’da da geçerli.
* United Colors of Benetton ve 012 Benetton’da “etiketin yarısı” indirim günleri dün başladı.
* Mudo’nun tüm markaları da indirimde. Mudo Collection, Mudo Accessoires, Mudo Fts64, Mudo Kids, Mudo Basic ile ithal markalara yüzde 60’a varan indirimle sahip olabilirsiniz.
* Stefanel de trikolar, hırkalar, kaban ve mantolardan oluşan kış koleksiyonunu yüzde 50’ye varan indirim avantajıyla sunuyor. Hırkalara özellikle dikkat.
* Fırfır, dantel ve taşlarla detaylandırılmış elbiseler, etekler, bluzlar, yumuşacık dokuda kabanlar, ışıltılı takı ve aksesuvarlarıyla Forever New, ay başında yüzde 50 indirime girdi. Oran outlet mağazalarında yüzde 70 olarak uygulanacak.
* Mavi’nin Kış Koleksiyonu’nda yer alan ürünler, 4 Ocak’tan beri yüzde 50’ye varan oranlarda indirimli. Kartuş kart sahipleri her alışverişlerinde %5 puan kazanmaya devam ediyor.
* Büyük beden giyenler de indirim fırsatından yararlanabilir. Sumak XL Fashion’da yüzde 40’a varan kış indirimi başladı. 44-54 beden giyen kadınlar için tasarım yapıyorlar.
* Tchibo da yeni yılı indirimle karşılıyor. Tekstilden teknolojiye, ev dekorasyonundan ofis malzemelerine kadar daha önce kaçırmış olduğunuz birçok ürüne yüzde 50’ye varan indirimlerle sahip olabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Tülin markalarından vazgeçiyor

31 Aralık 2010
Stil danışmanı ve moda yazarı Tülin Kermen, alışverişi mecburiyetten değil, aşkla yapar. Hayatımda bu işi onun kadar zevke dönüştürmüş bir kişi daha tanımadım (gerçi çok geniş bir çevrem olduğunu da iddia edemem). Dünyanın dört bir tarafındaki kaliteli ama ucuz ürün satan mağazaları, indirim dönemlerini, avantajlı yerleri bilir. Belli başlı markaların hepsi gardrobunda müstesna birer yere sahiptir. Zaten evine çocuk odası yerine giyinme odası yaptırmış bir kişidir. New York’a ve bazı Avrupa ülkelerine alışveriş turları bile düzenledi zamanında.
Bu Tülin, önceki yıl ufak ufak Budist rapiliğine doğru yol almaya başladı. Süreç, gardrobunda ne varsa satmaya kadar vardı. Önümüzdeki hafta internette yeni bir garaj satışı yapacağını duyunca aradım hemen. Her şeyin iki yol önceki krizle başladığını anlattı:

HER ŞEYİMİ TAKAS EDİYORUM

“Krizle birlikte işler azaldı, ben de kendimi eğitime verdim. Fütürist toplantılarından Tasavvuf derslerine kadar bir dolu toplantıya katıldım. Her toplantıda kafamda yeni pencereler açılıyordu. Hayatımın en üretken zamanıydı diyebilirim. Fütürizm toplantılarından birinde, ünlü fütüristlerden Jack Fresco, para biticek ve o zaman her şey düzelecek, dedi. Yok canım dedim, bunlar uçuyor. Ardından bir guru ile tanıştım ve o da hemen hemen aynı şeyleri söyledi. Paranın belirleyici olmadığı düşünmeye başladım. Ben ki, almazsam çıldırırım diyen bir köşe yazıyorum, hayatımdaki para durumunu minimuma indirmeye karar verdim. En çok giyim kuşama harcadığım için de oradan başladım tabii. Takas yani barter dönemine girdim. Gerilla mağzacılığa da böylece adım atmış oldum. İlk önce ailemden kalan vintage eşyaları, ardından marka giysilerimi sattığım 2 garaj satışı yaptım. Mail sistemiyle insanlar duydu geldi. 4 bin 200 lira kazandım. Küçük Çiflik Parkı’nda bir satış yaptım, ondan da 1080 lira kazandım. Üzerimdeki pijamayı bile Beşiktaş Pazarı’nda sattım. Geçen sene, sadece barter yaptığım giyim firmalarından (ben onlara stil danışmanlığı hizmeti veriyordum, onlar da para yerine kıyafet veriyordu) giyindim, tek kuruş harcamadım.”
Tülin bugüne kadar 4 garaj satışı yaptı ama hala gardrobunda dünyaca ünlü markaların ürünleri var. Kalanları da 5-6 Ocak’ta Trendyol’da satacak. Çoğu az kullanılmış, bazıları hiç giyilmemiş hatta etiketi üzerinde duran giysiler. Yaklaşık 90 parça var. Fiyatlar, mağazadakinden yüzde 85 oranında düşük olacak.

Topuklara koruma

Arnavut kaldırımında yürürken, mazgalların üzerinden geçerken çizilen, çime bastığınızda toprağa saplanıp kalan topuklara son veren iki icad: SoleMate ile İdeal. Sloganı; Topuklu Ayakkabılara Özgürlük. Biri Amerika’dan ithal, diğeri yerli.
Solemate; topuğun yere temas eden bölümünü koruyor. İnce topuk üzerinde durmakta zorlanıyorsanız da işinize yarayacak bir şey. Bir artısı daha var; Solemate’lenmiş topukla yürürken fazla gürültü çıkarmıyorsunuz.
İdeal ise tüm topuğu koruyor. Ezilme, sıkışma, soyulma ve sürtünmeden doğacak hasarları bertaraf ediyor.
İkisinin de farklı renkleri ve boyları var. Sokağa çıkarken takın, gideceğiniz yere varınca çıkarın. SoleMate 18.50, İdeal 19.50 lira. Şu anda yalnızca internetten sipariş verebiliyorsunuz. www.dishetopuklar.com

AVM’LERDE NELER OLUYOR

Avcılar’da kutlama sürüyor

İstanbul Avcılar’daki Pelican Mall’da yılbaşı eğlencesi sürüyor. Çocuklara yönelik ebru ve maske atölyesi, yüz boyama, sosis balon gibi etkinlikler, Noel bandosu var.

1 alışverişe 3 Peugeot

İstanbul Haramidere’deki Torium, her 75 liralık alışverişe 2011 model 3 Peugeot otomobilden birini kazanma şansı veriyor. AVM’nin içinde Türkiye’nin ilk snowparkı ile kapalı lunapark da var.
Yazının Devamını Oku