Banu Tuna

Erkekler temizlik bezini bile mavi istiyor

24 Haziran 2011
TÜİK’in 2010 yılı verilerine göre; sadece 2010 yılında 118 bin 568 çift boşandı. 2010’da boşanan çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 3.86 arttı.
Kaba boşanma hızı aynı yıl binde 1.62 olarak gerçekleşti.
Boşanmaların yüzde 40’ı ilk beş yıl içinde oluyor. Yani boşanma oranı gençlerde daha yüksek.
Demek ki sırf geçen yıl, 118 bin 568 erkek yalnız yaşamaya başladı. Bir kısmının ailesinin yanına yerleştiğini, bir kısmının da zaten yeni bir evlilik yapmak için boşandığını hesaba katsak bile az değil.
Bu adamlar tek başına ne yer, ne içer, evini nasıl temizler?
Bu soruların cevabı tabii ki benim umurumda değil ama umursayanlar var. Örneğin artık onlara da temizlik malzemesi satması gerektiğini fark eden Parex.
Parex, piyasada yeni bir marka. Temizlik ürünleri alanında uzman ve kendine yer edinmek isteyen her şirket gibi bir araştırma yaptırmış. Üstelik sadece erkekler arasında.
İstanbul, Bursa, Ankara ve İzmir’de yaşayan, çalışan, 20-45 yaş arası 200 erkekle konuşmuşlar.
Amaç temizlik ürünü satın almada, uygulamada alışkanlıklarının ne olduğunu ortaya koymak.
İlginç sonuçlar elde etmişler.
Örneğin erkekler temizlikte bile maviden vazgeçemiyor.
Koca adamlar ne almaları gerektiğini annelerine soruyorlar. 200 erkekten 100’ü bu cevabı vermiş.
Yüzde 60’ı evin haftada iki kez temizlendiğini söylemiş. Ya temizliği onlar yapmıyor, ya da küllük boşaltmayı temizlikten sayıyorlar. Gerçi bir sonraki sorunun cevabı, meseleyi anlamamızı sağlıyor.
Temizlik ne kadar sürüyor?
Bir saat!
Yüzde 60’ı evi bir saatte temizlediğini iddia etmiş.
Banyo-tuvaletten ziyade mutfak temizliği konusunda daha hassaslar. Ama temizliğe salondan başlıyorlar.
Yüzde 33, temizlik sırasında en çok çamaşır suyu kullandığını söylemiş. Çok erkeksi! Mikroplara karşı topyekun mücadele. Her yere çamaşır suyu kullanılır mı; hayır.
Yüzde 73’ü evde temizlik yaptığını kimselere söylemiyormuş. Pislik içinde oturuyorum imajı daha mı havalı anlamadım.

Festivali kaçırmayın

Metro Group Asset Management, özel bir organizasyona imza atıyor. Pazar akşamı Açık Hava Festivali düzenliyor. Meydan Ümraniye, Meydan Merter, M1 Merkez Kartal, M1 Merkez Adana, M1 Merkez Konya ve Real İzmit Alışveriş Merkezleri, aynı anda canlı yayınla birbirine bağlanarak bir müzik ziyafetine ev sahipliği yapacak. Işın Karaca Meydan Ümraniye, Murat Boz M1 Merkez Adana, Emre Aydın M1 Merkez Kartal, Mustafa Ceceli M1 Merkez Konya, Murat Dalkılıç Real İzmit, Keremcem Meydan Merter’de sahne alacak. Tüm konserler 21:00’de başlayacak.
Festival kapsamında sürpriz sahne şovları ve gösterilerle birlikte perküsyon şov, karaoke şov gibi çeşitli etkinlikler de gün boyu sürecek. Katılımlar tamamen ücretsiz. 26 Haziran günü saat başı en çok alışveriş yapan ziyaretçiler sürpriz hediyeler kazanacak. Günün en çok alışverişini yapan AVM ziyaretçisine ise Samsung 32’’ LCD TV verilecek.

AVM’LERDE NELER OLUYOR

Kutuplara gitmek isteyen var mı

Forum İstanbul AVM’deki Magic Ice buz müzesi, öğrencilere eğlenceli bir yaz tatili başlangıcı sunuyor. Belge alan tüm öğrenciler, 3 Temmuz’a kadar girişte yüzde 50 indirim hakkı elde ediyor. Ayrıca öğrencilerin ebeveynlerine de buzdan sanat yaratabilecekleri heykeltıraşlık kursu yüzde 50 indirimli.

Mekanik zekasına güvenenlere

Bimeks, bu hafta sonu mekanik zekâsına güvenen herkesi İstanbul Levent’teki Metrocity mağazasına bekliyor. Yarın ve pazar günü gerçekleştirilecek yarışma, mekanik zeka gerektiriyor. Bilgisayar anakartı üzerinde bulunan dağınık parçaları en kısa sürede bilgisayar kasası içinde toplayan 7 yarışmacı ödül olarak Intel i7 işlemcili masaüstü bilgisayar kazanacak.

Karne hediyesi burada

İstanbul Bakırköy’deki Capacity, 30 Haziran’a kadar Fun Time Eğlence Merkezi’ne karnesini getiren tüm öğrencilere indirimli 5 boyutlu sinema gösterimi ve binlerce jeton hediye ediyor.

VİTRİNDE GÖRDÜM

Melekler ayağımıza geldi

Alışveriş kulübü Markafoni, Victoria’s Secret marka bikini ve pareoları yüzde 80’e varan indirimlerle satıyor. Kampanyayı kaçırmayın diyeceğim ama çok acele etmeniz gerekiyor, çünkü bugün son gün.
Victoria’s Secret kampanyasında da 30 gün içinde iade imkanı var.
Yazının Devamını Oku

Çürük elma 118

19 Haziran 2011
Reklamazzi internet sitesi tarafından düzenlenen Çürük Elma Reklam Ödülleri, geçen hafta sahiplerini buldu. Yarışma jürisinde Mehmet Esen, Şebnem Bozoklu, Aylin Aslım, Levent Tülek, Vedat Özdemiroğlu ve Ayşe Özyılmazel gibi isimler vardı. Yılın en kötülerine verilen ödüllerde 118 reklamları tulum çıkardı da içimizin yağları eridi. Memelerinin üzerinde yazan telefon numarasını gösteren kızların görüldüğü 118 10 reklamı ile efemine şarkıcının yürek rendelediği reklam ilk iki sırayı kimselere kaptırmadı.

İstanbul kadınlar için ideal kent

İtalyan La Repubblica gazetesi, turizm ekinde İstanbul’u kadın turistler için ideal ‘Pembe Kent’ seçti. Mutlaka gidilmesi gerektiğini yazdı. Daniela Onelli’nin ‘Kadınların Şehri İstanbul’ başlığı ile kaleme aldığı yazıda, İstanbul’un Avrupa’daki en güvenli kentlerden biri olduğu, yankesicilik, kapkaç, taciz gibi suçların en alt düzeye indiği belirtildi. Onelli’yi bir yılbaşı gecesi Taksim Meydanı’na bekliyoruz efendim.

Kendini zorla hapse soktu

Erzurum’da yaşayan Pala lakaplı Yasin Aytekin, otomobilinin aküsünü çalan dört hırsızı tek başına dövüp hastanelik etti. Gözaltına alınan Aytekin, savcılık tarafından tutuklanma istemiyle 3. Sulh Ceza Mehkemesi’nde hakim karşısına çıkarıldı. Mahkeme sonunda hakim, cezasının beş yıl ertelenmesine karar verdi. Fakat Pala Yasin, beş yıl hapis yatacağını sanarak, “Sizin de, mahkemenizin de” diyerek verilen duruyma tutanaklarını yırtmaya, kadın hakime hakaret etmeye başladı. Böylece adam dövmek suçuyla geldiği adliyede, mahkemenin huzurunu bozmaktan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Töre cinayeti için kaç kişi gerekir

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, nişanlısının eski sevgilisini öldüren sanığın töre cinayeti işleyip işlemediğini tartıştı. Kurul sonunda, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin “Cinayet, töre cinayetidir. Sanığa daha fazla ceza verilmeli” kararını bozdu. Töre cinayeti oluşabilmesi için aile meclisi kararı gerektiğine vurgu yaptı.
Yazının Devamını Oku

Diziler bittiğine göre hayatımızı geri alabiliriz

18 Haziran 2011
Malum, aylardan Haziran ama diziler tatile girdiği için üzüldüğümü söyleyemeyeceğim. Ailemle arkadaşlarım için endişe etmekteydim. Aylar sonra yeniden bir ailem ve sosyal hayatım olacak! Geçen hafta bu gazetede, ‘sezon finali sendromu’ isimli yeni bir psikolojik durumdan bahsediliyordu. Özellikle dizikolikleri vuran, bir tür depresyon hali. Stres, migren ve agresyon gibi belirtileri oluyor.
Her bağımlılıkta olduğu gibi yoksunluk belirtileri ortaya çıkıyor; kaçırmadan izlediği dizi tatile giren izleyicide yukarıdaki belirtileri görülüyor. ABD ve İtalya’da bazı araştırmalarla ortaya konan sendromdan söylendiğine göre en çok Latin Amerikalı kadınlar mustarip. Dizikoliklere en çok bu coğrafyada rastlanıyor.
Malum, aylardan Haziran; bizim televizyon dizileri de birer ikişer sezon finali yapmaya başladı. Daha dün, Hanımın Çiftliği’nin finali vardı. Ve iş dizi izlemeye gelince Türklerin, Latin Amerikalılardan pek de farkı olmadığını söylesem itiraz eden çıkmaz sanırım.
“Ay ben televizyonda sadece BBC World’ü ve belgeselleri seyrediyorum” deyip işin içinden çıkacak değilim. Benim de bu salgına yakalandığım zamanlar oldu. CNBC-e’de yayınlanan ‘ER’ için tatilimi yarıda kesmişliğim, ‘Çemberimde Gül Oya’ karşısında paket paket kağıt mendil tüketmişliğim vardır. Şimdi Behzat Ç. ile çok daha düzeyli bir ilişki yürütüyoruz. Birbirimizin hayatına müdahale etmiyoruz, programlarımız uygunsa pazar akşamları buluşuyoruz.
Fakat ailemle arkadaşlarım için endişe etmekteyim ve diziler tatile girdiği için üzüldüğümü söyleyemeyeceğim. Aylar sonra yeniden bir ailem ve sosyal hayatım olacak!
Eylül’de sezon açıldığından bu yana, ailemi ziyaret ettiğim günler hep değişiyor. Nedeni, benim kendileriyle beyhude diyalog kurma çabalarım. Başta pazar akşamları gidiyordum, önümü Behzat Ç. kesti. Sonra başladım diğer günleri denemeye. Fakat cumaları ‘Hanımın Çiftliği’, pazartesi ‘Ezel’, salı ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, çarşamba ‘Muhteşem Yüzyıl’, perşembe ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ seyrettiklerinden bana cumartesileri kaldı. Bir tek o gün seyrettikleri bir dizi yok.

REKLAMLAR KISALDI SOHBET BİTTİ

Elbette diğer günler de ziyarete gidebilirim, neyse ki hala çalan kapıya bakma alışkanlıklarını kaybetmediler. Fakat içeri girdikten sonra yapacak pek fazla bir şey yok: Bir önceki haftanın özetini, ardından yeni bölümü seyredip reklam aralarında mutfaktan atıştırmalık bir şeyler alabilir ya da tuvalete gidebilirsiniz. Sohbet açmak gereksiz, çünkü reklam süreleri kısaldığından beri hep yarıda kesiliyor. Diziyi seyrederken, konu ve karakterler hakkında sorulan sorulara da yanıt almak mümkün olabiliyor fakat iletişim bununla sınırlı. Dünyayı uzaylıların istila ettiğini, içlerinden birine aşık olduğumu ve bundan sonra Mars’ta yaşayacağımı söylesem, alacağım cevap -hmmm’dan öteye geçmez diye korkuyorum.
Neticede, özetiyle birlikte 3-3.5 saat süren bir dizi maratonundan sonra sessizce dağılıyoruz. Ertesi sabah annem arıyor: “İçimde bir sıkıntı var, neden acaba?”
Neden olacak, seyrettiğiniz diziler yüzünden. İçlerinde bir tane insanın içini açacak hikaye yok ki. Kadın kahramanların hepsi mütemadiyen ağlıyor. Kimi tecavüze uğramış, kimi dayak yemiş, kimi aldatılmış, kimi sevmediği adamla evli, kiminin geleceği tehlikede. Adamlar ya dövüyor, ya dövülüyor, iki bölümde bir vurulup hastaneye yatıyor. Entrika dorukta, herkes birbirinin gözünü oyuyor. Sen de bunları ÜÇ saat seyrettikten sonra yatıp uyuyorsun.
Sabah çocuklar gibi şen kalkacak değilsin ya!

KENDİNİ KURTARAN SPORA BAŞLIYOR

Arkadaşlarla da durum pek farklı değil. Sosyal hayat filan kalmadı. Tüm organizasyonlar dizilere göre yapılıyor. Kimsenin seyretmediği bir dizi bulmak gerekiyor. Aksi halde birileri hep eksik kalıyor ya da buluşmadan erken kaçıyor. Yazıyı yazmadan evvel bir-iki tanesine sordum; diziler bitiyor, yazın ne yapacaksın diye. İşte aldığım 10 popüler cevap:
* Pazar akşamlarını kendime ayıracağım, böylece pazartesi sendromundan kurtulacağım.
* Her akşam program yapacağım. Bugün hangi dizi vardı diye düşünmeyeceğim.
* Yürüyüşe çıkacağım.
* Spora başlayacağım.
* Aylardır atlattığım arkadaşları yemeğe davet edeceğim.
* Rahat rahat tatile gideceğim, televizyonlu oda diye tutturmayacağım.
* Abur cubur masrafından kurtulacağım.
* Sinemaya gideceğim.
* Yabancı dizilere sardıracağım.
* Yatak odasındaki televizyonu kaldıracağım.

Meclis’te 78 kadın milletvekili var ama kadından sorumlu bakanlık yok

Meclis’teki kadın sayısını artırmaya yönelik çabalar sonuç verdi ve son seçimle TBMM’deki kadın milletvekili sayısı 78’e çıktı. Böylece geçen dönem kadınların yüzde 9 olan temsil oranı, yüzde 14’e yükseldi. Hala tatmin edici ve temsil kabiliyeti yeterli bir oran değil ama gelişmedir dedik, bağrımıza bastık. Fakat bu kez de Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı’nı kaybettik. Artık gıcır gıcır bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’mız var.
Kadın bunun neresinde derseniz; ‘aile’sinde.
Türkiye’de kadın ancak aileyle birlikte var çünkü. Kadının sorunu ailenin sorunu, kadın politikası aile politikası demek. Kadını tanımlayan şey bir çocuğun annesi, bir kocanın karısı, bir babanın kızı olmaktan öteye gidemiyor çünkü hala.
Meclisteki 78 kadının, önümüzdeki dönemde her şeyden önce ‘kadın’ı temsil edeceğini ümit ediyorum. Meclis kürsüsündeki testosteron başlarını döndürmezse eğer, kadını aileye kurban etmeyeceklerini umuyorum.
Yazının Devamını Oku

Online alışveriş özgürlüğü ve yeni gümrük genelgesi

17 Haziran 2011
Bu aralar internetteki en hararetli tartışmalardan biri de yeni gümrük genelgesi ve online alışveriş özgürlüğü çevresinde dönüyor. Yeni düzenlemelerden sonra özellikle bazı ürünleri yurtdışından online satın almak, bazı sitelerdan alışveriş yapmak imkansız hale geldi. Her hafta onlarca e-posta geliyor konuyla ilgili. Genellikle isyan eden mektuplar bunlar. Facebook’ta bir grup kuruldu. Adı; Alışveriş Özgürlüğümü Geri Ver (Yeni Gümrük Yasasını Kınıyoruz). En son baktığımda 4 bin 740 üyesi vardı.
Genelgenin amacı belli; vergi denetimi sağlamak. Gerçek kişi olarak aldığı ürünü yine gerçek kişi görünümü altında piyasadakinden daha düşük fiyata satan firmaların önüne geçmek. Çünkü bu yöntemle 150 euro sınırındaki vergi muafiyeti suistimal edilmiş oluyor. Yöntemden en çok etkilenen sektörler, parfümeri ve kozmetikti. Kargo bedeli ya da vergi ödemeden, yurtdışından alınan ürünler, burada çok uygun fiyatlarla satılıyordu.
Fakat yeni genelgeyle kurunun yanında yine yaş da yandı. Bir hatanın önüne geçilirken yüzlerce insana ceza kesildi.
Konuyla ilgilenen pek çok avukat ve STK var. Bunlardan biri de avukat Umut Şeker. Kendisi bilişim ve internet teknolojileri, tüketici hakları uzmanı aynı zamanda. Mahkemelere bilirkişi olarak da yardımcı oluyor.
Şeker, “Ceza Hukuku’nda suçun ve cezaların şahsiliği ilkesi vardır. Bu genelge ile kullandığı katkı maddesini, ilacı, kozmetik ürününü yurtdışından alan iyi niyetli tüketicilere büyük darbe indirildi. Hiç suçu olmadığı halde bu insanlar da zarar edecek. Ceplerinden daha fazla para çıkacak. Bu durum da aslında Tüketici Mevzuatlarına aykırı bir durum. Örneğin burada 200 TL’ye satılan bir kozmetik ürününü yurtdışından kargosu da dahil olmak üzere 70 TL’ye getirebiliyordu insanlar. Ama artık tüketiciye bu imkan verilmiyor” diyor.
Yeni düzenleme kozmetik ve katkı maddelerinin yurtdışından getirilmesini tamamen yasaklıyor. Yani hiçbir parfümü artık yurtdışından getiremezsiniz. Bunun yanında sporcuların kullandığı ve tamamen bitkisel içerikli olan, ilaç niteliği taşımayan katkı maddeleri de yasaklanıyor.
Bu iki ürün grubu dışında, yurtdışından her iki ayda bir olmak üzere 5 defa ürün getirilebilecek. Bunlar da sınırlı sayıya çekildi. Yurtdışından yabancı kitap almak isteyenler bile sıkıntı yaşayacak. Yeniden yurtdışına giden eşe dosta, gelirken sipariş getirmeleri için rica etmek zorunda kalacağız.
Şeker, “Ülkemizde her şeyin topyekün yasaklanması mantığı bu genelgede de işlenmiş durumda. Bu genelgeyi çıkaran kuruma binlerce şikayet dilekçesi gönderilmiş. Genelgeyi çıkaranın kesinlikle bu iş üzerinde uzun süreli düşünerek bu işi yaptığını düşünmüyorum. Gümrük mevzuatları ne kadar detaylı incelendi, vergi mevzuatlarındaki son durum nedir bakılmamış tahminimce. Biraz çalakalem yazılmış ve alelacele çıkarılmış bir genelge gibi duruyor. Yasaklamalar, kısıtlamalar bu çağda insanların hoşuna gitmiyor artık. Yeni dünya düzeni daha çok özgürlükçü bireyler yetiştirdiği için yasağa bir anlam veremediğinizde insanlar ona cephe oluşturuyor. Ben genelgenin yeniden daha kapsamlı bir inceleme ve alanında uzman insanlara da sorularak hazırlanması gerektiğini düşünüyorum” diyor.
Son bir bilgi; Tüketici Derneği, genelgenin iptali talebiyle Danıştay’da dava açıyor.

Tarihçinin elinden baba pastası

İzi Karakaş Özbayrak, Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümünde yüksek lisans yaptı. Hatta II. Abdülhamit Dönemi ile ilgili tezi iki ay önce kitaplaştı. 5 yıl özel sektörde insan kaynaklarında çalıştı. Sonra aniden kurumsal hayatın streslerini geride bıraktı ve çocukluk hayalinin peşine takıldı: Semt arasında küçük şirin bir pastane! Mutfak Sanatları Akademisi’nde Pastacılık ve Ekmekçilik eğitimi aldı önce. İlk pastanesini de internette açtı: www.iziscookies.com. Şeker hamurundan kişiye özel pasta, cupcake, kurabiye, çikolata, pasta süsleri yapıyor. Tasarımları tamamen kendi hayal dünyasının ürünü.
Hikâyeleştirilmiş XL kurabiyeler de tasarlıyor. Bu kurabiyelerin ilk özelliği adı üstünde büyük olması. Boyutları 28 santime, 18 santim. Diğer bir özelliği ise; hediye edeceğiniz kişiye iletmek istediğiniz mesajı ya da hikâyeyi anlatıyorsunuz, İzi de hikâyelerine göre kurabiyenin üstünü kalıp kullanmadan tamamen el emeği tasarlayıp modelliyor.
Fiyatlar istenen ürünün üzerindeki işçiliğine göre değişiyor. Babalar günü için hazırladığı kurabiyelerin tanesi 5 TL (en az 10 adet sipariş gerekiyor). Pastalarda dilim fiyatı 10 TL, cupcake’ler 7 TL, XL kurabiyeler 100 TL, pasta süsleri ise 80-100 TL civarında. En az 1 hafta önceden sipariş vermeniz gerekiyor, çok çok acilse 2-3 günde de hazırlayabiliyor.

AVM’LERDE BABALAR GÜNÜ

Ataköy’de para yağmuru

İstanbul Ataköy’deki Airport Outlet Center, Babalar Günü’nde 50 bin lira dağıtıyor. Okyanus Koleji tarafından hazırlanan ilköğretim müfredatı içerikli 3 sorudan en az 1 tanesine doğru yanıt veren öğrencilerin velileri, içi 50 bin lira ile dolu para fanusuna girmeye hak kazanıyor. Bir metrekarelik fanusta 30 saniye içinde havada yakalanan paralar yarışmacıya hediye ediliyor.

En şanslı ve ustalar

Bugün ve hafta sonu, Bakırköy’deki Capacity AVM’den en çok alışverişi yapan ilk 3 kişi Sony’den hediyeler kazanacak. Birinciye 55 ekran LCD TV, ikinciye fotoğraf makinesi, üçüncüye mp3 çalar verilecek.

Hediyenin biri onlardan

İstanbul Cevahir AVM, 17-19 Haziran arasında tek fişle 150 lira ve üzeri alışveriş yapanlara çeşitli hediyeler verecek. Ayrıca Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği yararına yapılacak etkinlikte dileyen ziyaretçiler hem babası için özel bir tişört tasarlayabilecek hem de derneğe katkıda bulunmuş olacak.
Yazının Devamını Oku

Ezel’i beyzbol sopasıyla kovaladılar

12 Haziran 2011
İntikam ateşiyle Ezel olan Ömer, geride kalan sezonlarda tüm hesabını gördükten sonra, dizinin son bölümünde yeniden Ömer olmaya karar verdi. Bunun için de ilginç bir yöntem kullandı: Önce üstüne ucuz bir tişörtle gömlek geçirdi sonra da Ezel’e ait ne varsa kırdı döktü. Kıymetli tabloları, tasarım kanepeyi, içinde tüm planların ve dosyaların olduğu bilgisayarı... Anladık, yeniden o saf, temiz halk çocuğu olmaya çalışıyor da, Ezel’i kovalamak için kullandığı o beyzbol sopası nedir Allah aşkına?

YATIRIMCILIK
Gitti güzelim İnkılap


1961 Glasgow yapımı olan İnkılap, İstanbul’un en güzel vapurlarından biriydi. Vapur gibi vapurdu; zarif ve mütevazı. Sözüm ona İstanbullu’nun oylarıyla yapılan yeni vapurlar gibi iskeleye yanaşırken, yeri göğü inleten bir ucube değildi. Şehir Hatları’nda ömrünü tamamlayan İnkılap, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 25 bin dolara Yalova Belediyesi tarafından satın alınmıştı. Müze, nikah salonu ve restoran olacaktı. Ama belediye yönetimi değişince vapur da 22 yıllığına Atalaylar Turizm’e kiraya verildi. Şirket restoran ve otel olarak kullanacağı İnkılap’a kat çıktı, altına beton atıldı. Sonunda İnkılap da bir ucubeye döndü ve gemi özelliğini yitirdi. Şimdi ya batırılacak ya da sökülecek.

SİVİL HAREKET
Fahişe yürüyüşü


Dünyanın en sorunsuz, en zengin ülkelerinden biri olan Kanada’da her zaman iyi şeyler olmuyor. Bir süre önce bir polis memuru, “Kadınlar taciz kurbanı olmak istemiyorlarsa, fahişe gibi giyinmemeliler” dedi. Protesto dalgası o gün bugündür domino etkisiyle devam ediyor. Slutwalking (fahişe yürüyüşü) hareketi 15 ülkeye yayıldı. En son Brezilya Sao Paulo’da yürüdü kadınlar.

ÇEVRE
Açılmayan santralın 2071'deki kapanışı


Enerji Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’deki tüm santrallerin 2071’de kapanacağını duyurdu. Şu anda Türkiye’de faaliyet gösteren bir nükleer santral bulunmuyor. Bu arada her zaman olduğu gibi bu tarihin seçilmesinin de özel bir nedeni var: Malazgirt Zaferi’nin 1000. yıldönümü olması. Yine şanslıyız, ya 2090’a kadar şanlı tarihimizde kayda değer bir durak olmasaydı? Tabii insan keşke Malazgirt Zaferi’ni 1015’te kazansaymışız da diyor. Bakan Yıldız’a uzun ömürler diliyor, verdiği sözü 2071’de unutmayacağını umuyoruz.

MİNİ TEST

1. Avustralya’nın gündeminde şu anda hangi çevre felaketi var?
a. Ozon tabakasındaki deliğin büyümesi
b. Sayıları giderek artan kanguruların otomobillere saldırması
c. Yılda 300 bin otomobil kadar metan gazı salınımı yapan yabani develer
d. Koalaların giderek tembelleşmesi

2. Kars’taki İnsanlık Anıtı’nı yıkan belediyenin yeni sanat projesi nedir?
a. Meçhul kaz anıtı
b. Gravyer müzesi
c. Tereyağlı ballı ekmek bienali
d. Kaşar ve bal heykeli

3. Geçen haftanın en önemli müzik olayı neydi?
a. Cem Yılmaz’ın Berlin Filarmoni’nin başına getirilmesi
b. Serdar Ortaç’ın Pink Floyd’dan ‘Another Brick In The Wall’un bir kuplesini söylemesi
c. Başbakan Erdoğan’ın mitinglerde “Aynı yoldan geçmişiz biz...” diyerek seçim şarkısı terennüm etmesi
d. Ferhat Göçer’in 10 tenorla düet yapması
Cevaplar: 1. c, 2. d, 3. b
Yazının Devamını Oku

Avustralya’da erkek kıtlığı başladı iş çöpçatan şirketlerine kaldı

5 Haziran 2011
Avustralya’nın Sydney, Melbourne ve Brisbane gibi büyük şehirlerinde, 20’li yaşlarının sonunda ve 30’lu yaşların başındaki kadınlar için uygun partner bulmak iyice zorlaşınca, çöpçatan şirketleri devreye girdi. Şirketler, otobüs dolusu kadınları, erkeklerin kadınlara oranının daha yüksek olduğu taşra yerleşimlerine gönderiyor. Hafta sonu düzenlenen turların adı: ‘Çok Şükür ki O Bir Taşra Erkeği’. İlk tura Sydney’den 50 kadın katılmış. Yetkililer yüzde 85 başarı sağlandığını söylüyor. Başarı kriteri ne acaba?

PSİKOLOJİ
Kendi kafasını çiviledi


Erzurum Yakutiye’de yaşayan S.B. (31), evinde tek başınayken girdiği bunalım sonucu inşaat çivisini başına çaktı. Başında çakılı çiviyle, ailesi tarafından baygın vaziyette bulunan S.B. hastaneye kaldırıldı. Altı santimetresi beyine girmiş sekiz santimlik çivi ameliyatla çıkarıldı. Hastanın fiziksel durumu şu anda iyi.

FOBİ
Emily’nin erkek fobisi var


Fare ya da örümcek fobisi olanlar ne yapar? En klişe şekliyle bir çığlık atıp en yakın sandalyenin üzerine fırlar, değil mi? İngiliz Emily Day, bu tepkiyi bir erkek görünce veriyor. 26 yaşındaki kız, büyük korkusunun nasıl başladığını hatırlamıyor. The Sun Gazetesi’ne verdiği röportajda, “Bakireyim ama lezbiyen değilim, hiçbir şekilde kadınlardan hoşlanmıyorum, yakışıklı erkeklerin fotoğraflarını gördüğümde onları çok beğeniyorum ama o erkekle yüz yüze geldiğimde ya da aynı mekânda bulunduğum anda çok büyük korku yaşıyorum. Şu ana kadar hiçbir erkek bana kötü bir şey yapmadı ama erkeklerden ölecek kadar korkuyorum” dedi. Emily’nin sorunu fobik olmak değil Cassandra sendromu olabilir.

EĞİTİM
Mezuniyet rezilliği

İddiaya göre, Mersin’in Silifke İlçesi’nde bir dershanenin matematik öğretmeni H.D., Silifke Anadolu Lisesi 12. sınıf öğrencilerinin velilerine bir cep mesajı çekti. Mesajda “Değerli veliler; Silifke Anadolu için yapılan mezuniyet gecesinin oteldeki kısmına, oğlunuzu-kızınızı lütfen göndermeyin. Adı eğlence olan ve öğrenciler arasında içkiyle tanışma gecesi olarak bilinen bu rezilliğe lütfen göndermeyin. Dünya içki ve sigaraya savaş açmışken, bazı ideoloji hastalarına çocuklarınızı kurban etmeyin. Unutmayın ki, öğrencilerin bir kısmı gecelerde hap, eroin, uyuşturucuyla tanışır. Saygılar sunarım. H.D.” yazıyordu. Bunun üzerine dörder öğretmen ve öğrencinin İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ifadeye çağrıldığı öne sürüldü. Müdürlükte, mezuniyet balosunun neden otelde yapıldığı, çocukların fuhuş yapıp yapmayacağı, eroin kullanıp kullanmayacağı soruldu. Yaşananları öğrenci ve veliler protesto etti.

MİNİ TEST

1. Survivor Adası’ndaki Nihat Doğan’a sonunda teşhis kondu. Kendisinde kişilik bölünmesi sorunu olduğunu tespit eden kişi kimdir?

a. Yarışmaya Amerika’dan telefonla bağlanan Mehmet Öz
b. Bu gidişe bir dur demeye karar veren Türk Psikiyatri Derneği
c. Kendisinden alıntı yapmasına sinirlenen Ramiz Dayı
d. Nihat Doğan’la sorun yaşayan yarışma arkadaşı Ebru Destan

2. “Kasetse bende de var” diyerek politikaya atılacağının sinyallerini veren ünlü kimdir?

a. Paris Hilton
b. Silvio Berlusconi. Ama hemen sonra zaten politikacı olduğunu hatırladı.
c. Porno yıldızı Şahin K
d. Kim Kardashian

3. Ölüdeniz Festivali’nde Yılın Keçisi ödülüne bu yıl kim layık görüldü?

a. Skandalsız bir sınav yapacağım diye inat eden ÖSYM Başkanı Ali Demir
b. Sınavda şifre skandalını ısrarla takip eden gazeteci Abbas Güçlü
c. Yıllardır değişmeyen sakalı nedeniyle Emre Kongar
d. Hepsi

Cevaplar

1-d 2-c 3-b
Yazının Devamını Oku

Evlenmeden önce yaşanması gereken 20 şey

4 Haziran 2011
Bir ilişki danışmanlık sitesi, üyeleri arasında anket yapmış ve evlenmeden önce yaşanması gereken beş şeyi sormuş. Üniversite mezunu ve çalışan 500’er kadın ve erkek cevaplandırmış. Elbette iki grubun listesi birbirinden tamamen farklı; yazıda bulabilirsiniz. Bense, aldığım ilhamla bahsi artırıyorum; işte evlenmeden önce yaşanması gereken 20 şey. Mühim not: Liste, Hürriyet gazetesinin 5. katında yürütülen anket çalışmasının da yardımıyla üniseks olarak hazırlanmıştır

ONLAR NE DEMİŞ

Aşağıda, yazının başında bahsettiğim ilişki danışmanlık sitesi Mymacchiato.com’un anketine verilen beş popüler cevabı görebilirsiniz. Kabul edelim erkeklerin cevapları bir parça daha yaratıcı. Diş telinden kurtulmak nedir Allah aşkına?

1. Ailenin evinden ayrılıp bir süre kendi evinde yaşamak, başının çaresine bakmayı öğrenmek.
2. Böylece yalnız yaşamaya alıştıktan sonra bir kedi veya köpek alıp evde başka bir canlının varlığına yeniden alışmak.
3. Yaşça çok küçük biriyle ilişki yaşamak.
4. Yaşça çok büyük biriyle ilişki yaşamak.
5. En yakın arkadaşlarınla, döndükten sonra detaylarını sır gibi saklayacağın kadar çılgın bir tatil yapmak.

Yazının Devamını Oku

Alışveriş hakkımızdır, tren özgürlüktür

3 Haziran 2011
Alışveriş Cadısı da Hürriyet Treni’nde. Kaldığım kompartman, seferden dönen sultanın ganimet sandığı gibi.

Uğradığımız her şehirden bir şeyler var: Sivas’tan kemik aksesuvarlar, Diyarbakır’dan dünya kadar bakır kap kacak (tren yol alırken tangırtısından uyunmuyor) ve gümüş takılar, Gaziantep’ten kutnu şallar, Kars’tan peynir, Konya’dan Mevlana temalı yığınla şey (Mevlana Müzesi’nin çok güzel bir müze mağazası var ama biraz pahalı), Samsun’dan Tirebolu 42 marka çay (Aslında Giresun menşeili ama tüm bölgede pek meşhur), Adana’dan da Farsak sabunu ve şampuanı. 
Bu sonuncusu bir parça tuhaf gelmiş olabilir. Neticede bugüne kadar “Adana’nın Farsak’ı meşhurdur” diye bir önerme duymadık. O halde hikayenin başına dönelim...
Hürriyet Treni 27 Mayıs’ta Adana’daydı. Toplumun her alanında kadınların eşit temsilini sağlamak üzere 29 sivil toplum kuruluşu tarafından kurulan Haklı Kadın Platformu’nun daveti üzerine, kadın konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları ve partilerin kadın adayları da Adana’da Hürriyet Treni’ndeydi.
Bu kadınlardan biri de Yasemin Yılmaz’dı. Kendisi Adana Kadın Girişimciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı. Toplantıdan sonra kucağında bir kutu dolusu kozmetik ürünüyle vagonlar arasında koştururken rastladım kendisine. Farsak Projesi’nden de bu sayede haberdar oldum.
Farsak; köylüyle, esnafla, zanaatkar ve sanatkarla, üniversite gençliğiyle, bilim adamlarıyla ve devletin bütün kurumlarıyla işbirliği yapan bir birlik projesi. Kırsal alandan kente göçü önlemek, göç etmiş köylüleri köylerine döndürmek projenin amaçlarından biri.
İlk icraatları doğal kozmetik ürünler üretmek olmuş. Bir de Farsak kahvesi var. Solunum yolu rahatsızlıkları ile KOAH’da oldukça etkili olduğu söyleniyor. Fakat seri üretimine henüz başlanmamış.
Tüm üretim köylüler tarafından yapılıyor. Üretimde kullanılan maddeler de, bugüne kadar değeri bilinmemiş, yerel kalmış maddeler. Mesela deniz külü. Sabun ve şampuanlardan oluşan kozmetik serisindeki tüm ürünlerde deniz külü kullanılıyor. Saç dökülmesi, pişik, kepek, mantar, sedef gibi rahatsızlıklara iyi geldikleri söyleniyor.

Yazının Devamını Oku