1- Bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle 7x24 tıkalı olan İstanbul Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, geçen hafta ilginç bir olaya sahne oldu. Neydi?a. Pikniğe gidemeyeceğini anlayan aile mangal yaptı
b. Düğüne yetişemeyen çift kır düğünü yaptı
c. Birileri sıkıntıdan çift kale maç yaptı
d. FSM’de trafik hiç tıkanmaz, bu hileli bir soru
2- Süreyya Yalçın’ın köpeğinden sonra ördekleri de gündeme oturdu. İsimlerini biliyor musunuz?a. Blackberry ile iPhone
b. Dolce ve Gabbana
c. Swarovski ile Tiffany
Yanlış hatırlamıyorsam 1995’te düzenlenen İstanbul Bienali’nde gördüm o işi. İngiliz bir sanatçıya aitti. Bembeyaz bir oda, ama duvarlar kan içinde; sanırsınız birkaç dakika evvel burada bir kıyım yapılmış. Ve odanın ortasında bir köpek; o da bembeyaz. Üzerine tek bir damla kan bulaşmamış. Bir terrier ya da collie olmalı (maket). Meraklı gözlerini duvarlardan birine dikmiş, öyle duruyor odanın ortasında.
Elbette enstalasyona bakar bakmaz başımı sallayarak, “Evet evet, sanatçı çok haklı. Ne parlak bir fikir, ne güçlü bir ifade” demedim. Zaten bienalde sık başınıza gelen bir durum değildir bu. Çarpılmıştım ama çalışmanın ne anlattığına dair en ufak bir fikrim yoktu.
Kataloğa bakınca, bugün dahi unutmadığım o iş, kocaman bir anlam kazandı. Sanatçı, hayvan hakları, hayvan sevgisi denince birinciliği kimselere kaptırmayan ülkesinin, kendi toprakları dışında dünyanın dört bir yanında neden olduğu acılara, döktüğü kana, yaptığı kıyımlara gönderme yapıyordu. Köpekle birlikte bir süre daha baktık kan içindeki duvarlara.
BU KEZ CAMLARA BAKIYOR KÖPEK
O günden sonra sık sık aklıma geldi bu enstalasyon. Nasıl gelmesin ki zaten, doğma büyüme dünyalıyız. “İkiyüzlülük mü, tarih kitaplarında adına rastladığımı hatırlıyorum ama bu coğrafyada kendisiyle hiç karşılaşmadık” diyecek halimiz yok.
Şimdi o köpek yanımda olsa, apartmanların pencerelerine bakacağız birlikte. Ne kadar yüksek o kadar iyi. Bu kez temizlikte birinciliği kimselere bırakmayan kadınlarımızın tertemiz evlerinin pırıl pırıl pencerelerine bakacağız. Tek başına bakmaya cesaret edilecek gibi değil zira. Bir yükseklik korkusu, bir yürek çarpıntısı.
Haftanın her günü, başka başka pencerelerde akrobasi gösterileri yapılıyor. Ev temizliğiyle geçinen kadınlar, kaçıncı katta olduğuna bakmadan, sağlam olup olmadığını bilmeden, hiçbir güvenlik önlemi olmadan pencerelerin pervazına çıkıyor. Camlar pırıl pırıl olsun diye.
1. Behzat Ç.’nin sezon finalinde Savcı Esra’nın neden öldüğü bu hafta anlaşıldı. Neden?
a. Dürbünlü tüfekle vurulduğu için
b. Ambulans geç geldiği için
c. Ölmedi ki, o da nereden çıktı
d. Savcı Esra’yı canlandıran Canan Ergüder yeni bir diziye başlayacağı için
2. Bu yıl 2 Temmuz, Sivas’ta yaşanan Madımak katliamının kaçıncı yıldönümüydü?
a. 19
Firmalar 2012 yaz koleksiyonlarını aylar evvel tanıttıysa da Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), bu konuda bir parça geç kaldı. Daha açılırken çıkardığı sesle karşısındakini caydırdığı iddia edilen yeni portatif coplar, bu hafta düzenlenen bir basın toplantısıyla muhatabına, yani halka tanıştırıldı.
Böylece bu yeni teçhizatın özelliklerine vakıf olduk: Ses efekti ve görüntüsüyle saldırganı caydırıcı özelliğe sahip. Taşınabilir, kolay ulaşılabilir. Sorun ortadan kalktıktan sonra kapatılmak suretiyle tahrik unsurunun önüne geçiliyor.Katlı halde boyu 20 santimetre olan coplar, özel kılıfı sayesinde belde kolaylıkla taşınabiliyor. İç içe geçen üç metal aksamdan oluşuyor ve açıldığında uzunluğu yaklaşık 60 santimetreyi buluyor.
OLSA DA YESEK
Ardından bir de şov yapıldı. Copların çıkardığı caydırıcı sesi de böylece duymuş olduk. Gelecekteki bir polis devletinde geçen fantastik-bilimkurgu filmi sahnesi gibiydi. Şahsen başrole, artık hayli yaşlanmış da olsa Sylvester Stallone’yi yakıştırdım izlerken. Haklarını teslim etmek lazım, bizim polis memurları da hiç fena değildi. İnsanda adeta ‘olsa da dayak yesem’ hissi uyandıracak kadar imrendirici tanıtım çekimi için özel seçilmişlerdi sanırım.
Aynı gün bir başka polis videosu daha izledik ama oradaki polisler maalesef ilki gibi karizmatik değildi. Fakat kendilerini farazi bir olaya, kitabına uygun müdahale ederken değil, vatandaşı sokak ortasında gerçekten evire çevire döverken gördük. Maalesef 2012 yaz koleksiyonundaki coplar henüz ellerine ulaşmadığından, bu yeni ‘teçhizatın’ sahadaki marifetlerine şahit olma şansımız olamadı.
O kavanozların içinde ne var
Yaşadığımız toplum giderek daha bireysel ve narsistik olmaya başladığından, nerede bu meseleyle ilgili bir şey görsem ilgimi çekiyor. Dikkatimi cezbeden
1. Bu nedir?
a. Meçhul karpuz anıtı
b. Picasso’nun geçen hafta ortaya çıkan kayıp heykeli
c. UFO (Tanımlanamayan Yabancı Cisim)
d. Mardin Midyat’ın Mercimekli köyündeki Michael Jackson anıtı
2. MHP lideri Devlet Bahçeli, kiminle çay dahi içmeyeceğini açıkladı?
a. Recep Tayyip Erdoğan’la
1. BABALIK YAPMAYI ABARTMAYINBaba olacağım diye aşırıya kaçmayın. Babalar da kızlarını sevdiklerini söyleyebilir, sevgisini açıkça ifade edebilir. Bu, onun şımarıp kontrolden çıkmasına sebep olmaz.
2. DAVULCU SAKIN SİZ OLMAYIN“Kızı bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya” diye bir şey yok. Ha bana sorarsanız kendi seçimi olduktan sonra davulcuya ya da zurnacıya varması zaten şahane de, bu sizin için dünyanın sonuysa, başınıza gelmesin diye yapacağınız şey kızı sık boğaz edip daraltmak değil, önce kendinizi gözden geçirmek. Erkeklerle ilgili yapacağı tüm seçimlerin temelinde siz olacaksınız. Farkında olsa da olmasa da. Sizin kız davulcuya meylettiyse, şapkayı önünüze koyun ve bir düşünün. Siz de aslında davulcu olabilirsiniz.
3. ÖNCE ANNESİNİ SEVİNKadın-erkek ilişkisinin nasıl olması gerektiğine dair ilk ve en önemli referansı sizsiniz. Sağlıklı, kendine güvenli, komplekssiz bir kadın olmasını istiyorsanız önce annesini sevin, sevdiğinizi göstermekten çekinmeyin, saygı gösterin.
4. EVE DÖNEBİLECEĞİNİ BİLSİNHer ne olursa olsun arkasında olduğunuzu, her zaman eve dönebileceğini unutmasına izin vermeyin. Evden gitmek için çırpındığı zamanlarda bile...
5. MÜKEMMEL OLMAK ZORUNDA DEĞİLMükemmel olması gerektiği fikrine kapılmasına yol açmayın. Beklentilerinizde aşırıya kaçıp hepsini sırtına yüklemeye kalkmayın. Kızlar belki annelerine daha yakın olurlar ama aynaları her zaman babalarıdır. Hayatı boyunca alacağı kararlarda hep sizin onayınızı arayacak. Aynaya baktığında kendini başarısız, çirkin, fazla zayıf, fazla şişman, güvensiz, beceriksiz, hatta yetersiz görmesini hiç istemezsiniz değil mi?
6. GÜZEL OLDUĞUNU SÖYLEYİNOna sık sık ne kadar güzel olduğunu söyleyin. Biraz büyüdüğünde okuduğu dergiler, izlediği klipler kendinden şüphe etmesine neden olacak zaten.
7. LASTİK DEĞİŞTİREBİLİYOR MUOnu erkek gibi yetiştirmeyin ama başının çaresine bakmasını da öğretin. ‘Kız gibi olmanın’ utanılacak bir şey olmadığını bilsin fakat sigorta attığında siz eve gelene kadar da karanlıkta oturmasın.
1. Darbe Komisyonu, 1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat süreçlerine şahitlik eden Süleyman Demirel’i tanık olarak dinledi. Aşağıdakilerden hangisi kendisinin ünlü sözlerinden biri değildir?a. Yollar yürümekle aşınmaz
b. Dün dündür bugün bugündür
c. Isparta’da Oxford vardı da biz mi gitmedik
d. Bana “Sağcılar cinayet işliyor” dedirtemezsiniz.
2. Behzat Ç.’nin geçen haftaki bölümünde kim öldü?a. Behzat’ın annesi
b. Eski karısı
c. İş arkadaşı Suna